böyle bir zaruret yoktur. Her müslüman bildiğini okur ve duâ edebilir. Bu mevzuda müstakil bir eser yazan mütebahhir hanefi fakihi İbn Abidin elli kadar kitap mütâlâa etmiş ve yukardaki neticelere varmıştır. «Şifâu’l-alıl ve bellü’l-ğâlîl fî hukmi’l-vasıyyeti bi’l-hatemâti ve’t-tehâlîl» ismini taşıyan mezkûr eserden (74) bazı kısımları terceme ve nakletmekte fayda görüyoruz: «Kur’ân-ı Kerim’i okumak ibâdettir. Bir ibâdetin gerçekten ibâdet olabilmesi ve ondan sevap umulabilmesi için gösterişten uzak ve sırf Allah rızası için yapılmış olması (ihlâs) şarttır. Riyayı: «İbâdeti yaparken Allah rızasından başka bir şey murâd etmek» şeklinde tarif etmişlerdir. Ücret karşılığı okuyanın sevabı onu okumaya sevkeden şeydir ki o da maldır. Rasûlullah (s.a.): Ameller niyetlere göredir, herkesin eline niyet ettiği geçer… buyurmuştur… (s. 167). «Ücret karşılığı Kur’ân okumak bâtıl bir bid’attır…» (s. 168). «Rasûlullâh (s.a.) dünyayı lâşeye benzetmiştir. Allah’ın kelâmını lânetlik lâşe ile değişmek onun ümmetine yakışır mı? Kur’an için bundan daha büyük bir küçümseme tasavvur edilebilir mi?… Kur’an’dan âyetleri, hastalığa şifa maksadıyla okuma karşılığında ücret almak -bu bir ibâdet olmadığı için- tecviz edilmiştir. Sevab için Kur’ân okumak bir ibâdettir. Bunun ücret karşılığı okunamayacağı kitab, sünnet, icmâ ve kıyas delilleriyle sabittir. Kur’ân-ı Kerim: «Ayetlerimi değersiz karşılıklarla satmayın.» (75) Sünnet: «Kur’ân-ı Kerim’i okuyun, fakat onunla kazanıp yemeyin.» (76) İcmâ: Ümmet itifak etmiştir ki sevap ancak niyet ile elde edilebilir. Niyet insanı, işi işlemeye sevkeden âmildir. Burada
EBEDİYET YOLCUSUNU UĞURLARKEN
12
Ara