Meşhûr yedi kırâat
imâmından üçüncüsü. îşâreti Ha’dır. Tâbiînden
olup, Basra dil mektebinin kurucusudur.
Kur’ân-ı kerim ve Arabî ilimlerde
zamanının en âlimi idi. Dünyâya hiç kıymet
vermezdi. Âlimler, rivâyetlerinde sikâ
(güvenilir) olduğunu bildirmişlerdir. Kerâ-
metleri çoktur. İsmi, Zebbân bin Ammâr
bin Abdullah bin Husayn bin Hâris bin
Cülhem bin Huzaâ bin Mâzin bin Mâlik
bin Amr bin Temîm’dir. Künyesi, Ebû Amr
olup, lakâbı el-A’lâ’dır. Kendisine, Mâzin
kabilesinden olduğu için el-Mâzinî, aynı
kabilenin Temîm kolundan olduğu için elTemîmî,
Basra’da yerleştiği için deel-Basrî
nisbeti verilmiştir. Bunların içinden Ebû
Amr bin A’lâ el-Temîmî el-Basri nâmıyla
meşhur olmuştur.
Ebû Amr bin A’lâ hazretlerinin, menkı
belerinden de anlaşılacağı gibi, Arapça’nın
düzgün bir lehçe ile konuşulduğu, dil âlimlerinin
aralannda lisan öğrendikleri Temîmoğullanna
mensubtu. Kaynakların çoğuna
göre 70 (m. 689) senesinde Mekke’de doğdu.
Basra’da yaşadı. 154 (m. 770) senesinde *
Şam’a giderken Kûfe’de vefât etti. Kabri
orada olup, sevenleri feyz ve bereketinden
istifâde etmektedir.
Eshâb-ı kirâm aleyhimümdvân hazretlerinden
ba’zılanndan ve Tâbiînin büyüklerinden
ders almıştır.
Yahyâ bin Ya’mer, Haşan bin Ebû
Haşan Basri, Saîd bin Cübeyr, îkrime,
Mücâhid (r.aleyh) ve daha birçok büyüklerden
Kur’ân-ı kerim kırâat eden Ebû Amr
hazretleri, yedi kırâat imâmı (Kurrâ-i Seb’
a) içinde üstâdı en çok olanıydı. Enes bin
Mâlik (r.a.), Ebû Sâlih Semân ve Atâ’dan
ve daha başkalarından hadîs-i şerif rivâyet
etti.
Ebû Amr bin A’lâ hazretleri, nahv
ilmini Hz. Ali, Ebû Esved, Ebû Esved’in
oğlu ve talebesi Atâ ve diğer bir talebesi
Yahyâ bin Ya’mer Udvan-i Tâbü yoluyla
okumuş ve nahiv ilminin kurucuları arasında
dördüncü sırada yer almıştır.
Eyyâm-ı Arab (eski Araplarla ilgili
mühim günler) gibi âlet ilimlerinde de
zamanının önderi olan Ebû Amr bin A’lâ
hazretlerinin yazdıkları, evini tavanına
kadar dolduruyordu. Bir ara kendisini ibâ
dete vererek bütün kitablanm dağıttı.
Ancak zihnindeki bilgiler kaldı.
Şiir inşâdında (şiir ezberleme ve güzel
okumada) da başta gelen Ebû Amr bin A’lâ
Ramazan ayı boyunca, ağzına hiç şiir
almazdı.
Ebû Amr bin A’lâ kırâat, nahv ve edebiyat
ilimlerinde birçok âlimler yetiştirdi.
Onların birçoğu zamanlarının en ileri
gelenleri idi. Abdullah bin Mübârek,
Esmâî, Muab bin Müslim el-Nahvî gibi
âlimler kendisinden arz yoluyla kırâat aldı
lar. Ebû Muhammed Yahyâ bin Yezîdî 202
(m. 816) vasıtasıyle; Ebû Amr Hafs bin
Ömer el-Ezdî ed-Dûri 246 (m. 860) ve Ebû
Şuayb Sâlih bin Ziyâd el-Sûsî 261 (m. 875)
en. meşhûr iki râvisidir. Ebû Amr bin A’lâ
hazretlerinin kırâatı bütün bölgelere yayılmışü. Şimdi ise, Sudan dolaylarında Kur’
ân-ı kerîm O’nun kırâatiyle okunmaktadır.
Bu kırâate göre basılmış Kur’ân-ı kerimler
de vardır.
Lügat ve nahv ilminde Halil bin
Ahmed Basra’da kendisine halef oldu.
Sibeveyh de kendisinden Kur’ân-ı kerimin
harflerine dâir rivâyetde bulundu. Şiirde
söz sâhibi olmasına rağmen Arab edebiyatına
kendi eseri olarak bir beytini dahil
etmişlerdir. Savlî, O’ndan kendisine gelen
kelime ve haberleri “Ahbaru Ebî Amr bin
A’lâ” adında bir kitapta toplamıştır.
Ahmed bin Hanbel hazretleri, “Ebû
Amr’ın kırâati, bana çok hoş gelmektedir.
Bu kırâat, Kureyş ve fâsihlerinin
kırâatidir” buyurmuştur.
Süfyân bin Uyeyne, anlatır: Peygamber
efendimizi (s.a.v.) rü’yâda gördüm. “Yâ
Resûlallah! Kırâatte kime uyayım?” diye
arz ettim. “Ebû A m r bin A ’lû’nın kıraatine
uymanı tavsiye ederim ” buyurdu.
İmâm-ı Zehebî hazretleri Ebû Amr bin
A’lâ’için;“hadîs rivâyeti azdır. Kırâatte çok
doğru ve hüccettir” buyurmaktadır.
Yahyâ bin Muaz hadîs ilminde sikâ
(güvenilir) olduğunu söylemiş, meşhûrşâir
Ferezdek, O’nu şiirleriyle methetmiştir.
Ebû Amr bin A’lâ, bütün bu ilimlerin
yamnda, ma’nevî yüksekliklere ve makamlara
da sâhipti. Sevdiklerinden Ebü’l-Vâris
anlatır: Ebû Amr hazretleriyle hacca gidiyorduk.
Birgün çölde, susuz bir yerde
konakladık. Hepimiz susuzluktan sıkıntı
çekiyorduk. Bir ara, Ebû Amr yanımızdan
aynldı. Bir müddet sonra aramaya çıktım.
Biraz yürüyünce, Ebû Amr’ın çölün ortasında
şarıl şanl akan bir çeşmeden abdest
aldığını gördüm. Beni görünce “Ey Ebü’lVâris!
Benim bu hâlimi kimseye söyleme”
buyurdu. Ben de sağlığında kimseye
söylemedim.
Esmâî hazretleri, “Ben Ebû Amr’a bin
suâl sordum, bin delille cevap verdi”
buyurdu. Esmâî, O’nun zâhid yaşayışıyla
ilgili hâllerini “Ebû Amr, hergün iki fels
(Dinar’ın binde veya yüzde biri) para kazanırdı.
Bir felsiyle bir su kabı alır, diğer bir
felsiyle de reyhan alırdı. Su kabından su
içer, akşam olunca da ihtiyâcı olana hediye
ederdi. Reyhanı da koklardı” şeklinde
anlatır.
Ebû Amr bin A’lâ hazretleri buyurdu ki:
“İlmin evvelinde susmak, sonra güzel
suâl sormak, sonra güzel anlatmak, sonra
da öğrendiklerini ehli arasında yaymak ne
güzeldir.”
“ihtiyaç sâhibi olmak, onu ehlinden
başkasından istemekten daha hayırlıdır.”
“Yaşlı bir zâtın genç bir çocuktan ilim
tahsil etmesi doğru mudur?” diye sorulunca,
“Yaşlı adamın câhilliği bir ayıpsa,
elbette gençten okuması güzeldirbuyurduEbû Amr bin A’lâ hazretleri, meşhûı
şâir Cerir’den naklettiği iki beytte:
“Cenâzeleri gördüğümüz zaman, onlar
bizi korkuturlar, fakat onu defnettikten
sonra yine oyun ve eğlenceye dalanz. Aynı
bir sürüye hücûm eden kurttan sürünün
ürkmesi gibi, kurt bir koyun götürdü mü
diğerleri otlam aya devam eder”
demektedir.
Imâm-ı Ebû Amr bin A’lâ hazretlerinin
mühründe “Dünyâ bir kimsenin gözünde
büyürse, onun her tarafını gurur kuşatır’
meâlindeki beyit yazılıydı.
1) Vefeyâtii’l-a’yân, cild-3, sh. 466
2) Şezarât-ilz zeheb, cild-1, sh. 237, 238
3) el-A’lâm, cild-3, sh. 41
4) Fihrist, sh. 42
5) Bugyetü’l vuat, sh. 267
EBO AMR BİN A ’LÂ
27
Şub