Tâbiîndeı
hadîs ve kırâaat âlimi. Meşhûr olan, ism
ile künyesinin bir olduğudur. Künyesi Ebı
Bekir’dir. Vâsıl el-Ahdeb’in azathsıdır. 9′
(m. 715) senesinde Süleymân bin Abdülm«
lik zamanında doğup, 193 (m. 808)’de Kûf«
de vefât etmiştir.
Ebû Bekir bin Iyaş, meşhûr kırâat âliır
Imâm-ı Âsım’ın râvilerinden ve hadîs ilır
âlimlerindendir. Babasından, Ebû Ishâ
es-Sebîî, Ebû Ishak eş-Şeybânî, Humeyd e
Tavîl ve başkalarından (r.anhüm) hadîs
şerif rivâyet etmiştir. Süfyân-ı Sevri, îbn
Mübârek, Ebû Dâvûd et-Tayâlisî, Ibn
Medînî, Ahmed bin Hanbel, Yahyâ bi
Yahyâ Nişâbûrî ve başka âlimler (r.aı
hüm) de O’ndan rivâyette bulunmuşlardı
Ebû Bekir bin Iyaş fıkıh ilmiyle de ma
gûl olup, bu sahada geniş bilgiye sâhipti
O, sâlih, faziletli ve çok ibâdet eden bir zf
îdi. Elli sene yumuşak yatakta yatmamıı
’ tır. Ebû Bekir bin Iyaş çok Kur’ân-ı kerîı
okurdu. Bir gün “Ben, seksen seneden beKur’ân-ı kerîm okumaktayım” buyurmuş
tur. Yine bir defaşında “Hasta olduğum
zaman bile hiç bir gece yoktur ki, ben o
gecede Kur’ân-ı kerîm okumamış olayım.
Kur’ân-ı kerîm okumadığım hiçbir gece
geçmedi” demiştir. Ebû Bekir hazretlerinin
oğlu şöyle anlatır: “Babamın ölümüne
yakın yanında bulunuyordum. Onun
durumu bana te’sir edip, ağlamıştım. Ağladığımı
görünce, “Niçin ağlıyorsun, evlâ
dım? Baban, bildiğin gibi, hayatı boyunca
kötülüklerden ve günahlardan uzak kalmaya
çalışmıştır” dedi. Vefâtından evvel
yine yamnda ağlıyan oğlu îbrâhim’e “Yavrucuğum.
Bu kadar ömrümü hep Kur’ân-ı
kerîm okumakla geçirdim. Üzülme, Allahü
teâlâ benim için, böyle bir ömrü boşa
çıkarmayacak, onun karşılığını verecek”
demiştir.
“Heysem bin Harice şöyle anlatır
“Gece rü’yâmda Ebû Bekir bin Iyaş’ı gördüm.
önünde bir hurma tabağı vardı. Ona,
“Ey Ebû Bekir! Beni da’vet etmiyor
musun? Bilirsin ben hurmayı severim”
dedim. Bana “Ey Heysem! Bu Cennet ehlinin
yiyeceğidir. Dünyâdakiler ondan
yiyemez” deyince, “Bu mertebeye nasıl
ulaştın?” dedim. O da “Bütün hayatım
boyunca, bir gecemi olsun, Kur’ân-ı kerîm
okumadan geçirmedim” cevâbını verdi.
Bişr bin Hâris anlatır Ebû Bekir bin
Iyaş’ın şöyle dediğini duydum: “Ey
sağımda ve solumda bulunan Kirâmen
kâtibin melekleri, benim için, Allahü teâ-
lâya duâ ediniz. Çünkü siz, Allahü teâlâya
benden daha çok ve daha iyi itâat ediyorsunuz,
emirlerine uyuyorsunuz.”
Buyurdular ki: “Varlıklar dört kısımdır,
birincisi ma’zûr olanlar; bunlar hayvanlardır.
Akıllan olmadığı için, emir ve yasaklarla
mükellef değildirler. İkincisi,
imtihâna tâbi olanlar: Onlar, insanlardır.
Bu dünyâda yaptıklanndan âhırette hesap
verecekler, amellerinin karşılığını orada
göreceklerdir. Üçüncüsü, hep ibâdet ve tâat
(Allahü teâlânın beğendiği iyi işler) üzere
olanlardır ki, bunlar meleklerdir. Onlar,
hiç günah işlemezler. Devamlı, Allahü teâ
lâya kulluk edip, noksansız devam ederler.
Dördüncüsü İblis’tir ki, Allahü ‘ eâlâmn la’
netine uğrayıp, helâk olmuştur.”
Ebû Bekir bin Iyaş hazretlerinin bildirdiği
hadîs-i şerifler
“Sahur yem eğini yiyiniz, çünkü
sahur yem eğinde bereket vardır.”
“Ramazan-ı şerifin ilk gecesi olduğunda,
şeytanlar bağlanır. Cehennem
kapılan kapatılır. Cennet kapılan
açılır. Ondan hiçbir kapı kapalı kalmaz.
B ir münûdî (sesleniri) Ey hayır ve
iyilik isteyenler! Geliniz. Ey şerri’
(kötülüğü) isteyenler bırakın artık o
kötülükleri, Allahü teâlâ bir çok kul13.
asırda Suriye ‘nin Şam şehrinde yapılmış bir
vazo.
larını C ehennem den azâd eder. Bu
azâd, h er g ece olur, d er.”
“Allahü teâlâ refik’tir. Yumuşaklığı
sever. Sertlik edenlere verm ediği
şeyleri, başka hiçbir şeye vermediğini
yumuşak davranana ihsân ed er.”
“F a k irler, zen gin lerd en , dünyâ
seneleriyle beşyüz yıl, âhıret günüyle
yanm gün, önce C ennete g ire r.”
Resûlullah (s.a.v.) Hz. Ali’ye “Sen
benim yanımda Hz. Mûsâ’ya (a.s.)
göre, H ârun gibisin” buyurdu.
Resûlullah (s.a.v.) her Ramazan
ayında,on gün i’tikâf yaparlardı. Âhırete
teşrif buyurdüklan sene yirmi gün i’tikâf
buyurdular.
“Kisrâ (tran hükümdân) gidince,
ondan sonra Kisrâ gelm iyecek. Kayser
(Bizans-Rum İmparatoru) gidince,
ondan sonra da K ayser gelm iyecektir.
Nefsim kudretinde olan Allahü teâ
lâya yemin ederim ki, onlann hâzineleri
Allah yolunda harcanacaktır.”
“Kim, şirk koşmadan ölürse, Cennete
g ire r.”
Resûlullah (s.a.v.), şarab içene ve şarabı
dağıtana la’net etti. Resûlullah (s.a.v.)
yataklanna yattıklannda sağ avucunu,
mübârek sağ yanaklannın altına koyar,
“Allahım! B eni kullarını dirilttiğin
gün, azâbından koru” buyururlardı.
“Pişm anhk, tövbedir.”
Ebû Bekir bin Iyaş hazretlerinin sözleri:
“Sükûtun en küçük faidesi, sıkıntı ve
belâlardan kurtulmasıdır. İyilik olarak,
insana bu yeter. Fazla ve lüzumsuz konuş
manın en küçük zaran, şöhrettir. Belâ olarak,
şöhret insana yeterlidir.”
“Ben genç iken, bir adam bana, dünyâya
köle olmaktan kendini kurtar, âhırete
yönel” dedi.
• “Allah yolunda ilk ok atan Sa’d bin Ebî
‘ Vakkas’tır.”
■ Ebû Be”kir bin Iyaş bir gün ağlıyarak, şubeyti söyledi: “Yaşım sekseni aştı, artık
neyi arzu edeyim, neyi bekliyeyim. Seneler,
peşipeşine gelip geçti. Beni yıprattı ve
eskitti. Kemiklerimi inceltip, gözlerimi
küçülttü. Zaiflikten eski bir elbise gibi
oldum.”
1) Vefeyât-ül-a’yân, cild-2, sh. 353
2) Mîzân-ul-i’tid&l, cild-4, sh. 499
3) Tehzîb-üt-tehzîb, cild-8, sh. 34
4) Hilyet-Ul-evliyâ, cild-8, sh. 303
5) Tarîh-i Bağdâd, cild-4, sh. 499
EBO BEKİR BİN IYA Ş
27
Şub