EBÛ MÛSÂ EL-EŞ’ARÎ; sevgili Peygamberimizin
ileri gelen eshâbından ve vâlilerinden. İsmi
Abdullah olup, künyesi Ebû Mûsâ’dır. Babası
Kays, Yemen’in Eş’ar; annesi Tayyibe de Ak kabilesine
mensuptur. Nesebi, Abdullah bin Kays
bin Süleym bin Hadar bin Harb bin Âmir bin Ahter
bin Bekr bin Âmir bin Abd bin Vâil bin Nâciye
bin el-Cemâhir bin el-Eş’ar’dır. Bi’setten önce
Yemen’in Zebid bölgesinde doğduğu bilinmekteyse
de târihi belli değildir. 663 (H.42) yılında Küfe,
diğer bir rivâyette Mekke-i mükerremede vefât
etti.
Müslümanların Habeşistan’a hicret ettikleri
sırada elli kişiden fazla bir toplulukla Yemen’den
Habeşistan’a gelerek orada Müslüman oldu. Câfer
bin Ebû Tâlib ve berâberindeki Müslümanlarla
birlikte bir müddet Habeşistan’da kaldıktan sonra,
Resûlullah efendimizin müsâdesiyle, Habeşistan
hükümdârı Necâşî onları iki gemiyle Medine’ye
gitmek üzere yolcu etti. Medine’ye geldikleri sırada
Peygamber efendimiz Hayber’in fethine gitmişti.
Peygamber efendimiz dönünce, hemen O’na bîat
edip müsâfeha yaptılar. Müslümanlar arasında ilk
müsâfeha yapanlar onlardı. Peygamber efendimiz,
Ebû Mûsâ el- Eş’arî ve berâberindekileri Batham
Meydanlığına yerleştirdi.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî Mekke-i mükerremenin
fethinden sonraki Huneyn Gazâsmda, Evtas mevkiindeki
harbe, amcası Ebû Âmir’le birlikte katıldı.
Amcası Ebû Âmir bu savaşta şehid düşünce,
onun yerine kumandayı aldı. Büyük kahramanlıklar
göstererek çarpıştı. Onun bu kahramanlıklarını
gören gâzilerin de coşmasıyla, düşman bozguna
uğrayarak, Tâif e doğru kaçtı.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahü anh, Resûlullah
efendimiz zamânında Zebid, Aden ve Yemen
vâliliklerinde bulundu. Resûlullah efendimiz, onu
Muâz bin Cebel ile birlikte Yemen’e vâli gönderirken, ikisine şöyle buyurdu: ” Yemen’e vardığınızda,
halka kolaylık gösteriniz, güçlük göstermeyiniz!
Sevdiriniz ve nefret ettirmeyiniz.
Birbirinizle iyi geçininiz, ayrılmayınız.”
Ebû Mûsâ el-Eş’arî, Resûlullah efendimizin
vefâtından sonra da devlet hizmetlerinde bulundu.
Halîfe hazret-i Ömer zamânında 638 (H.17) senesinde
Basra’ya vâli tâyin edildi. Vâliliği sırasında
İranlIlarla yaptığı savaşlarda pek büyük başarılar
elde etti. Kisrâ’nm elinde bulunan Ahvaz, Tüster,
Sus şehirlerini zaptederek Huzistan bölgesini tamâmiyle
İslâm devletinin hudutları içine aldı. Ebû
Mûsâ el-Eş’arî vâliliği sırasında, dokuz mil uzaklıkta
çıkan tatlı bir suyu, kanal kazdırarak şehre getirdi.
Bu muazzam eser, hâlâ onun adı ile anılır.
Hazret-i Ömer zamânında Küfe vâliliği de yapan
Ebû Mûsâ el-Eş’arî, hazret-i Osman ve hazreti
Ali’nin halîfeliği sırasında ise, Basra ve Küfe
vâliliklerinde bulunarak, büyük hizmetler verdi.
663 senesinde Kûfe’de vefât etti.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî, çok fazîletli bir zâttı. Peygamber
efendimizin iltifâtlarma mazhâr olmuş,
âhirette derecelerinin yüksek olması için duâsına
kavuşmuştu. Kur’ân-ı kerîmi ezbere bilirdi. Hazret-
i Ebû Bekr’in hilâfeti sırasında, Kur’ân-ı kerîmi
toplayan heyette vazifeliydi.
İslâm takvimini, yazılarında ilk defâ o kullandı.
Çok edepliydi. Her an son nefesini düşünürdü.
Dünyâya hiç değer vermez, her hâlinde ve
davranışında Allahü teâlâdan çok korktuğunu ifâde
eder, son nefesini îmânla vermekten başka bir
şey düşünmezdi.
Buyurdu ki:
Kur’ân-ı kerîme tâzimle çok hürmet ediniz.
Zîrâ bu Kur’ân-ı kerîm sizin için ecirdir. Kur’ân-ı
kerîme uyunuz. Onu kendinize uydurmayınız. Kim
Kur’ân-ı kerîme uyarsa, Kur’ân-ı kerîm onu Cennet
bahçelerine götürecektir. Kim Kur’ân-ı kerîmi
kendine uydurursa, anladığı ve hesâbına geldiği gibi
kabullenir, mânâ verirse, Cehennem’in alt katlarına
baş aşağı düşeceklerdir.
Âdemoğlu iki dere dolu altını olsa yine de tamam,
yeter demez. Üçüncü bir dereyi doldurmaya
çalışır. Âdemoğlunun karnını birazcık topraktan
başka bir şey doldurmaz.
Ebû Mûsâ el-Eş’arî üç yüz altmış hadîs-i şerîf
rivâyet eti.
Peygamber efendimizden bizzat işiterek rivâyet
ettiği hadîs-i şeriflerden bâzıları şunlardır:
Allahü teâlâ gece günâh işleyene sabaha
kadar, gündüz günâh işleyene de tövbe etmesi
için akşama kadar mühlet verir. Güneş batıdan
doğuncaya kadar böyle devâm eder.
Kırk gün helâl yiyenin kalbini Allahü teâlâ
nûrlandırır ve hikmet sözlerini kalbinden lisânına
(diline) akıtır.tâzimdendir.
Kötü arkadaş demircilerin körükleri gibidir.
Şâyet üflediği ateş kıvılcımları seni yakmazsa,
kokusu sana bulaşır.
Kişi, sevdiği ile berâberdir.
Müminler birbirini bağlayıp destekleyen
bir binânm taşları gibidir.
EBÛ MÛSÂ EL-EŞ’ARÎ
18
Eki