Edebiyat

EDEBİYAT

Her ne kadar edebiyat estetik bir amaç taşıdığı kabul edilen yapılı (ve sözlü) eserlerin tümünü belirtirse de, edebiyat olgusu evrenseldir, tarihin tüm dönemlerine ve dünyanm tüm uluslarına özgüdür. Başlangıçta sıkı sıkıya dine bağlı kalan edebiyat etkinlikleri Sümerlerde olduğu kadar Zenci Afrika’da, Homeros’un Yunanistan’ında olduğu kadar Eski Hindistan’da da artık ortak bilinçten kopma, kendi yasaları olan bağımsız bir olgu biçiminde ortaya çıkma eğilimindedir. Kafka’ya, «Yazmak bir çeşit ibadettir» dedirten de budur.
«Edebiyatı bırak da ne söyleyeceksen açıkça söyle.» Boş, gereksiz süslü püslü, yalanlı dolanlı sözler söylemekle edebiyat yapmaya bir tutan bu anlayış, parlak söz söyleyen, bir derinlik taşımayan, gerçek sanatın gereklerini yerine getirmekten uzak bir edebiyata karşı derin bir güvensizliği ifade eder. Bunun gibi «resmi veya müziği bırak da…» dendiğiyse hiç duyulmamıştır. Peki herkesçe o kadar itibar edilen, özen gösterilen veya kimilerince

o kadar hor görülen bu edebiyat nedir? Basılan veya yazılan her şeyi, yani bütün kitapları, ama bunun yanı sıra basım, yazışmaları, söylev veya konferansları da edebiyat olarak adlandırmak gerekir mi? Yalnızca kitaplarla yetinildiğinde, dinî metinler mi, felsefe eserleri mi, yoksa bilimsel incelemeler mi edebiyat nitelendirmesine uyar? Popüler romanları, tefrika romanları, polisiye romanları edebiyat eseri olarak kabul etmek veya edebiyatın dışında tutmak mı gerekir? Polisiye roman ustası Edgar Allan Poe’nun, Conan Doyle’un veya Georges Simenon’un edebiyatçı yanı yeni kuşak polisiye yazarı Frederic Dard’ınkinden daha mı üstündür? Veya Dard’ın San Antonio adı altında yazdıkları edebiyatın büsbütün dışında mı kalır? Geniş anlamda her türlü yazılı, hatta sözlü anlatının edebiyat olduğu düşünülebilirse de, dar anlamda edebiyat olgusunu kavramak daha güçtür.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*