EHL-ÜS-SUFFA, hicretten sonra Medine’de
yapılan Mescid-i Nebevinin Suffa yahut
Zulla denilen bölümünde barınan yoksul ve
kimsesiz muhacirlere verilen ad. Suffa, mescidin
kuzey yönünde hurma ağacı kütüklerine
oturtulmuş, üstü hurma dalları ve kil
ile kapalı bir bölümdür. Suffa’da Medine’ye
göç eden fakir muhacirler, Medine’de evi
bulunmayan öğrenciler, İslâmiyet! öğrenmek
için gelen yabancı ziyaretçiler barınırlardı.
Suffa’da Hz. Muhammed ders verirdi.» Ashabın
ileri gelenleri de okuma yazma ve Kur’an
öğretmekte kendisine yardımcı olurlardı.
Übadet ibni Sâmit, Said ibn-ül-As burada
görev yapan öğretmenlerdendi.
Suffa’da barınanların yiecekleri Hz. Peygamber
ve zengin müslümanlar tarafından
sağlanırdı. Bunlara bu yüzden edyaf-ülmüslimîn
(müslümanlann misafirleri) de denirdi.
Medineli Sa’d ibn-i übade her gün 80
kişinin yiyeceğini temin ederdi. Hz. Peygamber
Suffa’da yatıp kalkan ve çoğu da su
taşımak ve odun kesmekle hayatını kazanan
öğrencilerine yardım için Medineli müslümanları
teşvik eder ve kendisi de yiyeceğini
onlarla* paylaşırdı. Suffa’da kalan müslümanların
sayısı zaman zaman değişirdi.
Bir ara bu sayı dört yüze kadar yükseldi.
Suffa ehli, .öğrenimden arta kalan zamanlarını
ibadetle geçirirlerdi. Çoğu gündüz oruç
tutar, gece de namaz kılarlardı. Bazıları
dünya ile ilgili bir tek kelime bile ağızlarına
almazlar, bir kısmı asla gülmez, bir
kısmı da her zaman gözü yaşlı olur, ağlardı.
Sonraki yüzyıllarda birçok mutasavvıf,
hankah ve riyazet hayatı için Suffa’yı Örnek
almışlar, tasavvufla uğraşan bazı bilginler
de tasavvuf kelimesinin Suffa’dan geldiğini
ileri sürmüşlerdir. Suffa’da yetişen kimseler
çoğu kere Arabistan’ın çeşitli bölgelerine
öğretmen ve din yayıcısı olarak gönderilirlerdi.
Buradan yetişip de önemli görevler
yapan kimseler arasında İbn-i Mesud, Abdullah
ibn-i Ömer, Bilâl Habeşî, Ebu Zer,
Süheyb, Selman-ı Farisî, Sa’d ibn-i Ebu
Vakkas, Ebu Hureyre gibi ashabın ileri gelenleri
vardır.
Suffa ehlinin faziletleri üzerine çeşitli eserler
yazılmıştır. Bunlardan Abdurrahman Sahavînin
Menakibı Ehli-s-Suffe’si (Ehl-üs-Suffa’nm
Menkıbeleri) ile Subkî’nin Tuhfet-ül Kelâm alâ Ehl-is-Suffa (Ehl-üs-Suffa’nın Söz
Hediyeleri) bilinmektedir. Ebu Nuaym el-
Isfehan, Hİlyet-ül Evliya (Ermişlerin Nitelikleri)
adlı eserinde Ebu Said bin Arabî
ile Ebu Abdurrahman Sülemî’nin de bu ko-,
nuda birer eser yazdıklarını bildirir.
EHL-ÜS-SUFFA
18
Kas