. Bilgisayarlardan sayısal (d ijital) kol saatlerine, telefon, televizyon ve radyodan mikrodalga fırınlarına ve cepte taşınan hesap makinelerine kadar, yaşantımızı değiştiren çağdaş aygıtların çoğu elektronik denen mühendislik dalının ürünüdür. Elektronik, bir bilim dalı olarak, atomun temel parçacıklarından olan elektronların davranışlarını ve hareketlerini inceler (bak. E lek tron ). Elektronların hareketini denetim altına almanın yolları bulunduktan sonra, çağdaş yaşamda büyük önem kazanan bütün bu elektronik aygıtlar yapılabilmiştir. Elektroniğin üç temel uygulama alanı vardır. Birincisi, haber ve bilgilerin radyo, televizyon, telefon gibi aygıtlarla bir yerden başka bir yere iletilmesidir; elektroniğin bu dalma telekomünikasyon denir (bak. TELEKOMÜNİKASYON). İkincisi, makinelerin elektronik düzenekler aracılığıyla denetlenip yönlendirilmesidir. Örneğin asansörlerdeki kat seçme düğmelerine basarak, asansörün inip çıkmasını sağlayan güçlü elektrik motorlarını istediğimiz yönde çalıştırabiliriz. Uzaktan kumandalı oyuncaklar da bu uygulamanın bir örneğidir. Uçüncüsü de, tasarımı ve yapımı elektronik mühendislerince gerçekleştirilen bilgisayarlar yardımıyla bilgilerin işlenmesidir. Aslında bütün bu alanlar birbiriyle örtüşür. Örneğin bilgisayarlar arasındaki bilgi alışverişinde ya da aktarımında telekomünikasyondan yararlanılır. Robotlar ya da bunlara benzeyen karmaşık otomatik makineler de bilgisayarlarla denetlenir (bak..)tobo R ؛RAYASİGLİB Elektronik aygıtların çalışmasını sağlayan bilgiler, örneğin televizyon ekranındaki görüntüyü oluşturan ya da eve hırsız girdiğinde alarmı harekete geçiren mesajlar elektrik akımları ya da elektrik gerilitnleriyle taşınır. Akımda ya da gerilimde yapılan herhangi bir değişiklik alıcıya ulaşan mesajın niteliğini belirler. Elektroniği kavrayabilmek için bu mesajların elektrik akımı ve gerilimi halinde nasıl “ kodlandığını” anlamak çok önemlidir.
Sinyaller Mesajı taşıyan elektrik akımına ya da gerili- mine sinyal denir. E lektrikli kapı zili çok basit bir elektronik aygıttır. Z ilin düğmesine basıldığı anda devreden bir elektrik akımı geçmeye başlar ve zilin metal çanını çınlatır. Burada elektrik akımı zilin düğmesine basıldığı haberini taşıyan bir sinyaldir. Z il sesi de düğmeye basan kişiye göndermek istediği mesajın başarıyla iletildiğini, evin içindeki kişiye de kapıda birisinin olduğunu haber verir. Bütün elektronik sinyaller kuşkusuz bu kadar basit değildir; mesajı iletebilmek için çoğu zaman akım ya da gerilim değişiklikleri yaratmak gerekir. Elektronik sinyallerin başlıca iki tipi vardır: Dalga ve vuru. Dalga, gerilim ya da akımdaki düzgün ve kesintisiz değişimdir. Akım ın ya da gerilimin nasıl değiştiğini gösteren bir grafiğe bakarsanız, bu tip sinyallere neden dalga dendiğini anlayabilirsiniz. Gerilim giderek büyür, sonra küçülür, sonra gene büyür, gene küçülür ve bu böyle sürüp gider. Bu tipik dalgalara sinüs dalgası denir.B ir dalga hareketi iki önemli özelliğiyle tanımlanır. Birincisi dalganın ne kadar büyüdüğü .ya da küçüldüğü, yani “ genliği” , öbürü de bir saniyede kaç kez büyüdüğü ya da küçüldüğü, yani “ frekansı” dır. Değişik genlik ve frekanslar kullanılarak elektronik mesajlar taşınabilir. Örneğin yüksek bir ses ya da parlak bir ışık büyük genlikli bir dalgayla, alçak bir ses ya da hafif bir ışık da düşük genlikli bir dalgayla mesaja dönüştürülebilir. Sessizlik ve karanlık için de genliği sıfır olan bir dalga kullanılabilir. Aynı biçimde, bir gamı oluşturan bütün notalar değişik dalga frekanslarıyla birer sinyale çevrilebilir. Örneğin bir tubanın ya da kontrbasın bas sesleri alçak frekanslı dalga sinyaliyle, bir pikolo flütün ya da düdüğün tiz sesleri ise daha yüksek frekanslı dalga sinyaliyle taşınabilir. Vurular, akım, ya da gerilimdeki ani değişikliklerdir. B ir akım ya da gerilim bir anda tümüyle değişir, sonra birdenbire yeniden eski biçimine döner. Mesajları vurular biçiminde kodlamanın çeşitli yolları vardır. Örneğin tamtam davulları mesajları “ ses” ve “ sessizlik” biçiminde kodlar. Mors alfabesinde harfler uzun ve kısa süreli vurularla kodlanır (bak. İşaretleşme).Bilgisayarlar, telefonlar ve benzeri iletişim aygıtları bilgiyi ikili sayı sistemine göre kodlar ve bunları vurulardan oluşan sinyallere dönüştürür (bak. İKİLİ SaYi SİSTEMİ). Yalnızca 0 ve 1 rakamları gibi iki simgenin kullanıldığı ikili sayı sisteminde her 1 rakamı için bir vuru gönderilir; 0 rakamı ise hiç vuru göndermeyerek kodlanır. Once rakamlar, sonra vurular biçiminde kodlanan sinyallere sayısal (dijital) sinyaller denir. Bilgisayar oyunlarında ekranda beliren harfler, başka şekiller ve bu görüntülere eşlik eden sesler hep rakam kodlarıyla iletilir.Bazı Kuramsal Bilgiler Elektrik akımının izlediği kapalı yola devre denir. Bir devredeki gerilim ve akım, devrenin direnci değiştirilerek denetlenebilir (bak. Elektrik). Direnci sağlayan en basit elektronik devre elemanına da gene direnç denir. Direncin ölçü birimi ohm’dur. B ir devredeki direnci değiştirerek akımı değiştirebilirsiniz. Aşağıdaki çizimde görülen basit devrelerde iki ayrı direnç kullanılmıştır. Büyük olanı daha az akımın geçmesine izin verdiği için lamba daha sönük bir ışıkla yanar. Akıma karşı gösterdiği direncin değeri ayarlanabilen değişken dirençler de vardır; bunlara reosta ya da potansiyometre denir. Radyodaki ses ayarı bu tür bir değişken dirençtir. Bu devre elemanının direnci arttıkça hoparlöre gelen sinyallerin genliği küçülür. Böylece ses şiddeti azalır ve radyo daha kısık sesle çalar. Bazı cisimlerin üzerine ışık düşürüldüğünde direnci de değişir. Bazı cisimlerin direnci ise sıcaklık değişimlerine duyarlıdır. Böylece ışık şiddetini ya da sıcaklığı değiştirerek elektrik akımının şiddetini değiştirme olanağı doğar. Demek ki bu tür değişikliklerden yararlanarak değişik sinyaller oluşturulabilir. Transistor en önemli elektronik aygıtlardan biridir. Tek başına kullanılabileceği gibi bir tümleşik devrenin parçası olabilir, bir yükselteç ya da anahtar işlevi görebilir. Ama her koşulda çalışma ilkesi direnç değişimine dayanır. Adı da “ aktarma direnci” anlamına gelen İngilizce transfer resistor sözcüklerinin kısaltılmasıyla oluşturulmuştur. Elektronik Sistemler Televizyon, bilgisayar, haberleşme uydusu gibi elektronik sistemler çok sayıda elektronik devreden oluşur. Bütün elektronik devrelerin görevi sinyalleri değiştirmek ya da gelen sinyallere göre değişiklik yapmaktır.Çevremizdeki değişiklikleri göz, kulak, burun, deri gibi duyu organlarımızla algılarız. Elektronik sistemler de dış dünyadaki değişiklikleri algılayabilir ve bunları elektronik sinyallere dönüştürebilir. Bunun için elektronik sistemlerin de algılayıcılara gereksinimi vardır; bu görevi yerine getiren birime sistemin girdi’’si denir. G irdi birim i, dış dünyadan gelen mesajların elektronik devreye girmesini sağlar. Bu arada, sistemin ürettiği elektronik sinyalleri anlaşılabilir mesajlara dönüştürerek dış dünyaya göndermek için bir de çıktı birim i gerekir.
Girdi Aygıtları Elektronik bir sistemin girdi biriminde dış dünyadaki çeşitli değişiklikleri sisteme aktarabilmek için ses, ışık, sıcaklık, basınç, nem ve benzeri koşullara duyarlı çeşitli algılayıcılar bulunur. Örneğin m ikrofon bir ses algılayıcısıdır; sesin yüksekliğindeki, tınısındaki, frekansındaki çeşitli değişiklikleri algılar ve bunları aynı nitelikteki akım değişikliklerine dönüştürür (bak. Mikrofon ve Hoparlör). Üzerlerine ışık düştüğünde içlerinden geçen akımı değiştirebilen bazı maddeler de ışık algılayıcı olarak kullanılır. Isı değişikliklerine duyarlı olan ve bunları elektrik akımındaki değişikliklere dönüştürebilen maddeler ise “ termostat” denen sıcaklık ayarlama anahtarlarının temelidir. Kızılötesi ışınlara duyarlı olan maddelerden televizyonların uzaktan kumanda aygıtlarında yararlanılır. Bunlardan başka nem, basınç, hatta zehirli kimyasal madde kaçakları gibi birçok değişiklik elektronik aygıtlarca algılanarak akım değişiklikleri halinde sinyale dönüştürülebilir. Uygulamalı bilim lerin bir dalı olan biyoteknolojide de çeşitli biyolojik maddelerin, özellikle enzimlerin değişiklikler karşısında gösterdikleri tepkisel yanıtlardan yararlanılır. Algılayıcı işlevi gören elektronik aygıtlardan çoğunun temel çalışma ilkesi gösterdikleri direnç değişiklikleridir.Daha değişik özellikte girdi aygıtları da vardır, örneğin bilgisayarların girdi birimi olan klavyeleri, daktilo klavyesindeki gibi düzenlenmiş çok sayıda tuştan oluşur. Her tuş mesajları değişik bir vuru düzenlemesiyle kodlar. Pikaplarda ise plağın üzerinde açılmış oyuklara uyan düşey ve yatay hareketler elektrik sinyallerine dönüştürülür (bak. Ses Kaydi). Magnetik bant üzerindeki ses kayıtla- rım okuyan teypler ve bilgisayarların disk sürücüleri de bandın ya da diskin metal kaplamasındaki magnetik değişikliklere uy- gun elektrik sinyalleri üretir. Radyo, televiz- yon gibi kitle iletişim aygıtlarının antenleri de birer girdi birim idir. Çıktı Aygıtları Elektronik sistemlerin öbür ucunda, elektro- nik sinyali başka bir değişikliğe, sözgelimi ekrandaki ışığın azalıp çoğalmasına dönüştü- ren çıktı aygıtları yer alır. B ir makinenin çalışmakta olduğunu göstermek için yanan küçük bir lamba basit bir çıktı aygıtıdır. Elektrik sinyallerini sese dönüştüren ho- parlör çok daha gelişmiş bir çıktı aygıtıdır. Televizyon ekranındaki ışık, ekranın arkasın- daki kimyasal bir maddeye çarpan elektron- larca* oluşturulur (bak. TELEVİZYON). Televiz- yon sinyali, ekrandaki görüntüyü biçimlendi- ren yüksek ve alçak gerilimlerden oluşur. Önemli çıktı aygıtlarından biri de röle denen elektrik devresi anahtarıdır. Röle, bir devredeki küçük bir uyarı akımından yararla- narak başka bir devredeki çok daha büyük bir akımı denetleyebilir. Telefon santrallarından güçlü elektrik motorlarının işletilmesine ka- dar birçok alanda rölelerden yararlanılır
¥ükselteçler Elektronik bir sistemin en önemli parçaların- dan biri yükselteçtir (amplifikatör). Bu aygıt sinyalleri güçlendirmeye yarar. Mikrofonun ürettiği bir sinyal hoparlörü çalıştırabilecek kadar güçlü değildir; bu yüzden, sinyali güç- lendirmek için bir yükselteç kullanılır, iyi bir yükselteç sinyali hiçbir değişikliğe uğratmaz, yalnızca güçlendirir. Tiz sesler ne kadar güç- lendiriliyorsa bas sesler de o kadar güçlendi- rilm eli, hafif bir sesin şiddeti ile yüksek bir sesin güçlendirilmesi aynı değerde olmalıdır.Kısacası iyi bir yükseltecin görevi dalganın büyütülmüş, ama niteliği hiç değişmemiş tıpatıp bir kopyasını çıkarmaktır. Başka bir deyişle dalganın genliği ,؛؛emlütüyüb ama frekansı değişt’irilmemelidir. Elektronik sistemlerin çoğunda yükselteçlere gerek duyulur. Bu aygıtların en bilinen örnekleri elektrogitarlarda ya da müzik setlerinde kullanılan yükselteçlerdir. Televizyonlarda ise görüntüyü ve sesi oluşturan sinyaller için ayrı ayrı yükselteçler bulunur.
Osilatörler Elektronik sinyaller üretmeye gerek duyulan bazı sistemlerde osilatör denen devreler kullanılır. Bu aygıtların bazı tipleri sinüs dalgaları, bazıları da vuru biçiminde sinyal üretir. Bu -ikinci tip osilatörlere genellikle m ültivibratör denir. Osilatörden gelen sinyal bir yükseltece verilirse elektronik bir ses duyulur. Elektronik müzik aletlerinde, alarm sistemlerinde ve telefonlardaki düdük sesini veren aygıtlarda bu tür devreler kullanılır. Vurular uzatılıp kısal- tılabildiği için osilatörlerden zamanlama aygıtlarında ya da elektronik saatlerde de yararlanılabilir.
Modülatörler Bazen sinyalin değiştirilmesi gerekir. Örneğin bilgisayarlarda mesajları taşıyan vurular bant ya da disk üzerinde depolanmaya uygun değildir. Bu sinyallerin banda ve diske kaydedi- lebilmesi için dalga haline dönüştürülmesi gerekir. Bu görevi üstlenerek sinyalleri değiştiren devrelere modülatör denir. Vuruları dalgalara dönüştürmenin bir yolu aşağıdaki Ç İ- zimde gösterilmiştir.Radyo vericilerinde de sinyalleri değiştirmek için modülatörler kullanılır (bak. Radyo). Çünkü konuşma ve müzik sinyalleri antenlerle iletilmeye elverişli değildir; anten sinyallerinin yüksek frekanslı dalgalar olması gerekir. Bu nedenle, ses sinyalleri bir osilatö- rün ürettiği yüksek frekanslı dalgalarla karıştırılır. Bu karıştırma sürecinin en çok uygulanan yöntemlerinden biri frekans, öbürü genlik modülasyonudur. Frekans modülasyonu bu terimin baş harfleriyle kısaca FM , genlik modülasyonu da A M biçiminde yazılır (çünkü genliğin bir adı da batı dillerinden gelme “ am- plitüd” sözcüğüdür). Radyo alıcılarında gördüğünüz FM ve A M harfleri bu karıştırma işleminin hangi yöntemle yapıldığını belirtir. Radyo alıcılarında ayrıca “ modülasyon çözücü” (demodülatör) denen ayrı bir devre bulunur. Bu devre, vericide karıştırılmış olan yüksek frekanslı radyo sinyalleri ile alçak frekanslı konuşma ve müzik sinyallerini birbirinden ayırır. Filtre ve Anahtarlar Filtre denen devrelerin görevi bir sinyali öbürlerinden ayırıp öne çıkarmak ya da örtmektir. Örneğin radyo ve televizyon alıcılarındaki istasyon ya da kanal seçme düzeneği bir filtre devredir. Bu düzenek, istenen istasyonu ayınp öbürlerini örterek, dinleyicinin yalnızca seçtiği radyo istasyonunun yayınını dinlemesini sağlar. Yükselteç ve radyolarda bas sesleri (alçak frekanslı sinyalleri) ya da tiz sesleri (yüksek frekanslı sinyalleri) artırmaya ya- rayan ton ayar düzeneği de bir filtredir. Elektronik anahtarlar küçük bir değişikliği çok daha büyük bir değişikliğe dönüştürebi- len düzeneklerdir. Bu düzenekler ışığın, sı- caklığın ya da herhangi bir durumun değişik- liklerini algılayabilecek biçimde tasarlanabi- lir. ©rneğin yangın alarmlarını harekete geçi- ren etken çevrede aşırı duman olmasıdır. Te- levizyon alıcıları, uzaktan kumanda aygıtının gönderdiği kızılötesi ışınların değişikliklerine uygun olarak kendi kendine kapanır ya da ka- nal değiştirir. Kalorifer kazanları da genellik- le evlerdeki sıcaklık belirli bir derecenin ahi- na düştüğünde otomatik olarak devreye gir- meşini sağlayan bir düzenekle donatılmıştır. Fabrikalardaki birçok üretim sürecinin denet- lenmesinde de bu düzenekler kollanılır Anahtarların küçük elektronik değişiklikle- ri büyük değişiklikJere dönüştürmesi bu dev- releri ile yükselteç devrelerinin aynı işlevi gördüğü anlamına gelebilir. Oysa anahtarlar küçük bir değişikliği birdenbire büyük bir de- ğişikliğe dönüştürmekle görevliyken, yüksel- teçlerden beklenen küçük bir değişikliği yavaş ve düzenli bir biçimde güçlendirmektir. Bellek ve Mantık Devreleri Bazı elektronik devreler aldıkları vuru sinyal- lerini anımsayabilir. Bunların en basitleri bir anahtar devresinin açılıp açılmadığını “ anım- sayan” devrelerdir. Hırsız alarm sistemlerin- de bu tip devreler kullanılır. Işık alıp almama- sına göre açılıp kapanan bir anahtar devresi olduğunu varsayalım. Hırsız bu anahtarın önünden geçerken ışığı kestiği için alarm ça- lışmaya başlar. Ama, hırsız anahtarın önün- den geçip gittikten sonra da alarmın sürmesi gerekir. Demek ki bu elektronik devre, üzeri- ne yeniden kesintisiz bir ışık demeti düşse bile anahtarın açılmış olduğunu “ anımsamak” Z O – rundadır. (Işıkla çalışan bu tip sistemler için FOTOSEL maddesine bakınız.) Bilgisayarlarda, bir vuru aldıktan soma o sinyalin gerektirdiği durumu koruyabilen dev- reler bulunur. Bilgisayarların, sisteme yükle- nen sayıları ya da başka bilgileri belleklerinde saklaması bu devrelerle sağlanır. B ir bilgisa- ٢١٨^١١ belleğindeki rakamlar ikili sayı sistemi- nin 0 ve 1 simgeleriyle kodlanmıştır. Eğer vuru varsa 1, yoksa 0 rakamı kullanılır. Bellek devresi vurunun olup olmadığını ve böylece rakamları “ anımsayabilir” . Mantık devrelerinin görevi sinyallerin geçmesine izin vermek ya da sinyalleri engellemektir; bu yüzden bunlara kısaca “ geçit” de denir. Mantık devrelerinin çok değişik tipleri vardır, ama genellikle dört ana tip kullanılır: VE, YA DA, VE DEĞİLSE, YA DA DEĞİLSE geçitleri. ik i girdi sinyali ve bir çıktı sinyali için sırasıyla iki giriş ve bir çıkış bağlantısı bulunan bir VE geçidimizin olduğunu varsayalım. Böyle bir geçidin çıktı sinyali vermesi için girdilerden birinde VE öbüründe birer vuru olması gerekir. Örneğin bir otomobilin güvenlik sisteminde böyle bir devreden yararlanılabilir. Otomobil ancak kontak anahtarı çevrildikten VE güvenlik kemeri bağlandıktan sonra harekete geçecektir. VE geçidi karşılaştırma devresi olarak da kullanılabilir. Bu durumda geçit devresi iki girdi sinyali de aynı olmadıkça çıktı sinyali vermez. Örneğin bir bilgisayar oyununda evet diyorsanız “ E” tuşuna basmanız istenebilir. “ E ” ye ilişkin vuru kodu bilgisayar programındaki vuru koduyla karşılaştırılır. Kodlar aynıysa oyun sürer, değilse oyun durur ya da yeniden “ E ” ye basmanız istenir. YA DA geçidi, girdilerden birinde YA DA öbüründe vuru olduğu zaman çıktı sinyali verir. Otomatik demiryolu geçitlerinde kullanılan bu tip devreler bir yönden YA DA öbüründen gelen bir tren varsa geçidi karayolu taşıtlarına kapatır. VE DEĞİLSE ile YA DA DEĞİLSE geçitleri VE ile YA DA geçitlerinin tersidir. Örneğin otomatik süt doldurma makinelerinde, süt musluğunun altında bir şişe varsa VE dolu DEĞİLSE sütün akması istenir. Bunun için ayrıca, musluğun altında şişe bulunup bulunmadığını ve dolu olup olmadığını izleyecek otomatik algılayıcılar kullanmak gerekir. Sayma Devreleri Sayma devrelerinin görevi vuruları saymaktır. Bu devreler, örneğin bir oyun makinesinde oyuncuların kaç puan kazandığını ya da bir fabrikada sözgelimi bir pakete kaç şeker doldurulduğunu sayabilir. Sayma devresi bir osilatör ile birlikte sayısal saatlerde de kullanılabilir. B ir osilatör diyelimki saniyede 1.000 vuru üretiyor. Sayma devresi bu vurulan sayar ve 1.000’e ulaştığında bir çıktı sinyali göndererek kadrandaki saniye bölümüne 1 rakamının yazılmasını sağlar.Bütün bu devreler bir araya getirilerek çeşitli elektronik aygıtlar yapılabilir. Örneğin radyo alıcısında bir anten, bir istasyon seçme devresi, bir modülasyon çözücü, iki yükselteç ve bir hoparlör bulunur. Vericide de bir m ikrofon, iki yükselteç, bir modülatör, bir istasyon seçme devresi ve bir anten vardır. Bilgisayarlar ve robotlar gibi çok daha karmaşık elektronik devreler de temel olarak bu “ yapıtaşlan” ndan oluşur. Elektronik Devrelerin Yapılması Bu devrelerin yapımında bugüne kadar çok büyük değişiklikler olmuştur, hâlâ da olmaktadır. B ir devre, elektronik bileşen ya da devre elemanı denen ayrı ayrı parçalardan oluşur. Elektronik devre bileşenlerinin bir bölümü etkin, bir bölümü edilgendir. Etkin bileşenler bir enerji kaynağıyla donatılmıştır ve devrenin enerji gereksinimine katkıda bulunur. Edilgen bileşenler ise etkin bileşenlerin denetlenmesine aracılık eder. Örneğin dirençler ve sığaçlar (kapasitörler) edilgen bileşenlerdir (bak. SiGaç). Bugünkü elektronik devrelerde kullanılan edilgen bileşenler eskiden bu yana pek büyük bir değişikliğe uğramamıştır; ama etkin bileşenlerde çok önemli gelişmeler olmuştur. İlk elektronik devrelerin etkin bileşenleri, havası boşaltılmış cam bir tüpün içine yerleştirilen metal levhalardan oluşuyordu. Bunlara elektron tüpü ya da “ lamba” denirdi; örneğin eski radyo alıcılarında bu tip radyo lambaları vardı. Bunların en basit örneği olan ve iki elektrotu (iki metal levhası) olduğu için diyot denen lambayı 1904’te Ingiliz bilim adamı Sir John Ambrose Fleming yapmıştı. 1906’da A B D ’li fizikçi Lee de Forest diyot lambaya bir elektrot daha ekleyerek triyotu geliştirdi. Bu lambalar oldukça yüksek gerilimle çalışır, bu yüzden çoğu zaman elektrotları ısınarak kızar. Gene de, çok yüksek enerji gerektiren güçlü vericilerde bugün bile diyot ve triyot lambalar kullanılır. 1948’de, John Bardeen,. Walter Houser Brattain ve W illiam Bradford Shockley adlı üç A B D ’li bilim adamı transistor denen düşük enerjili bir aygıt geliştirdiler (bak. TRANSİSTOR). Transistor lambaların yaptığı hemen her işi yapabiliyordu; üstelik d ıha az akım tüketiyordu, daha ucuz ve daha küçüktü. Transistö- rün bulunması elektronik aygıtların evlerde ve sanayide kullanılmasını hızla yaygınlaştırdı. Transistörler, germanyum ve silisyum gibi yarıiletken maddelerden yapılır (bak. İLETKENLİK). 1958’de ilk tümleşik (entegre) devre geliştirildi. Küçük bir silisyum parçası üzerinde bütün gerekli elektronik bileşenleri ve devre bağlantılarını içeren tümleşik devreler giderek daha da küçültülmektedir. Tırnağınızdan daha küçük bir silisyum parçası üzerinde kurulmuş bir tümleşik devrede yüz binlerce transistor ve gerekli bütün edilgen bileşenler bulunabilir. Devre elemanları ince bir silisyum yaprağı üzerine kat kat yerleştirildiği için, tümleşik devreler, “ yonga” sözcüğünün İngilizce karşılığından aktarılmış “ çipV ya da “ mikroçip” terimiyle de adlandırılır. Bugün elektronik devrelerin hemen hepsi “ minyatür- leştirilmiş” tümleşik devreler halinde yapılıyor. Minyatür tümleşik devrelerin yapımı, ve işletilmesi günümüzde öylesine gelişmiştir ki, elektronik mühendisliği içinde mikroelektro- nik adıyla yeni bir dal oluşmuştur. Bazı tümleşik devreler daha önce anlattığımız yapıtaşlarının birkaçını birden içerir. Ö rneğin bir uzaktan denetim biriminin bütün anahtarları ve iletişim aygıtı tek bir bileşende toplanabilir. Aynı biçimde, bir saatin bütün yapıtaşları (sayısal gösterici birim i dışındakiler) tek bir tümleşik devre üzerinde kurulabilir. Bu olanak elektronik kol saatlerinin çok ucuzlamasını sağlamıştır. Tümleşik devrelerin en bilinen örneklerinden biri de elektronik bilgisayarların kalbi olan mikroişlemcidir. Mikroişlemci, eski lambalı bilgisayarlarda binlerce bileşenin kullanılmasını gerektiren bütün elektronik devrelerin yerini almıştır
ELEKTRONİK
07
Haz