Genel

EMEVILER

EMEVILER

EMEVILER

EMEVILER

EMEVILER
İslam dünyasına yaklaşık 90 yıl egemen olan Emevîler, İslam İmparatorluğu’nun sınırlarını doğuda Orta Asya, Afganistan ve Hindistan’a, batıda İspanya’ya kadar genişlettiler. Öte yandan Yunan, Bizans ve İran etkilerini taşıyan ve özellikle mimarlıkta ifadesini bulan derleyici, ama zengin bir sanat geleneği yarattılar. İslam dinini yeni benimseyen topluluklar arasında Arap kültürünün yayılması da Emevîler döneminde hız kazandı. Bir iç savaş sonucunda halifeliği Abbasîler’e kaptıran hanedanın bir kolu İspanya’nm Endülüs olarak bilinen güney kesiminde üç yüzyıla yakın hüküm sürdü.
Kubbetüssabra (Kudüs).
İÇİNDEKİLER

EMEVÎLERİN İKTİDARA GELİŞİ

EMEVÎLERİN İLK YILLARI ABDÜLMELÎKTEN HlŞAM’A ÇÖKÜŞ ENDÜLÜS EMEVÎLERİ EMEVÎ SANATI VE KÜLTÜRÜ
Hz. Muhammed’in ölümünü izleyen Dört Halife döneminin ardından 661’de İslam dünyasının başına geçen hanedan adını kurucusu Muaviye bin Ebu Süfyan’ın mensup olduğu aileden (Beni Ümeyye) alır. Hanedanın 750’ye değin süren yönetimi Süfya-nî ve Mervanî kollarına göre iki döneme ayrılır.

EMEVÎLERİN İKTİDARA GELİŞİ

Emevîler, Mekke’deki Kureyş kabilesine bağlı olan ve temelde ticaretle uğraşan varlıklı bir aileydi. Hz. Muhammed’i Medine’ye hicret etmeye zorlayanların başında ailenin önderi Ebu Süfyan geliyordu. Ebu Süfyan’ın Mekke’nin fethinden sonra Müslümanlığı benimsemesiyle saf değiştiren aile üyeleri Dört Halife döneminde önemli İdarî görevlerde bulundular.

Emevî ailesine mensup olan üçüncü halife Osman’ın 656’da öldürülmesinden sonra Arap kabileleri arasında «fitne» denen iç çatışmalar başladı. Ömer döneminde Şam valiliğine atandıktan sonra Suriye’de kendine bağlı bir ordu kurmuş olan Ebu Süfyan’m oğlu Muaviye, bu suikastten sorumlu tuttuğu yeni Halife Ali’yi tanımayı reddetti. Ali’nin Şam valiliğine başka bir kişiyi getirmesi bu anlaşmazlığı bir çatışmaya dönüştürdü. Tarafların karşı karşıya geldiği Sıffin Savaşı nda (657) yenilgiye uğrayacağını anlayan Muaviye, askerlerinin mızraklarına Kuran yaprakları taktırdı. Ali’nin ordusundaki birçok askerin bundan etkilenerek silah bırakması üzerine, uzlaşma sağlamak için hakeme başvurma yoluna gidildi. Yeni bir halife seçme kararıyla sonuçlanan, ama Muaviye’nin oyunu nedeniyle başka bir niteliğe bürünen bu uzlaşma girişimi, İslam dünyasında bölünmeye yol açtı ve tarihe Hakem Olayı olarak geçti.

Bölünmeden sonra bütün olanakları kullanarak gücünü artırmaya çalışan Muaviye, Ali’nin 661 ’de öldürülmesinden sonra ha-
lifeliğini ilan etti. Daha sonra da biat geleneğine aykırı olaı lu Yezid’in yerine geçmesini sağlayacak bir düzenlemeyi A hilelerine kabul ettirdi ve böylece halifeliği babadan oğula bir saltanat haline getirmeyi başardı.

EMEVÎLERİN İLK YILLARI

İlk Emevî halifesi olan I. Muaviye öncelikle halifelik meı Mekke’den Şam’a taşıdı. Halifeliği ele geçiriş biçimine karşı < ayaklanan kabileleri bastırdı ve yeni düzenlemelerle yönetim’ li bir istikrar getirdi. Arap kabilelerini otoritesi altında tutma nelik özenli bir politika izlemekle birlikte, Emevî gücünün olarak Suriye ordusuna dayandı. Ardından iç karışıklıklar nec duraklamış olan fetihleri yeniden başlattı.

İslam’ın yayılmasına yeni bir atılım kazandıran bu fetihler la Emevî egemenliği doğuda Amu Derya’ya kadar genişledi, san bir Emevî eyaletine dönüştürüldü. Orta Asya içlerine ve E tan’m kuzeybatısına yönelik seferlerde üs olarak kullanılmak Mervve Sistan’da yeni garnizonlar kuruldu. Kuzey Afrika’da]* akıncılar günümüzde Cezayir sınırları içinde kalan Tilimsen’e ulaştı. Kayrevan’m kurulmasıyla kesin olarak Emevî toprakları tılan Trablusgarp ve İfrikiye yeni fetihlere zemin sağlayacal kezler haline geldi.

Halife olduktan sonra konumunu sağlamlaştırmak için hara yerek Bizanslılar’la ateşkes sağlayan Muaviye, 669’da bu anla bozarak Bizans topraklarına cihat açtı. Yeni oluşturulan don, nın desteğiyle Bizans başkenti İstanbul’a iki sefer düzenlend bu seferler başarıya ulaşamadı. Anadolu’ya giren Arap orduk ros Dağları’mn ötesinde kalıcı bir egemenlik kuramadı. Halifel kamını dinî bir kurum olmaktan çıkardığı için sonraki tarihi daha çok «melik» olarak anılan Muaviye’nin uzun saltanat mindeki önemli girişimlerinden biri de yönetimi merkezîleş siydi. Temelde daha önceki Roma ve Bizans yönetimlerimi ye’de kurduğu bürokratik sistemi örnek alan bu alandaki dü meleri, Emevî döneminde devlet yapısının yeniden biçimlenr de belirleyici bir rol oynadı. Muaviye’nin 680’de ölmesiyle hai üstlenen I. Yezid, bu makam üzerinde hak iddia eden Ali’niı Hüseyin’in çevresinde gelişen bir ayaklanmayla karşı karşıya Ayaklanmayı daha hazırlık aşamasında bastırmak üzere Irak; rekli önlemler alındı. Mekke’den yola çıkarak Kûfe’ye gitmekt Hüseyin daha Kerbela’ya vardığında, önü üstün bir Emevî ord la kesildi. Bunu izleyen kısa çarpışmada Hüseyin, ailesi ve ya laryla birlikte öldürüldü. Emevî yönetimine karşı büyük tepki tan ve tarihe Kerbela Olayı olarak geçen bu kıyım, İslam dün; daki mezhep ayrılıklannın daha da kökleşmesini getirdi.

Babasının politikalarım sürdürmeye çalışan I. Yezid, yöneti: pisini pekiştirdi ve sınırlardaki savunmayı güçlendirdi. Malî si de kapsamlı reformlar yaptı; bazı Hıristiyan toplulukların ver ni hafifletirken, fetihler sırasındaki yardımlarından dolayı Sam li tüccarlara tanınmış olan vergi ayncalıklarını kaldırdı. Şam ’ sı’nı kapsayan sulama sistemini geliştirdi.

Erken yaşta öldüğü için halifeliği yalnızca üç yıl süren I. Yezi sonra oğlu II. Muaviye başa geçti. Ama kısa bir süre sonra on ölmesiyle kabileler arasında çatışmalar baş gösterdi. Bu karışık rasında ailenin başka bir kolundan gelen Mervan bin Hakem, ma egemen olarak 684’te halifeliğini ilan etti. Böylece sona ereı yanî yönetiminin yerini Mervanî olarak anılan kolun yönetim:
HAKEM OLAYI

Şam valisi Muaviye akrabası Osman’ın öldürülmesinden sorumlu tuğu Ali’nin halifeliğini tanımayınca, iki tarafın kuvvetleri 657’deki fin Savaşı’nda karşı karşıya geldi. Yenilmek üzere olan Muaviye komutanlarından Amr bin As bir oyuna başvurmayı önerdi. Mu ye’ye bağlı askerler mızraklarının ucuna Kuran yapraklarını geçirs «Sizi Kitap’ın hükmüne çağrıyoruz» biçiminde bağırmaya başlad Bu durum Ali’nin safındaki birçok askerin silah bırakmasına yol; Böylece savaşa son verilerek tarafları temsil edecek birer hakemin çilmesi ve çözümün bu hakemlere bırakılması kararlaştırıldı. Ali kem olarak El-Eş’ari’yi, Muaviye de Amr bin As’ı seçti. Haken Ali’nin halifelik görevinden alınması ve bir seçiciler kurulunun yeni lifeyi belirmesi yönünde görüş birliğine vardılar. El-Eş’ari bu karar d rultusunda, tarafların ve 400 kadar tanığın toplandığı camide Ali’yi revden aldığını söyledi. Ardından kürsüye çıkan Amr bin As aynı a, lamayı yapması gerekirken, boşalan halifelik makamına Muaviy atadığını bildirdi. Bu hile Ali’nin saflarında karışıklığa ve sonradan i ricîler olarak anılan geniş bir kesimin Ali’den kopmasına yol açtı, kuvvetlerim topariayamadığmdan Muaviye’nin ayaklanmasını ba ramadı. Muavıye’y se ordusunu güçlendirerek Mısır ve Yemen gibi 5 leri ele geçirdi. Bir Haricî fanatiğin 661’de Ali’yi öldürmesinden soı Muaviye’nin kendini halife ilan etmesiyle İslam dünyasında Em egemenliği başladı.
BDULMELİK’TEN HİŞAM’A

Vlervan çok yaşlı ve sağlığı bozuk olduğu için bir yıl içinde ılanarak öldü. Ama ölümünden önce bütün rakiplerini saf dı-:rek oğlu Abdülmelik’in yerine rahatça geçmesini sağlayacak rtam yarattı. Emevî Hanedanı uzun süre başta ka-Vbdülmelik’in yönetimi altında en parlak mini yaşadı.

)dülmelik başa geçtikten sonra, ke’de kendini halife ilan etmiş Abdullah bin Zübeyr’e bağlı Jerin yanı sıra Irak ve İran’da i bir konuma sahip olan Şiî haricî kuvvederle uğraşmak nda kaldı. Başarılı askerî ve î taktiklerle bu ayaklan-rı 690’larda büyük ölçüde rdi. Ayaklanmaların bas-ıasında önemli rol oyna-inlü komutanlarından El-ac özellikle Irak’ta sert ve lci bir yönetim kurdu.

:e yandan Emevî orduları istan’da Mekran ve Sind’i,

Asya’da da Buhara, Semer-, Taşkent, Harizm ve Ferga-ele geçirdi. Ayrıca Kuzey Afrika nadolu’da yeni seferlere girişildi, jdülmelik, fethedilmiş toprakları Is-ıştırma ve Araplaştırma yönünde kararlı olitika izledi. Arapça’yı resmî dil haline getir-evlet yönetimini yeniden düzenlerken, İdarî işlerde iüman Araplar’ı görevlendirmeye ağırlık verdi. Eski paraların te yeni Arap paraları çıkardı. Mimarî alanda da yeni bir üslup maya dönük önemli gelişmeler sağlandı. Şam ile çeşitli eya-lerkezleri arasında düzenli posta hizmeti kuruldu, îdülmelik’ten sonra 705’te yerine geçen büyük oğlu I. Velid’in minde de Emevî topraklarım genişletme çabaları sürdü. Dö-.n önde gelen komutanlarından Kuteybe bin Müslim Afganis-‘e Orta Asya’da, Muhammed bin Kasım es-Sakafi Sind’de, î bin Nuseyr ve Tarık bin Ziyad da Kuzey Afrika ve Endü-: (Güney İspanya) zaferlerle dolu fetihler gerçekleştirdiler. Velid’in ölümü üzerine 715’te kardeşi Süleyman başa geçti, önemde Abdülmelik’in diğer oğlu Mesleme komutasında Is-ul’u ele geçirmeye yönelik büyük bir sefer düzenlendi. Ama kış koşulları ve Trakya’da üslenen birliklere yönelik Bulgar rısı, şehri karadan ve denizden kuşatmış olan kuvvetleri geri mek zorunda bıraktı.

mer bin Abdülaziz’in 717-720 ve II. Yezid’in 720-724 arasın-yönetim dönemlerinde fetih girişimleri önemli ölçüde dur-5u arada Ömer bin Abdülaziz gittikçe artan hoşnutsuzluk sında «mevali»ye, yani Arap olmayan Müslümanlar’a yöne-/rılıkçı uygulamalara son verdi. Ama bu çerçevede getirdiği mlar devlet gelirlerini azaltarak malî bunalıma yol açtı. Öte an Arap kabileleri arasındaki kavgaların yeniden alevlenme-devletin askerî gücü de sarsıldı.

şam bin Abdülmelik’in 724’te başlayan halifeliği sırasındaki ınma bu kötü gidişi ancak geçici olarak durdurmaya yetti, vî Hanedanı artık gücünün sınırlarına dayanmış bulunuyor-îndülüs’teki İslam ordularının Fransa’ya yönelik ilerleyişi le Poitiers’de Frank kuvvetleri karşısında alman yenilgiyle u. Anadolu’da Bizans karşısında daha önce var olan üstünlük nüyle yitirildi. Orta Asya’daki Türk ve Kuzey Afrika’daki erî toplulukları Emevî yönetimine başkaldıran bir tutum içirdi. Haricî ve Şiî muhalefeti yeniden güç kazanmaya başla-ütün bu gelişmeler, Hişam döneminde hâlâ «ikbalinin en ek noktasında» görünen Emevî Hanedam’nm çok kısa bir sü-nde çözülmesini getirdi.

ÖKÜŞ

‘şam’m 743’teki ölümünün hemen ardından Arap kabile-ırasmda çıkan çatışmalar zamanla Horasan, Irak ve hatta /e’de geniş çaplı ayaklanmalara dönüştü. Öteden beri vîlerle rekabet içinde olan Kureyş kabilesinin diğer güçlü erinden Haşimîler de Emevî egemenliğini meşru sayma-dinî-siyasî bir hareket başlatmıştı. Kısa aralıklarla birbiri-leyen II. Velid, III. Yezid ve İbrahim’in halifelikleri sırasm-önetimin iyice zayıflamasıyla birlikte, özellikle «mevali»
toplulukları bu hareketin çevresinde toplandı. Horasan’da Ebu Müslim el-Horasanî’nin önderliğinde büyük bir yandaş kitlesi kazanan Haşimîler, diğer eyaletlerden de destek alarak 749’da Kûfe’de Ebül Abbas’ı halife ilan ettiler.

Son Emevî halifesi olarak 744’te başa geçmiş olan II. Mer-van, bu muhalefetin adım adım yükselişini izlemekten başka bir şey yapamadı. Sonunda Ebül Ab-bas’ın orduları 750’de Büyük Zap Irmağı kıyısında II. Mervan’ın kuvvetlerim yenerek Emevî egemenliğine son verdi. Böylece halifelik yeni bir hanedammn, Abba-sîler’in eline geçti.

II. Mervan kaçtığı Mısır’da, Emevî Hanedam’nın diğer üyeleri de yakalandıkları yerlerde öldürüldüler. Bu kıyımdan kurtulabilen birkaç kişiden biri olan Abdur-rahman beş yıl kadar kimliğim gizleyerek Filistin, Mısır ve Afrika’da dolaştıktan soma Endülüs’e geçti. Burada Kurtuba (Cordoba) merkez olmak üzere yeni bir İslam devleti kurarak Endülüs Emevîleri olarak bilinen hanedam başlattı.

ENDÜLÜS EMEVÎLERİ

Ispanya’nın büyük bir bölümünü yaklaşık üç yüzyıl denetim altında tutan ve Eski Yunan kültürünün Avrupa’ya aktarılmasında önemli rol oynayan Endülüs Emevîlerinin Hıristiyan kuvvetlerle çatışmalar içinde geçen tarihi, emirlik (756-929) ve halifelik (929-1031) olmak üzere iki döneme ayrılır.

Emirlik dönemi

Ispanya’mn fethi İslam dininin yayılmasında yeni bir dönüm noktası olmuş ve Emevîleri bir başka cephede Hıristiyan dünyasıyla karşı karşıya getirmişti. Endülüs olarak bu bölge Emevî başkentinden uzaklığı nedeniyle fiilen valilerin denetimi altındaydı. Ispanya’ya ayak bastıktan sonra Suriyeli ve Yemenli askerlerden küçük bir ordu oluşturan ve 756’da Kurtuba (Cordoba) valisini yenerek bu şehri merkez edinen I. Abdurrahman, «emir» samm alarak Emevî aristokrasisine dayalı bir yönetim kurdu. Ardından kuzeydeki Asturias Krallığı’na karşı başarılı seferler düzenledi. Ebro Vadisi’ni ele geçirmek isteyen Charlemagne’ı 778’de Ron-cesvalles’de yenilgiye uğrattı ve böylece Frank akmlarımn önünü almış oldu. Bu arada Arap ve Berberî kabileleri arasındaki çatışmaları yatıştırdı ve adım adım etki alamnı genişletti. Otuz iki yıl süren hükümdarlığının sonunda geride güçlü bir devlet bıraktı.

I. Abdurrahman’dan sonra başa geçen I. Hişam (788-796) ve

I. Hakem (796-822) dönemlerinde Arap soylular arasındaki çatışmalar öne çıktı. I. Hakem 806’da Kurtuba, 807’de Tuleytule (To-
Abdiilmelik Bin Mervan’ın altın sikkesi (Yapı ve Kredi Bankası sikke kolleksiyonu).
EMEVÎ HALİFELERİ
I. Muaviye 661-680
I. Yezid 680-683
II. Muaviye 683-684
I. Mervan 684-685
Abdülmeiik 685-705
I. Velid 705-715
Süleyman 715-717
Ömer bin Abdülaziz 717-720
II. Yezid 720-724
Hişam 724-743
II. Velid 743-744
III. Yezid 744
İbrahim 744
II. Mervan 744-750

Şam’daki Ümeyye (Emevî) Camii

avlusundan bir görünüş.
EMEVÎLER
ENDÜLÜS EMEVÎLERİ
Emirler
I. Abdurrahman 756-788
I. Hişam 788-796
I. Hakem 796-822
II. Abdurrahman 822-852
I. Muhammed 852-886
Munzir 886-888
Abdullah 888-912
Halifeler
III. Abdurrahman 912-961
II. Hakem 961-976
II. Hişam 976-1009
ve 1010-1013
II. Muhammed 1009-1010
Süleyman 1009-1010
ve 1010-1013
Hammudi Ali en-Nasır 1016-1018
IV. Abdurrahman 1018
Hammudi el-Kasım 1018-1021
ve 1022-1023
Hammudi el-Yahya 1021-1022
ve 1025-1027
V. Abdurrahman 1023-1024
III. Muhammed 1024-1025
III. Hişam 1027-1031

Elhamra Sarayı’nın genel görünümü (Granada, Ispanya).
ledo) ayaklanmalarını bastırdıktan sonra, Slav ve Berberi paralı askerlerin sayısını artırarak ordu üzerinde kesin denetim kurma yoluna gitti. Ama artan giderleri karşılamak için yeni vergiler koymak zorunda kaldı.

II. Abdurrahman (822-852) döneminde emirlik, yeni bir siyasî ve kültürel canlanmaya sahne oldu. Abbasî başkenti Bağdat’ı örnek alan bir yönetim sistemi kuruldu ve bayındırlık işlerine büyük önem verildi. Sanat ve edebiyatın himaye edilmesi, birçok Arap müzikçi, şair ve bilgini Kurtuba Sarayı’na çekti. Kurtuba Bağdat ve Kahire’den sonra İslam dünyasının üçüncü bilim ve kültür merkezi durumuna geldi. Çeşitli iç ayaklanmalarla da uğraşmak zorunda kalan II. Abdurrahman, etkili bir dış politika izleyerek Frank kralına ve Bizans imparatoruna elçiler gönderdi. Endülüs’e tahıl satan Cezayir’deki Rüstemîlerle iyi ilişkiler kurdu. Sık sık Endülüs topraklarına akınlar düzenleyen Viking kuvvetlerini İşbiliye (Sevilla) yakınlarında durdurmayı başardı. Muhtemel saldırılara karşı iki deniz üssü kurdu.

I. Muhammed (852-886), Munzir (886-888) ve Abdullah (888-912) dönemlerinde Endülüs Emevî Hanedanı’m temelden sarsan ayaklanmalar çıktı. «Müvelled» olarak adlandırılan Endülüs kökenli Müslümanlar kuzeyde Benî Kasi kabilesinin, güneyde de Ömer bin Hafsun’un öncülüğünde yönetime baş kaldırdı. Birliklerini Kurtuba yakınlarındaki Bübeşter (Bobastro) Kalesi’nden yöneten Ömer bin Hafsun zamanla Endülüs Emevî egemenliğini neredeyse yıkacak bir güce ulaştı. Sonunda Abdullah 891’deki Po-ley Savaşı’nda Ömer bin Hafsun’u yenilgiye uğratarak bu tehlikeyi ortadan kaldırdı.

Halifelik dönemi

912’de, henüz 21 yaşındayken dedesi Abdullah’ın yerine geçen III. Abdurrahman, isyancıların son direniş kalelerini de ele geçirerek güvenliği yeniden sağladı. Yarım yüzyıla varan hükümdarlığı sırasında Endülüs Emevî Hanedanı’nın gücünü doruğa çıkardı ve halife unvanım alarak Endülüs Emevî tarihinde yeni bir dönemi başlattı.

Daha önceki emirler bağımsız davranmakla birlikte, Abbasî Ha-nedanı’nın dinî önderliğini tanımışlardı. Tunus’ta Fatımîlerin 910’dan sonra ayrı bir halifelik oluşturması üzerine, III. Abdurrahman da 929’da kendim halife ilan etti. Böylece Emevî Hanedanı çok uzun bir aradan sonra yeniden halifelik iddiasıyla ortaya çıktı.

Bu arada kuzeydeki Hıristiyan krallıklarının Endülüs’e yönelik saldırıları ciddî bir tehdit kaynağı durumuna gelmişti. Bizzat komuta ettiği seferlerle bu tehdidi bir süre etkisiz kılan III. Abdurrahman, 939’da Simancas Hendeği denen yerde Leon kralı karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Ama daha sonra Leon Krallığı’nın zayıflamasından yararlanarak, siyasî ve diplomatik manevralarla yeniden üstün duruma geçmeyi başardı. Yarımadadaki Hıristiyan kralların kendisine bağlılık yemini etmesini sağladı. Ayrıca Kutsal Roma-Germen imparatoruna, papaya ve Bizans’a elçiler göndererek Hıristiyan dünya karşısındaki konumunu sağlamlaştırdı.

III. Abdurrahman döneminin bir başka sorunu da Kuzey Afrika’da Fatımî Hanedam’na karşı yürütülen üstünlük mücadelesi oldu. Özellikle Fas’ta odaklaşan savaşta Endülüs Emevî ordusunun ilerleyişi bir ara Fatımî egemenliğini yıkacak düzeye ulaştı. İki taraf arasındaki çatışma, Fatımîler’in 969’da Fas’tan çekilerek Mısır’ı merkez edinmeleriyle sona erdi.
İSPANYA’NIN FETHİ

Kuzey Afrika’daki Arap akıncılarının ilerleyişi Emevî döneminde A tik kıyılarına kadar dayandı. O sırada Ispanya’yı elinde tutan Vizig arasında bir ıç savaş baş göstermişti. Ellerinden toprakları alman esi zigot kralının oğulları yardım için Müslümanlar’a başvurdular. Bı üzerine Fas fatihi Musa bin Nuseyr’in hizmetindeyken Tanca’nm y timine getirilmiş olan Tarık bin Ziyad’a Ispanya’ya bir sefer düzen görevi verildi. Mayıs 711 ‘de sonradan Cebelitarık adıyla anılacak boğazı aşan ve kararlılığım göstermek için gemilerini yakan Tarıl Ziyad, çoğunlukla Berberi, Suriyeli ve Yemenli askerlerin oluştur yedi bin kişilik bir orduyla Ispanya’nın iç kesimlerine doğru ilerled hudi ve bazı Hıristiyan topluluklardan da destek alarak yeni Vizgol İmin kuvvetlerini yendi ve fazla bir direnmeyle karşılaşmadan ” do’yu ele geçirdi. Ertesi yıl Musa bin Nuseyr de 18 bin kişilik kuv fethe katıldı, iki komutan izleyen birkaç yıl içinde îber Yanmadas üçte ikisinden fazlasını Emevî egemenliği altına aldı.
III. Abdurrahman’dan sonra 961’de halife olan II. Hake vaştan kaçman bir politika izledi. II. Hakem’in ardından 5 başa geçen II. Hişam’ın halifeliği sırasında, devlet işleri «1 denen büyük vezir Mansur’un denetimine girdi. II. Hişam anlamıyla gölgede bırakan Mansur, öncelikle Arap aris sisinin gücünü kırmak için, Berberi ve Hıristiyan paralı ask dayanan yeni bir ordu kurdu. Kesin bir denetim altına aldığ İdarî bakımdan doğrudan Kurtuba’ya bağladı. Hıristiyan tc larına bir dizi sefer düzenleyerek çok sayıda şehri yağmala

Mansur’un ölümü üzerine 1002’de hacip unvanıyla devi netimini ele alan oğlu Muzaffer, aynı politikayı izleyerek tiyan kuvvetlerle savaştı. Onun altı yıl sonra ölmesiyle ba çen kardeşi Abdurrahman, haciplik kurumunun otoritesiı düremedi. Hapiste bulunan II. Hişam’ı 1009’da devlet işi başına geçirmeye yönelik bir ayaklanma sonunda öldürük ayaklanma aynı zamanda Endülüs Emevîleri’ni çöküşe gc bir gelişmeyi başlattı. İzleyen dönemde arkası kesilmeyen malara bağlı olarak halifelik makamı kısa sürelerle birçol el değiştirdi. Endülüs Emevî toprakları 1010’dan başlayara çalandı ve «tavaif-i mülûk» denen küçük Müslüman emi ortaya çıktı. Endülüs sınırları içinde yaklaşık 80 yıl içinde t den 23 devlet kuruldu.

Son Emevî Halifesi III. Hişam’m 1031’de ölmesinden Kurtuba’da yönetimi ele geçiren Cehrevîler 1069’a değin ı kaldı. Fas’ın Berberi kökenli Murabıt ve Muvahhid haned; nın askerî desteğine karşın, Endülüs’teki emirlikler güneye ilerleyen Hıristiyan ordularının saldırıları sonunda adım ad tadan kalktı. Endülüs mirasının son kalesi Gırnata’da (Gr< tutunan Nasrîler, yarımadadaki İslam varlığım birçok güçl tında 1492’ye değin sürdürebildi. Sonuçta İspanya yeniden tiyanlaştı ve Müslüman topluluktan neredeyse tümüyle arı dı. Ama Endülüs Emevîleri’nin yaratmış olduğu zengin kül sanatın derin izleri bu ülkenin yaşamından silinmedi. Ni Endülüs Emevî döneminde inşa edilmiş birçok güzel saray ’ Bunlardan en görkemlisi surların çevrelediği Cordoba yakıı da yer alan Medinetüzzehra Sarayı’dır.

Emevî hükümdarlarının Endülüs’te inşa ettirdiği askeri laraysa Tarife, Gormaz ve Vacar gibi görkemli kaleler gösterilebilir
EMEVÎ DÖNEMİNDE DEVLET YAPISI

Emevî halifelerinin I. Muaviye’den başlayarak yarattığı yönetil çimini birçok bakımdan sonraki İslam devletlerine de örnek turdu. Daha önce biat geleneğine göre belirlenen halifelik, E: döneminde teokratik bir mutlak monarşi çerçevesinde bab oğula geçen bir makam durumuna geldi. Bu süreç içinde Bizaı Sasanî bürokratik sistemlerini temel alarak devlet yönetimi mı zîleştirildi. Fethedilen bölgelerdeki eski İdarî görevliler başta kılmakla birlikte, Arap kabile geleneklerine dayanan bir siya; gütlenme yaratıldı. Ömer döneminde gelir ve giderleri kaydel üzere kurulmuş olan divan, bütün malî işleri yürüten bir dairey nüştü. Ayrıca başka alanlardaki hizmetleri görmek üzere yer vanlar oluşturuldu. Devlet işleri halifenin vekili olarak büyük de vezirlerin yönetimine bırakıldı. Geniş bir alana yayılan İ toprakları eyaletler halinde yeniden düzenlendi. «Berîd» sis oluşturularak Şam ile eyalet merkezleri arasında düzenli bir h, leşme ağı kuruldu. Kavgalı Arap kabilelerinin uzak eyaletlere ieştirilmesiyle Arap kültürünü yayma yönünde önemli adımla] dı. Özellikle Abdülmelik’in bu doğrultudaki uygulamaları bir kimliği kazandırdı.
M EVİ SANATI VE KULTURU

im sanatımn ilk biçimlenişi büyük ölçüde Emevî dönemine r. İslam dininin yayıldığı geniş coğrafyadaki halklara özgü k değişik kültürün etkilediği bu süreçte geleneksel Arap sa-m yanı sıra başka sanadardan alınma unsurlara da yer veren rmeci bir anlayışın egemen olduğu söylenebilir. Emevî sana-da Yunan, Bizans ve İran (Sasanî) üsluplarının etkileri çok ;indir. Bir bütün olarak bakıldığında, Emevî sanatı yaratıcı ktan çok derleyici bir nitelik taşır.

ıevî sanatının en gelişmiş dalı, günümüze kalabilen cami, ve kale gibi yapılarda ifadesini bulan mimarîdir. Emevî ha-rinin çoğu mimarî çalışmalarına büyük önem vermiştir. Bu a da dinî mimarînin daha ağırlıklı bir yer tuttuğu görülür, günümüze kalan örneklerinin daha az olmasına karşın, si-imarîye dönük çalışmalar da küçümsenmeyecek bir düzey-

ndarlığıyla tanınan Abdülmelik’in 691’de Kudüs’te yaptırdı-ıbbetüssahra Emevî mimarlığının ilk büyük yapısı sayılır, r Camii olarak da bilinen bu yapı dışarıdan sekiz köşeli, içe-se merkezî dairelidir. Kubbesini taşıyan iki katlı kasnak, dört ve on iki sütunun taşıdığını on altı kemere dayanır. Helenis-ısuriarm egemen olduğu süslemelerinde yer yer Sasanî sana-etkileri de vardır. İslam’ın bazı kutsal emanederinin saklan-oıbbetüssahra günümüzde Müslümanlar için önemli bir zi-yeridir.

/elid’in Şam’da eski bir Roma bazilikasının yerine inşa et-;i Emeviye (Ümeyye) Camii’nin en önemli özelliği ilk gör-i camilerden biri olmasıdır. Dikdörtgen biçiminde bir yapı-kare planlı üç minaresi vardır. İç bölümü iki sütun sırasıy-hrap duvarına paralel üç sahna ayrılır. Her şahın boydan ayrı bir ahşap beşik çatıyla örtülüdür. Yapının tam ortasın-dikme şahınla enine orta sahnın kesiştiği yerde dört keme-urtulmuş bir kubbe bulunur. Cami avlusu üç taraftan iki revaklarla çevrilidir. Yapımında İran, Hindistan, Magrib ve ıs’tan gelme bini aşkın sanatçı ve ustanın çalıştığı söylenen deki ünlü mozaik bezemelerin pek azı günümüze ulaşmış-nevî sanatının özelliklerini belirgin biçimde yansıtan dinî arm bir başka örneği, gene Şam’da bulunan ve I. Velid dö-nde büyük bir onarımdan geçirilerek başta aşağı yenilenen idi Aksa’dır. Bu caminin ortadaki geniş sahmnın iki yanın-ılunan daha dar satımlara sonradan ikişer şahın eklenmiş-ym plana göre Kuzey Afrika’daki Kayrevan şehrinde inşa ı Kayrevan Camii de Emevî döneminin önemli yapıları ıda yer alır. Son biçimini Abdülmelik dönemindeki eklerle :ami, daha çok Doğu üsluplarından izler taşıyan kemer ve eleriyle dikkati çeker.

dülüs’te Roma ve Vizigot sanatlarından da bazı unsurlar ian Emevî dinî mimarlığının en tipik ve en güzel örneği-ırtuba Camii oluşturur. Yapımına I. Abdurrahman döne-e 784’te başlanan bu görkemli yapı, yaklaşık 200 yıl bo-a çeşitli bakım ve değişiklikler gördükten sonra, 987’de 3 Mansur’un eklemeleriyle son biçimini almıştır. Sonra-<atedrale çevrilen Kurtuba Camii’nin en dikkate değer iği, beyaz taş ve kırmızı tuğlalarla örülmüş olan iki katlı emeli kemerleridir.

ıevî sivil mimarlığının en ilginç örnekleri Suriye çöllerindeki :m kavşak noktalarında inşa edilen kasır, saray ve kale gibi îrdır. Lût Gölü’nün kuzey ucunda yer alan Kuseyr Amre , geniş surların çevrelediği bir salon ile üç odalı bir hamam-ıluşur. Salonun duvarları Emevî ordularının savaşlarda ka-ğı başarıları betimleyen resimlerle süslenmiştir. Helenistik sanî etkileri taşıyan bu resimler, Emevî sanatının tipik bir ği olan, yüzeyleri hiç boş yer bırakmaksızın bezeme eğili-de yansıtır.

ıevî saraylarının en önemlisi Şam’ın 200 km güneyinde, Şe-nağı kıyısında kurulmuş olan Meşetta Sarayı’dır. Kulelerle m edilmiş bir surun içinde yer alan bu sarayın duvar kabartında sfenksler ve Helenistik üsluptaki motifler dikkati çe-)uvarları süsleyen hayvan dekorlarıysa Asya’dan gelme et-:aşır.

ıevî askerî yapıları genelde Bizans geleneğinin bir uzantısı ir. Seferlerde güvenli birer üs olarak kullanılmak üzere kara niz sınırları boyunca inşa edilmiş birçok müstahkem mevki r. Bunlardan özellikle «ribat» denen yapılar ilginç özellikler Surların çevrelediği bir dizi oda, ambar, ahır, sarnıç ve göz-lelerinden oluşan ribatlar aynı zamanda uzun yolculuklar sıla yolcuların gecelemesine yarardı.

ıevî dönemi mimarlığın yanı sıra Arap edebiyatında da can-
lı bir gelişmeyi getirdi. Yeni fetihler sonucunda yükselen refah dü- Elhamra Sarayı’nda, Aslanlı Avlu zeyine bağlı olarak dünyevî temalar işlenmeye başladı. Mekkeli (Granada, Ispanya).

Ömer bin Ebi Rabia aşk şiirleriyle gazel türünün ilk örneklerini verdi. Gazele klasik biçimini kazandıran Cemil de sonradan Arap müzikçilerce bestelenen birçok aşk şiiri yazdı. Geleneksel Bedevi kültüründen İslam uygarlığına geçişi temsil eden Cerir ile Fe-rezdak’ın şiir atışmaları «nekaid» denen polemik şiir türünü yarattı. Dönemin en büyük şairlerinden sayılan Cerir geleneksel kaside biçimindeki yergi ve methiyelerinin yanı sıra mersiye, bilgece şiir ve nükteli kısa şiir türlerinde de başarılı örnekler ortaya koydu.

Emevîler özellikle Endülüs’te tıp, matematik, doğa bilimleri ve astrolojiye önemli katkılarda bulundular. Daha VIII. yy’da başlamış olan Eski Yunan kültürünü Arapça’ya çevirme çalışmaları Endülüs’te geniş boyutlara vardı. II. Hakem’in Kurtu-ba’da kurduğu kütüphanede çoğu Eski Yunan kaynaklı olmak üzere 40 bin kitap vardı. □
KERBELA OLAYI

I. Muaviye’den sonra oğlu I. Yezid’in halife olması üzerine, bu makamın Ali’nin soyuna ait olduğunu savunanlar Kûfe’de ayaklanarak Hüseyin’i şehre çağırdılar. Düzeni sağlamak için Küfe’ye gönderilen Basra Valisi Ubeydullah, kabile reislerini yanma çekerek ayaklanmayı etkisiz hale getirdi. Bu arada Mekke’den yola çıkan Hüseyin, Fırat Nehri’nin batı yakasındaki Kerbela’da önünü kesmekle görevlendirilmiş olan Ömer bin Sad bin Ebu Vakkas komutasındaki bir ordu tarafından kuşatıldı. Fırat’la bağlantısı kesildiği için susuz kalan Hüseyin savaşa girdi. Kısa bir çarpışmadan sonra ailesi ve adamlarıyla birlikte başı kesilerek öldürüldü. İslam dünyasının genelinde büyük tepki çeken bu olaydan dolayı, Şiîler her yıl Muharrem ayının 10. günü ateşli gösteriler yaparak yas tutarlar. Hüseyin’in Kerbela’daki türbesi Şiîler için en kutsal yer sayılır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir