wiki

Enez-Midye hattı

Enez-Midye hattı, 1912-1913 Balkan savaşı
sonunda Osmanlı devletinin Avrupa
kıtasındaki sınırını gösteren hat. Osmanlı
devleti Balkan savaşında yenilince, Lpndra’-
da düzenlenen bir konferansta önce sınır
meseleleri ileri sürüldü. Birinci Balkan savaşı
sonunda Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan,
Yunanistan orduları karşısında^ Çatalca
hattında savunmaya geçen osmanlı
kuvvetleri düşmanı burada durdurunca
Bulgarlarla barış imzalandı (1912). Bu
sırada, İngiltere’nin başkanlığı altında birtakım
avrupa devletleri, Osmanlı imparatorluğuna
bir nota vererek barıştan önce
ele alınacak meselelerin neler olabileceğini
bildirdiler. Bu teklifler arasında Edirne’nin
Bulgarlâra, bütün Akdeniz adalarının da büyük devletlere bırakılması yer alıyordu.
Sadrazam Kâmil Paşanın başkanlığında toplanan
nazırlar heyeti ve hanedan ilerigelenleri,
İngiltere’nin öne sürdüğü görüşü benimsediler.
Hem bu görüşün benimsenmesi
, hem de Edirne’de kuşatılan Şükrü Paşa
kuvvetlerine gerekli yardımın gönderilemeyişi
birtakım genç subaylar arasında hoşnutsuzluğa
yol açtı. Bunun sonucu olarak Babı
âli* baskıpında, harbiye nazırı Nazım Paşa
öldürülerek Kâmil Paşa istifaya zorlandı
(23 ocak 1913). Yeni başkumandan izzet Paşa
Edirne’yi kurtarmak amacıyle Bulgarlarla
yapılan antlaşmayı bozarak karşı saldırıya
geçti. Fakat başarı sağlanamadı. Bunun üzerine
bir aralık kesilen Londra görüşmeleri
yeniden başladı. Bu görüşmelerde Osmanlı
devletini temsil eden Osman Nuri Paşa, nafia
nazırı Basarya Efendi, hukuk müşaviri Ahmed
Reşid Bey, Balkan devletleriyle OsmanlIlar
arasında 30 mayıs 1913’te bir barışa
hazırlık antlaşması imzaladılar. Bu antlaşr
maya göre, Osmanlı imparatorluğu, Avrupa’da
bulunan topraklarının, Adalar denizindeki
Enez’den Karadeniz’deki Midye’-
ye kadar uzanan çizginin batısında kalan
(Enez-Midye hattı) bölümünü (Arnavutluk
dışta kalmak üzere) Balkan devletlerine bırakacak
ve Enez – Midye hattı, milletlerarası
bir komisyon * tarafından tayin edilecekti.
Bu hükmün, kısa bir süre içinde halk
arasında tepkiler yarattığı, birtakım- millî
meselelerin ortaya çıkmasına yol açtığı görüldü.
önceden mânâsı kesinlikle anlaşılmayan
bu sınır çizgisinin, bütün Trakya
bölgesini düşmanlara bıraktığı bulgar delegesi
Danev’in açıklamasından anlaşıldı.
Enez-Midye hattının hatıgi noktalardan geçeceği
bu husustaki antlaşma maddeleri uygulamaya
konulmadığından belli değildir.
Ancak, Danev’in – açıklamasından anlaşılıyordu
ki, bu hat, Midye doğusunda Karadeniz
üzerinde bir noktadan başlatılıp MuratlI’ya
kadar Ergene boyunca gidecek, sonra
Keşan’la Malkara arasından geçerek fiğe’ye
kadar su bölümü çizgisi boyunca ilerledikten
sonra Enez’in doğusunda Eğrice
burnuna ulaşacaktı. Londra anlaşmasının
hükümlerine dayanarak, Osmanlı topraklarını
paylaşmağa kalkan Sırp, Bulgar ve Yunanlılar
birbiriyle anlaşamayınca aralarında
çekişmeler başladı. Bundan yararlanan
Romanya, Bulgaristan’a karşı savaşa
katıldı. Bu karışıklık karşısında OsmanlI
devleti, Trakya topraklarını Balkan
devletlerine bırakan Londra anlaşmasının
birtakım maddelerinin değiştirilmesi ve Edirne’nin
geri alınması yollarını aramağa
başladı. Talât, Enver ve Cemal Beylerin
baskısı altında kalan sadrazam 1913 tarihli
sözlü bir nota ile osmanli ordusuna yürüyüş
emrini verdi. Kısa bir süre içinde Edirne
kurtarıldı, Mustafa Paşaya kadar ilerlendi.
Hurşid Paşa kolordusundan seçilen ol1
dukça çevik kuvvetlerden kurulu osmanlı
ordusu Enver Bey ile İbrahim Bey
kumandası altında daha önce anlaşma ile
belirtilen siniri aştı. Bu durum karşıcında
başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa
devletleri sert tepkiler gösterdi. Fakat bundan
bir sonuç alamadıkları gibi, osmanlı
ordusunun ilerlemesine de engel olamadılar.
Hızla ilerleyen ordu Babıâlinin emri üzerine
Meriç ırmağı kıyısında durdu. Meriç ırmağının
batı kesiminde kalan bütün toprakları
Balkan devletlerine bırakacak olan
bu davranış, 1913 İstanbul, 1915 Sofya ve
Lozan antlaşmalarına temel olabilecek bir
nitelik taşıdığından her üçünde de siyasî
bir dayanak olarak öne sürüldü,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir