ER

ER i. (esk. türk. /r’den). Erkek. || — Mec.
Kahraman, yiğit adam: Kadınlar, Halid
gibi bir er doğurmaktan âcizdir (Cevdet
Paşa). Er meydanı. || Bir işte yetenekli,
ehil kimse: Hatırlayan insan sanki bir sanat
eri oluvermiştir (N. Ataç). || Bir şeyin sahibi
kimse: Sözünün eri. || Halk dili. Kocar Ayı
idi uyu idi erim idi ya, çalı idi çırpı idi evim
idi ya (Masal).
— çeş. dey. Er dilemek. Esk. Meydan okumak:
İran pehlivanlarından biri çıkıp bir er
diledi (Cevdet Paşa). |J Er kişi, erkek, yiğit.
II Er meydanı, güreş alanı, yiğit erkeklerin
mücadele yeri. j| Er oğlu, er, tam kahraman.
II Er (hak) oyunu birdir, «bir kere denemek
yeterlidir» anlamında kullanılır. 1| Halk dili.
Ere gitmek (veya ere varmak) [kız için]. Evlenmek,
kocaya varmak.
— Ask. ihtiyaçları devlet tarafından sağlanan
rütbesiz asker: Savaşta gördüğüm bütün
o erler, gözümün önünden bir daha geçiyor

— Böcek bilimi. Karınca ve termit topluluklarındaki
ne erkek, ne dişi olmayan bireyler.
(Genellikle başı çok gelişmiş olan bu
hayvanlar topluluğun savunma işlerini üstlenmiş
görünmektedir

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*