ERNEST HEMİNGWAY
«Kayıp kuşağın» örnek siması olan Hemingway modern roman üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Getirdiği yeni tarz, medyanın yakından izlediği hareketli ve renkli hayatı sayesinde yüzyılımızın önde gelen edebî şahsiyetlerinden biri olmuş ve 1954 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.
ur
Ernest Hemingway oğluyla birlikle avlanırken. «Onların biitün zevklerini, bütün isteklerini yerini getirirdi; yalnız av konusu hariç. Öldürme biçimi hakkında kendine mahsus kurallan vardı» (« Kilimancaro ’nun Karlan», Beşinci Kol piyesiyle birlikte yayımlanan öykülerden biri, 1938).
Ernest Hemingvvay, alabildiğine erkek söylemli, her zaman özgür ve inceden inceye işlenmiş tasarruflu bir üslubun kullanımıyla anlatının söylevciliğini kırmıştır. Hayat karşısındaki tutumu ve kimi zaman parodiye ve nihayet 1961’de intiharına varan, oynaması hoşuna giden rolü, onda bir tür kahraman gören geniş kamuoyunun başım döndürdü. Savaşın rastlantılarına veya boğa güreşinin törenselliğine atılmaktan geri durmayan ve bunlardan zaferle çıkmakla birlikte yara almaktan da kurtulamayan Hemingvvay, tehlikenin ve ölümün cezbettiği bir insan olarak yaşamıştır.
CHİCAGO’DAN PARİS’E
Ernest Hemingway 21 temmuz 1899’da Chicago’mn burjuva banliyösü olan Oak Park’ta dünyaya geldi. Hekim olan babası av ve balık tutma meraklısıydı. Annesinden canlılığı, iyimserliği ve estetik duyarlılığı aldı. Michingan’m kuzeyindeki henüz yarı vahşi doğanın kucağında geçirdiği şahane yazlara rağmen, genç Hemingvvay aile çevresini sıkıcı buldu. Öğrencilik yıllarında derslerinden çok, spor ve yarışmalarla ilgilendi ve sonunda okulu bıra-rak gazeteci olmaya karar verdi. O yıllarda gazetecilik yazarlık için atlama tahtası sayılırdı. Kansas City Star gazetesinde çalışarak kısa ve objektif yazmayı ve şehir hayatının günlük şiddet olaylarını izlemeyi öğrendi. Boks yaptı, Chicago’nun «yeraltı» dünyasıyla dirsek temasına geçti. On sekiz yaşında savaşı ve Avrupa’yı merak ederek, Amerikan kızılhaçma girdi. «Teğmen» Hemingvvay, Avusturya-Italya cephesinde bacağından ağır şekilde yaralandı ve Milano’da bir hastahaneye yatırıldı. Orada bir
ggpşjlüftlPlpg
hemşireye âşık oldu. Italyan hükümetinin verdiği liyakat n la ülkesine döndüğünde bir kahraman gibi karşılandı. 1 olarak gittiği yabancı ülkelerden yaralanmış, savaşın anlan karşısında hayal kırıklığına uğramış olarak döndü. Tecrüt sivillerle paylaşmak zordu: söylemek yeterli değildi; söyle bilmek ve bunun için de öğrenmek gerekirdi. 1920’de bu d ronto Star gazetesine girdi. Bir öykücü yeteneğine sahip c nun farkına vardı ve sporculuk hayatında başından geçen olaylardan yararlanmaya karar verdi («Jimnastik salonunc nüşümde duygularımı yazıya dökerdim» der).
1921’de Hadley Richardson ile evlendi ve onunla basın biri olarak Paris’e gitti. «Çılgın yıllar» esnasında iyi yaşam, sanatsal yaratının başlıca merkezlerinden biri olan Frans kenti, Amerikan «sürgünlerini» cezbederdi. Onlar orada b; dürücü bir ahlak ve davranış özgürlüğünün havasım tenef er ve kendi ülkelerinde yasaklanmış olan alkolü tadarları mingway’in Amerika’da daha önce Shervvood Anderson t dan keşfedilmiş olan edebî yetenekleri, Avrupa’da da Ezra! Gertrude Stein ve Francis Scott Fitzgerald gibi Paris’e yeı öncü Amerikan yazarları tarafından tasdik edildi ve gene onların teşvikiyle gazeteciliği bıraktı.
ROMANLAR, SAVAŞ, SEYAHATLI
1923’ten itibaren yazmaya başladı ve ilk öykü derle 1925’te «Zamanımızda» adı altında yayımladı. Yazarın alte. ve temiz yürekli genç bir sporcu olan Nick Adams sonraki ı larımn kahramam olmak üzere ilk kez bu eserde sahneye oldu. 1926’da çıkan Güneş de Doğar, savaş sonrası Mont) se’ında ve Ispanya’sında «kayıp kuşağın» günlerini boşu 1 geçiren dikiş tutturamamış çeşitli insanlarım sahneye geti roman, çiçeği burnunda yazarı şöhrete kavuşturdu. Aynı \ de karısından boşanan Hemingvvay, Pauline Pfeiffer adınd, sından büyük bir miras kalmış olan zengin bir kızla evlen likte Paris’te yaşadılar ama sık sık Alpler’e ve Ispanya’ya s te gittiler. Ernest Hemingvvay, bundan sonra yayımlanaı derlemesi olan Kadınsız Erkekler’de (1927) bu türdeki us kanıtladı. Bu hikâyelerden «Katiller» ve «Elli Bin dolar» 1 yayımlanacak olan Kazanana Ödül Yok adlı derlemede!: açıklık temasının ilk örnekleridir. 1929’da Silahlara Veda , manı satış rekorları kırdı ve Hemingway’in büyük bir ya; rak şöhretim perçinledi. Ondan sonra yazar bir süre ya ara verdi, seyahaderle ve çeşidi hobi ve eğlencelerle geçe bir hayat yaşamaya koyuldu. Öğleden Sonra Ölüm (1932) b reşi tutkusunu yansıtır: «corrida» onun için bir yiğitlik v ayini demektir. Afrika’nın Yeşil Tepeleri (1935) ise yazarı ka’da katıldığı bir safari partisinin öyküsüdür ve iki-sav; çöküntüye karşı ilkelciliği (primitivizm) yüceltir.
1928’den itibaren yeniden Amerika’ya, Florida açıkla Key West adasına yerleşen Hemingvvay’lar, vakiderini ye lik ve büyük çapta balık avlamakla geçirirler. Ekonomik mın ortasında yazdığı Ya Hep Ya Hiç (1960) ile yazar bir bırakarak («yalnız adam ta baştan kaybetmiştir») yeni 1 lumsal bilince ulaşır. 1936’da padak veren Ispanya iç sa’
SİLAHLARA VEDA
; Savaş: sırasında, Frederick Henry adında Amerikalı bir
— – Catherine Barkley adında bir İngiliz hemşireye âşık
r—i-J ■ -r-rusü Avusturya-Italya cephesinde ağır bir şekilde i::3T ^: * : ■ – ı r.c da bir hastahaneye kaldırılır ve orada Catherine’le irjyük bir tutkuya dönüşür, fakat Henry cepheye ■cr- .ii, i: kalır. Caporetto bozgununda Almaniara tutsak düşe-•„ • -.ırskrr.izi kurşuna dizilmek tehlikesiyle karşı karşıya kalınca, . – : ~aya karar verir ve kaçar, çünkü Avrupalılar arasmda-
j■ > îT.z.s-^1 ilgilendirmez. Maggiore kıyısındaki Stresa’da rü-
– – – -. -Z-.ZSZ» sonra, Catherine’le birlikte İsviçre’ye geçer. Cat-~ ^ – – “ir çocuk doğururken kendi de ölür.
işendi anıianna dayanarak yazdığı bu romanda He-rzrrzzzk bir aşk hikâyesini şiddetli bir çarpışma ortamının î–şzz. ıjınde anlatır ve ikisini bağdaştırır. Her şeyin başansız-: : ; —ahkûm oiduğu kaotik bir dünyada bireysel mutluluğu .iânsız olduğu temasını işler. Kendisini yetiştirmiş olan iiL- •: rır Henry, şimdi kendisini ezen saçma bir dünyanın orta-r.;yabancıdır. Duygusal ve felsefî eğitimi Amerikan rüya-: ;-.- va’mn şiddetine toslamasıyla yok olup gitmiştir. Ne er-s ne aşk duygusu bu dehşetin ve içinde yuvarlandığı ~üstesinden gelemez. Ve bugünün mekanize savaş-„ -£ş gibi ufalanıp ezildikçe, iyi duygular, hatta yurtsever-
d — – yitirir ve birer aldatmaca olmaktan öteye gidemez. Ge-_■ rz’.’B.ttan çalınabilen ufak tefek zevkleri yakalayabilmek ve r .i: -. kadar tadını çıkarabilmek sanatı kalır: sevmek, yemek ve Roman daha 1932’de Frank Borzage tarafından ve
– r kez Charles Vidor tarafından beyaz perdeye getirildi, i e raşrolieri Rock Hudson ile Jermifer Jones oynadılar (altta).
tiyarAdam ve Deniz (1952). Kendisine Pulitzer Ödülü’nü kazandıran bu kısa romanında, bin bir zahmetle tuttuğu dev bir kılıç balığım köpekbalıklarına kaptıran yaşlı bir balıkçının dayanıklılığını ve boşa giden çabalarını anlatır. Hemingway 1954’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanır, ama son yedi yılım sıkıntılar içinde geçirir, ilhamı tükenir, geçirdiği çok hareketli hayat ve içki iptilâ-sı kendisini yıpratır. Gözleri görmemeye başlar ve aklî melekeleri dumura uğrar. 1961’de bir av tüfeğiyle intihar ederek babasının otuz yıl önceki davranışını tekrar eder.
Karısı, ölümünden sonra Paris Bir Şenliktir adlı kitabının yayımlanmasına izin vermiştir (1964). 1920’li yıllarda «sürgün» yurttaşlarının arasındaki anılarını dile getiren bu kitabın ardından da Akıntı Adaları adlı öykü derlemesi (1970) ve nihayet son olarak 1986’da «Cennet Bahçesi» basıldı.
BİR AMERİKAN OTOBİYOGRAFİSİ
Ernest Hemingway savaş sonrasının karışıklığım ve huzursuzluğunu, birçok Amerikalının Versailles Antlaşmasından sonra kapıldıkları hayal kırıklığım eşsiz bir şekilde anlattı. Amerika’nın geleneksel burjuva değer yargılarından çok erken yaşta koptu, yeteneklerini maceralı ve erkekçe bir yaşam biçimini yüceltmek yolunda kullanmayı tercih etti ve kahramanlarının kimliği altında, kendini hep ön plana çıkardı. Önceleri, açık havada yaşamayı seven masum, namuslu, cesur, mert, duyarlı Nick Adams üstlendi bu rolü. Fakat savaşın psikolojik şoku Nick’in gözünü açtı. Ondan sonra Nick Adams olgunluk döneminin «Hemingway’vari» kahramanına dönüştü: «sert», kişisel ahlakı namus kavramına, silah arkadaşlığına, cesarete ve stoacılığa dayanan bir tip: Çanlar Kimin İçin Çalıyor’daki Robert Jordan ve ihtiyar Adam ve Deniz’deki Santiago gibi.
Hemingvvay her zaman insanlara örnek olmak istemiş ve kendi hayatım bir sanat eseri haline getirmeye, ifade üslubu ile yaşam üslubu arasında bir paralellik kurmaya çalışmıştır. Daha çok küçükken bile Jack London’a özenerek maceraperestleri oynamış, geleneksel Amerikalıları şoke etmek için alkolü, seksi, kumarı, şiddeti, boğa güreşlerini göklere çıkarmıştır. Hemingway gündelik hayatın sunduğu bazı basit zevkleri abartmaktan hoşlan-mıştır: «insan günü gününe yaşar, savaşta olduğu gibi» der. Veya şunları yazar: «Ben sadece şunu bilirim ki iyi olan, iyilik yapan ahlaklıdır; kötü olan, kötülük yapan ahlaksızdır.» Sanatçının görevi yalın duyumu ileterek içinde yaşadığımız zamanı ölümsüzleştirmektir. Hemingway biraz da herşeyden çok sevdiği Huckleberry Finn’e (Mark Twain’in kahramanlarından biri) benzer: özgürlüğün tadım çıkarmak ister, akan suları seyretmesini, Amerikan geleneklerinin doğrultusundaki geniş ve bakir mekânları, ormanları, cennet gibi vadileri sever. Ama XX. yy ve modem savaşlar masumiyeti öldürmüştür. Rousseau hayranlığı romancıda bir çeşit varoluşçuluktan önce varoluşçuluğa dönüşmüştür. Ruhuyla tam bir Amerikalı olduğu halde, Hemingway Avrupa’yı tercih eder gibi görünür. Belki de orada saflıktan ve hayalcilikten kurtulmuş gerçek erişkinler bulduğu için. Hemingvvay’in hayal dünyası sınırlı, nerede ise saplantılardan ibarettir: görülmüş, duyulmuş, heyecan ve çatışmalarla, bazen düşmanlıklarla yüklü yerler; kuvvetli duyumlar arayan, tehlike peşinde koşan ve sık sık ölümle burun buruna gelen kahramanlar.
Üzerinde uzun uzadıya çalışıp geliştirdiği bir teknik sayesinde, Hemingvvay duyguların ve duyumların yoğunluğunu olağanüstü bir canlılıkla ifade edebilmiştir. Natüralistlerin izinden giderek heyecandan kaçınmaya çalışmış ve gerçeği (kendi gerçeğini) objektif bir şekilde yeniden yaratmak için çaba harcamıştır. Bunu yaparken de aktüel gazetecilikle lirizmi kaynaştırmıştır. Temel ilkesi, araçlardan tasarruf olmuştur: «Bir yazar herhangi bir şeyi bilerek ve isteyerek ihmal edebilir; yeter ki bu ihmal edilen şey öyküyü güçlendirsin ve okuyucuya anladığından daha çoğunu duymak imkâmm versin.» □
;;_r.a gitmek ve gönlünü çalmak için elinden ge-, rcşanma işi bir devlet meselesi olmuştu ve bir ,’_ycrdu. Papa VII. Clemens krala karşı değildi,
. îgrr.alanması (mayıs 1527) elini kolunu bağlamış r.s: Catherine d’Aragon’un yeğeni olanV. Karl’ın ; getirmişti. O da boşanmayı onaylamaktan yana .z 1529’da VII. Clemens evliliği iptal etmeyi red-jtl^ğtr. başlıca kurbanı Wolsey oldu: ekim 1529’da -zer. azledildi ve ertesi yaz da vatana hiyanetle
Z1PLERİN SALTANATI
– j _ş:se. yönetiminin yerini hiziplerin yönetimi aldı. : •: ,r;r. un yakınları olan muhafazakâr Katolikler
• = : destekleyen Fransız taraftarı Reformcular ça-J1 arasında, boşanma projelerine açıkça karşı çı-
. .ere’un desteği olmadan tek başına ülkeyi yönet-
– ■ ■parlamentodan destek istedi. Roma’yla ilişki-
noktasına gelmişti. CromweII parlamentoya
• ■ tasarısı kabul ettirdi. Bu kanuna göre, İngiltere : 7. r.ier. ayrılıyor ve kral İngiliz (Anglikan) Kilise-; :rdu. Fakat şiddetli bir muhalefete yol açan, bu
– . z.ryer. siyasî idamlar olmadı. Asıl kıyamet, yaban-
– -; î-îr.tu: reform karşıtı mihraklar olan manastırların
e koptu. İngiltere’deki reform esas itibariyle ■. ve kralın boşanmasının meşrulaştırılmasıyla
■ ■ : r-zz’.Sr’.u ele geçirmesini sağlamaya yönelikti. Kral
; sticn olmakla beraber, ortodoks bir Katolik olarak . – ■ tedbirler, hiç değilse ilk zamanlarda, yeni bir ila-. -_r„^r.asmı amaçlamıyordu. 1534’te Alman Protes-:::^zr.eler yapılmasına izin verdi ve bu İngiltere’de silmen metnin kabulüne yol açtı (Luther ilahiya-
■ ‘ • • :r.:ie bir uzlaşma). 1536-1537’de, reformcu İn-: t =_anrun düşüncelerini teşvik etti ve bundan da Pis-v meydana geldi. Fakat 1538’den itibaren VIII.
: 1 = dinî alanda yüz seksen derecelik bir dönüş yap-t; .etlerin İngiltere’ye cephe alması tehlikesi, inancın ; .it-j. sorgulamaya başlayan reformcu piskoposlara _;tr.er, Barnes) halkın verdiği destek ve ülkenin ku-: Eianmalar, kralı On Madde’yi reddedip daha orto-;. :~3İara başvurmaya itti.
: krala sadece bir kız çocuğu verdi. Geleceğin kra-
1 -i.-sth 1533’te dünyaya geldi. Hayal kırıklığına uğra-. . tahtını bir erkek evlada bırakmak isteyen kral, re-. ■: —v/eli’in politik hesaplarla başını çektiği muhafaza-_r_r. hazırladığı tuzağa düştü. Anne zinayla suçlandı
• :± rtynu vuruldu. Henry bunun üzerine Katoliklerin ■. .ulandıkları Jane Seymour ile evlendi ve bu kadın •”.cer. erkek veliaht Edward’ı dünyaya getirdi. An-
■ . ■ t; îç gün sonra öldü. Bunun üzerine Cromwell, ocak
da Fransa ile Kutsal İmparatorluk arasında im-antlaşmayla tecrit edilmiş olan İngiltere’nin gü-
■ _ . ..“ak için, kralı Anne de Cleves’le evlenmeye ikna
etti (ocak 1540). Henry bu kadından hiç hoşanmadı ve evliliğin politik bir avantaj da sağlamadığı çok geçmeden belli oldu. Norfolk dükü (Cromvvell’in can düşmanı) Fransa’yla yeniden iyi i-lişkiler kurunca (şubat 1540), kral dördüncü evliliğini de feshettirerek Norfolk’un yeğeni Catherine Howard’Ia evlendi. Protes-tanlardan yana dış politikasının başarısızlığı, sarayı ve divanı kontrol altına alamaması ve özellikle kralın Anne de Cleves’le yaptığı isteksiz izdivacın sorumluluğunu taşıması, Cromvvell’in gözden düşmesine yol açtı. Cromvvell vatana hıyanetle suçlanarak 23 temmuz 1540’ta idam edildi. Böylece Katolikler yeniden iktidara gelmişlerdi.
İMKÂNSIZ RÜYA
Kral artık ihtiyarlamış, alabildiğine şişmanlamış, yorgun ve hastaydı. Zorlukla yürüyebiliyordu. Kararsız karakteri, küstahlığı ve kendini beğenmişliği, günden güne daha belirgin hale geliyordu. Otuz yıldan uzun bir saltanatın sonunda, geriye sadece V. Henry’nin Fransa’daki o muzaffer seferlerini yeniden yaşamak hayali kalmıştı.
Kasım 1541’de kral Catherine’in kendisini aldattığım öğrendi. Karısının bu ihaneti hem kendisine, hem ailesine pahalıya mal oldu: Catherine şubat 1542’de idam edildi ve bütün yakınları kralın gözünden düştü. Buna karşılık Cromwell’in yakınlarından biri olan Denny, sarayın stratejik görevlerinden biri sayılan Hassa Odası’mn başmabeyinciliğine getirildi. Bundan böyle krallık emirnamelerini tasdik eden mühür artık kralın değil, onun elindeydi.
Henry, istikrarsız dinî politikasını sürdürdü, nisan 1541’de Yorkshire’da padak veren Katolik ayaklanmasını bastırdı, Piskoposlar Kitabı’nın yeniden gözden geçirilmesini istedi ve emekçi sınıflarla kadınların Kutsal Kitabı İngilizce çevirisinden okumalarını yasakladı (1543). Buna rağmen bir Protestan olan Catherine Parr ile evlendi (1543) ve çocuklarının eğitimini reformculara tevdi etti. Henry her ne pahasına olursa olsun, krallığım muhafaza etmek istiyordu ve bütün tereddüderi ve kararsızlıkları bu endişenin ifadeleriydi.
Hayatının sonuna doğru, son bir kez Fransa’yı fethetmeye kalkıştı. Haziran 1543’te, 1513 ve 1522’de ileri sürdüğü aynı sebeplerle Fransa’ya savaş ilan etti ve geçmişte olduğu gibi imparatorun ittifakım elde etmeye ve İskoçya’yla barış imzalamaya çalıştı (Greenwich Antlaşması, temmuz 1543). Temmuz 1544’te üçüncü defa Manş’ı geçti ve eylülde Boulogne’u aldı. Bu Fransız-lara karşı kazandığı tek zafer oldu. Taraflar haziran 1546’da barış yaptılar (Ardres Antlaşması). Bu antlaşma Henry’nin lehine olarak Fransızları ağır bir tazminat ödemek zorunda bırakmış ve Boulogne’un sekiz yıl süreyle İngiltere’de kalmasını hükme bağlamıştı.
Bir anlamda VIII. Hemy’nin ölümü de saltanatına benzedi: baş aktör hep kendisi oldu, ama işlerin idaresinde ipin ucunu sık sık elinden kaçırdı. Halkın belleğinde iz bırakan olaylar altı karısı, siyasî idamlar, Fransa’yla girişilen pahalı savaşlar ve tabiî reform hareketi oldu. Ama zamanının adamı olan VIII. Henry, Rönesans’ın da prenslerinden biriydi. □
Aragonlu Catherine, VIII. Henry’nin
11 haziran 1509’da evlendiği ilk kansı. Bu portre Michiel Sittow tarafından yapılmıştır (Kunsthistorisches Museum, Viyana).
VIII. Henry Drap d’or Kampı’nda.
Kral Fransa ’da Calais yakınlanndaki bu kampta 7-24 haziran 1520’de Fransa kralı I. François ile görüşmüş fakat bu görüşmelerden somut bir sonuç alınamamıştır: nitekim,
10 temmuz 1520’de Ingiltere kralıyla imparator V. Kari Fransa hükümdarlarıyla bir antlaşma imzalamamak konusunda anlaşmışlardır.
AYRICA BAKINIZ
– IB.ANSLI Elizabeth I
– ib.aüİü İngiltere
– Bi Luther
– IB.AHSU reform