Ezanın Mucizeleri

Ezanın Mucizeleri 

ezan

Ezanın akılalmaz derinliklerinde gezinen bir geminin misafirleriyiz. Alemde bir zerre hükmünde olan ve dünya adı verilen bu gemi, ebed memleketinin yolcularını taşıyor. Bu yüzden, küçüklüğüne rağmen Sema- vata denk tutulmuş. Dünyayı bu âlemde büyük bir sükûnet içinde gezdiren kudret, onda san’atının en ince güzelliklerini sergiler¬ken, bizleri de bu güzellikleri görmeye ve onları sanatkârını bulmaya davet ediyor.
O sanatları gören ve sahibini bulan¬lara ne mutlu…
Fakat insan denilen mahluk, o sa- natlann en mükemmel örnekleriyle donatıldığı halde, bazen neden yaratı¬cısını bulmakta güçlük çekiyor?
Neden görmediği şeylere inanmak istemiyor?
Veya Asr-ı Saadette görüldüğü gi¬bi, mucizelere açıkça şahit olmasına rağmen neden inkâra sapıyor?
Yazımızın bu bölümüne “BİR SIR BU” diyerek nokta koyalım.
Zaten onun inanmaması veya inkâ¬ra sapması neyi değiştirir ki? Sonunda aldanan, yine kendisi olmayacak mı?
İnansa da inanmasa da, çiçekler binbirtürlü renklerle açarak yaratıcıla¬rını göstermeye devam edecek.
İncecik nazenin kökler, taşları par¬ça parça ederek hangi kudretten emir aldıklarını gösterecek.
Nokta gibi bir tohumcuk, dağ gibi bir ağacı yüklenerek, O Zatın emrine itaat edecek.
Arılar, en usta mimarlara dahi il-ham veren peteklerine bal doldurur¬ken, ipek böceği de cennet libaslarını andıran kumaşlan dokuyacak ve ya¬ratıcılarının merhametini ve ebede namzet olan insanlara verdiği değeri bütün kâinata gösterecek.
Gezegenler, güneşin etrafında, ola¬ğanüstü bir haşmetle dönerken, elekt¬ronlar da moleküllerin semalarında dolaşacak.
Bu icraat, fezanın sonsuz boşlukla¬rında aynı mükemmellikte cereyan ederken, toprağın veya denizin derin¬liklerinde de sürüp gidecek.
“Yâni insanoğlu Rabbini bula¬mazsa, onun yerine güneş de Al¬lah diyecek, moleküller de. Arı da O’nu ilân edecek, balık da… Ve köklerde O’nu gösterecek, dallar da.
Bu arada arı, peteğine Rabbinin iz¬niyle O’nun ismini yazsa ve Kur’anın bir âyetini teyid etse çok mu garip? Yeraltında yeşillenen bir soğan, Allah (c.c) lâfzı bulunan bir kabuğa sarınsa, çok mu tuhaf? Veya bir balık, vücu¬dunda Rabbinin imzasını taşısa ve O’ndan başka İlâh olmadığını bütün kâinata ilan etse, çok mu inanılmaz?

Dergimizin Adapazarındaki Merkez bi-nasında 2 ay süreyle canlı olarak sergile¬nen leplsdes cinsi balıklar, aynı İlâhi imza¬nın bir başka örneğini teşkil ediyordu. Ba¬lıklar, C. Anteptekl Filiz Akvaryum sahibi Ahmet Bey tarafından dergimize gönde¬rilmiştir.

Kalblerinde net ve mükemmel çiz¬gilerle ıste’i istemez Allah (c.c.) lâfzını taşıyan insanoğlu, bu sorulara “elbet¬te hayır” cevabını vermek zorundadır. Evet, bir çok mahlûkat, insan kalbine veya bal peteğine atılmış olan imzanın başka örneklerini taşımaktadır. Bu ör¬neklerin az olması ise, elbette imtihan sırrının bozulmaması içindir. Ve Cenab-ı Hak bunları, bütün kâinata aynı anda hükmettiğini göstermek için, değişik yerlerde zuhur ettirir. İşte Yahyalı ilçesinin Karaköy’ündeki yük¬sek yaylalarda arılar tarafından işle¬nen ve Allah (cc) lâfzını taşıyan petek. Ve yine ayni kudretjn deniz dibindeki tecellisine şahidlik eden ve dünyanın bir ucundaki ZENGİBAR’da yakala¬nan bir balık. Evet, yine aynı imzayla mühürlenen bir başka harika. Gören gözleri hayretler içinde bırakan ve ya¬bancı ilim adamları tarafından kitapla¬ra konu edilecek kadar olağanüstü bulunan bir başka örnek. Balığa ait bilgileri, Amerikalı ilim adamı J.R. NORMAN’ın kitabından okuyalım.
“Arap karakteri taşıyan işaret¬lerle bir Deniz Kelebeğinin kuy¬ruğu (Holacanthus semicircula- tus) Başı ve vücudu dar kavisli beyaz çizgilerle bölünmüş, kuy¬ruğu harikulade işaretlerle do¬natılmış olan bu balık, Zengibar’daki bir akvaryum mar¬ketinde bulunmuştur. (Resim 1) Balığın kuyruğunun bir tarafın¬da, arap harfleriyle “Lâilaheillal- lah (Allahtan başka ilâh yoktur), diğer tarafında ise Şanuallah (Al¬lahın Şanı, yüceliği) yazmakta¬dır. Bu durum, büyük bir heye¬can fırtınasına sebep olmuş ve normalde birkaç sent’e (yâni do¬ların yüzde birine) satılan balığın fiyatı, beşbin rupiye fırlamıştır”
“History of fishes” (Balıkların tarih¬çesi) adlı kitabın 214. sayfasından ay¬nen aktardığımız bu bilgiler, bu tür im¬zaların tesadüf olamayacağının en gü¬zel delillerinden birini teşkil etmekte-

Hlstory Of Fishes adlı kitap ta ver alan kelebek balığının kuyruğundaki İmza, Allahın kudretini ve ondan başka İlâh olmadığını bütün kâinata İlân ediyordu. Balıklardaki imza¬nın, kanadın her İki tarafına da atılmış olması, bütün tesa¬düf İhtimallerini ortadan kal¬dırmaktadır

dir. Üstelik bu imzanın, kanadın her iki tarafına da atılmış bulunması, son derece ibret vericidir. İlmî bir hüviyete sahip olan bu kitapta, aynı işaretlere sahip olan bir başka balık türünün de, yine aynı ülkenin DAR-ES-SELÂM bölgesinde yakalandığı belirtilmekte¬dir.
Daha sonra resimlerini elde ettiği¬miz bu ikinci balığı, üstte görüyor¬sunuz. Balık, siyah olmasına rağmen yazılar tamamen beyazdır. Ve kuy¬ruk, diğer balık gibi iki taraflı işlenmiş¬tir. Kuyruğun bir tarafında Kur’an diliyle “Ya Mâlik-il Mülk” yazmak tadır ki, bunun lûgât karşılığı ay¬nen “Bütön mülkün hakiki mali¬ki olan Allah (c.c.)” şeklindedir. Kuyruğun öbür tarafındaki yazı ise, diğer balıktakiyle aynı olup Şanuallah (Allahın şanı, yüceli¬ği) kelimesidir.
Zengibarda yakalanan bu balıklar, daha sonra Londra’ya gönderilmiş ve oradaki Islami Araştırmalar Enstitüsü tarafından incelenerek tasdik edilmiştir.
Üzerinde ilahi imzayı taşıyan bütün örnekler bir araya geldiğinde, kuvvetli bir delil teşkil etmektedir. Bilindiği gibi dergimizin Adapazarındaki merkez bi¬nasında da kuyruklarında Allahtanız, O’nun eseriyiz mânâsında olan “Mi- nallah” ve Allah yazılı Lepistes cinsi balıklar, 2 ay süre ile teşhir edilmiş ve aynı imzalann başka örnekleri sergi¬lenmiştir. (Resim-2)
Evet, fezada gezen haşmetli küre¬lerden tutunuz, zerrelere kadar her- şey, kendilerini sevkeden kudretin birliğine işaret eder ve mânen Allah derler. Görmüş oldukları akılalmaz vazifeleri bir an dahi şaşırmayan bu unsurların, bazen “Allah” lâfzını ifade eden o İlâhı imzayı aksettirmelerine

Apolla 16’nın Nisan uçuşu sırasında aydan çe¬kilen bu fotoğraf ALLAH (c.c) lâfzını resmeden 0 iâhi imzanın dünya üze¬rine aksedişini gösteri¬yor.
çıplak gözle görüleme¬yen ultraviyole ışınları tekniğiyle çekilen fotoğ-raflar, sarı-mavi renklerle hep aynı tür görüntüleri vermekte ve o imzaya, dünya çapında bir örnek teşkil etmektedir.
Fotoğraf Amerikada yayınlanan National Ge- ographic dergisinin 1972 Aralık ayı sayısından (Say¬fa 857) alınmıştır.

de şaşırmamak gerekir. Evet, bazen bu İlâhî imza, dünyamızın ultraviyole ışınları ile ay’dan çekilen fotoğrafların¬da kendini gösterir ve aynı anda feza¬daki kürelere de hükmeden kudretin sahibini kâinata ilân eder. (Resim 3) Ve bazen de toprağın derinliklerin¬deki bir soğancığın kök ucu hücreleri¬ne aksederek, toprak unsurunun da aynı kudretin tasarrufunda olduğunu ispatlar. (Resim 4) Velhasıl bütün herşey, ya vücudlarında sergile¬dikleri sanatla, ya da üzerlerinde taşıdıkları imzayla Alemlerin Sultanı olan Rabbimizi gösterir.
O halde O’nu bulabilmek için kâinata gerçek mânâda bakmak yet erlidir.
Sağ elinizi parmaklarınızı uza¬tarak açın. Sonra sağ elin baş parmağı ile işaret parmağını bir halka halinde birleştirin. Elinizin üstünde gördüğünüz manzara, dört Kur’an harfinden müteşek¬kil olan Allah (c.c) lâfzı celâlidir: Serçe parmağınız “elif” (A) harfini, ondan sonraki iki parmağınız iki “lâm” (L,L) harflerini, baş parmağınız ile işaret parmağınızın teşkil ettiği hal¬ka ise, “hü*” (H) harfini teşkil eder¬ler. Sağ elimizin yemek sırasında, te- şehhüdde ve yazı yazarken alacağı şe¬kil ve manzara budur.

 

Rate this post
Rate this post

3 yorum

  1. Bu ezanın farlı bir havvası var insanı aşık ediyor eğer gönülden dinlersen insanı aşık ediyor kendine farklı düşünceleri olanlar varsa yazarlarsa sevinirim

  2. Namaz kılarken insan kendisinden geçiyor. namaz öyle bir şey ki insan kılmaya doyamıyor çünkü rabbi ile en iyi şekilde bağ kuran ve isteklerini rabbine bildiren bir ibadet şeklidir.

  3. Ezan in oyle.garip bir hali varki herkezi etkiliyor ve tilsimli gibi ya ben sahsen cocuklugumdan buyana herzaman ezan awsi duyduğumda kendimden geçer cok derinlerde duygusallığın en derin en naif en masum halleeine burunurdum dusuncelerim degisirdi

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*