YEMEKTE RİÂYET EDİLMESİ GEREKEN ŞER’l VE TIBBIMÜTEFERRİK ÂDÂB BEYÂNINDADIR.
1 — Sokakta yem ek:
İbrâhim en-Nahaî (66) : «Sokakta yemek, âdi bir harekettir.»
dedi ve bunu Resûl-i Ekrem ’e (S.A.V.) isnâd etti. (67) F ak at isnâdı
garîbdir. A bdullah b. Öm er (R.A.): «Biz, Resûl-i Ekrem zam anında
(bâzan) yürürken yer ve ayakta iken de su içerdik.» demekle bunun
aksini nakletm iştir. M eşhûr bir zât da, sokakta yerken görülm üştür.
Kendisine: «Sokakta niçin yiyorsun?» diye sorduklannda: «Yazıklar
olsun, neden böyle söylüyorsunuz? Acıktık, yemek için eve mi gidelim?»
dem iştir. Kendisine: «Hiç olmazsa mescide gir» diyenlere de:
«Yemek için A llah’ın evine girm ekten hayâ ederim!» dem iştir. Bu iki
zıd görüşü şu şekilde te ’lif edebiliriz: Âdetler, m uhit ve şahıslara göre
değişir, vaziyeti itibariyle sokakta yiyebilecek seviyede olanlar için
sokakta yemek bir tevâzûdur. F ak at vaziyeti ile m ütenâsip olmayan
kimselere, sokakta yemek m ekrûh olduğu gibi, h attâ şahidliğine dahî
te ’sîr eder ve m ürüvvetsizliğine delil olur.
2 — Hz. Ali’nin (R.A.) öğütleri:
— Hz. Ali (R A .): «Yemeğe tuz ile başlayan kimseyi, Allahu Teâlâ
yetm iş dertten kurtarır.
— Her gün yedi adet acve hurm ası yiyen kim senin midesinde
hastalık kalmaz.
— Her gün yirmi adet kuru üzüm yiyen kim senin bedeninde
ârıza kalmaz.
— Et, eti bitirir. T irit Arab yemeğidir. B ıskarıcat [tavuk ve et.
suyu] (68) mideyi genişletir, baldırları büyütür.
— İnek eti hastalık, sütü ve yağı şifâdır.
— Az yemek şartiyie, içyağı da hastalığı izâle eder.
— Lohusaya en faydalı yemek, olgun hurm adır.
— Balık, şişmanlığı giderir, insanı zindeleştirir.
— Misvak kullanıp K ur’an okumak, balgam ı izâle eder.
— Yaşamak isteyenler, erken kahvaltı etmeli, akşam ları az yemeii,
ayakkabı giymeli, cinsî m ünasebeti azaltm alı ve fazla borç y ap
mamalıdır.»
3 — Bir tabibin Haccac’a tavsiyeleri:
Haccac, tabibin birine: «Bana tavsiyede bulun, bulunacağın tav
siyeye göre hareket edeyim» dedi. Tabîb* «Evlenirsen genç kadın ai.
Genç olan, körpe hayvanın etini ye. Yemeği iyi pişirm eden yeme
H asta olm adıkça keyfi olarak ilâç kullanm a. D alında olgunlaşan meyveyi
ye. Yemeği iyice çiğne. C anının istediği yemeği ye. Yemek üzerine
su içme. Su içer içmez, hem en üzerine yemek yeme. K üçük ve büyük
abdestini bekletme. İdrarın hapsi, m ecrâsı kapatılan nehrin, etrafım
tah rip etm esi gibi, vücudu tah rip eder. G ündüz yem ekten sonra biraz
uyu. Akşam yem eğinden sonra —. yüz adım da olsa — yürüm eden uyuma.»
dem iştir. A rabların «Sabah kahvaltısından sonra yat uzan, ak
şam yemeğinden sonra gezin.» sözü bu m ânâdadır. Nitekim K ur’an-]
Kerîmde:
«Sonra salınarak ehline gitti.» (75-Kıyâme: 33) buyurulm uştur.
Buradaki «Yetematta» aslında «Y etem attatu» idi. Bir cinsten üç h a rfin
bir arada bulunm ası kerîh olduğu için, biri hazfedildi. «Temdü»
de «Temdüdü» idi. Tahfiflik için, dal harfinin biri hazf edilm iştir
4 — Evden çıkm adan yemek yem enin zarûreti:
«Damarları kesmek hastalığa, akşam yemeğini kesmek ise ihtiyârlığa
sebebtir.» (69) diye vârid olmuştur. Arablar: «Akşam yemeğini
terketmek, uylukların yağını eritir.» derler. Hakimlerden biri oğ
luna şöyle öğüt vermiştir: «Oğlum, sabah kahvaltını yapmadan dışarı
çıkma. Çünkü kahvaltı sâyesinde halım ve ağırbaşlı olursun. Aynı za
manda’çarşıda gördüğün her şeye de canın çekilmemiş olur.» demiş
tir. Hakimin biri, tavlı ve şişman bir adama kinâye yolu ile: «Sırtındaki
kadifeyi kim dokudu ve bunu nasıl te’min ettin?» deyince, ad ara :
«Ekmeğin özünü, genç hayvanın etini yemekle; menekşe ile yağlanıp
keten elbise giymekle te’min ettim.» diye cevâb vermiştir.
5 — Himye, diyet [rejim]:
Bâzılan, «Perhiz, hastalara faydalı, sağlamlara zarârlıdır.» dediler.
Diğer bâzılan da: «Diyet edenlerin tehlikeden korunmaları k afi,
âfiyet bulmaları şüphelidir. Sıhhatli iken de diyete riâyet, güzejldir.»
demişlerdir. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Süheyb’i (R.A.) hurma yerken
gördü. Halbuki gözünün biri ağnyordu. Ona:
«Gözün ağndığı halde, hurmayı nasıl yiyorsun?.» deyince,-, Suheyb
şaka yollu: «Yâ Resûlallah, ağnm ayan tarafından yiyoru m.» diye
cevâb verdi. (70) Bu cevâb, Resûl-i Ekrem’in hoşuna gitti v e gülüm
sedi.
6 — Cenâzc sahihlerini yedirmek:
Ölü evine yemek götürmek ‘müstehabtır. Câfer b. J£bî Tâlib’in
ölüm haberi geldiği vakit, Resûl-i E krem :
«Muhakkak ki Câfer’in ölümü, çoluk çocuğunu ye mek pişirmekten
alıkoymuştur; onlhra yiyecek götürün.» (71) buyu rm uştur. Cenâ-
ze evine üç gün yemek vermek sünnettir. Ölü evine gelen yem ekten
herkes yiyebilir. Ancak ağıtçılar için hazırlanan yemek, yenmez, ö lü
sâhibinin bunlara yemek vermesi lâzım gelmez.
7 — Zâlimlerin ziyâfeti:
Zâlim olan kim senin ziyâfetine gitm ek doğru değildir. Şâyet,
m ecbûriyet hâsıl olursa, az yemelidir. H attâ tezkiyecilerden biri, sultâ
n la rın ziyâfetine giden kim senin, şehâdetini kabûl etm em iştir.
Adam: «Ben m ecbûriyet karşısında gittim » dedi. Tezkiyeci: «Ama iyi
yem eklere hücum edip, büyük lokm alara sarıldığını gördüm. B una da
ın e cb û r değildin ya!» dedi. Bir m üddet sonra S ultân, bu tezkiyeciyi
yem eğe zorladı «Yemekten ye» dedi. Tezkiyeci: «Ya yem eğinden
yem em veyâhut da tezkiyeciliği bırakırım» deyince, hüküm dar başka
teıdciyeci bulam adığı için kendisini serbest bıraktı. Hikâye olundu ki,
Z ünnûn-ı Mısrî (72) hapsedilm işti. Birkaç gün yemek yemedi. Bunu
duy an kardeşliği bir kadın, kendi el em eğinden arttırdığı bir yem
eği gardiyanla ona gönderdi. F ak at o yine yem eği reddetti. Kadın:
«Helâl kazancım dan sana yemek gönderdim. Niye yemedin?» diye
kendisine itâb edince, Zünnûn, gardiyanın elini işaret ederek: «Evet
yemek heiâldi, fak at zâlimin tabağında idi. O nun için yemedim» dedi.
İşte b u hareket, takvanın son haddidir.
8 — Hikâye olundu ki, Feth-i Mûsulî, Bişr-i H âfî’yi ziyarete gitti.
Bişr-i Hrâfî, hizm etkârı Ahmed Celâ’ya bir m ik tar p ara vererek: «Git
iyi ekmeik ve nefîs katık al gel» dedi. Ahmed Celâ: «İyi pişmiş ekmek
aldım , so n ra Resûl-i Ekrem’in yalnız sü t hakkında «Allah’ım! Bunu
bize müb ârek kıl ve rızkımızı bundan arttır» dediğini hâtırladım . Bun
un için bir m iktar da sü t aldım. Nefîs katık olarak da hurm ayı seç
tim , ald ım ve eve geldim. F ethi Mûsulî oturdu kendi başına yedi ve
a rta n ı a lıp gitti. B unun üzerine Bişr-i Hâfî: «Yemeğin nefisini getir
dediğimin sebebini biliyor m usunuz? Çünkü nefîs yemek, sam im î şükrü
gerektirir. Beni niçin dâvet etm ediğini büiyor m usunuz? Çünkü
m isâfir ev ısâhibini dâvet etmez. A rtanı niçin götürdüğünü büiyor
m usunuz? Z îrâ tevekkül sahîh olduğu vakit, azık taşım akta beis
yoktur.» dedr. Ebû Ali er-Ruzbârî (Allah rah m et etsin) bir ziyâfette
bin kandil yaiktı. Birisi kendisine: «İsrâf ettin» dedi. Ebû Ali bu zâta:
«İçeri gir b a k , Allah rızâsı için olmayıp gösteriş için yanm ış hangi
ışık bulursan o n u söndür» dedi. Adam içeri girdi baktı ve söndürecek
bir ışık bulam adı. Ebû Ali el-Rüzbâri bir defâ satın aldığı külli
yetil miktardaki şekerden mihrâblı kubbeli bir yapı yaptırdı ve sonra
da dervişlere: «Şunu yağma edin» diye emir verdi.
9 — İmâm Şafii’nin yemek hakkındaki öğütleri:
İmâm Şâfiî: «Yemek dört şekilde yenir» dedi:
1 — Tek parmak ile yemek; bu kibarlıktandır.
2 — Çift parmak île yemek; bu da kibirdendir.
3 — Üç parmak ile yemek; bu da sünnettendir.
4 — Dört veyâ beş parmak ile yemek; bu da boğazının kuludur,
(oburdur.)
Dört şey bedeni kuvvetlendirir:
1 — Et yemek, 2 — Güzel koku, 3 — Münâsebet olmadan çok
yıkanmak, 4 — Keten elbise giymek.
Dört şey bedeni zayıflatır:
1 — Fazla münâsebet, 2 — Fazla düşünce, 3 — Aç karnına çok
su içmek, 4 — Çok ekşi yemek.
Dört şey gözün nûrunu azaltır:
1 — Pisliğe bakmak, 2 — İdâm edilene bakmak, 3 — Kadının
edep yerine bakmak, 4 — Kıbleye arka çevirip oturmak.
Dört şey cinsî münâsebeti arttırır:
1 — Serçe, kuş eti, 2 — Itnfîli ekber, 3 — Fıstık, 4 — Maydanoz
yemek.
Dört türlü uyuma şekli vardır:
1 — Sırtüstü uyumak: Peygamberler uykusudur. Onlar, göklere
bakarak bunların yaradılışı üzerinde düşünürler.
2 — Sağ omuz üzerine yatmak, âlimler ve âbidlerin uykusudur.
3 — Sol omuz üzerine yatmak, pâdişahlar uykusudur. Hazmı
kolaylaştırır.
4 — Yüzükoyun yatmak, bu da şeytanlar uykusudur.
Dört şey aldı çoğaltır :
1 — Fazla ve lüzûmsuz konuşmamak, 2 — Misvâk kullanmak,
3 — Sâlihlerle berâber olmak, 4 — Âlimler ile düşüp kalkmak.
Dört şey ibâdet saydır:
1 — Dâimâ abdestli gezmek, 2 — Çok secde etmek, 3 — Camilere
devâm etmek, 4 — Çokça Kur’ân okumak.
Yine İmâm Şâfiî: «Aç kam ına hamâma girip çıktıktan sonra
yemeyen kimsenin nasıl yaşadığına; kan aldınr aldırmaz yemek y iyen
kimsenin nasıl ölmediğine, şaşarım» demiştir.
Yine İmâm Ş â fiî: «Veba hastalığının en faydalı ilâcı menekşedir»
dedi. Doğrusunu Allah bilir.