wiki

FASIL

YEMEKTE RİÂYET EDİLMESİ GEREKEN ŞER’l VE TIBBIMÜTEFERRİK ÂDÂB BEYÂNINDADIR.

1 — Sokakta yem ek:
İbrâhim en-Nahaî (66) : «Sokakta yemek, âdi bir harekettir.»
dedi ve bunu Resûl-i Ekrem ’e (S.A.V.) isnâd etti. (67) F ak at isnâdı
garîbdir. A bdullah b. Öm er (R.A.): «Biz, Resûl-i Ekrem zam anında
(bâzan) yürürken yer ve ayakta iken de su içerdik.» demekle bunun
aksini nakletm iştir. M eşhûr bir zât da, sokakta yerken görülm üştür.
Kendisine: «Sokakta niçin yiyorsun?» diye sorduklannda: «Yazıklar
olsun, neden böyle söylüyorsunuz? Acıktık, yemek için eve mi gidelim?»
dem iştir. Kendisine: «Hiç olmazsa mescide gir» diyenlere de:
«Yemek için A llah’ın evine girm ekten hayâ ederim!» dem iştir. Bu iki
zıd görüşü şu şekilde te ’lif edebiliriz: Âdetler, m uhit ve şahıslara göre
değişir, vaziyeti itibariyle sokakta yiyebilecek seviyede olanlar için
sokakta yemek bir tevâzûdur. F ak at vaziyeti ile m ütenâsip olmayan
kimselere, sokakta yemek m ekrûh olduğu gibi, h attâ şahidliğine dahî
te ’sîr eder ve m ürüvvetsizliğine delil olur.
2 — Hz. Ali’nin (R.A.) öğütleri:
— Hz. Ali (R A .): «Yemeğe tuz ile başlayan kimseyi, Allahu Teâlâ
yetm iş dertten kurtarır.
— Her gün yedi adet acve hurm ası yiyen kim senin midesinde
hastalık kalmaz.
— Her gün yirmi adet kuru üzüm yiyen kim senin bedeninde
ârıza kalmaz.

— Et, eti bitirir. T irit Arab yemeğidir. B ıskarıcat [tavuk ve et.
suyu] (68) mideyi genişletir, baldırları büyütür.
— İnek eti hastalık, sütü ve yağı şifâdır.
— Az yemek şartiyie, içyağı da hastalığı izâle eder.
— Lohusaya en faydalı yemek, olgun hurm adır.
— Balık, şişmanlığı giderir, insanı zindeleştirir.
— Misvak kullanıp K ur’an okumak, balgam ı izâle eder.
— Yaşamak isteyenler, erken kahvaltı etmeli, akşam ları az yemeii,
ayakkabı giymeli, cinsî m ünasebeti azaltm alı ve fazla borç y ap ­
mamalıdır.»
3 — Bir tabibin Haccac’a tavsiyeleri:
Haccac, tabibin birine: «Bana tavsiyede bulun, bulunacağın tav ­
siyeye göre hareket edeyim» dedi. Tabîb* «Evlenirsen genç kadın ai.
Genç olan, körpe hayvanın etini ye. Yemeği iyi pişirm eden yeme
H asta olm adıkça keyfi olarak ilâç kullanm a. D alında olgunlaşan meyveyi
ye. Yemeği iyice çiğne. C anının istediği yemeği ye. Yemek üzerine
su içme. Su içer içmez, hem en üzerine yemek yeme. K üçük ve büyük
abdestini bekletme. İdrarın hapsi, m ecrâsı kapatılan nehrin, etrafım
tah rip etm esi gibi, vücudu tah rip eder. G ündüz yem ekten sonra biraz
uyu. Akşam yem eğinden sonra —. yüz adım da olsa — yürüm eden uyuma.»
dem iştir. A rabların «Sabah kahvaltısından sonra yat uzan, ak ­
şam yemeğinden sonra gezin.» sözü bu m ânâdadır. Nitekim K ur’an-]
Kerîmde:
«Sonra salınarak ehline gitti.» (75-Kıyâme: 33) buyurulm uştur.
Buradaki «Yetematta» aslında «Y etem attatu» idi. Bir cinsten üç h a rfin
bir arada bulunm ası kerîh olduğu için, biri hazfedildi. «Temdü»
de «Temdüdü» idi. Tahfiflik için, dal harfinin biri hazf edilm iştir
4 — Evden çıkm adan yemek yem enin zarûreti:

«Damarları kesmek hastalığa, akşam yemeğini kesmek ise ihtiyârlığa
sebebtir.» (69) diye vârid olmuştur. Arablar: «Akşam yemeğini
terketmek, uylukların yağını eritir.» derler. Hakimlerden biri oğ­
luna şöyle öğüt vermiştir: «Oğlum, sabah kahvaltını yapmadan dışarı
çıkma. Çünkü kahvaltı sâyesinde halım ve ağırbaşlı olursun. Aynı za ­
manda’çarşıda gördüğün her şeye de canın çekilmemiş olur.» demiş
tir. Hakimin biri, tavlı ve şişman bir adama kinâye yolu ile: «Sırtındaki
kadifeyi kim dokudu ve bunu nasıl te’min ettin?» deyince, ad ara :
«Ekmeğin özünü, genç hayvanın etini yemekle; menekşe ile yağlanıp
keten elbise giymekle te’min ettim.» diye cevâb vermiştir.
5 — Himye, diyet [rejim]:
Bâzılan, «Perhiz, hastalara faydalı, sağlamlara zarârlıdır.» dediler.
Diğer bâzılan da: «Diyet edenlerin tehlikeden korunmaları k afi,
âfiyet bulmaları şüphelidir. Sıhhatli iken de diyete riâyet, güzejldir.»
demişlerdir. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Süheyb’i (R.A.) hurma yerken
gördü. Halbuki gözünün biri ağnyordu. Ona:
«Gözün ağndığı halde, hurmayı nasıl yiyorsun?.» deyince,-, Suheyb
şaka yollu: «Yâ Resûlallah, ağnm ayan tarafından yiyoru m.» diye
cevâb verdi. (70) Bu cevâb, Resûl-i Ekrem’in hoşuna gitti v e gülüm ­
sedi.
6 — Cenâzc sahihlerini yedirmek:
Ölü evine yemek götürmek ‘müstehabtır. Câfer b. J£bî Tâlib’in
ölüm haberi geldiği vakit, Resûl-i E krem :
«Muhakkak ki Câfer’in ölümü, çoluk çocuğunu ye mek pişirmekten
alıkoymuştur; onlhra yiyecek götürün.» (71) buyu rm uştur. Cenâ-
ze evine üç gün yemek vermek sünnettir. Ölü evine gelen yem ekten

herkes yiyebilir. Ancak ağıtçılar için hazırlanan yemek, yenmez, ö lü
sâhibinin bunlara yemek vermesi lâzım gelmez.
7 — Zâlimlerin ziyâfeti:
Zâlim olan kim senin ziyâfetine gitm ek doğru değildir. Şâyet,
m ecbûriyet hâsıl olursa, az yemelidir. H attâ tezkiyecilerden biri, sultâ
n la rın ziyâfetine giden kim senin, şehâdetini kabûl etm em iştir.
Adam: «Ben m ecbûriyet karşısında gittim » dedi. Tezkiyeci: «Ama iyi
yem eklere hücum edip, büyük lokm alara sarıldığını gördüm. B una da
ın e cb û r değildin ya!» dedi. Bir m üddet sonra S ultân, bu tezkiyeciyi
yem eğe zorladı «Yemekten ye» dedi. Tezkiyeci: «Ya yem eğinden
yem em veyâhut da tezkiyeciliği bırakırım» deyince, hüküm dar başka
teıdciyeci bulam adığı için kendisini serbest bıraktı. Hikâye olundu ki,
Z ünnûn-ı Mısrî (72) hapsedilm işti. Birkaç gün yemek yemedi. Bunu
duy an kardeşliği bir kadın, kendi el em eğinden arttırdığı bir yem
eği gardiyanla ona gönderdi. F ak at o yine yem eği reddetti. Kadın:
«Helâl kazancım dan sana yemek gönderdim. Niye yemedin?» diye
kendisine itâb edince, Zünnûn, gardiyanın elini işaret ederek: «Evet
yemek heiâldi, fak at zâlimin tabağında idi. O nun için yemedim» dedi.
İşte b u hareket, takvanın son haddidir.
8 — Hikâye olundu ki, Feth-i Mûsulî, Bişr-i H âfî’yi ziyarete gitti.
Bişr-i Hrâfî, hizm etkârı Ahmed Celâ’ya bir m ik tar p ara vererek: «Git
iyi ekmeik ve nefîs katık al gel» dedi. Ahmed Celâ: «İyi pişmiş ekmek
aldım , so n ra Resûl-i Ekrem’in yalnız sü t hakkında «Allah’ım! Bunu
bize müb ârek kıl ve rızkımızı bundan arttır» dediğini hâtırladım . Bun
un için bir m iktar da sü t aldım. Nefîs katık olarak da hurm ayı seç­
tim , ald ım ve eve geldim. F ethi Mûsulî oturdu kendi başına yedi ve
a rta n ı a lıp gitti. B unun üzerine Bişr-i Hâfî: «Yemeğin nefisini getir
dediğimin sebebini biliyor m usunuz? Çünkü nefîs yemek, sam im î şükrü
gerektirir. Beni niçin dâvet etm ediğini büiyor m usunuz? Çünkü
m isâfir ev ısâhibini dâvet etmez. A rtanı niçin götürdüğünü büiyor
m usunuz? Z îrâ tevekkül sahîh olduğu vakit, azık taşım akta beis
yoktur.» dedr. Ebû Ali er-Ruzbârî (Allah rah m et etsin) bir ziyâfette
bin kandil yaiktı. Birisi kendisine: «İsrâf ettin» dedi. Ebû Ali bu zâta:
«İçeri gir b a k , Allah rızâsı için olmayıp gösteriş için yanm ış hangi
ışık bulursan o n u söndür» dedi. Adam içeri girdi baktı ve söndürecek
bir ışık bulam adı. Ebû Ali el-Rüzbâri bir defâ satın aldığı külli

yetil miktardaki şekerden mihrâblı kubbeli bir yapı yaptırdı ve sonra
da dervişlere: «Şunu yağma edin» diye emir verdi.
9 — İmâm Şafii’nin yemek hakkındaki öğütleri:
İmâm Şâfiî: «Yemek dört şekilde yenir» dedi:
1 — Tek parmak ile yemek; bu kibarlıktandır.
2 — Çift parmak île yemek; bu da kibirdendir.
3 — Üç parmak ile yemek; bu da sünnettendir.
4 — Dört veyâ beş parmak ile yemek; bu da boğazının kuludur,
(oburdur.)
Dört şey bedeni kuvvetlendirir:
1 — Et yemek, 2 — Güzel koku, 3 — Münâsebet olmadan çok
yıkanmak, 4 — Keten elbise giymek.
Dört şey bedeni zayıflatır:
1 — Fazla münâsebet, 2 — Fazla düşünce, 3 — Aç karnına çok
su içmek, 4 — Çok ekşi yemek.
Dört şey gözün nûrunu azaltır:
1 — Pisliğe bakmak, 2 — İdâm edilene bakmak, 3 — Kadının
edep yerine bakmak, 4 — Kıbleye arka çevirip oturmak.
Dört şey cinsî münâsebeti arttırır:
1 — Serçe, kuş eti, 2 — Itnfîli ekber, 3 — Fıstık, 4 — Maydanoz
yemek.
Dört türlü uyuma şekli vardır:
1 — Sırtüstü uyumak: Peygamberler uykusudur. Onlar, göklere
bakarak bunların yaradılışı üzerinde düşünürler.
2 — Sağ omuz üzerine yatmak, âlimler ve âbidlerin uykusudur.
3 — Sol omuz üzerine yatmak, pâdişahlar uykusudur. Hazmı
kolaylaştırır.
4 — Yüzükoyun yatmak, bu da şeytanlar uykusudur.
Dört şey aldı çoğaltır :
1 — Fazla ve lüzûmsuz konuşmamak, 2 — Misvâk kullanmak,
3 — Sâlihlerle berâber olmak, 4 — Âlimler ile düşüp kalkmak.
Dört şey ibâdet saydır:
1 — Dâimâ abdestli gezmek, 2 — Çok secde etmek, 3 — Camilere
devâm etmek, 4 — Çokça Kur’ân okumak.

Yine İmâm Şâfiî: «Aç kam ına hamâma girip çıktıktan sonra
yemeyen kimsenin nasıl yaşadığına; kan aldınr aldırmaz yemek y iyen
kimsenin nasıl ölmediğine, şaşarım» demiştir.
Yine İmâm Ş â fiî: «Veba hastalığının en faydalı ilâcı menekşedir»
dedi. Doğrusunu Allah bilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir