wiki

Feth-i Mübîn

Müslümanların pek çoğu Hudeybiye Antlaşması’nı kabulle-
nememişti. Özellikle Kâbe’yi ziyaret etmeden geri dönülmesi
ve yeni müslüman olacak kişilerin Kureyş müşriklerine iade
edilmesi hükümleri büyük bir hoşnutsuzluk oluşturmuştu. As
habın gönlündeki hoşnutsuzluğu Hz. Ömer dile getirdi. Hz.
Peygambere^ “Biz hak yolda ve şu müşrikler yanlış yolda de
ğil mi? Öyleyse hak niçin boyun eğmek zorunda kalsın?” diye
sordu. Peygamberimiz(sas-) “Ben Allah’ın resûlüyüm ve ona karşı
gelemem” diye karşılık verdi. Artık kimsenin söyleyeceği bir şey
kalmamıştı. Hz. Peygamber^ ve ashabı, kurbanlarını keserek
ihramdan çıktılar ve Medine’ye döndüler.
Hudeybiye Antlaşması, müslümanların aleyhine görünüyordu.
Ancak dönüş yolunda gelen âyetler bu konudaki şüpheleri da
ğıttı. Kur’an-ı Kerîm bu olayı,feth-i mübîn ve nasr-ı aziz olarak
tanımlıyordu. Nitekim kısa bir süre sonra yaşanan gelişmeler de
bunu ortaya çıkardı.
Umrenin engellenmesi geçici bir olaydı. Antlaşmanın en sert
maddesi gibi görünen, mültecilerle ilgili madde ise kısa sürede
müslümanların lehine sonuçlar vermeye başladı. İslâm’ı yeni
kabul edenler Mekke’deki zulümden kaçıyor ancak Mekke’ye
iade edilecekleri için Medine’ye gelemiyorlardı. Böylece bu yeni
müslümanlar, Mekke’nin çevresinde birlikler oluş
turmaya başladılar. Üstelik bu gruplar Hudeybiye
Antlaşmasının taraflarından da değillerdi. Ant
laşmadaki on yıl süreyle savaşmama hükmünün
onlar için bağlayıcılığı yoktu. Bu durum Mekke-
liler için tehlikeli olmaya başladı. Bunun üzerine
antlaşmadaki “yeni müslüman olan Mekkeliler’inMediye’ye kabul edilmemesi” maddesinin iptal
edilmesini bizzat kendileri istemek zorunda
kaldılar.
Daha önce müslümanları muhatap ka
bul etmeyen Kureyş müşrikleri, Hudeybiye
Antlaşmasıyla müslümanların kendilerine denk
bir taraf olduğunu artık kabul ediyorlardı. Bu
durum diğer Arap kabilelerinin müslümanlara
bakışını da etkileyecek bir öneme sahipti. Öte
yandan bu antlaşma, Kureyş tehdidini ortadan
kaldırdı, müslümanları hareket rahatlığına ka
vuşturdu ve bundan böyle İslâm, Arap yarıma
dasında yayılışını hızla sürdürdü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir