FİLİPİNLER
FİLİPİNLER
Filipinler, Marcos rejiminin düşmesiyle belirginleşen 1980’li yıllardaki bunalımdan bu yana, birçok bölgede bugün de canlılığını koruyan bir güvensizliğin daha da ağırlaştırdığı, aşılması güç ekonomik ve toplumsal sorunlarla karşı karşıyadır. Filipinler böylece birer birer, henüz kapalı bir topluluk olan «yeni sanayileşmiş ülkeler»e katılan Güneydoğu Asyalı komşularının çizgisinden giderek uzaklaşmaktadır.
Republic of îhe Philippines (İngilizce)
Repnıblika ngPitip>inas (Tagalogca)
Uluslararası kod: FHL Yüzölçümü: 300 000 km2 Nüfus: 69 300 000 (1995)
Nüfus yoğunluğu: 231 kişi/km2 Başkent: Manila (1 654 761) [1995]
Resmî diller: İngilizce, Tagalogca
Din: % 84,1 Katolik; % 6,2 Aglipayan (Filipin Bağımsız I % 4,3 Müslüman; % 3,5 Protestan; % 1,9 diğer (1993)
MiUî bayram: 12 haziran (1898’de bağımsızlık ilanının yıldöı Parası: Filipin pesosu (PHP)
[1 PHP = 100 sentavo]
Hükümet ve yönetim Anayasa: 1987’de kabul edilen anayasaya göre Filipinler ünite yapısına sahip bir cumhuriyettir.
Kurumlar: iki meclisli bir Kongre: Temsilciler Meclisi (200’ü gelen, 50’si devlet başkanınca atanan 250 üye) ve Senato (5 6 yıllık tek bir dönem için seçilen devlet başkanı.
Yönetim birimleri: 13 bölge, 71 il (Manila özel statüye sahip
Ekonomi GSYİH: 72,5 milyar dolar (1995)
Kişi başma GSYtH: 1 060 dolar (1995)
İthalat: 27 996 milyon dolar (1995)
İhracat: 17 242 milyon dolar (1995)
Eğitim ve sağlık Okuryazarlık oram: yetişkin nüfusun yüzde 94,6’ı (1995) Ortalama ömür: kadın 69, erkek 66 (1995)
Çocuk ölüm oram: %o 34 (1995)
Mindanao’da yeni yerleşimler.
Ülkenin güneyi, gerek aşın kalabalık topraklardaki nüfus baskısını azaltmak gerekse son derece çarpıcı toprak eşitsizliğini hafifletmek amacıyla yeni yeni yerleşim alanlannın açılmasına sahne oldu.
Manila’da«suiistü» mahallesi.
Yetkililer, Güneydoğu Asya’da en yüksek artış hızına sahip bu nüfusun büyük bir bölümünü kapsayan yoksulluğun önünü almayı başaramadılar.
İÇİNDEKİLER
fizikî coğrafya
BEŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA TARİH
DEVLET VE KURUMLAR TOPLUM VE KÜLTÜR
Filipin takımadası 7 000’den fazla adayı kapsar. Bu adaların yalnızca 880’inde insan yaşar ama on kadarı gerçek anlamda önem taşır. Kuzeyde Luzon (106 700 km2) ve güneyde Mindanao (97 800 km2) en geniş adalardır. Takımadanın ortasında yer alan Visayalar birçok adadan (Fanay, Negros, Şamar, Leyte, Cebu…) oluşur. Palawan ve Sulu Adaları, bu takımadayı Borneo’ya bağlar.
FİZİKÎ COĞRAFYA
Özellikle Luzon ve Mindanao’da engebeler kabaca meridyen düzlemine göre sıralanır: doğudan batıya doğru Pasifik Okyanusu’nun derin deniz çukurlanna (10 539 m) egemen olan Doğu Sierra Madre, Luzon’da Pulog Dağı’yla (2 934 m) doruk noktasına ulaşan Orta Sıradağlar, Mindanao Adası’nda Zambales Dağları’ndan Zamboanga sırtlarına kadar daha parçalı bir görünüm sunan batı zinciri.
Dağlık ve kısmen volkanik bir takımada. Tam oturmamış tortul kayaçlardan (kumtaşı, marn, konglomera) oluşan dağlar, faylarla birlikte gelen dağoluşumu hareketlerinden ve yakın Dördüncü Zaman’a kadar süren volkanik faaliyetler sonucunda ortaya çıkmıştır. Takımadada, aralarında Luzon Adası’ndaki Taal ve Pinatubo gibi çok tehlikelilerinin de bulunduğu on kadar faal yanardağ vardır. Seyrek sayıdaki ovalar da genellikle çok dardır. Daha geniş ovalar ya eski deniz körfezlerinin toprakla dolmasıyla oluşur (Luzon merkez ovası, Mindanao’da Cotabato’daki alçak ovalar) ya da çökelti çukurlarıdır (Cagayan Vadisi, Agusan Ovası).
Tropikal muson iklimi. 15° enlemine yakın olan bu takımadada tropikal muson iklimi egemendir. Önemli değişikliklerin yaşanmadığı yıllık, ortalama sıcaklıklar 26-28 °C’ye ulaşır. Ağır basan rüzgârın yönüne göre rejimleri değişen yağmurlar, genellikle yılda 1 500 mm’yi aşar (Manila’da 1 950 mm). Güneybatıdan gelen muson etkilerine açık olan batı kıyısı, mayıstan ekime güçlü yağışlar altındadır ve yılın geri kalan altı ayıysa daha çok kurak geçer. Sırasıyla kuzeydoğu ve doğu (alizeler) yağışlarına açık olan doğu kıyısı, özellikle aralık-ocak döneminde nemlidir. Daha alt bir eylemde bulunan Mindanao, oldukça düzenli yağışlarıyla ve özellikle temmuzdan ekime kadar doğu kıyısını kasıp kavuran tayfunlardan etkilenmemesiyle dikkat çeken yarı ekvatoral türden bir iklimle diğer bölgelerden ayrılır.
380
Sık ormanlar ve savanlar. Gölgesever gür ormanlar, danın ekolojik dengesini belirler. Sık ve flora bakımmdar rece zengin olan bu ormanlar, XX. yy’m başından bu yan; ge tarımınca sürdürülen tarla açma harekederi sonucu daralmıştır. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan bozulma! likte ormanlar artık ülkenin ancak yüzde 33’ünü kaplar (1970’deki % 52 oranına karşın). Bitki örtüsü yüksek top yerini yayılma yöntemiyle hayvancılık yapılan çiftlikler sinde yetiştirilen kogon (İmperata cylindrica) bitki örtüsü lı savanlara bırakır (Mindanao, Masbate).
EŞERÎ VE İKTİSADÎ COĞRAFYA
:ün diğer Güneydoğu Asya ülkelerindeki insan çeşitliliğin-e aşağı yukarı aynı demografik özelliklerinden payını lan Fi-:r, değişim içindeki bir ekonominin bütün göstergelerini ta-^un süre egemen olan tarım ve madencilik sekörleri, artık İhtı en büyük bölümünü besleyen imalat sanayii karşısında mektedir.
ifus
jlıca nüfus öbekleri. Aetalar (Luzon’un sık ormanlarında ıe yaşamı süren Negritolar) gibi Paleolitik Çağ’a uzanan karin son «kalmtılar»ı bir yana bırakılırsa, bu takımada halkı-jyük çoğunluğu Malaya-Polinezya dillerini konuşur; bu da un, Malay dünyasına bağlı olduğunu gösterir, cımadaya gelişleri, bir olasılıkla MÖ II. binyıla uzanan Protonlar, temelde yakılarak açılan alanlarda küçük çapta tarımla ve manlarda toplayıcılıkla geçinirler; yaşadıklan orman küdele-çoğunlukla dağınık bir yerleşim biçimi gösterirler. Luzon’un Sıradağlarındaki yaşadıkları vadilerin dik yamaçlarını hay-verici basamaklı pirinç taraçalarıyla işlemiş olan Bontoclar ve >lar gibi kimi gruplar daha gelişmiştir (Banaue bölgesi). utero-Malaylar, yani Malaylar, Filipinler nüfusunun en büklümünü oluşturur. Aralarında, toplam nüfusun yüzde tıi (1993) oluşturan Tagalogların da (Luzon merkez ovasının ‘inde toplanmışlardır) yer aldığı çok sayıda dil öbeğine ay-Daha sonra gelen, başlıca öbeklerse şunlardır: merkez Vi-ır’da ve Mindanao’da (İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kit-lalinde göç ettikleri) belirgin bir biçimde çoğunluğu oluştu-ebuanolar (% 24,3); Luzon’un kuzeybatı ucunda yaşayan lolar (% 10); Panay’da ve Negros’un batısında İlongolar ve-igaynonlar (% 6,9).
Varni
BascOtf Satan Adaları
.. 8abuyan Calayan Batmyan Adaları M Carmquın Adası Engano Burnu ~
FİLİPİN
DENİZİ
Lmgaye/ı* *l Olongaop»^ –
-fÇ$banatuan jy.Y DingalanKoyu ^ û-t ‘folılloAdaları
Manila y«QuezonGity
Manila Koyu Lam^Koyu
,Daet
Ut»» .pvıw- ‘ r-
ÜS
Catanüuanes
Catamtarr;. Adaları –
Cuyo
Adaları
ıTaytav > Dumaran Adası
ÎJ5’ ’Dtpo, r^asbite f^oan9 0as Sıbuyan h foas&ate ı*c.fe^09 ŞAMAR ■ i Adası Adası ‘ .^Catbaloga” R&UÎS-,
,»NAY*
Adası „
Vtsayaiarj_v ,
, Oenia .î« Jadbban i. \ Oftnac\LgVTE Guiuan
lıOIIO * «Bacoiod W Leyte Körfezi
«»»,+ ;Xrt6*p7«çeb(<V.w*»n Sıarsao ıo>
Cagayan (: / , ■ Adası
Maları TMtort ».«gbılaran +
eJfcSrtV 1063a” Dumaguete itı .?S,^_»,Tllnd,g
0 ■ kcayan4 ■■
D’p«’°fe – .SnSro -İ ;■ „
SULU s,oco„^^“’ ^,S° DENİZİ
ZamboangaWuoro
ıbahj Dağ 1101 ^
vSartdakan
-AYSİA
-V sıt
an«Kn^tt)y &-..CO i m .■& \ 1
Isabelf*’-
_Tşwıtawî
10
San gseom
stbutu
120°
SULAVESİ Tl DENİZİ
23 Agustın + •X*’ • Burnu
Burntt; .
Saftâfjlm Adaları
5®
125B ENDONEZYA
PİNLER
Demiryolu Yükselti veya derinlik l/l 6 000 000
)0 200 300
Metre 4 000 ve üstü 2 000
1 000 500 200 0
Metre 0 200 2 000 ve altı
Hızla artan bir nüfus. Yüzyılın başından bu yana Filipin-ler’in nüfusu çok hızlı bir artış gösterdi: 1903’te 7,6 milyon olan nüfus, 1939’da 16 milyona, 1995’te de 69,3 milyona çıktı. Kilometrekare başına düşen 231 kişiyle, Filipinler Güneydoğu Asya’nın en yoğun nüfuslu ülkesidir. Gerçek anlamda bir doğum kontrol politikası olmadığı için nüfus artışı yüksek hızını korumaktadır (% 2,07; 1990-1995). Nüfusun dağılımı ise düzensizdir: Luzon (Filipinler’in toplam yüzölçümünün % 36’sı), nüfusun yarıdan fazlasını barındırırken XX. yy’da yerleşime açılan Mindanao, aynı büyüklükte bir yüzölçümüne karşın nüfusun ancak yüzde 22’sini bir araya getirir. Kalabalık merkezlerden (Luzon merkez ovası, llokanolar bölgesi, Orta Visayalar) büyük şehirlere yoğun bir göç dalgası akmaktadır.
Piragualarla yapılan balıkçılık,
kıyı bölgelerindeki nüfusun yaşamını sürdürmesini sağlayan bir etkinliktir. Denizden elde edilen ürünlerin bütününe bakıldığında Filipinler, balıkçılıkta dünyada on birinci (1992) sırada yer alır.
Tarım
Filipinler’in ekonomisinde tarım sektörünün GSMH’deki payı yüzde 21 ’dir (1992) ve bu sektör faal nüfusun yüzde 46’sını istihdam eder. Beslenmeye yönelik pirinç ve mısır yetiştirilen tarım işletmeleri (sırasıyla 3,4 ve 3,5 milyon hektar), ekili alanların yaklaşık yarısını kaplar. Sulama sistemlerinin gelişmesi ve tarımda üretimi artırmayı hedefleyen önemli bir programın uygulamaya konmasıyla, pirinç üretimi 19601ı ve 1970’li yılların sonunda önemli aşamalar kaydetti. Bununla birlikte, 1980’li yıllardaki bunalımdan bu yana, ithalata yeniden başlanmıştır. Mısır üretimi, ekili alanların genişletilmesinden çok, bugün de hâlâ düşük kalan verimliliğin artırılmasıyla yükseldi (1,2 t/ha). Tarım işletme ürünleri, özellikle de bunlardan en önemlisi olan şekerkamışı ve hindistancevizi üretimi krizdedir. Rekabet gücü düşük olan şeker üretimi, 1980’li yıllarda yüzde 30’luk bir düşüş gösterdi. Meyvecilik de (ananas, muz) balıkçılık gibi canlılık içindedir. 1980’li yıllarda, balık ve karides üretimi yüzde 140 artmıştır.
Kırsal nüfus, küçük köylülerin bir araya toplandığı gruplardan oluşur: bunların üçte ikisi 3 hektar topraktan daha azını, yüzde 96’sı da 10 hektar topraktan daha azını işler. Bu tür eşitsizlikler, kökenleri tarihe dayanan bir tarım sorunuyla daha da belirginleşir: ilk toprak reformundan önce (1963), toprak işletmecilerinin yüzde 54’ü kendi topraklarında kısmen (% 14) veya tümüyle (% 40) kiracı veya yarıcı olarak çalışmaktaydı (Luzon’un merkezindeki zengin ovalarda bu oran daha da yüksekti). 1 milyon kiracıyı bu durumdan kurtarmayı amaçlayan 1963 ve 1972 toprak reformları başarısızlıkla sonuçlandı. 1987’deki yeni toprak reformu, 5 hektardan büyük bütün (toplam 3,7 milyon hektar) arazileri kapsar ve 2 milyon toprak kiracısı veya işçisini ilgilendirir.
Sanayi ve hizmetler
Ülke, önemli doğal zenginliklere sahiptir: kereste, ve çeşidi maden cevherleri (altın, bakır, krom, nikel). Buna karşılık, enerji kaynakları bakımından yoksuldur ve önemli oranda petrol ithal etmek zorundadır. Sanayinin GSMH’deki payı yüzde 27’dir (1992) ve ihracatın büyük bir bölümünü sağlar (199 l’de % 78). Başlıca sanayi dalları arasında, tarıma dayalı gıda sanayii (değer olarak sanayi üretiminin% 29’u), kimyasal ürünler (% 11,6), petrol arıtma (% 10,4), elektronik gereçler (% 8) ve konfeksiyon önde gelir. Büyük sanayi kuruluşlarının neredeyse yarıya yakını Manila bölgesinde toplanmıştır. İş alanlarının açılması için gerekli olan sınaî kalkınma, yabancı yatırımların artmasını ve altyapı koşullarının iyileştirilmesini gerektirmektedir. Pek az kullanılan demiryollarının, durumu parlak değildir. Adalar arası ulaşım, 9,6 milyon tonajlık büyük bir iç hat filosuyla ve Philippine Airlines (PAL) havayolu şirketi aracılığıyla sağlanır. Turizm alanında harcanan büyük çabalara karşın, bu alanda bir durgunluk göze çarpmaktadır (1992’de ülkeyi 1153 000 turist ziyaret etmiştir).
TARIM
(1995)
Ürünler ve üretim
(milyon ton)
hindistancevizi 22,00
kahve 0,11
kauçuk 0,13
kopra 2,40
manyok 1,85
mısır 4,70
muz 3,25
palmiye yağı 0,61
pirinç 11,00
şeker 1,85
şekerkamışı 27,80
tatlı patates 0,67
tütün 0,61
Hayvancılık
(milyon baş)
domuz 8,24
sığır 1,83
Balıkçılık (1990) 2,09 Mt
MADEN VE ENERJİ
(1995)
gümüş 29,31
krom (cevher) 42 000 t
bakır (cevher) 112 000 t
elektrik 26,4 milyar kWsa kömür 531
nikel (cevher) 11 000 t
altın 9 800 t
petrol 170 0001
BAŞLICA İHRAÇ ÜRÜNLERİ
(ihracattaki payı; 1993)
(yüzde)
hazır giyim elektrikli araçlar ve parçalar hindistancevizli ürünler
21,8
19,9
4,9
TARİH
1521’de Macellan’m keşfettiği adalar, önce İspanyol, daha sonra da Amerikan sömürgeciliğinin mirasının damgasını taşır. Filipinler çok zayıf bir on yıllık büyümenin ardından (1980’den 1991’e kadar, yılda % 1,2), hâlâ bunalımdan çıkmış değildir. 1986’da başlatılan liberal ekonomi programı, yabancı yatırımları çoğaltmayı amaçlar; bu programın başarısı, ülkedeki siyasî durumun iyileşmesine sıkı sıkıya bağlıdır.
Müslüman gerillalar. Mindanao’nun güneyinde 1968’den buyana hükümet bu dini azınlığın başkaldınsıyla karşı karşıyadır. Yukanda eylem halinde görülen ve kendi adalannda Müslüman bir devletin kurulmasını amaçlayan Moro Millî Kurtuluş Cephesi yandaşlan, Manila rejiminin en sert muhalifleri arasında yer alır.
İspanyol dönemi (1565-1898)
Miguel Lopez de Legazpi’nin 1565’te Cebu’ya ayak basması, diğer Güneydoğu Asya ülkelerinden farklı olarak daha önceden gerçek bir uygarlıkla karşılaşmamış olan bu adaların fethinin başlangıcını oluşturur. Böylece adalar derin biçimde Batı etkisine açılır.
Siyasî örgütlenme. Fetihle birlikte İspanya kralı ülkeye bir genel vali atar, audtencia adlı kurulsa valiye yardımcı olur. Böylece kurulan hükümet, Meksika kral naibinin denetimine bırakılır; bu da takımadayı üç yüzyıl boyunca bir sömürgenin sömürgesi olma durumuna düşürür. Başlangıçta Filipinler, krala ve Kilise’ye bağlı kişiler arasında paylaştırılan büyük fiefler olan encominenda’lara bölünür. XVII. yy’m ortalarına doğru, feodal rejimin yıkılmasının ardından, bölgedeki barış ortamının durumuna göre, ülke sivil (akaldias mayores) veya askerî (corregimientos) eyaletlere ayrılır. Daha alt hiyerarşik düzeylerdeyse, İspanyolların çoğunu yerli şeflerin yönetimine bıraktığı belediye ve bucaklar kurulur. Krallık otoritesini az çok temsil eden bu şefler aynı zamanda, bugünkü modern hacienda’la-rın da («büyük çiftlikler») temelinde yer alan son derece geniş toprak alanlarım ellerine geçirerek İspanyol aristokrasisine öykünme-ye çalışırlar. İspanyol hükümdarlar için bu fetihler, özellikle halkı Hıristiyanlaştırmak amacını taşıyordu. Yaklaşık elli yıllık bir süre içinde takımadanın büyük bir bölümü kan dökülmeden Hıristiyan-laştırılacaktır. Yalnızca güneydeki Müslüman bölgeler buna direnir.
Manila kalyonu. Bu bölgede sürdürülen uzun araştırmalara karşın altın bulunamamasından düş kırıklığına uğrayan İspanyol-lar, etkinliklerini ticaret üstünde yoğunlaştırır. Manila’yı Doğu ile Meksika’nın batı kıyıları arasındaki alışverişlerin merkezi yaparlar. Ticaret, temelde Çin porseleni ve ipeğinin Meksika parasıyla değiş tokuşuna dayanır. XVI. yy’da parlak bir gelişme dönemi geçiren bu ticaret, bu arada Cadiz ve Sevillalı ipek üreticilerinin sert direnişiyle karşılaşır (II. Felipe sonunda duruma el koymak ve bu ticareti yılda iki kalyonla sınırlamak zorunda kalır). XVIII. yy’da bir çöküş dönemine giren bu ticaret tekeli 1813’te yıkılır. XIX. yy görece bir refah dönemidir. 1934’ten sonra uluslararası alışveriş amacıyla birçok liman açılması, yeni maden kaynaklarının işletilmesine ve çivit, kahve, tütün, şeker, Manila keneviri vb. yeni ticaret ürünlerinin geliştirilmesine olanak sağlar.
Milliyetçiliğin tırmanması: Katipunan Örgütü. Ekonomik atılım, aynı zamanda liberal düşünceler taşıyan işadamlarının
oluşturduğu bir burjuva sınıfla çoğunlukla bu sınıf içinde y ve sömürge rejimine güçlü bir biçimde karşı koyan bir ayd finin ortaya çıkmasıyla da açıklanır. Milliyetçi uyanışın bu neminde iki kişi etkili olur: ilk reform hareketinin kurucus celo H. del Pilar ve özellikle de yazar Jose Rizal (1861-18; zal İspanyol yönetiminin baskılarını ve özellikle de Ülker kalmasında asıl sorumlu olarak gördüğü Kilise’nin yolsuzi m anlattığı «ToplumsalKanser» (Noli me Tangere, 1886) gii ilk romanlarıyla kısa sürede üne kavuşur. Eserleri yasaklar güne gönderilir ve kurşuna dizilir. İspanyolların uzlaşma mu, reformcu atılımı daha da kamçılayan, gerektiğinde sil lanarak ülkenin bağımsızlığını amaçlayan devrimci bir h; dönüştürür. 1892’de Andres Bonifacio, gizli bir milliyet; olan ve taşrada hızla gruplar oluşturan Katipunan’ı kurar. 1 bu örgütün ortaya çıkması silahlı bir ayaklanmaya yol aç langıçta birkaç başarının ardından, Bonifacio’nun ayağım rarak asilerin başına geçen Emilio Aguinaldo sonunda ye uğrar ve yandaşlarıyla birlikte Hongkong’a sürgün edilir.
Küba bunalımı ve ABD’nin İspanya’ya karşı savaşa girr (nisan 1898) olayların akışı hızlanır. Manila’da tek başına k panyol donanmasını Amiral Dewey batırır ve şehre saldırı tos 1898). Yenilgiye uğrayan Ispanya, Paris Antlaşması’ylc 1898) Filipinler’i 20 milyon dolarlık savaş tazminatı karş ABD’ye bırakır. Aradaki boşluktan yararlanarak Filipinle dönen Hongkong cuntası bir devrim hükümeti kurarak Ar yönetimine karşı açık bir sürtüşmeye girer. Özellikle çat biçiminde üç yıl süren bu sürtüşme sonucunda Amilio Ag 1901’de hapsedilir.
Amerikan dönemi ve Japon işgali
Kısa sürmesine karşın (1898-1946) Amerikan egemen pinler’in siyasî, ekonomik ve toplumsal gelişiminde belirli dönem olmuştur.
Ülkenin «kendi kendini yönetmesine» doğru. İsp; rın yerini alan Amerikalı sorumluların çoğu, sağlam bir h tin kurulmasından sonra Filipinler’e bağımsızlık tanıyacal nündeki niyetlerini saklamazlar. Filipinler’in ilk meclisi toplanır. Genel Vali Harrison, gerçek bir hükümetin çek oluşturacak olan bir devlet konseyi atar. Ama Milliyetçi î derlerinin çoğu, bu önlemleri yetersiz olarak değerlendiri: ürünlerinin rekabetinden kaygı duyan kimi Amerikan taı releri ve ABD’ye ucuz işgücünün serbestçe girişinden ka) sendikalar, Kongre’de bağımsızlık yanlılarım desteklerler, yılların bunalımı Milliyetçilere yarar. Cumhuriyetçilerin sizlik konusundaki çekimserliğine karşın, demokrat hükı düşünceyi destekler. Siyasî sürtüşmelere son vermek iste osevelt 1934’te Filipinler’in bağımsızlığını kazanmasınd; on yıllık bir geçiş dönemi öngören Tydings-McDuffie ‘ı onaylar. 1935’te yeni anayasa ilan edilir.
Ekonomik ve toplumsal dönüşümler. 1909’da iki i sında imzalanan serbest ticaret antlaşması sanayi ürünle] ve ihraç eden metropolü açıkça kazançlı kılıyordu. Filip bundan, maden araştırmalarının yoğunlaştırılması, ticari rin geliştirilmesi (şekerkamışı), altyapıların iyileştirilir önemli kazançlar sağladı. Eğitim alanında ortaya konan; ler, okuryazar nüfusun hızla artmasında ve İngilizcenin olarak geniş bir biçimde yaygınlaştırılmasında odaklanı alanında, yoğun aşı kampanyaları ve birçok orman bölge mizlenmesi, büyük salgınların (kolera, sıtma) etkin bir d ni ve ölüm oranında gerilemeyi sağladı. Buna karşın, rı daha sönük kaldı. Mindanao’yu bir köylü yerleşim bölge ne arazilerinden sağlanan toprak dağıtımını 1 024 hekta layarak) haline getiren 1902’deki büyük toprak reformu karşın, tarım sorunu varlığını hâlâ sürdürmektedir.
Japon işgali (1941-1946). Pearl Harbor baskım, « Commonwealth»inin rejimine anîden son verir. 1941 aralı| zon Adası’na çıkan Japon birlikleri, birkaç ay içinde bütür dayı ellerine geçirir (ağustos 1942) ve kısa süre sonra da cuı ilan ederler. Her ne kadar bu önlemler milliyetçi çevrelerce sıcak karşılansa da askerî polisin katılığı ve işgalcilerin gıda nin büyük bölümüne el koyması, halk arasında hoşnutsuzl dırır. Luzon’un merkezinde, sosyalist ve komünist yönetic cülüğünde Huk Hareketi’nin (Hukbalahap: (Japonlara karşı reniş örgütü) kurulmasıyla birlikte silahlı direniş harekedı lenmeye başlar. Aynı anda, Pasifik Okyanusu’ndaki çarpışı vaşın kaderini belirler. 1944’te Leyte’ye çıkan General Mac./ emrindeki Amerikan birlikleri, takımadayı yıldınm hızıyla dikten sonra 23 şubat 1945’te zafer kazanmış olarak Manii;