Genel

FRANÇOİS RENE DE CHATEAUBRİAND

FRANÇOİS RENE DE CHATEAUBRİANDFRANÇOİS RENE DE CHATEAUBRİAND

FRANÇOİS RENE DE CHATEAUBRİAND

Kökünden kopmuş, gurbete düşmüş, durmadan seyahat etmiş olan Chateaubriand yaşama huzursuzluğunu, acı benlik bilincini, tarihte öznenin eleştirel aydınlığını birleştirerek Fransız romantizmini yarattı.

Şan ve şerefin zirvesindeyken bile, nostaljik bir sürgün duygusundan hiçbir zaman kurtulamamış, bu duygu, geldiği yere, geceye doğru mukadder bir iniş halindeki büyük bir eserin zinde kaynağı olmuştur: yer olarak ölümün yerini seçerek mezarın ötesinden yazmıştır.
Chateaubriand’ın hayatının seksen yılı (1768’de Saint-Ma-lo’da doğmuş ve 1848’de Paris’te ölmüştür) Fransa tarihinin en harekedi dönemine rastlar. Üç devrimi yaşamıştır: 1789, 1830, 1848; geleneksel monarşiyi (XVI, Louis), Restorasyon monarşisini (XVIII. Louis, X. Charles), burjuva Temmuz Monarşisi’ni (Lo-uis-Philippe) tanımış, bu sonuncusunu hiç tutmamıştır. Konsül-lük ve imparatorluk dönemlerinden geçmiş ve bu iki rejime hizmet edebileceğine inanmıştır. Chateaubriand bütün varlığıyla, bedeniyle ve ruhuyla, zamanının ve olayların içindedir ve bütün arayışı, sorunlu bir öznenin bu tarihe verebileceği anlamı aramak olmuştur.
ÜÇ PERDELİK BİR DRAM
Napoleon Bonaparte: Mezar Ötesinden Andar’ının (Memoires d’Outre-tombe) önsözünde, Chateaubriand kendi hayatım şöyle parçalara ayırır: «ilk gençliğimden 1800’e kadar asker ve yolcuydum; 1800’den 1814’e kadar, konsüllük ve imparatorluk dönemlerinde, edebiyatla meşgul oldum; Restorasyon’dan bugüne kadarsa siyasetle meşgul oldum.» Hızlı ve doğru bir sentez: bugün geriye sadece yazar kalmışsa da, bu adam çok seyahat etmiş ve devlet adamlığı yapmıştır; bunlar dünyanın ve tarihin çeşitliliğine yaklaşmanın, bu çeşitliliğin göreceliliğini hissetmenin iki tarzıdır; öyle ki sonunda olanaklı tek sonsuzluk, yani yazı seçıle-bilsin.

Chateaubriand hep kararsızlık içinde, ne yapacağını bilmez
durumlarda kalmıştır. Soyluluğu sahte değilse bile saf c çünkü Combourg-Şatosu, çocukluğunun geçtiği bu Bret re, ailenin soylu beşiği olmaktan uzaktır: şatoyu satın aln babası ancak yıllar sonra, deniz ticareti yaparak kazand vet sayesinde kont ünvamm alacaktır. Chateaubriand he parayla ölçüldüğü ve parayla alınıp satıldığı bu dünyayı küçümsemiştir. Üstelik, ailenin erkek çocuklarının küçi bu da Ancien Regime durdukça ne toprağı, ne de parası demektir. Ortaöğreniminden sonra Combourg’da bir k; tatil yapmış ve ilk ve belki tek sevdiği kadın olan kız kard cile’e duyduğu aşkın coşkusunu ve acısını yaşamıştır. 1 Navarra alayında asteğmen oldu. 1789 temmuzunda Pari: ve Bastille’in almışına tanık oldu, fakat 1791’de Amerika’ reket etti. Bir yıl sonra evlendi, göçmenler ordusuna kat Londra’ya gitti. 1800’e kadar oldukça yoksul bir şekilds dra’da yaşadı. Bunlar kişiliğini şekillendirecek olan kade: rıydı: Chateaubriand modern dünyaya paranın hâkim old: ve o kadar zenginler arasında kendisinin hep fakir kala Londra’da anladı. Yine Londra’dadır ki, kendine soylu imajım yakıştırdı ve «Devrimler Üzerine Deneme» (Essai S Revolutions) adlı kitabını yazdı. Bu sadece harcıâlem bir derleme olarak kalabilirdi, ama kayıp bir kuşağın (kendi k: nın) dramı oldu. Genç göçmenin talihsiz «ben»iyle dopdo!: kitap, tarihin zekâsının, ancak yüreği parçalanan öznenin remiyetinde mevcut olduğunu göstermektedir. Bu arada,: temelen Amerika’da yazmaya başladığı ve ilerde «.Natdu (Les Natchez) adı altında yayımlanacak olan kitaba devarr. ve «Hıristiyanlığın Dehası»mn (Getıie dıı Christianisme) ilk ver nunu bitirir.

1800’de memleketine döndüğü zaman otuz iki yaşın: Yeni Fransa’nın hizmetine girmeye karar verir. 1802’de ya lanan «Hıristiyanlığın Dehası» samimî bir inancın ifadesi, aır.: m zamanda bir atlama tahtasıdır: Chateaubriand Hıristiya* tarihte bir ilerleme faktörü olduğunu, tutkuların dalgalany,: belleşen çağdaş insanın muzdarip ruhunu ancak onun dile . rebileceğini gösterir. Bonaparte kendisini takdir eder. «H yanlığın Dehası»ndan çıkarılan iki küçük roman, Atala ve -1801 ve 1802’de yayımlanır ve büyük bir başarı kazanır. Cr. aubriand, Pauline de Beaumont’la ilişki kurar. Bu büyük b:: kuyla seveceği sayısız kadınların birincisidir: Delphine de 1 tine ile Natalie de Noailles’den Cordelia de Castellane ve *_ te Recamier’ye kadar… Roma’ya diplomat olarak gön sı: Ama çok geçmeden her şey karanlığa bürünür: Pauline 1£’ ölür; ertesi sene, Napolyon tarafından kendisine karşı kc~ hazırlamakla suçlanan Enghien dükünün kurşuna dizilmes: _ rine istifa eder.

Bütün hayatı, insanların içinde yaşamak ile yalnız yaşa” arasında bir nöbet değiştirme hareketidir. Şimdi yalmzlığ: =; ve edebiyata girer. Napoleon Bonaparte: Mezar Ötesinden Ak;: • fikri ve projesi Roma’da doğmuştu. 1804’te Chateaubriand ■. hitler» (Les Martyrs) adı altında epik bir roman yazmaya kar=r rir. Bu romanı beslemek için egzotik imajlar arayışı içinde 1 -temmuzunda çıktığı yolculuktan ancak 1807 haziranında czzı Büyük romantik yolcuların ilki olan Chateaubriand, Italy; Yunanistan’ı, Türkiye’yi, Mısır’ı, Ispanya’yı ziyaret s3= 1809’da yayımlanan hem Napolyon’la bir hesaplaşma (mc:=-Diocletianus’tan alan bir tiran sayar onu), hem maziyi büt-r.:
MEZAR ÖTESİNDEN ANILAR

Napoleon Bonaparte: Mezar Ötesinden Anılar, anı türüne sadık kalarak romanında geçmiş bir konuyu anlatır: iki asır arasında, iki dünya arasına (eski ve yeni), ki anıların son kısmı yenisinin iki imkânsızlığın, geçnot-le geleceğin, arasında kalacağını öngörür. Bir imaj yavaş yavaş belirmeye başlar: fazla uyanık ve yükselen barbarlığa rağmen bir kaç teme^ ot-ğere sadık bir «ben»: aristokratik meşrutiyet, özgürlük, namus ve şem sadakat; tutkulu, çok şey isteyen, büyüleyici, peyzajlara ve insana. >■*-rattığı şeye sanatçı gibi bakan; inanan -veya umutsuzca inanmaya çansan; trajik bir şekilde tarihin ve kendi tarihinin damgasını taşıyan. Czir likle bir ses konuşmakta: son derece nostaljik ve ara sıra zamanın bet-* sesiyle kınlmış gibi. Kronolojik sıra nadiren bozulduğu halde, bu ese: layları akıntıya kapılarak anlatmaktadır: zamanın dışından -mezanr. –tesinden-, uzaktan ve ilgisiz konuştuğu ebediyetin içinden. Ölülcm büyük defterini tutmaktadır, medeniyetlerin ve insanların mezarlıklar:-nı dolaşmaktadır. Bir an geçtikten sonra her tarafı, sfenskleri, Yunar, a-pınakları, sevilen kadınların mezarlanm çılgın odar bürümektedr 5» görkemli eser zamanın tahrip edici gücünü kutlamaktadır: anlatılan. >*-dedilen, hissedilen herşey geçmiş şeylerin hatırasıyla kemirilmekteki; Hafıza kazanmaktadır: hayalederi uyandırmaktadır. Fakat kaybetest-te, daha doğrusu durmadan geçmişin karşısına şimdiki zamanı çı rak ölümle karışmakta ve sonunda hayatı bizzat hayatla yıkmaktacx ama bereket ki yazının sihri imdada yetişmektedir.
«Atala’nın Cenazesi» (Anne Louis Birodet-Trioson, 1808; Louvre müzesi, Paris), «Güzelgözleri kapalıydı, mütevazı ayaklannı bitiştirmişti ve duru beyaz elleri abanoz ağacından bir haçı kalbinin üstüne bastırıyordu.»

; veriden canlandırarak tarih yazmanın yeni bir biçimi, _ rarih üzerine felsefî bir tefekkürdür: İmparator Cons-A-skçağ’ın mirasıyla Hıristiyan dönemin sentezini i i muktedirdir. Ama zamanının siyasî arenasında böyle roktur: Napolyon sadece bir despottur ve Chateaubri-:. 1 ie Fransız Akademisi’ne seçildiği zaman, giriş konuş-. i-masım yasaklamıştır. Ama aynı yıl içinde, Paris-Ku-… (L’Itineraire de Paris â Jerusalem) adlı kitabında se-.■< jrîrak ve sahneye girmeye hazırlanacaktır. 1814’te o da

• yarte ve Bourbonlar Hakkında» (De Buonaparte et des : adı altında bir taşlama yazdı, İsveç’e büyükelçi tayin i 1515’te kendisine vikonduk ünvanı verildi. 1818’de, le

– adlı bir gazete çıkardı ve sağın bütün yetenekli ka-strafında topladı. 1820’de Berlin’e büyükelçi olarak ve iki yıl sonra dışişleri bakanı oldu. Ama bu güçlü ; görünümünün arkasında, Bretagne’daki fundalıkla-tr ianen, Juliette Recamier’ye âşık olan (ve onun «Kurtlar . ■ -.-t rahat ve huzurlu saatler geçiren) ve 1809’dan beri de ır_ razan bir yazar vardı. Daha sonra Restorasyon kâh oto-ü– daha gevşek ve esnek bir politika izledi ve Chateaubri-azledildi. Özgürlükler (özelliklle basın özgürlüğü) :i-£:ğinde, Chateaubriand, milletten kopmaya başlamış

■ – .kadara karşı Journal des Debats gazetesinin açtığı kam-= katıldı. Aydın gençliğin gözbebeği olan yazar 1828’de, —lîc hükümetinin teklifi üzerine Roma büyükelçisi olarak ■_zs:etine geri dönmeyi kabul etti. Fakat Polignac hükü-rîşına geçince istifa etti. 1830 Temmuz Monarşisi’nden _r.r.-ersite öğrencileri Chateaubriand’ı alkışlayarak omuz-i_iJar. Ama artık büyük bir fikir adamı olarak tamnan ya-. fsytarı burjuva monarşisine hizmet etmeyi reddetti, Lo-

:_rpe’i tanımadı, herşeyden elini çekti ve yurdunu terk

< ;:r yıllığına İsviçre’ye gitti. 1833’te, altmış beş yaşında, ît ailesinin mülteci olarak yaşadığı Prag’a hareket etti. Ha-tz göreceğini, bu ailenin ve bu dünyanın artık bir daha di–ecesine öldüğünü biliyordu (tıpkı 1845’te son bir kez da-■ızsği Venedik’in yavaş yavaş denize çökmesi gibi) ama ol-’ “ateaubriand’m şerefi vardı, şatafatı severdi ve simgelerin -î^ıe inanırdı.

•1 de para sıkıntısına düşerek anılarını ölümünden sonra ya-rjzak üzere bir şirkete sattı. 1844’te la Presse gazetesi Na-zznayarte: Mezar Ötesinden Anılar’vn haklarını yeniden sa-

1848 devriminin kanlı olaylarından bir kaç gün sonra öl-:^azzam ve muhteşem bir ulusal cenaze töreniyle Saint = çjdarındaki Grand-Be kayalığına gömüldü.
TARİH, «BEN», ÖLÜM

Chateaubriand’m eserlerinin pek çoğu maalesef unutulup gitmiştir: çok uzun, fazla belagatli ve şekil bakımdan hayli eskimiş olan «Hıristiyanlığın Dehası», «Natchezler», «Şehitler» bugün artık pek okunmamaktadır. Ama bu bütün içinde, ilk kitabı olan «Devrimler Üzerine Deneme»den son kitabı olan «Rance’nin Hayatı»na (Vie de Rance) kadar, sağlam bir tutarlılık vardır: denemesi bir paryanın dünyaya bakışını gösterir ve münzevi yazarının kimliğini su yüzüne çıkarır. Amerika seyahatinin ürünü olan «Natchezler», metinde «Amelie’nin kardeşi» diye bahsedilen bir kahramanın, Rene’nin, nasıl yurdundan kaçıp kızılderililer tarafından evlat edinilmesini istediğini anlatır; Celuta isminde kızılderili bir kızla evlenmek zorunda kalan Rene New Orleans’ta öldürülür ve ölürken karısına sırlarının bir kısmını ifşa eder. Celuta ise uzun zamandan beri kendisini istemiş olan kızılderili tarafından kocasının kanı içinde iğfal edilir. Rene denemedeki talihsiz adamın kardeşidir: kendisi de sürgün edilmiş, Avrupa yalanını, yani doğal ilkel toplumu öldürmüş, «iyi vahşi» mitini ebedî olarak, tasfiye edilmiş olan tüccar sömürge toplumunu keşfetmiştir. «Hıristiyanlığın Dehası»mdan çıkarılmış ve ayn olarak basılmış olan Atala ve Rene adlı kısa romanlar da tarihin dehşeti ve çılgın şiddeti içine atılmış tutkulu bireylerin acıklı hikâyesini anlatır: birinde, birbirlerini seven fakat hiçbir zaman kavuşamayacak olan Hıristiyan Atala ile kızılderili Natchez kabilesinden pagan Chactas; ötekinde, birbirlerine âşık olan fakat bu ensest karşısında dehşete kapılan iki kardeş, Rene ile Amelie.

Rene-Chateaubriand adını bilmediği bir illetin sancısını çekmektedir, her yerde sürgün duygusunu tanır ve her tarafta kopukluğu yaşar, çünkü insan artık ne Yenidünya’nın ormanlarında, ne de muazzam insan çölleri olan büyük şehirlerde yalnızdır. Aşk ve ölüm içinde parçalanan bu kaderler Amerika peyzajlarının, kabile savaşlarının ve doğa ile medeniyet arasındaki çatışmaların fonu üzerinde resmedilir: hayatta hiçbir şey Chateaub-riand’ı insanlar ile imparatorlukların, yani kendini bozup yok eden bu ütopik toplulukların sıkı sıkıya içiçe geçişi kadar ilgilen-dirmemiştir.

Paris-Kudiis Yolculuğu’ndan roman ve otobiyografi şeklinde anlattıklarını bir defa daha ele alır. Bu seyahat ilişkisi, insanın yarattığı şeyler karşısında zamanın önüne geçilemez gücü konusunda kuvvedi bir tefekkürdür: Doğu’yu gezmek üst üste katmanlar halinde tarihî gezmek değil midir? Yok olan Sparta, çürüyen Venedik, büyüyen çöl karşısında yolcu, «yıkımların mukadderliğini», her yerde hazır ve nazır olan harabiyeti, ölümün eserini, her türlü büyüklüğün göreceliliğini ve her türlü gururun boşluğunu hisseder. Chateaubriand, Valery’den çok evvel, medeniyetlerin de insanlar gibi ölümlü olduğunu sezmiştir. □
François Rene de Chateaubriand,

Anne Louis Girodet-Trioson’ur tablosu (1807ye doğru; Sainî-tfs.: Müzesi).
AYRICA BAKINIZ

► |bXnsli Fransız diii ve edebiyatı

– [um Hugo (Victor)
BAŞLICA ESERLERİ

1979 «Devnml~r l. z:r ,

(Essa: Sur les r s\ : jl : ~

1801 Atala-

1802 «Îhnşt^-K : :?.: –

(Le Ger^e : ~ –

Rene.

1809 «Şehitte*» Les V-srr.’. 1811 Paris-Kitd’ms Yj„.

(îtmeraıre ce r=r_î e Jerusalem 1814 «BcnapjK* t;’£r.-V_” Hakkmji.it> et des Bc’jırcr-s

1826 Sonuna* -_v ” Maceralar les . du Demer Arsr-irrıi:

«halva (Voyage en

1827 «Amerika ….Z (Le Voyage en A~=r

1831 «Tarih (Etudes 1836 «Ingiliz EJsh _r – ‘ Deneme» ‘Ess=:5-r_; Litterature Ar.£_a.;=

1838 «Verena Ksr:^r?.

(Le Congres ce V=rı–1844 «Rance nın H.ı.

(Vie de Rance

1848-

1850 Napoleon z

Ötesinden /İt;..:*

(Memoires
■W
‘lUlUll-lD-.1-‘ ~I

■mcz-

TBSSfZZ

3EZZ7*

.icr-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir