Genel

Gaskell, Mrs.

Gaskell, Mrs.

İngiliz kadın yazar (Chelsea 1810- Holyburn, Hampshi¬re 1865). Bir rahibin kızı olan Mrs. Gaskell (asıl adı Èliza- beth Cleghorn Stevenson Gaskelf dir), 1832’de bir ra¬hiple evlenip, eşiyle Manchester’a yerleşerek, İngilte¬re’nin kuzey kesimindeki işçilerin yaşadıkları güç koşul¬ları yakından gözledi. İlk romanı Mary Barton’da (1848), işverenleri şiddetle eleştirip, Thomas Carlyle,
Benjamin Disrali ve Charles Dickens tarafından destek-lenmeye başlandı. 1830’dan başlayarak Dickens’ın Household Wordsad\\gazetesinde çalışıp, Ruth (1853) adlı romanında cinsel ikiyüzlülüğü suçladı. Başyapıtı sa¬yılan North andSouth’ta (Kuzey ve Güney,|1855),ülke¬nin kuzeyinin güneyinden ayrılığı temasını işledi. Yakın dostluk kurduğu Charlotte Bronte’nin ölümünden son¬ra yaşamöyküsünü(T/ıe Life of Charlotte Bronie\ [Char¬lotte Bronte’nin Yaşamı, 1857] yayınlayıp, cinsel özgür¬lüğün, kadın haklarının savunuculuğunu yaptı. Ölü¬münden sonra, Wives and Daughters\(Karılar ve Kızlar, 1866) adlı romanı yayınlandı.
Gasperi, Alcide de: Bk. DE GASPERİ, ALCÎDE. Gasser, Herbert Spencer
ABD’li fizyoloji bilgini (Wisconsin 1888-New York
1963) . Wisconsin Üniversitesi’ni bitiren Herbert Spen¬cer Gasser bir süre hekimlik yaptı (1915). Washington ve St. Louis üniversitelerinde ders verip, profesörlüğe yükselerek (1921), Cornell Üniversitesi Fizyoloji bölü¬mü başkanlığına getirildi (1931). Rockefeller Tıp Araş¬tırma Enstitüsü yöneticiliği yaptı (1935-1953). Erlan- ger’le birlikte bir katot-ışını osiloskopu kullanarak, sinir lifi gruplarının elektrik uyarılarını liflerin kalınlığına göre (kalın lifler uyarıyı daha çabuk iletir) farklı hızda ilettikle¬rini buldu. En ince sinir lifleri olan, 1 cm’nin milyonda 1’i kalınlığında bir zarla çevrili, silindir biçimli proto- plazmalı, miyelinsiz lifler üstüne çalışarak, bu tür liflerin işlevsel .özelliklerini ve anatomik yapılarını açıkladı. Acı, refleks hareketi ve sinir lifleri üstüne buluşlarından ötürü, 1944’te Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü’nü Joseph Erlanger’le paylaştı.
gastrit
Mide mukozasının iltihaplanması. Alkol, tütün, kimya¬sal maddeler, vb. tahriş edici ürünlerden, bakteri ve vi¬rüs kökenli enfeksiyonlardan, alerjilerden kaynaklana- bilen gastritin (ya da mide iltihabı), ivegen biçiminin başlıca belirtileri arasında yemeklerden sonra midede rahatsızlık duygusu, bulantı, kusma, ekşime, iştah yiti¬mi, mide ağrıları sayılabilir; genellikle ortaya çıkmasına yolaçan maddenin belirlenip, alımına son verilmesiyle kendiliğinden geçer. Süreğen biçimi, mide ya da oniki- parmak ülserlerinin, demir eksikliğine bağlı kansızlığın ya da mideyle ilgili başka hastalıkların belirtisi olabilir. Çoğunlukla yaşlı kişilerde görülen körelmeli gastrit, mi¬de mukozasının yozlaşmasının sonucudur.
Gat dağları
Hindistan yarımadasında sıradağ. Gat dağları, Hindis¬tan’ın güney kesiminde, Dekkan yaylasını sınırlandıran iki sıradan oluşur. Ortalama yükseltileri |915-1 525 m arasında değişen Batı Gatlar, Umman denizi kıyısında 1 600 km boyunca uzanır; Godavri, Kiştna ve Cauvery ır¬makları bu sıradan doğar. Kesintili bir tepeler dizisi oluşturan Doğu Gatların ortalama yükseltileri 610 m dolayındadır. Bengal körfezi boyunca Mahanadi vadi¬sinden Nilgiri tepelerine kadar 1 450 km boyunca uza¬nırlar.
Gateshead
İngiltere’nin kuzey kesiminde kent. Tyne ırmağı kıyısın-
da, New Castle upon Tyne’in tam karşısında yeralan, Newcastle yerleşme alanının bir bölümünü oluşturan Gateshead’in nüfusu 196 500’dür. Önemli bir sanayi merkezidir: Tersaneler, demir-çelik sanayisi, kimya sa-nayisi, cam fabrikaları, vb.
Gatling, Richard Jordan
ABD’li mucit (Manay’s Neck 1818-NewYork1923).Ay- rılık Savaşı’ndan önce tarımla ilgili birçok buluş gelişti¬ren Richard Jordan Gatling, 1861’de ilk modern maki¬neli tüfeği gerçekleştirmiştir.
Gaudi, Antonio
İspanyol mimarı (Tarragona yakını 1852-Barcelona 1926). Barcelona’da mimarlık ve felsefe öğrenimi gö¬ren Antonio Gaudi (tam adı Antonio Gaudi y Cor- ne(tir), başlangıçta Viollet-le-Duc’ün, Ruskin’in etkisi altında kalıp, çağdaş üsluba yöneldi. Mimarlık çalışma¬larında, doğrudan doğruya doğadan öğeler kullanıp (bitki ya da hayvan kalıpları), ilk yapılarında (Vicens ko¬nağı [1878-1880], Güell konağı [1885-1889]) geçmişe, Doğu’ya, Venedik sanatına bağlı bir zevkin izlerini yan¬sıttı. Doğal biçimlere olan sevgisiyle bitkilerin yapısını incelemeye yöneldi. 1883’te başladığı Sagrada Familia katedralinin yapımında, özellikle payanda kemerlerini kaldırıp yerine, eğik “sütunağaçlar” koyarak gotik üslu¬bu çağdaşlaştırmaya çalıştı. Dekorun yerini büklümlü kuvvet çizgilerinin aldığı Battlo (1905) ve Mila (1907) apartmanlarından sonra, sarmal eğri biçimindeki bank-ların toprağınbüklümlerine uyduğu Güell parkını büyük
Antonio Gaudi’nin Barcelona’da gerçekleştirdiği yapılardan Mila
bir ustalıkla tasarımladı. Gerçeküstücülerin hayran ol¬duğu Sagrada Famila’yt tamamlayamadan (havarileri temsil etmesi tasarlanan 100 m yüksekliğindeki on iki kuleden dördünü yapmıştır; bunların rengârenk külah¬larında iri harflerle Hosannah yazılıdır) öldü. Katedralin yapımı, öğrencileri tarafından sürdürüldü.
Gaudry, Albert
Fransız fosilbilimcisi (Saint-Germain en-Laye 1827-Pa- ris 1908). 20 yaşında babasıyla Cuvier’nin betimlediği başlıca fosil yataklarını gezen Albert Gaudry, 1850’de Museum’un yerbilim laboratuvarında, kaynı d’Or- bigny’nin yönetimi altında çalışmaya başladı. Doğu’ya giden bir heyette görevlendirilip, Yunanistan, Suriye, Kudüs ve Mısır’a giderek, Yunanistan’da Pikermi yata¬ğını inceledi. Düşüncelerini les Animaux Fossiles et la Géologie de Attique (Attike’nin Fosil Hayvanları ve Yerbilim) adlı yapıtında açıklayarak, fosilbilimde bir dö-nüm noktası olan bu yapıtla evrim öğretisine fosilbilim- sel kanıtlar getirdi.
Gauguin, Paul
Fransız ressamı (Paris 1848-Markiz adaları 1903). Pa¬ris’te bir sarrafın yanında çalışırken, resme hayran bir memur olan Émile Schuffenecker’le tanışan Paul Gau¬guin, boş vakitlerinde resim yapmaya başladı. Gerçekçi resimler yaparken, 1876’da tanıştığı Pissarro’nun etki¬siyle izlenimciliğe yöneldi. 1883’te iflas edip, işini bıra¬karak kendini bütünüyle resme adadı. İzlenimcilerden .ayrılarak Pont-Aven’e yerleşip, kişisel estetik anlayışını
apartmanı.

geliştirmeye başladı. Bir süre Van Gogh’un yanında Ar- les’da kaldıysa da, üzücü çekişmeler sonucunda Pa¬ris’e döndü. Bir süre de Bretagne’da kalarak Güzel An- gele, Zeytinlikte İsa tablolarını yaptı. Sonra Okyanus¬ya’ya yerleşmeye karar verip, 1891’de Tahiti’ye vardı. Orana Maria, TeMatete, Paraunote Vanna, Tahitili Ka¬dınlar, vb. ünlü tablolarını yaptıktan sonra, 1893’te Pa¬ris’e döndü. 1895’te yeniden Tahiti’ye gidip, Never¬more, Te Rerioa, Üç Tahitili, Nereden Geliyoruz? Ne¬yiz? Nereye Gidiyoruz?adlı tablolarını yaptıktan sonra, Tahiti’den Markiz adalarına göçtü. Gözleri nerdeyse görmez halde, yoksulluk içinde öldü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir