Genel

Gelenek ve manevî kararsızlık

Gelenek ve manevî kararsızlık

Modernitenin özelliklerinden biri de, kişilerin, k şadıkları yer, dinî çevre ve aile ile özdeş duymalarıı mesidir. Bu durum, duygusal açıdan ve dinî kuralla geleneklerin sürekliliğine, bağlılığın, gittikçe daha b dit altında olduğunun düşünülmesine yol açıyor. C lık, geleneksel denen toplumlarm işleyişinin dayand melerden biridir. Din duygususunun karmakarışık melerin özgün bir bileşimi olması yeni akımların tı dir. Bu din duygusu kendilerini kendiliklerinden kat zı geleneklerin yeniden özgürce benimsenmesi git Ne var ki bu çağdaş eğilim, genel manevî kararsızlı; ya yönelen bazı olaylarla (mesela manevî dünyayı cek bir belleğin benimsenmesine sürekli olarak çağrı gibi) daha ılımlı hale geliyor. Dolayısıyla, çeşitli dind laşmazlık, entegrizm ve köktencilik gibi tutumların, etkisinde kalıyorlar.

Bugün Roma’nın izlediği siyaset, Papa’nın, kişiliğ matik ve heyecansal etkililiğe dayanarak uyguladığı nüşün çok başarılı bir örneğidir. Nitekim II. Johanne planda, «her şey mübahtır» havasına ve bireylerin ahi ne karşı çıkan eğilip bükülmez görüşleri savunı

ka’daki bağımsızlık yanlısı tanrıbilimcileri Marksistler’le urdukları için mahkûm ediyor; kaynaşmış ve statik bir bütün gördüğü ve böylece yaygınlaştırılması gerektiğini düşündüğü darın eleştirilemeyecek tutadığının ve yapısının üzerinde e ve ısrarla duruyor… Öte yandan, Papalık tarafından resmî yetkili kılınmadığı halde, Alman kardinal Ratzinger, dünyada itenlere açık olan ve dinsel inancın modern dünya ile uygun-ıe sokulmasıyla çok fazla uğraşan piskoposlara karşı açıkça içmiş durumda. Vatikan’ın siyasetindeki ödün vermezlik, Ki-l, kendisini, geleceğe açık ve sapmalara yol açmasından tedir-uğu modemitenin aşılmasını dileyen bir kurum olarak tanımım bir aracıdır. Böylece Katolik Kilisesi, açık seçik düşüncenin eği olmak istemekte ve çağdaş kararsızlıklara cevap verebil-:ünü ortaya koymaya yönelmektedir.

;e’nin, modern dünyaya uyarlanmasından yana olan libe-olikler ile yeni düzeni reddeden ödün vermez Katolikler laki karşıdık, entegrizm kavgasının temelini oluşturur ve : Devrimi’nden sonra, XIX. yy’a ve XX. yyy’a damgasını ştur. Fransa, bu kavganın yeni bir dile gelişme yakın za-tanıklık etti. Nitekim, gelenekçi yetişme tarzına sadık ka-
*. ■ ? v ; ■’ ‘ ■* Tı

\:.*ı

i*+J t’l
« . -s •> «ı ‘ 4

î.. *r\J
*>-f * V *V<f v^v>
♦ İL. – * ‘ •••* ->* î*’ .•>«5 w * 1

ı.-»- , >ı, s.- ■ r i- ^ ,\,v. < ■
lan Lefebvre, Fransız Başpiskoposluğu’mm tutumuna rağmen, din adamlarım eski yöntemlerle Econe (Valais) seminerinde yetiştirmeye, ayinlerini Latince olarak yapmaya, eski kateşizmi öğretmeye ve kendisini yetkilerinden yoksun kılmış olan Papalık’a rağmen, yeni rahipler atamaya devam etti.

Katolikliğin yakın tarihinde entegrizm ve inanca uygun olduğu ileri sürülen bir geleneğe bağlılık çevresindeki tartışmalar ağır basar. Buna karşılık Protestanlığın yakın tarihi, köktencilik girişimiyle ilişkili olması bakımından dikkati çeker. Entegrizmin geleneğe dönüş temeli üzerinde öğretisel bir toparlanma olmasına karşılık Protestan köktenciliği «Tanrı Kelamı»na yani, hatasız olduğu ileri sürülen ve dinsel doğruluğun biricik kaynağı olarak görülen Incil’e tam anlamıyla dönmek gerektiğini savunur. Çağdaş fikirler karşısında, «temel» değerlerin saygınlığım geri vermeye ve Isa’mn sözünü, bütün bilgiççe yorumlara tercih etmeye yönelen ve «İncilci» diye adlandırılan bu Protestanlık eğilimi, Fransa’da, özellikle Fransa İncil Federasyonu tarafından temsil ediliyor. Bu eğilimin temel özellikleri, yüce bir otorite olarak kabul ettiği Incil’e bağlılık, inançların ve uygulamaların kesinlikle belirlenmesi (dinsel öğretide çoğulculuğun reddedilmesi, günah çıkarmanın önemi), Katoliklerle birleşmenin kabul edilmemesi ve günahkar olduğu düşünülen dünyaya karşı çıkmasıdır. Fransa’da azınlıkta olan Incilcilik, ABD’de yaygındır ve hiç kuşkusuz nüfusun dörtte birini etkilemiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir