Sesleri tel, plak, bant gibi herhangi bir cisim üzerine kaydedip, daha sonra bunları dinlemek için kullanılan cihaz. Gramofon’un tarihi 1877’de Edison’un keşfettiği aletle başlar. Bu aletle bir diyafram, iğne ve iğnenin üzerinde gezdiği kalay yaprağı kullanıldı. Kaydetme ve dinleme işleri için iki ayrı sistem vardı. Bu zamana kadar fonograf olarak adlandırılan alet, 1885’de telefonun kaşifi Bell’in kaydetmede balmumu kullanarak geliştirdiği makina ile birlikte grafofon adını aldı. îlk defa Graham Bell’in kullandığı silindir disk üzerinde çalışan Alman Berliner,kaydetme sistemini geliştirerek plak üzerindeki çizintilerin derinliğine değil de yanlamasına olmasını sağladı. Berliner’in bu alanda kullandığı plakların ilkleri, üzerlerine balmumu sıkılmış çinko plaklardı. Grafofonun adı Berliner tarafından gramofona çevrilerek bu isimle patenti alındı. Berliner’in gramofon’a getirdiği yeniliklerin en önemlisi sadece bir plağa kaydedilebilirle problemini ortadan kaldırarak kopyalanabilen plakları bulmasıdır. Berliner’in bu alanda yaptığı diğer bir önemli çalışması da gramofon sanayinin kurulmasına ön ayak olmasıdır.
gramofon sanayinin kurulmasına ön ayak olmasıdır. îlk gramofondan Berliner’in yaptığı gelişmiş olanına kadar gramofonlar diyafram, kaydedici iğne, ses kaydedilen plak ve bir borudan müteşekkillerdi. Herhangi bir ses gramofona söylendiği zaman, diyafram titreşerek kaydedici iğneyi harekete geçirir. İğne plak üzerinde çeşitli hareketler yaparak plağı çizer. Bu sesler dinlenilmek istenildiği zaman ise, plak döndürülerek iğnenin çizintiler üzerinde yürüyen iğne diyaframı titreştirir. Diyaframın titreşmesi ile meydana gelen küçük çapta ses dalgaları ucu huni biçiminde açılmış bir boru ile yükseltilerek duyulacak şekle getirilir.
2 0 . y.y.’da teknoloji ile birlikte gramofon da büyük gelişmeler göstermiştir. Önceleri kol ile çalıştırılan gramofonlar,
çeşitli gelişmelerden sonra elektrik motoru ile işlemeye başlamıştır. Hızı ayarlanabilen bu motorlar sayesinde bir plağa değişik miktarda kayıt yapmak veya kaydedilmiş sesleri istenilen hızda dinlemek mümkün olmuştur. Garomofonun gelişmesinde plak önemli bir yer tutar. Günümüzde kullanılan plaklar mikroyivli PVC disklerdir. Bu plakların en önemli özelliği pratikte kaydetme imkânı bulunmamasıdır. Plakların doldurulması için özel bir ana plak kullanılmakta, bundan çıkarılan kopyalar gramofonlarda kullanılabilmektedir.Plakların bu özelliği bir dezavantajdır. Ancak kaydedilen seslerin aslına çok yakın bir netlikte dinlenebilmesi bunu önemli bir faktör olmaktan çıkarmaktadır. Yine yüzyılımızda büyük gelişme gösteren pikap kafaları ve iğneleri günümüzde plak ve iğnenin yıpranmaması için elden geldiğince hafif olarak yapılmaya çalışılmakta,sesin niteliği için de bu kısımlar kıymetli taşlardan yapılmaktadır. Otomatik pikaplarda herhangi bir plak bittiği zaman, makinaya müdehale edilmeksizin plak değiştirilebilir. Bugün ilk gramofondan beri kullanılan huni biçimli boruların yerini, hoparlörler almaktadır. Bunlardan elde edilen ses metalik olmakla birlikte borudan elde edilenden daha nettir. Günümüzde ismi değişen gramofon artık pikap diye isimlendirilmektedir.
Gramofonun yaygın olarak kullanılmasını sağlayabilecek olan bu kadar cazip gelişmeler dahi, teyp cihazlarının
pikapların yerini almasına mani olamamıştır. Teyp cihazlarının gramofona tercih edilmesinin sebebi kaydedilen sesin daha net olarak ve uzun süre sonra dinlenebilmesi, daha kolay kullanılabilmesi, pratik olması ve bu cihazlarda kullanılan kasetlerin ucuz ve daha çabuk çoğaltılabilmesi ve üstüne başka kayıt yapılabilmesi gibi kolaylıklardır.