wiki

HAMMÂD BİN ZEYD

Fıkıh ve hadîs
âlimi. Künyesi Ebû îsmâil, tam ismi ise
Hammâd bin Zeyd bin Dirhem’dir. Aslen
Basralı olan Hammâd bin Zeyd, 98 (m. 716/
yılında doğmuştur. Ezd kabilesine mensup
olup, Cerir bin Hâzım hânedânının esirlerindendi.
“El-Ezrak” ismiyle de tanınır,
tmâm-ı â’zam Ebû Hanîfe’nin muâsın (çağ­
daşı; olan ve Basra’nın en büyük âlimi
kabûl edilen Hammâd bin Zeyd, 179 (m.
795; yılında vefât etmiştir.
Hammâd bin Zeyd mühim bir devrede
yaşamış olup, Sâbit Benânî, Enes bin Şîrîn,
Abdülaziz bin Suhayb, Âsim el-Ahvel,
Muhammed bin Ziyâd el-Kureşî, Ebû
Hamza el-Dab’î, Ca’d Ebî Osman, Ebû
Hâzım Seleme bin Dînâr, Şuayb bin Habbâb,
Sâlih bin Keysân, Âbdülhamîd
Sâhibu’z-Ziyâdî, Ebû İmrân el-Cûnî, Amr
bin Dînâr, Hişâm bin Urve, Ubeyduüah bin
Ömer, daha başka tâbiînden olan ve daha
sonraki âlimlerden ilim öğrenmiş ve hadîs-i
şerif rivâyetinde bulunmuştur.
Hammâd bin Zeyd, derin ilim sâhibi,
kalbi hikmetlerle dolu, meziyetlerin en güzeline
sâhip ve ebrânn (iyi insanların; amelini
kendisine amel olarak benimsemiş,
müstesna bir zâttı. Nitekim Abdurrahman
bin Mehdî şöyle der: “İnsanların imâmlan
kendi zamanlarında: Kûfe’de Süfyân-ı
Sevrî, Hicâz’da Mâlik, Şam’da el-Evzâî,
Basra’da Hammâd bin Zeyd’dir.”
Asnmn büyük fakîh ve muhaddislerinden
olan Hammâd bin Zeyd’in büyüklü­
ğünü birçok âlim itiraf etmiştir. Nitekim
Ubeyy, Abdullah bin Mübârek’in şöyle
dediğini nakleder: “Ey ilmi taleb eden,
Hammâd bin Zeyd’e git. Hilimle (yumuşaklıkla)
ilmi taleb et. Sonra öğrendiklerini
kaydet.” Ahmed bin Saîd ed-Dârimî de Ebû
Âsım’dan şöyle nakleder: “îslâmda onun
gibi heybetli birini bilmiyorum.” Hammâd
bin Zeyd’le ilgili olarak Fatr bin Hammâd
şöyle der.“Mâlik’in yanına gittiğimde,
Basra âlimlerinden sadece Hammâd bin
Zeyd’i bana sordu” Ibni Mehdî “Ben, sünneti
ve hadîsi Hammâd bin Zeyd’den daha
iyi bilen birini görmedim” der. Yahyâ bin
Yahyâ en-Nişâbûrî de, “Ondan daha üstün
hadis hâfizmı görmedim”, Ahmed bin Hanbel,
“Hammâd bin Zeyd, bize Abdülvâris’den
daha sevimlidir. Hammâd ehl-i din ve
İslâm olan, müslümanlann imâmından
olup, bana Hammâd bin Seleme’den daha
sevimlidir”, Yahyâ bin Muîn “Hammâd
bin Zeyd Abdülvâris, tbni Uleyye esSekâfî
ve tbni Uyeyne’den daha sâbittir”,
Ebû Zur’a “O, Hammâd bin Seleme’den
daha sâbit, hadîsi daha sahih ve daha
yakîn sâhibidir.” Hâlid bin Hıdâş, “Oinsanların
akıllılarından ve gönül erbâbındand
ır .” Ibni H ıbbân ise “ O, sik â
âlimlerindendir” diye kaydeder. Bu arada
Muhammed ibni Munhâl ed-Darir, Yezîd
bin Zerî’den şöyle işittiğini zikretmektedir:
“Ona Hammâd bin Zeyd hakkında ne dersin?
Hammâd bin Zeyd mi, yoksa Hammâd
bin Seleme mi daha sâbittir?” diye
sorulduğunda, “Hammâd bin Zeyd” cevâ­
bını verdi. Vekî’ ise, “Onu ancak Mis’ar
bin Kedâm’a benzettik” der.
Hammâd bin Zeyd’in kendisinden
ise tbni Mlibârek, Ibni Vehb, Yahyâ bin
Kattân, IbniUyeyne, Süfyân-ı Sevrî, îbrâ-
him bin Ebî Able, Müslim bin İbrâhim,
Müemmil bin îsmâil, Ebû Üsâme, Süleymân
bin Harb, Amr bin Avf, Ali bin elMedînî,
Kuteybe, Muhammed bin Zenbür
el-Mekkî, Ebu’l Eş’âs Ahmed bin Mıkdâm
el-Iclî ve daha birçok âlim rivâyette
bulunmuştur.
Jîammâd bin Zeyd, gerek tmâm-ı â’zam
‘•Ebû Hanîfe’ye, gerekse dört halifeye karşı
tam ve ölçülü muhabbet beslemekteydi.
Nitekim Hâlid bin Hıdâş, ondan şöyle nakleder: “Eğer sen Hz. Ali, Hz. Osman’dan
daha faziletli dersen, Resûlullahın eshâbı
böyle söylemediği için, onlar ihânet etti
demiş olursun” buyururdu.
Hammâd bin Zeyd’in rivâyet ettiği
hadîs-i şeriflerden ba’zılan şunlardır:
“Hayra delâlet eden, onu yapan
gibidir.”
“M isâfirin, ev sâhibi üzerinde
hakkı üç gündür. Bu üç günden fazlası,
sadakadır. Misâfir, onlardan aynisin
ve onları (ev sâhiplerini) günaha
sokmasın. ”
“Kim, belâya düçâr olmuş birini
görür de, beni ona verdiği belâdan
uzak bulunduran Allaha hamdolsun,
(içinden) beni sana ve diğer birçok
insanlara üstün tuttu derse, Allah bu
kulunu o belâdan muhafaza ed er.”
“ D în in iz d en ilk te rk e ttiğ in iz
namazdır (namaz olacaktır).”
“Yem ekten bir sa’ edâ ediniz (fitra
veriniz).”
“Hayanın hepsi, hayırdır.”
“Kim Allahın kitâbından bir h a rf
okursa, on iyilik vardır. B en eliflâmmîm
bir h a rf demiyorum. Fakat elif
bir harf, lâm bir harf, mim bir h a rf
olup, otuz sevap vardır.”
Ebû Hureyre’den naklettiği hadîs-i
şerifte, Peygamber efendimiz, “Hiçbir
kim seyi ameli C ennete koym az”
buyurdu. Bunun üzerine “Seni de mi yâ
Resûlallah?” denildiğinde “B en i de!
M eğer ki, Rabbim beni rahmetiyle
ö rte” buyurdu.
“Çok olur ki, Allahü teâlâ bu dînini
fâcir kimse ile kuvvetlendirir.”
“Kim, güç durumda olana yardım
ed er veya hibe ederse, Allahü teâlâ
A rş ’inin gölgesinden başka hiçbir gölgenin
olmadığı kıyamet gününde onu
gölgelendirir. ”
Hammâd bin Zeyd, Hâkim bin Hızâm’
ın şöyle buyurduğunu nakleder: “Resûlullah
, fa n ım d a olm ayanı satm am ı
yasakladı.”
Yine Hammâd, Abdullah bin Mes’ûd’
un şöyle anlattığını belirtir: “Resûlullah
(Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, Lebbeyk
lâ şerike leke lebbeyk, lebbeyk,
innel ham de ve’n-ni’mete lebbeyk.)
diyerek telbiyede bulunurdu.”
O, Enes bin Mâlik’den şöyle rivâyet
eder: “Resûlullah yatağına girdiğinde
“Bizi doyuran, bizi içiren, bizi sığındı­
ran Allaha hamdolsun, O, kâfidir ve
sığm aktır” buyururdu.
Yine, O, Enes bin Mâlik’den nakleder:
“Resûlullah, insanların en güzeli, en
cömerdi, en şecâatlısıdır.”
Hammâd bin Zeyd buyurdu ki: “Dünyâ
hakkında zühd ve kanâat sâhibi olmak
kadar şeytanın belini kıran birşey yoktur.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir