Hastalık Değil, Zihinsel Bir Farklılık Disleksi
Haftanın günlerini öğrenebilecek mi?”, “Mars’ta yaşam üzerine konuşabiliyor, ama 2 ile 2’yi neden toplayamıyor?”,
“Niye okulda iyi değil?”, “dede”yi neden “bebe” diye oku
yor?”, “ b ve d harfleri arasındaki farkı göremiyor mu?”,
“Anlamını bildiği bu kelimeleri neden okuyamıyor?” “Neden aklı kadar başaramıyor?’’, “Dört farklı aritmetik probleminin hepsine birden neden aynı cevabı veriyor?”, “Çok iyi bir çocuk, çok çalışıyor ama neden yapamıyor?”, “Her yıl aynı
noktada, sanki yalnızca yaşı büyüyor”. Anne babalarda bu sorulan uyandıran çocuk kimdir? Onlar okulda başarısız, ama zeki çocuklardır. Bu çocuklar “çini’yi “için” diye okurlar. 41’i 14 yazarlar, p’yi d, d’yi b yazarlar ve bir kelimeyi oluşturan harflerin sırasını hatırlayamazlar. Ödevlerini tahtadan alamazlar, kaybederler, kitaplarının yerini unuturlar, eşyalarını kaybederler, içinde bulundukları yılı, günü ve mevsimi ayırt edemezler. Kahvaltıya öğle yemeği diyebilirler; dün, bugün ve yarını karıştırabilirler. Gördüklerini hatırlayamazlar ya da zihinlerinde canlandıramazlar. Bu çocuklar sınıfta öğrenemezler. Bu çocuklar, bir cümle ya da fikrin ortasından başlayabilirler ya da bir cümlenin ortasında durabilirler. Bazı durumlarda toplama, çarpma yapabilirler; ama çıkartma ya da bölme yapamazlar. Kimi zamanda matematiği yalnızca zihinden yapabilirler, ama yazamazlar. Kelimeleri yüksek sesle okurken harfleri ve heceleri atlayabilirler ya da ekleyebilirler.
i I k bcifUWhıw 9!)n
bm I % ia^^üraSl^G sm^ı
tZ%tÎ& n*1W km b i
ûi)nb’32i^^lbinıoil(nûifvı/^fi . |rthrp(iWı
&5«(n timim
w, Mfflfci ÇbsHsîbı^4,^ içkice n»lt>v’
ÜIhıyorİ4r 1 d(mitbMcv-e,
Un bi İAnfiV« ^niK«1
^kfrhtftı5^MA^esv’^Tk1X%ı<ik 5flfl ra Mmhi/ b‘ıkhdrdW ^ İM i)o|<v| Ma İfaydı/,
‘ipSİtoi«’ <*iY)irflİW tever^’b’ ,y€ MKigi/ugp+ifr
dil yi. ttawâıob< û^ur b,ıA ,bı^9onr#fl vwf)i yigrUfttffjı/rirdyftiDfk lvc b4rcs!Hint’tik <fe< KPfkık* bo/fjûKin
bUl ûtoruj(Alo fokdlir’-e 0/0+1/f^’ ^«l^bi’V h{it\\)H(s§0(\r -g\Jc gffl.k ^ ^^bük aiımmol difUriju MfoVı ftiMebi, son
a-] A^dTyJ^-
ALTI YAŞINA GELEN tüm normal çocuklar artık bir eğitim alabilecek zihinsel gelişim düzeyine gelirler. Okula giderler ve ilk öğrendikleri şey okumaktır. Öğrenme bozukluğu adı verilen sorunu yaşayan çocuklarda ise bu hazırlık henüz tamamlanmamıştır. Öğrenmeye yardım eden zihinsel ot^Mvvm^otv \m\ \y&k\Ys\\’M4m “‘jetedl ûegMu. Ok\ıyamaz\aî, gazamaz\at, matematikte zorluklar yaşayabilirler; ancak zekâ düzeylerinde bir sorun yoktur. Bu çocuklar, özellikle öğrenme bozukluğunun tanınmadığı toplumlarda okulda ve ailelerinde “anlaşılamama” sorunu ya-
şarlar. Okuyamadıkları ya da yazamadıkları için zekâ düzeylerinden kuşku duyulur. Aileler paniğe kapılır, öğretmen öğretememenin sıkıntısını duyar ve giderek büyüyen bir sorunlar yumağıyla çoğunlukla herkes çocuğa yüklenir durur. Tabii bu yüklenme biraz boşadır, çünkü çocuğun bu farklı durumuna ilişkin pek bir şey bilinmiyordur. Yalnızca öşjetmekvatdvt. Bu tablonun sergilendi-çorak \çvc\’o« &okwt u,ftwo\ayk’o« olgunlaşmamışlık” ya da “minimal beyin disfonksiyonu”; bir eğitimci “öğrenme bozukluğu” adlandırmalarını kullanır.
Öğrenme bozukluğunun son yıllarda en çok kabul gören tanımı 1988 yılında
ABD Ulusal Öğrenme Bozukluğu Birleşik Komitesi (NJCLD) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre, “Öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren heterojen bir bozukluk grubudur”. Bu bozuklukların bireyin yapısıyla ilgili olduğu ve merkezi mvt \m\M\vgm
bağlı olduğu varsayılıyor. Ayrıca kendim idare etme, sosyal algılama ve sosyal etkileşim sorunları da birlikte görülebilir. Bu tanım, sorunun yaşla birlikte düzelmediğini ve öğrenme bozuklukları ile
öğrenme sorunlarının farklı olduğunu vurgulamaktadır. Öğrenme bozukluğu, genel kapsamlı bir terim; çünkü, çok sayıda sorunu içeriyor. Örneğin, okuma sorunları için disleksi (dyslexia), yazı sorunları için disgrafı (disgraphia), matematik sorunları için diskalkuli (dyscalcu-lia) terimleri kullanılıyor ve öğrenme bozukluğu bu sorunların tümünü içeriyor. Öğrenme sorunlarından diğer bir grup da hiperaktivite ve dikkat eksikliği bozukluğu gibi terimlerle adlandırılıyorlar.
Öğrenme bozukluğunun ortaya çıkmasının tek bir nedeni yok. Doğum öncesi (yetersiz beslenme, annenin geçirdiği enfeksiyonlar, ilaç kullanma…), doğum sırasında (uzun ve zor doğum, plasenta ve göbek kordonu anomalileri…), doğum sonrası (doğumdan sonra nefes alana kadar geçen sürenin uzunluğu, erken yaşta ateşli hastalık, başa hızlı darbe…) ve kalıtsal (ailelerde öğrenme bozukluğu olan başka kişilerin de olması) etmenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Öğrenme bozukluğunun ortaya çıkma nedeni ne olursa olsun, önemli olan ailelerin ve eğitimcilerin sorunun varlığını kabul edip çözüme yönelmesidir. Bu çocukların aileleri doğal olarak diğer anne babalara göre farklı duygular yaşarlar. Kimisi sorunun nedenini dışarıda görür ve çözümü, okul-öğretmen gibi dış etmenleri değiştirmekte arar. Kimisi suçluluk duyar, kızgınlık hisseder. Endişe veren bu durum, anne babaları depresyona kadar sürükler. Tüm bunlar, aslında vurr.1-nun varlığını kabul edememevie ılciı tepkilerdir. Çocuk ve anne ?ih i,xr.-dan en olumlu yaklaşır., anne rır^n::r. sorunun \ arlığını kabı.! eieres. , diyardım yoluna seçebilmeydi:. Er. cur. ve yeterli yardımın verilebilmesi şansı “Evet, benim çocuğumda öğrenme bo-
zukluğu var.” diyebilmeyi yürekten başarmayla artar.
Öğrenme bozukluğu olan çocuk neler hisseder, neler yaşar? “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum.”, “Ben yeterince iyi değilim.”, “Ben aptalım.”, “Ben çeıi zekâlıyım.”, “Kimse beni sevnâyar.” ¿r duygu ve düşünceler öğrenme b :_-ı ğu olan ve psikolojik desıekı —. _ -cukların hissertrikierıniirı – •
kısmı. Baı…. _ –
~.!er.en pes ‘unr.aCîgınaan senamı se\-memeMne ve kabul etmemesine yol açan duygu ve düşüncelere sahip olur. Kendi dünyasını hep yanlışlardan (yanlış yazan,
Kedi kelimesi önce fonolojik bileşenlerine parçalanır ve tanınır. Tanındıktan sonra, daha üst düzeydeki bilişsel süreçlere girer. Disleksililerde kodun çözülmesi işlemi gerçekleşemez. Böylece, okuyucu anlama geçişi sağlayan bilişsel süreçlerini kullana-
KOD
ÇÖZÜMLEME
varr-iCiS: iiü/iina;:. Keneme bizimdir. Geç olgunlaştığı için bagımMZ bir birey olmak adına kazanacağı beceriler, daha geç kazanır. Toplu taşım araçların: kullanmak, para hesabı yapmak, basit yemekler pişirmek, saati anlamak, masa hazırlamak, yatak toplamak, telefon kullanmak gibi işleri kendi başına başarmayı öğrenmek ona iyi gelir. Çünkü, bağımsızlığa geçişte bu becerileri kazanmış olmak oldukça önemlidir.
En sık rastlanan öğrenme bozukluklarından olan disleksi ile ilgili ilk bulgular, 1896 yılında bir Ingiliz doktor olan W. Pringle Morgan tarafından elde edildi ve British Medical Journal’da yayınlandı.
Akıllıyım, Yaratıcıyım,
yanlış okuyan, vir.l: bir dünya ch:i. £ ni “vanlii” r . ‘-
Disleksiliyim
ık
\l riî.ı .:K.:icsiiHİc 14 yaşında olan Peıvy adındaki erkek çocuğunun her zaman jkıllı ve zeki bir tutum içinde olduğunu, yaşıtlarıyla kıyaslandığında oyunlarda hızlı olduğunu ve arkadaşlarından geride kalan hiçbir yönü olmadığını, ancak okuyamadığını belirtiyordu. Bu dönemlerde disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülüyordu. Çünkü, disleksinin en belirgin özelliklerinden biri harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıydı. Bu bakış açısından yola çıkan bir düşünceyle dis-leksiyle baş etmek için göz eğitimleri yaptırılıyordu. Daha sonra yapılan çalışmalar ise disleksinin görmeyle ilgili bir bozukluk olmayıp dil sistemiyle ilgili bir bozukluk olduğunu ortaya koydu. Bugün göz eğitiminin disleksiyle yaşamayı kolaylaştırmadığı da artık kesinlikle kabul gören bir gerçek. Bugünkü bilgilerin ışığında, disleksi, fonem adı verilen dil birimlerinin birbirinden farklılıklarının ayırt edilmesi sırasında ortaya çıkan bir bozukluk.
Disleksi, genellikle çocukluk döneminde, okumaya başlama aşamasında fark ediliyor. Bir hastalık değil, ama okumayla ilgili zihinsel süreçlere ilişkin bir farklılık. Bozukluğun bilim adamlarına en çok zorluk çıkaran yönlerinden biri de bu özelliği taşıyan çocukların hiçbirinin birbiriyle tam bir benzerlik içinde