Hastalık

Hastalık

HASTALIK

Bir canlı rganizmanın bütünündeki ya da ayrı organ y،ı da sisterrMrindeki normal işlevlerin bozulması durumu. Hastalıkterimi, bir organizmanın çevresine uyumlu bir biçimde yanıt vermesinin bozulması biçiminde de tanımlanabilir.

Hastalık kavramı, tarih boyunca değişmiştir. Hippokrates gibi bilim adamlarının hastalıkları aynı zamanda doğal süreçler olarak da ele almayı öğrenmelerine ka- dar, ilk insanlar hastalıkları yalnızca tanrısal kaynaklı saymışlardır. Hippokrates döneminden hücre kuram.-  geliştirilmesine ve modern tıp biliminin ortaya çıkmasına kadar da, yalnızca, hastalık sonucu ortaya çıkan büyük değişiklikler hastalık belirtisi (semptom) olarak kabul edilmiştir. Hastalıkların mikrobiyolojik özellikleri de, yakın dönemlere kadar anlaşılamamıştır.

En basitinden en karmaşığına kadar, bütün organiz­malar hastalanırlar. İnsanları etkileyen hastalıkların sa­yısı binleri bulur. Bazı hastalıkların nedenlerinin hâlâ belirlenememiş olmasına karşılık, bedene saldıran ya da bedeni başka türlü etkileyen canlı ya da cansız et­kenlerden, çeşitli çevresel ve ruhsal koşullara, kalıtım etmenlerine kadar pek çok neden de, belirlenmiştir. Çeşitlilik nedeniyle, hastalıklar belirli gruplara ayrılabi­lir. Bu maddede yalnızca çocuk hastalıkları, meslek hastalıkları ve hayvan hastalıkları incelenecektir. Öbür hastalık ve hastalık öbekleri, çeşitli hastalıkların tek tek maddelerinde ve ilgili organlar ile sistemler ASALAK HASTALIKLARI, BAĞIŞIKLIK YETMEZLİĞİ HASTALIK­LARI, ENFEKSİYON HASTALIKLARI, GENETİK HAS­TALIKLAR, KEMİK HASTALIKLARI, SINIR SİSTEMİ HASTALIKLARI, ÜREME SİSTEMİ HASTALIKLARI, vb. maddelerde verilmiştir.

ÇOCUK HASTALIKLARI

Çocuklar, gelişme ve yaşlanma süreçleriyle ilgili hasta­lıklar dışında, erişkinlerin hastalıklarının çoğuna tutul­maya yatkındırlar. Bununla birlikte nitelikleri nedeniyle bazı enfeksiyon hastalıkları çocuklukta görülür. Bunla­rın çoğu üst solunum yolları hastalıklarıdır.

En yaygın çocuk hastalıkları, suçiçeği, kızamıkçık, kı­zamık, kabakulak ve çocuk felci gibi virüs kökenli has­talıklardır. Reye.sendromunu da içine alan virüs enfek­siyonları, merkez sinir sistemi yıkımına neden olurlar. Bakteri kökenli yaygın çocuk hastalıkları, boğmaca,-kı­zıl ve kuşpalazını (difteri) içerir.Zatürree, menenjit,orta kulak iltihabı ve sinüzit, çocuk hastalıklarının sık rastla­nan ihtilatlarıdır.

Kızamığa bağlı enfeksiyonlar, zatürree ve boğmaca gibi solunum yolları hastalıkları, dünya çapında çocuk ölümüne yol açan hastalıkların başında gelirler. İshal, gelişmekte olan ülkelerde hastalık sonucu ölümlerin aşağı yukarı tek nedenidir ve özellikle sütbebeklerinde öldürücüdür. Tetanoz da önemli ölüm nedenlerinden biridir. Günümüzde, çocuk hastalıklarının çoğu aşılarla önlenebilmektedir ve çiçek hastalığı, aşılama kampan­yaları sonucunda aşağı yukarı dünyanın her yanında or­tadan kalkmıştır. Gelişmekte olan bölgelerde, sağlık ku- rumlarının, beslenme ve sağlık korumanın yetersizliği ile sağlık durumunun genel olarak kötü olması nedeniy­le, ölüm oranları hâlâ yüksektir.

Çocukluk dönemi aşılama programları, sözgelimi difteri؛-؛boğmacaı-؛tetanoz ve kızamık؛- kabakulak- kızamıkçık gibi karma aşıları içerir. Çocuklar genellikle

2 aylıkken drfteri-boğmaca-tetanoz karma aşısı yapılır ve ağızdan çocuk felci aşısı verilir;12-6؛ ay sonra ikinci bir difteri-boğmaca-tetanoz aşısı yapılır. Kızamık kaba  kulak kızamıkçık karma aşısı her 5 ya da 10 yılda bir ya­pılır. Çocuk felci aşısı 4 yıl sonra ya da salgın dönemle­rinde yinelenir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Ço­cuk Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Kalkınma Prog­ramı, Dünyaifîankası, Rockefeller Vakfı ve Rotary Inter­national gibi kuruluşlar, aşıyla önlenebilen çocukluk hastalıklarını bütünüyle ortadan kaldırmak amacıyla, çocuk hastalıklarına karşı dünya çapında büyük ölçekli aşılama programları uygulamaktadırlar. (Ayrıca bk. BESLENME BOZUKLUĞU HASTALIKLARI, BOĞMA­CA, ÇOCUK FELCİ, KABAKULAK, KIZAMIK, KIZAMIK­ÇIK, KIZIL, KUŞPALAZI, MENENJİT, SİNÜZİT, ZATÜRE

MESLEK HASTALIKLARI

Çalışılan ortamda zehirli kimyasal maddelere, ışınıma, gürültüye, vb. zararlı etkilere uğrama sonucu ortaya çı­kan hastalıklar, meslek hastalıkları sınıfına girer. Meslek hastalıkları topluca, gelişmiş sanayi ülkelerinde önemli bir hastalık ve ölüm nedeni oluşturmaktadırlar. Düzen ve deneyimden yoksun olan sanayileşmenin yeni baş­ladığı ülkelerdeyse, çalışma koşulları çoğunlukla gü­venli olmadığından, daha da yaygındırlar.

Meslek hastalıklarının kökeni, oldukça eskiye daya­nır. Sözgelimi akciğer hastalıkları ile madencilik arasın­daki ilgi, yüzyıllardır bilinmektedir. Sanayi devriminin başlamasıyla daha başka birçok meslek hastalığı ortaya çıkmıştır. Sözgelimi meslekle ilgili ilk kanser, Ingiliz ba­ca temizleyicilerinde gözlemlenmiştir (kansere yol açı­cı maddeler içeren kurumdan kaynaklandığı düşünül­mektedir). XIX. yy’da sanayileşmiş bölgelerde çalışan insanlar arasında görülen çok sayıda meslek hastalığı arasında, keçe (fötr) hazırlanmasında cıva nitrat kulla­nan şapkacılarda çok sık görülen cıva zehirlenmesi, kibrit yapımında kullanılan ve yüzün kemik yapısının bir bölümünü aşındıran fosforun neden olduğu fosfor nek­rozu, kildeki silis tozlarının solunmasından kaynakla­nan ve çömlekçilerde çok sık görülen bir akciğer hasta­lığı olan silikoz, basımevinde çalışanlarda görülen, kur­şun baskı harflerinden kaynaklanan kurşun zehirlen­mesi, vb. sayılabilir.                                                                        ١

GÜNÜMÜZDEKİ MESLEK HASTALIKLARI

Günümüzde başlıca meslek hastalıkları arasında çeşitli tozların, vb. madde parçacıklarının yol açtığı akciğer ve solunum yolları hastalıkları, plastik ve bilgisayar çipleri gibi nispeten yeni ürünleri üretmekte kullanılan birçok kimyasal maddenin yol açtığı hastalıklar sayılabilir. Has­talık sorunu, “sinerjizm” adı verilen bir olgudan dolayı daha da karmaşıklaşır; sinerjizm, bedendeki bir mad­denin zehirleyiciliğinin, başka zehirleyici maddelerin de var olması durumunda artmasıdır. Sözgelimi, sigara içen bir asbest işçisinin, akciğer kanserine yakalanma olasılığı, sigara içmeyen işçilere oranla daha yüksektir. Biyolojik etkenler. Hastanelerde çalışanların, hepatit B, daha ender olarak da, AİDS gibi enfeksiyon hastalıkları­na yakalanma olasılığı vardır. Tarım işçileri, hayvanlar­dan geçen birçok hastalıkla karşı karşıyadırlar; sözgeli­mi, yün ve post işleyen işçiler çoğunlukla öldürücü bir bakteri hastalığı olan şarbon hastalığına (Bk. ŞARBON) yakalanabilirler. Bitkilerle ve bitkisel ürünlerle uzun sü­reli uğraşmak da, bazen astım ve saman nezlesi, vb. alerji hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur (Bk. ALERJİ).

Fiziksel etkenler. Gürültü, ışınım, sıcak, soğuk, düşük frekanslı titreşimler, işyerlerindeki hastalığa yol açan fi­ziksel etmenlerin başlıcalarıdır. Sürekli sağırlığa neden olabilen gürültü, yüksek tansiyon gibi bozukluklara yol açan stres, en sık rastlanan hastalık nedenleridir. Bunla­ra özellikle 1980 yıllarının sonlarında Batı ülkelerinde yaygınlaşan, başlıca belirtileri ellerde ve kollarda ağrı (bazen de kısmi işlev yitimi) olan bilek oluğu sendromunu eklemek gerekir. Işınımlardan kaynaklanan kanser­ler, ilk olarak, ışıldayan radyumlu saat kadranları boya­yan işçilerin kansere yakalandıkları 1920 yıllarında araştırmacıların dikkatini çekmiş, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana radyoaktif maddelerin yaygın biçimde kullanılması, özellikle nükleer enerji santrallarında, nükleer silah fabrikalarında ve nükleer enerjiyle çalışan gemilerin yapıldığı tersanelerde çalışan işçiler arasında, kansere yakalananların sayısı artmıştır.

Bilgisayar monitörlerinin de çeşitli meslek hastalıkla­rına yol açtıkları belirlenmiştir. Bunlar arasında göz yo­rulması ve bozulması, hızlı yazma gerekliliğinden kay­naklanan stres, vb. sayılabilir.

Akciğer toz hastalıkları. Çeşitli tozlardan kaynaklanan akciğer toz hastalıklarının başlıcaları arasında pnömo- konyoz, silis tozlarıyla ¡çiçe çalışan madencilerde rast- lanan sı’lı’koz, pamuk tozlarının neden olduğu bisinoz, çeşitli metal tozlarının yol açtıkları hastalıklar ve asbest tozlarının yol açtığı hastalıklar (ciddi bir akciğer hastalığı olan asbestoz ve kanser mezotelyoması) sayılabilir. Asbest işçilerinin, asbest tozunu giysi ve ayakkabılarıyla evlerine taşıdıklarında, ile üyelerinin de hastalanabileçekleri anlaşılmıştır.

Kimyasal etkenler. Ticari alanda binlerce kimyasal madde kullanılır ve bu maddelerin aşağı yukarı tümünün bazı zararlı etkileri vardır, üstelik yaklaşık onda birinin kansere yol açtığı düşünülmektedir (kansere yol açtığı belirlenmiş kimyasal maddelerin sayısının az ol- masına karşılık, kimyasal maddelerin ^üyük çoğunluğu kanser yapıcılık bakımından deneyden geçirilmemiş”Halokarbonlar” (ya da halojeni¡ hidrokarbonlar) diye adlandırılan kimyasal maddeler sınıfıyla birlikte görülen zararlı etkiler, başka birçok kimyasal maddeler için tipiktir. Böcek öldürücü ve zararlı ot öldürücü ilaçların, sanayi çözelticilerinin, dondurucuların ve plastik- lerin yapımında kullanılan halokarbonların karaciğer, sinir sistemi ve deriye (bazen de başka organlara) zarar verdikleri, ayrıca birçoğunun kansere yol açtığı bilin- mektedir. Genellikle, bu maddelerle çalışan işçiler, da- ha büyük tehlike altındadırlar.

Meslek kökenli kanserler. ABD’de Ulusal Kanser Enstitüsü’nün ileri sürdüğüne göre ABD’deki bütün kanser- lerin yaklaşık % 20 kadarı, meslek kökenlidir. Aslında kanserin gelişmesi, kansere yol açıcı etmenin etkisinde kalınma tarihinden yıllarca sonra olduğundan, nedenin belgelenmesi çoğunlukla güçtür; bu yüzden asbestin yol açtığı mezotelyoma dışında, kesin olarak kansere yol açan başka biretmen belirlenememiştir. Buna karşı İlk kansere neden olduğundan kuşku duyulan ٦ 500’den çok madde vardır ve bunların birkaç yüzü (sözgelimi benzen, vb.) için, kanıtlar oldukça güçlüdür. Etkenlerin kesin olarak belirlenmesini engelleyen nedenlerden biri de, sanayi çevrelerinin, genellikle sanayi açısından önemli olan maddelerin kanser yapıcı olarak sınıflandırılmasına karşı çıkmalarıdır. Çünkü böyle bir sınıflandırmadan sonra, söz konusu maddelerin kulla- klimasında en sıkı önlemlerin alınması zorunlu kılına- cak, bu da şirketlere çok pahalıya mal olacaktır.

HAYVAN HASTALIKLARI

Hayvan hastalıkları, insanların tutuldukları hastalıklar kadar çok ve çeşitlidir. Bununla birlikte, insanlarla en yakın ilişkisi olan türlerde gözlemlenen hastalıkların dışında kalan hayvan hastalıkları, genellikle daha az bilinir ve daha az anlaşılır. Bu tür hastalıklar, hayvanlar üs- tündeki etkilerinin yanı sıra, hastalık sonucu besin zinci- rinin son derece önemli halkalarını oluşturan büyük hayvan topluluklarının ya da türlerinin sayısında önemli azalmalar olduğu zaman ortaya çıkabilen çevre dengesizlikleri bakımından da kaygı vericidirler. “Zoonoz” adı verilen bazı hayvan hastalıkları, aynı zamanda hayvanlardan insanlara geçebilen hastalıklardır ve yayılmalarını önlemek için, çok yoğun denetim programları gerekli olabilir, insanlar hayvancılık bakımından önemli olan türleri kapsayan hayvan hastalıklarından, çoğun- lukla ekonomik yönden etkilenirler; evde beslenen tür- 1er¡ etkileyen hastalıklar da, doğal olarak ayrı bir ilgi odağı oluşturur. Gerek evcil, gerek yabanıl hayvanlardaki hastalıkların incelenmesini, bu hastalıklardan korumayı ve tedavisini veteriner hekimler üstlenmiştir.

Bazı hayvan hastalıklarının insanlara bulaşabilir olduğu, 1796’da İngiliz hekimi Edward jenner’in, inekler- de ve insanlarda yerel döküntüye yol açan inekçiçeği hastalığına tutulmuş sütçü kızların, çiçek hastalığına ya- kalanmadıklarını bulmasıyla kanıtlanmış, hayvan virüs hastalıklarının insanları da hasta ettiği ortaya konmuştur. Günümüzde 100’ü aşkın hastalığın hayvanlardan insanlara geçtiği ve dünya kırsal nüfusunun dörtte üçü- nün hayvan hastalıklarına tutulduğu bilinmektedir. Yalnızca kuduz hastalığı, dünyada her yıl birkaç bin kişinin ölümüne neden olmakta ve dünyadaki hayvanların yaklaşık % 10’u vereme tutulmaktadır, □ünyanın bir- çok bölgelerinde toprakta, evcil büyükbaş hayvanlar- dan insanlara geçen şarbon (antraks) hastalığının sporları vardır. Hayvanlardan insana bulaşan öbür hastalıkların başlıcaları arasında malta humması (brüselloz), veba, grip, leishmania hastalığı, psittakoz, toksoplazma hastalığı ve tularemi sayılabilir.

Hayvancılıkta, hayvan hastalıklarının ortaya çıkması, besin üretimini azaltabilmesinin yanı sıra, hayvanlar- dan kârlı biçimde yararlanmayı başka bakımlardan da engeller: Hasta hayvanlardan üretilen besinlerin niteliği düşüktür; kanatsız asalak sinekler olan koyun keneleri- nin (Melophagus ovinus) sardığı koyunların yünü daha az değer taşır; şap hastalığına tutulmuş ineklerde süt ve- rimi azalır. Ayrıca, hayvan hastalıkları hayvan bakım masraflarını da artırır. Bir enfeksiyonun teşhisi, tedavisi ve bütünüyle ortadan kaldırılması; genellikle et ve hay- van ürünlerinin fiyatlarının yükselmesine yol açar.

Hayvan hastalıkları, çevre açısından da önem taşır. Yabanıl kuşların beslenmesini ya da aşırı yüklü bir atık boşaltma sistemini pek az insan sorun olarak ciddiye alır; oysa, Saimonella (besin zehirlenmesine neden olan bakteri) örneğinde, bir yandan kuşların beslenme- si, öte yandan atıkların boşaltımı, çok iyi kanıtlanmış bir enfeksiyon çevrimi oluşturur. Fareler, sıçanlar ve başı- boş hayvanlar, bir atık boşaltım sisteminin taşması du- rumunda, Saimonella organizmalarını alırlar ve hayvan ya da kuş dışkıları, insanların ayakkabılarına yapışarak evlere taşınabilir, bunun sonucunda da insanlar, hasta- lığa tutulabilirler. Sağlık koşullarının yetersiz uygulandı- ğı ya da gerektiği biçimde uygulanmadığı durumlarda da, besinlere bu bakteri bulaşabilir.

ENFEKSİYON HASTALIKLARI

Hayvan hastalıkları iki sınıfta toplanabilir: Enfeksiyon hastalıkları ve enfeksiyon dışı hastalıklar. Enfeksiyon hastalıklarına, konağa saldıran ve sağlık durumunda de- ğişmeye yol açan etkenler neden olur. Bu etkenler Vİ- rüsleri, gerçek bakterileri, birhücrelilere benzer bakterileri, mantar benzeri bakterileri, riketsiya ve chlamydia organizmalarını, mantarları, maya benzeri mantarları ve mikoplazmaları kapsar. Bunların yanı sıra iç ve dış asalaklar da sayılabilir.

Enfeksiyon hastalıkları her zaman doğrudan ilişkiyle bedene yerleşmez. Hastalığın bedeni etkileyebilmesi için, bir etkenler birikiminin var olması gerekir. Sözgelimi bir hayvan tetanoz organizmalarını ya da sporlarını içeren maddeler içinde, hastalığı kapmadan yatabilir; buna karşılık, hastalığa yol açıcı organizma derin bir yarayla hayvanın bedeni içine itilirse, hastalık olasılığı artar. Enfeksiyonun yerleşmesi için, hastalığa yolaçıcı or- ganizmaların çoğunun deri gibi ilk savunmaları aşmaları gerekir. Organizmalar sıyrık, kesik ya da böcek ısırmaları gibi deri çatlaklarından bedene girebilirler. Başka bir yol da bedendeki deliklerden geçerek girmeleridir.

Enfeksiyon etkenleri, bedene girince, ateş yükselmeşine, nabız ve solunum hızının artmasına neden olabilirler. Bunu yerel ya da bedenin her yanına yayılan bir enfeksiyon izleyebilir. Hastalığın ilk evresindeki hay- vanlar, enfeksiyon belirtisi göstermezler. Buna karşılık, enfeksiyon ilerledikçe, hayvan yemekten, içmekten ve üremekten kesilebilir. Başka belirtiler de ortaya çıkabi- lirse de, kesin teşhis ancak veteriner hekim tarafından koyulabilir.

Yavaş virüs hastalıkları. Yavaş virüs hastalıklarının başlıcası, koyunlarda ve keçilerde bir sinirsel bozukluk olan kaşınma hastalığıdır. Hastalığa dezoksiribonükleik asitle (DNA) çok yakın ilgisi olan bir polipeptit (protein par- çası) yol açar. DNA ile bu polipeptit, birlikte kısmi bir Vİrüs ya da virüs benzeri bir etken olarak kabul edilebilir. Dünyanın birçok bölgesinde bildirilmiş olan koyun ka- şınma hastalığı, hayvanda hareketleri eşdüzenlenme yoksunluğuyla birlikte giderek artan bir kaşınmaya yol açar ve sonunda hayvan yürünmeyecek duruma gelir. Bu hastalık çok yavaş gelişir ve öldürücü duruma gel- meşine kadar aylar ya da yıllar geçer. Sürekli temas has- talik etkeninin geçmesine yeterli olmakla birlikte, çiftleşme en yaygın aktarım aracıdır. Koyun kaşınma hasta- lığının tedavisi bilinmememektedir. Bu hastalık ile insanlarda yalnızca Yeni Gine’deki bir kabile bireyleri arasında görülen titreme hastalığı arasında bir ilişki bu- lunabileceği düşünülmektedir.

Virüs hastalıkları. Gerçek virüsler, en yaygın insan ve hayvan hastalıklarına neden olurlar. Bu küçücük DNA ya da RNA parçacıklarının bağımsız bir metabolizmaları yoktur; büyümek ve üremek için konaklarının canlı hücrelerini kullanırlar. Virüsleri, ışık mikroskopuyla görme olanağı yoktur ve konaklarının sağlam hücrelerine de zarar vermeyen ilaçlardan pek azı etkilenir.

Kuduz, aşırı sinir uyarılması, beyinde bozun, hareket edememe ve sonunda ölümle gelişen bir hastalıktır. Kuduza yol açan virüs,  virüs ailesindendir. Temelde virüsü almış etçil bir hayvanın ısırmasıyla geçer. Hastalığı bulaştırabilecek başlıca yaban hayvanları tilki, yarasa, kokarcadır. Evcil hayvanlardan özellikle köpek tarafından bulaştırılır. Köpekler, enfeksiyon belirtileri- nin ortaya çıkmasından 7 ya da 8 gün önce tükürüklerinde virüsü taşıyabilirler ve ölünceye kadar da kuduz bulaştırıcı durumda kalırlar. Bu nedenle, hastalığın ge- Üşmesini önlemek için hayvanları aşılatmak son derece önemlidir. Dünyanın birçok ülkesinde denetim altına alınmış olmasına karşın, kuduz hastalığı ciddi birtehlike olmayı sürdürmektedir.

Çiçek hastalığı, eski, dünya çapında rastlanan bir hayvan, kuş ve insan hastalığıdır. Çiçek virüsleri üç grupta toplanır: Çiçek , maymun çiçeği, tavşan çiçeği ve suçiçeği virüsleri; keçi ve koyun çiçeği virüsleri; kuş çiçeği virüsleri. Yüksek ateşe yol açan hastalıkta deri- nin, ağız ve boğaz yüzeyini örten mukozaların (zarların) üstünde siğil benzeri oluşumlar belirir. Derideki ya da ağız ve boğaz mukozalarındaki herhangi bir çizik ya da çatlak, virüslerin girmesine yol açar. Böcekler, başka hayvanları ve insanları sokarken çiçek virüsü bulaştırabilirler. Hastalığın denetlenmesi ve önlenmesi için özel aşılar kullanılır.

Sığır vebasına, yüksek ateş yapan ve köpeklerdeki gençlik hastalığı virüsüyle yakın akraba olan Paramyxo virüsü yol açar. Sığır ve mandaların ağzını, midesini ve bağırsaklarını aşındıran bir hastalıktır. Özellikle Asya ve Afrika’da yaygındır. Doğrudan ya da dolaylı temasla ya- yılır. Hayvanların tecrit edilmediği ya da öldürülmediği durumlarda, aşıyla denetlenir.

Şap hastalığı, çiftparmaklı hayvanlarda (sığır, koyun, domuz, deve, geyik, vb.) yüksek ateşe yol açan son de- rece bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Virüsün bulaştığı hay- vanların salgı ve boşaltım ürünleriyle doğrudan ya da dolaylı temas yoluyla bulaşır. ABD Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda dışında dünyanın her ya- nında rastlanan şap hastalığında, hayvanın güçsüz dü­şerek gerektiği gibi yem yiyememesi çok büyük et, süt ve üretkenlik verimi yitimine yol açar. Hayvanın ağzın- da, burun deliklerinde, ayaklarında ve memelerinde fiskeler (sıvı dolu kabarcıklar) ortaya çıkar. Bu hastalığa yol açan Picorna virüsünün birkaç çeşidi ve alt çeşidi bulunduğundan, aşılamada özgül aşılar kullanılması gerekir.

Köpeklerde, son derece bulaşıcı, yüksek ateş yapıcı Paramyxo virüsü, gençlik hastalığına yol açar. “Kedigil- ler gençlik hastalığı virüsü” adı verilen başka bir virüs de tilki, mink, gelincik, kokarca, vb. türlerde hastalık ya- par. Gençlik hastalığı virüsü öncelikle burun ve göz akıntılarıyla bulaşır. Sonra solunum sistemi ve akciğer- ler etkilenir ve tedaviye girişilmezse sinir sitemine yayı- lir. Üstelik, tedaviye başlansa bile, genç hayvanlar ve aşılananmamış ev köpek ve kedileri, çoğunlukla ölür- ler; buna karşılık aşılanmış hayvanlar genellikle hastalı- ğa bağışık kalırlar ve yakalansalar bile, t؟davi edilebilir- ler.

Parpovirüs’ün yol açtığı bağırsak iltihabı özellikle kö- peklerde görülürse de, bazı Parpovirüsçeşitleri sığırlar, domuzlar ve insanlarda hastalığa yol açabilirler. Hasta- lığın köpeklerdeki biçimi mide-bağırsak sisteminde ¡İti- haplanmaya yol açar ve tedavi edilmezse genellikle ölümle sonuçlanır. Her yıl aşılamayla önlenebilir.

Köpeklerdeki virüs kökenli karaciğer iltihabı, dünya çapında yaygın son derece bulaşıcı ve yüksek ateşe yol açan bir0سمسvirüs hastalığıdır.Tedavi edilmezse,önce bir karaciğer bozukluğu biçiminde gelişir. Sonra beyni etkiler. Bazı köpeklerde bir solunum bozukluğu biçiminde ortaya çıkar. Virüs almış hayvanların salgıla- rıyla ve idrarıyla temas sonucu geçer. Hayvanların, baş- ka hayvanların salgılarını yalama ya da koklama alışkan- lıkları, virüs bulaşmasını kolaylaştırır. Hastalığın başlıca belirtileri arasında kanama süresinin uzaması, akyuvar sayısında belirgin azalma ve göz saydam tabakasının saydamsızlaşması sayılabilir. Köpek yavrularının و aylık oldukları sırada etkili bir biçimde aşılatılmaları ve aşının her yıl yinelenmesi gerekir.

Bakteri kökenli hastahklar. Leptospiroz sığırlar, köpek- ler, fareler, vb. birçok hayvanda ve insanlarda dünya- nın her yanında rastlanan ivegen ya da süreğen bir en- ؛eksiyondur. Leptospira organizmalarından kaynakla- nır. ©rganizmalar besinler ya da su yoluyla bedene gi- rerler. Hastalık, hayvanlarda karaciğer ve böbrek yıkı- mı, sarılık ve düşük yapmayla gelişir, insanlardaki başlı- ca belirtileri yüksek ateş, kas ağrısı ve konjonktiva (göz sümükse! zan) iltihabıdır (konjonktivit).

Verem çok eskilere dayanan, insanları ve çok sayıda hayvanı etkileye^, bakteri kökenli süreğen birenfeksi- yon hastalığıdır, insanlar için,büyükbaş hayvanlar için ve kuşlar için ayrı çeşitleri bulunan Mycobacterium -٧؛ ء/ءم/اا£آ?،ظ adlı bakteriden kaynaklanır. Bakterinin ağız ya da solunum yoluyla alınması ve yaralar yoluyla bula- şır. □okulara inatçı biçimde yayılması, et yitimiyle ve sonunda hayvanın ölümüyle sonuçlanır. Kuşlarda bo- zun karaciğer ve böbreklerde, öbür hayvanlardaysa akciğerlerde ve lenf düğümlerinde ortaya çıkar.

Şarbon dünyanın her yanında görülen, koyun, keçi, sığır, at ve insanları etkileyen bakteri kökenli bir enfeksi- yon hastalığıdır. Bakteri özellikle bulaşık yemler, besin- ler, su ya da solunum yoluyla (daha enderdir) bulaşır. Şarbon basilinin havayla hertemasındagelişen sporları, sokucu böcekler tarafından bile hayvanlara ya da in- sanlara bulaştırılabilir. Ayrıca, hasta hayvanlardan elde edilen et ya da süt ürünleriyle de bulaşabilir. Otlayan hayvanlar çoğunlukla, şarbon basilini, bulaşmış olduğu çayırlardan alırlar. Şarbon hastalığı yüksek ateş ve be­den deliklerinden kan gelmesi gibi belirtilerle gelişir ve genellikle ölümle sonuçlanır. Köpeklerde ve domuz­larda yayılmayan (yerel), süreğen bir biçimi görülebilir. Hastalık, üst solunum yollarına yayılarak baş ve boyun­da aşırı ödem yapar ve genellikle ölüme yol açar.

Maltahumması (ya da brüselloz) hayvanlarda ve in­sanlarda dünyanın her yanında görülen, üremeyi etki­leyen bir bakteri hastalığıdır. Hastalığa Brucella B cin­sinden 4 tür neden olur. Bakterileri hayvanlar mide yo­luyla, daha ender olarak da çiftleşme yoluyla alırlar. Maltahumması insanlarda, inişli çıkışlı ateşe yol açar. B. abortus bulaşmış büyükbaş gebe hayvanlar, doğum­dan sonra eteni atamazlar. Hastalığın başlıca belirtileri arasında, yavrunun zayıflığı, zor üreme, kısırlık, düşük yapma sayılabilir. Domuzlarda çoğunlukla eklem ilti­habı ve erbezi büyümesi, atlarda da omuz başı bölgele­rinde apse görülebilir.

Riketsiya hastalıkları. Q humması (ya da Balkan gribi) sığır, koyun ve keçilerde riketsiyaların yol açtığı bir has­talıktır. İnsanda ivegen bir solunum hastalığı olarak or­taya çıkar. Hastalığa yol açan Coxinella burneti solu­num yoluyla, kene ısırmasıyla, bulaşık sütle ve hastalığa yakalanan hayvanlarla ve dışkılarıyla dolaylı ya da do­laysız temas yoluyla geçer.

Chlamidia hastalıkları. Psittakoz, hayvanlara ve insanla­ra da bulaşabilen, ivegen ya da süreğen bir kuş hastalı­ğıdır; gerek doğadaki kuşlarda, gerek evde beslenen kuşlarda görülür. Chlamydia psittaciadlı organizmadan kaynaklanır. Özellikle papağan türlerini etkiler.

Mantar hastalıkları. Mantar hastalıkları, arasında asper- jilloz ve tinea gibi hastalıklar sayılabilir. Tinea, hayvan­larda görülen bulaşıcı bir deri hastalığıdır; asperjillozsa kuşlarda solunum yollarını etkiler. Candida albicans, hayvanların ve kuşların sindirim sisteminde yaygın ola­rak bulunan maya benzeri bir mantardır. Süt bebekle­rinde de “pamukçuk” adı verilen hastalığa yol açabilir. Mikoplazma hastalıkları. Mikoplazmalar genellikle, ye­rel solunum hastalıklarına neden olur, ayrıca, genel sis­tem hastalıklarına da yol açabilirler. Bulaşıcı plöropnö- moni (akciğer zarları-akciğer iltihabı) bu tür bir organiz­manın neden olduğu saptanan ilk hastalıktır. Tavuklar­daki süreğen solunum hastalığı da bu tür bir başka yay­gın hastalıktır.

Asalak hastalıkları. Asalak hastalıkları iki sınıfa ayrılır: İç asalak hastalıkları; dış asalak hastalıkları. İç asalaklar arasında şeritler ve yapraksolucanları, kancalıkurtlar, yuvarlak solucanlar (kalp, akciğer, mide, böbrek, göz, soluk borusu, kas ve kan damarları yuvarlaksolucanla- rı), kılçıkbaşlı solucanlar ve birhücreli hayvanlar (cocci- dia, toksoplazma, sarkokist, tripanozoma Leishmania, Trichonomas,.amipler, sıtma yapan kan organizmaları) sayılabilir. Dış asalakların başlıcaları mide sinekleri, ke­neler, akarlar, bitler, pireler, sivrisinekler, karasinekler ve tahtakurularıdır.

Asalak hastalıkları, hayvan hastalıklarının en güçten düşürücü olanları arasında yeralırlar. Deri akarları, deri­nin içinde ya da üstünde yaşayarak kan emen ve ciddi deri sorunlarına (uyuz hastalığı) yol açan çok küçük ya­ratıklardır. Coccidialann yol açtığı son derece yaygın bir hayvan ve kuş hastalığı olan koksidiyoz, bağırsaklar­da hücre yıkımına, bazı durumlarda da aşırı kan yitimi­ne yol açar. Yuvarlaksolucanlar bedenin birçok yerin­de, özellikle de ince bağırsaklar ve kalın bağırsaklarda yerleşir, özel tiplerine bağlı olarak, hafiften ciddiye ka­dar değişen bir yelpazede çeşitli sorunlara neden olur­lar. Kancalıkurtlar bağırsaklardan kan emerler. Pişme­miş domuz etinden kasların içine girme olanağı bulan trişinin (Trichinella spiralis) yol açtığı trişinoz, çoğunluk­la ölümle sonuçlanır. Yassısolucanlar, insanda ve hay­vanlarda ciddi ve çoğunlukla öldürücü bir hastalığa (ka­raciğer kelebek hastalığı) yol açarlar. Dış asalaklar, bü­tün çiftlik hayvanlarında aşırı zayıflamaya neden olur-

ENFEKSİYON DIŞI HASTALIKLAR

Enfeksiyon dışı hastalıklar genellikle daha az dikkat çe­kerler; oysa enfeksiyon hastalıklarından daha yaygın oldukları düşünülmektedir. Nedenleri ya da ortaya çık­malarını kolaylaştırıcı koşullar arasında beslenme so­runları, metabolizma bozuklukları, zehirlenmeler, ya­nıklar, kistler, urlar ile patolojik bozukluklar ve anato­mik değişiklikler sayılabilir. Her hayvan türüyle ilgili standart beslenme rejimlerine ilişkin bilgiler bulunma­makla birlikte, en önemli nedenin yetersiz beslenme olduğu söylenebilir. Su, protein, yağ ya da lif alimim ilgi­lendiren beslenme sorunlarının yanı sıra, aşırı miktarda ek vitamin vermeden kaynaklanan sorunlar da görüle­bilir. Beslenme rejiminde yer alan herhangi bir bileşiğin aşırı miktarda olması ya da aşırı miktarda eklenen mad­deler (ya da yeme rastlantısal olarak bulaşan madde­ler), hayvanda zehirlenme belirtilerine yol açabilir. Bü­yükbaş hayvanlardaki loğusa humması ya da tavuk humması, hasta hayvanların bedenlerinin kimya düze­ninde stresten kaynaklandığı sanılan bir değişmeye yol açar.

Yanıklar, kimyasal ya da ısıl kaynaklı olabilir ve ge­nellikle, kötü bakımdan kaynaklanırlar. Kistve urlar, be­denin çeşitli yerlerinde görülebilirler. Kistler ve urlar bedenin özel dokularında, bir başlangıç belirtisinden sonra ya da böyle bir belirti olmaksızın ortaya çıkan ve varlığını sürdüren büyümelerdir. Tavuklarda virüslerin yol açtığı bir kanser türü olan Marek hastalığı, öbür ta­vuklara da bulaşır. Köpeklerde meme urları çoğunluk­la, dişilerde (östrojen hormonu değişikliklerinden kay­naklandıkları düşünülmektedir) ortaya çıkar.

Ayrıca hayvanlarda apseler, ödemler, amfizem gö­rülebilir; bunların tümü de temelde yatan bir nedenden kaynaklanır ve hayvanın fizyolojisinde değişikliklere yol açarlar. Anatomik değişiklikler, anatomik yapıdaki bir değişmeye, bunun sonucunda da ilgili işlevde deği­şikliğe yol açan hastalıklardır (sözgelimi bağırsaklardan ve mideden gaz çıkarmanın engellendiği durum,kırık-

TEŞHİS VE TEDAVİ

Hayvan hastalıklarının teşhisi, denetlenmesi ve tedavi­sinin, veteriner hekimler tarafından yapılması gerekir. Teşhis, laboratuvarda bakteri ve virüs incelemelerini, serum testlerini, hastalıktan ölmüş hayvanlarda kap­samlı otopsileri ve doku incelemelerini gerektirebilir. Teşhis koyulunca, koyulan teşhise bağlı olarak geçici önlemler alınır ya da tedavi ve denetim önlemleri uygu­lamaya koyulur. Karantina, tedavi, aşılama, hattâ hasta hayvanları öldürme, bir hastalığın bütünüyle ortadan kaldırılması için uygulanan denetim yöntemlerinin baş- lıcalarıdır. Komşu çiftliklere yayılabilecek ya da insan sağlığı için tehlikeli hastalıkların da, çeşitli yollardan du­yurulması gerekir.(Ayrıca Bk. adı geçen hastalıklar ve KEDİ, KÖPEK, AT, vb. çeşitli hayvanlara ilişkin madde­ler.)!

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*