HASTALIKTAN KURTULABİLMENİN TEMEL ŞARTLARI

HASTALIKTAN KURTULABİLMENİN TEMEL ŞARTLARI

DOĞAL TEDAVİ YOLLARI

Muhterem okuyucu, elbette herkesin arzu ettiği, hasta olmadan sağlıkla geçirilen günler, eğer kıymeti bilinirse ne kadar güzel günlerdir. Bu sebepten değilimdir ki bir hastalığı esnasında, cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman meşhur:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

                                      Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi

mısrağını söylemiştir.

Sıhhat bu derece değerli olduğu için biz de kitabımızın ilk bölümünü , “KORUYUCU HEKİMLİK” adı altında hasta olmama çarelerine ayırdık.
Hasta olmamayı herkes arzu eder, ama bazı kimseler gerekli bilgilerden yoksundurlar; bazıları da bildikleri halde ihmalkârdır. Birçok şahıslar nefislerine uyarak, faydalı olanları yerine getirme hususunda titiz olmadıkları gibi sağlığa zararlı olan alışkanlıklarından da bir türlü vazgeçemezler.
İşte bu ve benzeri sebeplerden dolayı hastalık kapımızı çalar. Hastalık biz hiç arzu etmediğimiz halde, geldiğinde ne yapmalıyız? Öncelikle almamız gereken tedbirleri bu bölümden itibaren sunmaya çalışacağız.
1. Hayvanları Müşahade.
İnsan oğlunun, doğal düzene karşı isyan, canlılar dünyasının bağlı olduğu düzenin dışına taşma meyli vardır. Bununla beraber bu dünya doğasına, YÜCE YARATICI TARAFINDAN konulmuş kanunları mevcuttur ve beşer bunların dışında kalamaz. Bunun için insanın dışındaki canlıları inceleyelim. Bu maksatla vahşi hayvanları gözlem altına almaya gerek yok; etrafımızda yaşayan ehli hayvanları, özellikle çiftlik hayvanlarını müşahade etmek yeter. Mesala bir hayvan kendisini hasta hissettiğinde hiçbir şey yemez(l).

Bu hal ile, o hayvan, organizmasında, İYİLEŞMEYİ KOLAYLAŞTIRACAK YENİ BİR BİOŞİMİK DURUM MEYDANA GELMESİNİ SAĞLAR. Biz, ızdırabımız olduğunda ne yapıyoruz? Ekseriya bize getirilen yiyecekleri, nezaketen geri çeviremiyoruz(2). Başka bir deyişle, doğal kanunla tezat teşkil eden bir duruma düşüyoruz.
Halbuki, zamanımızda yayınlanan ilmi kaynaklarda, yukardaki DOĞA KANUNU’nu tasvip eden şu ikaza rastlıyoruz:
HASTANIZA İLK BİR-İKÎ GÜN SADECE SU VERİNİZ; SONRA UYGUN BİR MEYVA SUYU. DAHA SONRAKİ GÜNLERDE ÇORBA İÇİREBİLİRSİNİZ. DAHA SONRA DA, YAVAŞ YAVAŞ NORMAL BESLENME DÜZENİNE YÖNELEBİLİRSİNİZ.
Z.Peygamberlerin getirdikleri
Yüce, yaratıcı yukarda anlatıldığı gibi, hayvanlara SEVK-İ TABİİ(iç güdü) vermiştir. Bununla kırda otlanırken zehirli ve faideli otları ayırabilirler. İnsanlara ise, akıl vermekle beraber, kendilerine doğru yolu gösterecek peygamberler göndermiştir.
Düşünelim bir kere: Biz şu anda makina devrinde yaşıyoruz. Evlerimize elektronik aletler, çamaşır makinası v.s. getirmekteyiz. Bunların bir kısmının üzerinde kırmızı renkte yazılmış KULLANMA TALİMATINI OKUMADAN ÇALIŞTIRMAYINIZ ihtarını görüyoruz. KULLANMA KILAVUZU’ nu okumadan çalıştırırsek ne olur?
Şüphesiz makinayı bozarız. Bir yığın para vererek bazı ihtiyaçlarımızdan vazgeçerek temin ettiğimiz bu makinayı, yine büyük paralar vererek tamir ettirmek zorunda kalırız. Belki de tamiri imkansız bir hasar meydana getirip, hurdaya atılacak vaziyete getiririz.

tersiz kalacağı akıllara durgunluk veren yapıda bir MAKİNA(3)’ dır. Öyle bir makina ki 1000 tane en modern bilgisayar beynimizin yerini tutamıyor. Yumruktan küçük bir böbreğin vazifesini hastahanelerde kocaman makinalar yapabiliyor. Bizim hiç haberimiz olmadan kanı temizleyen böbreğimizin işini gördürebilmek için hastahanede bir makinaya bağlı kalmak ne kadar zor! Velhasıl böyle zorluklara düşmemek için bizim vücud makinamızın da bir KULLANMA KILAVUZU olmalı.
Makinaların kullanma kılavuzlarını, nasıl o makinalan imal eden firmalar hazırlıyorlarsa, bu vücut makinamızın da kullanma kılavuzunu onun YÜCE YARATICISI göndermektedir. İnsanın bu dünyadaki ve dünya ötesi hayattaki mutluluğu için gerekli mesajlar, Hz. Adem (A.S.) dan itibaren peygamberler tarafından getirilmiştir. Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V) den önce gönderilen mesajların orijinalleri zamanımıza kadar saklanamamıştır. Ancak ahir zaman nebisine verilen KUR’AN-I KERİM gönderildiği gibi olup, O – nun kıyamete kadar muhafazasını üzerine aldığını YÜCE YARATICI KİTABINDA söylemektedir. O halde, insan oğlunun gönülden bağlandığında mutlu olacağı kullanma kılavuzu KUR’AN-I KERİM ve HADİS-İ NEBEVİLER’ dir.
Sağlık açısından, Kur’an’da ve hadislerde bulunanları (4) öğrenip tatbik ettiğimizde tüm sağlığımızda düzelme olacaktır. Sağlığın dışındaki tavsiyelerine, emir ve yasaklarına uyarak, İSLAM’I İYİ ÖĞRENİP GEREKTİĞİ GİBİ YAŞAMA GAYRETİNE girdiğimizde, maddi hastalıklarla birlikte mânevi kir ve hastalıklardan da temizlenip teslimeyetimiz artacak bunun getireceği iç huzuru (5) bizi kanser gibi zamanımızın musibetlerinden koruyacağından, bu yöndeki gayretimiz nisbetinde dünya ötesi hayatını iyi dekore edenlerden olacağız.

NEBATLARI KULLANMA TARZLARI
Bazı şifalı nebatlar kaynayınca acı olur, böylelerini çay gibi demlediğimizde acılık nisbeten azalır. Buna rağmen içmekte güçlük çekiyorsak, suya koyup kaynatmadan, tuz eker gibi ufalayıp yemeğin üzerine ekerek te alabiliriz. Yahut el ayak banyoları gibi kısmi banyolarla da faide temin edebiliriz, İşte aşağıda Dünyamızın Doğal Eczanesinin droglarımn çeşitli kullanış tarzları verilmektedir:
AĞIZDAN KULLANIŞ:
1. Demleme (Haşlama): Bitkiyi ufalayıp kaynar su içine atınız. Bitkinin nazikliğine sertliğine göre 2 dakikadan 10 dakikaya kadar demlenmesini bekleyiniz.
2. Kaynatma: Bitkinin dal, kabuk, kök, tane gibi, daha ziyade, sert kısımlarına tatbik ediniz.
3. İmtisas: Bitkinin, ufalanarak 10 saat kadar suda veya 2-3 gün sirkede bırakılmasıdır.
4. Özsu Çıkarm a: Ezerek, rendeleyerek veya günümüzün santrifüjlü aletleriyle bitki suyunun çıkarılmasıdır.
5. Bitki Tozu: Bitkiyi toz haline getirip, yemeklere ekerek yada su ile ağızdan alınarak kullanılmalıdır.
6. Nebat Şurubu: Bitki öz suyunu, bal ile tadlandırıp şurup yapılması, bâzı hallerde alımı kolaylaştırmaktadır, (mesalâ çocuklar için).
7. Nebat Kahvesi: Bitki tozu, bazen kahve gibi pişirilerek alınabilir.
8. M arm elât Şekli: Bitkilerden faydalanmayı kolaylaştırmak ve bâzı hassalarmı yitirmemek için marmalât da yapılabilir. Erik marmelâtı kabızlık, kızılcık marmelâtıda ishal için iyidir. (6).
DIŞTAN KULLANIŞ
9. Lapa (Yakı): Bitki ince kıy alarak veya rendelenerek lâpa haline getirilip, ince bir tülbent arasına koyarak dıştan uygulanır. Ya da ütülenmiş bitki ( mesalâ ütülenmiş lâhana yaprağı) ağrıyan yere konur.

10. Losyon: (1) ve (2) numaradaki işlemlerle temin edilen etkili madde hasta yere sürülüp masaj yapılır. Hızlı ve bastırarak sürülürse, buna friksiyon denir. /•_.
11. Kompres: Yine (1) ve (2) de temin edilen etkili maddeye batırılan pamuk veya bez vücudun hasta kısmına konup bir müddet üzerinde bırakılır.
12. Pansuman: Yaralara oksijenli su ile yaptığımız pansuman, burada, 1,2, 3,4’ den temin edilen etkili maddelerle yapılır.
13. Göz Damlası: Mavi kantaron çiçeği’ ne (1) uygulanarak temin
edilir.
14. G argara: 1, 2, 3, 4′ deki usullerden biri yoluyla temin edilen şifalı su, ılıkla-sıcak arası, gargara için kullanılır.
15. Lavm an: Peklik, ishal, karaciğer bozuklukları vs. için (1) ve (2) de elde edilen tesiri az madde yarım litreyi aşmamak ve 37°C sıcaklıkta olmak kaydıyla günde tek defa uygulanmalıdır.
16. Vajinal Yıkama: Beyaz akıntıdan kurtulmak için (1) veya (2) yoluyla elde edilen uygun etkili madde ile lavmanda olduğu gibi yine 37 C de, en çok günde iki yıkama yapılır.
17. Banyolar: Bazı nebat uzmanlarının kanaat ve tecrübelerine göre banyo şeklindeki tatbikte bitkinin hassalan hızla derinin içine geçmektedir. Hatta bu şifalı maddeler ağızdan alınana nazaran daha çabuk hastalıklı bölgeye erişmektedir. Elbette ağızdan alınandan çok daha fazla nebat kullanmak zorunda kalacağız. Bununla beraber birçok hallerde, tüm banyo yerine EL ve AYAK banyoları maksada kâfi gelmektedir.
Bunun için, toprak bir göğeç alın; buna iki litre su koyup kaynatın. İçersine hastalık bölümlerinde işaret edilecek miktarda bitkiyi atın. Göğecin ağzını kapatarak 4-5 saat bekletin. Sabah ve akşam aç kamına sıcak fakat yakmayacak kadar ısıtılmış bu suda el ve ayaklarınız 10′ ar dakika kalmalıdır. Uygun bir yerde saklayacağınız bu banyo suyunu bir hafta kullanabilirsiniz.
18. Şifalı Yağ: 2.3 avuç bitki, yaprak, çiçek, yahutta, kökü en az 15 gün zeytinyağında tutulur. Sonra kaynar su içerisinde olmak üzere bu yağlı bitki kavanozunu koyarak pişiriniz. Bitkileri sıkarak, içinden alıp, kalanını kullanmaya hazır olarak buzdolabında saklayınız.

YAĞLARIN YAPILIŞI
Dereotu Yağı: 2-3 avuç dolusu dereotu, yarım litre zeytinyağı dolu kavanoza konur. Kavanozun kapağı kapatılır; 15 gün müddetle güneşe karşı tutulur. Sonra kaynar su üzerinde 15 dakika pişirilir. Sıkılarak dere otları içinden alınır. Elde edilen yağa tekrar aynı miktar taze dereotu konarak bu işlem bir kaç kere daha tekrarlanır. Sonunda elde edilen yağ bir kavanoza doldurulup, ağzı iyice kapatılarak, gerektiğinde kullanılmak üzere buzdolabında muhafaza edilir.
Nane Yağı: Henüz çiçek açmamış taze naneler incecik doğranır, kavanoza konur; üzerine iyi cins zeytinyağı doldurulup 3 hafta güneş altında bırakılır. Sonra kaynar su üzerinde pişirilip, sıkılarak yağ elde edilir. Dereotunda olduğu gibi bu ameliye birkaç defa tekrar edilir. Ve sonunda elde edilen buzdolabında saklanır.
Sedefotu Yağı: 10 gr. kadar kurutulmuş sedef otu yaprağı 100 gr. zeytinyağı içinde, zaman zaman karıştırılarak 15 gün kadar güneşte tutulur. Sonra süzerek elde edilen yağı saklanıp posası atılır. Bu yağ karın ağrılarına karşı dıştan kullanılmaktadır. Çok kullanıldığında deride kızartılar ve kabarcıklar meydana getirebilir.
Sarı K antaron Yağı: İki şekilde hazırlanabilir.
1.100 gr. çiçek, 250 gr zeytinyağı bir kavanoza konur. Bu karışım, ara sıra çalkalanarak, 15 gün güneşte tutulur. Pamuktan süzülerek saklanır.
2. 100 gr çiçek 1000 gr. zeytinyağı bir kavanoza konup bir başka kaptaki sıcak suya oturtulur; iki saat karıştırılır. Sonunda süzülür.
Her iki şekilde de taze veya kurutulmuş çiçek kullanılabilir. Sarı kantaron yağı yanık yaraları ve çıbanları pansuman için pek uygun bir ilaçtır.
Aynı usul ile, kekik, papatya, sığır kuyruğu, lavanta v.s. yağlarını da elde edebilirsiniz.
MERHEM LERİN HAZIRLANIŞI
Merhem içine konulacak nebat parçalan (yaprak, kök, tohum v.s.) önce değirmen veya havanda iyice ezilip toz haline getirilir. Sonra az bir miktar sıvı yağ (zeytin yağı, badem yağı) ile iyice karıştırılır. Nihayet iç yağı, tereyağı, balmumu ve en iyisi vazelin gibi katı yağ ile kanştınlır; serin bir yerde saklanır. Merhemlere “pomat” da denir.
56
Civan perçemi ile hazırlanan merhem yanık, yara ve çıbanlara; lavanta çiçeği ile hazırlanan merhem ağrılara; sinirli yaprak otu ile hazırlanan kan çıbanlarına faide sağlar.

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*