HİLKAT GARİBESİ BİR BAŞTA ÇIKAN BOYNUZ
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir haberde Çin’de bir kadının boynuzlarının çıktığından bahsediliyordu. İnsanları hayrete düşüren bu tür garip hadiseler için eskiler “hilkat garibesi” tabirini kullanırlar. Buna benzer bir hadise Osmanlı devrinde Kıbrıs’ta da yaşanmıştı…
Bir gün, elimi kafama götürdüm ve başımın sol tarafında bir sertlik hissettim, o zamanlar, şu günkü gibi tıbbî imkânlara sahip değildik. Ben ihmal ettim, üzerine gitmedim. Bana rahatsızlık vermiyordu. Ancak haftalar geçtikçe o sertliğin büyümeye başladığını gördüm.”
Kafasında çıkan boynuz uzayıp kendini rahatsız edecek seviyeye gelince doktora başvuran 102 yaşındaki Yemenli Salih Taib, başından geçenleri yukarıdaki cümlelerle anlatıyor.
Bu tür vakalara, halk arasında “hilkat garibesi” tabir edilir. Yani garip, insanları hayrete düşüren yaratılış. Hayatı zorlaştıran, insana günlük ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntı veren ve elbette psikolojik olarak yıpratan bu rahatsızlıklar, eskiden beri görülmekte.
Yakın zamanlarda bir boynuz haberi de Çin’den gelmişti. Buna benzer hilkat garibesi haberleri Osmanlı sarayına da geliyordu zaman zaman. 15 Ağustos 1864 tarihinde Kıbrıs Mutasarrıfı Mehmed Hâlet Efendi, Meclis-i Vâlâ’ya yazdığı yazıda Maryo isminde, başında boynuzlar çıkan bir kadından bahseder. Bu şekilde bir hilkat garibesi ile ilk defa karşılaştığını ifade eden Mehmed Hâlet Efendi, konunun daha iyi anlaşılabilmesi için kadının fotoğrafını da Meclisli Vâlâ’ya göndermiştir.Feki, ne oldu da Maryo bu belaya giriftar oldu? Hadisenin detaylarını Kıbrıs Mutasarrıfı
Mehmed Hâlet Efendi, şu cümlelerle anlatır:
”Osmanlı vatandaşlarından Hristoglo Şoke’nin karısı Maryo Hatun Kıbrıs’ın Tuzla kasabasına bağlı Livadiye köyü sakinlerindendir. 1804 senesinde doğmuştur.1854 yılında elli yaşında iken başının sol tarafında ufak bir çıban çıkmış, bir sene içinde tavuk yumurtası kadar olduktan sonra, patlayıp küçük çocuk parmağı gibi bir boynuz ortaya çıkmıştır. Bu şekilde üç sene geçtikten sonra aynı köyden birisi bu boynuzu ustura ile kesmiştir. Kırk gün sonra kafasının yine sol tarafında diğer bir çıban çıkmış, bu da ilki gibi patlamış ve bir boynuz daha ortaya çıkmıştır. Şu vakte kadar kavisli bir biçimde ve balgamı renkte altı parmak mikdarı uzamıştır. Fakat bu boynuz hayvanlardaki gibi baş kemiğine bitişik değildir. Deri üzerinde olup sağa sola hareket etmektedir. 1263 senesinde başının tepesinde bir, sol tarafında ve boynuzun yakınında bir-iki tane daha çıban çıkmıştır. Her biri ceviz büyüklüğünde olan bu çıbanların da emsalleri gibi patlayıp boynuz haline geleceğini zannediyorum. ”
Meclisli Vâlâ, o zamana kadar böyle bir vakanın görülüp görülmediği ve bu konudaki görüşlerini bildirmeleri için konuyu Tıbbiye ye havale etmiştir. Tıbbiye’nin cevabı ise, daha önce böyle bir vaka ile karşılaşılmadığı halde tatmin edicidir:
“Gönderdiğiniz belge ve fotoğrafı komisyonda inceledik. İnsan vücudunda bu şekilde boynuzların ortaya çıkışı şu ana kadar ne görülmüş ne de duyulmuştur. Fakat bunun harikulade bir şey olmayıp cilt hastalıkları sonucunda oluşabilecek bir vaka olduğu tıp kitaplarında yazmaktadır. Çünkü saç, tırnak ve boynuz farklı uzuvlar olarak görülse de bu üçü aynı maddeden meydana gelmektedir.
İnsan bedeninde yukarıdaki uzuvları oluşturan madde yoğun miktarda bulunursa, bir hastalık olarak yalnız başta değil insan vücudunun diğer kısımlarında da buna benzer şeylerin çıkması tıbben mümkündür. Yani, buna benzer şişlikler ve uzamalar, saç, tırnak ve boynuzun ortak maddesi olan terkibin vücudun herhangi bir yerinde yoğun miktarda bulunması ile ortaya çıkabilir.