HİMALAYALAR

Dünyanın çatısı. Everest’in zirvesine ancak 29 mayıs 1953’te ulaşılabildi.HİMALAYALAR
Katmandu’da bir manastır. Bir

meditasyon veya dua yeri olan Budist tapınak veya manastırlan, insanın kendi kendisiyle karşı karşıya kaldığı Himaiaya Dağı’nın bu içe dönüş alanlarını daha da belirgin kılar.
HİMALAYALAR
Hint ve Çin topraklan arasında yer alan ve Hindistan’ın aşın nemli tropikal bölgeleriyle Orta Asya’nın soğuk çöllerini birbirinden ayıran Himaiaya Dağlan, bir toplumlar ve dinler potasıdır. Yeryüzünün jeolojik belleği, bütün sıradağlann en yükseği (Himaiaya adı Sanskritçede «kann biriktiği yer» anlamına gelir) dağcıların tapınağı olarak bir efsane gibidir..

DOĞAL ÇERÇEVE

Pamir ve Myanmar arasında 2 800 km boyunca uzanan Hima-laya sıradağları, birbirine paralel üç küde uzantısından meydana gelir. Sivalik Dağları, 2 000 m’ye varan yüksek tepelerden oluşur. Bunlar Pencab’m alçak topraklarına, yüksekliği 80 m’yi aşmayan Hint-Ganj Ovası’na ve Orta Brahmaputra Ovası’na hâkimdir. Bir dizi uzun havzayla esas Himalaya’dan ayrılır. 2 000-4 000 m yükseltiye varan «Orta Himaiaya» çöküntü havzalarıyla (Pokhara, Katmandu) kesintiye uğrar. Güneyde, 6 000 m’denyüksek doruklar içeren (bunların beş on tanesi 8 000 m’yi aşar) «yüksek dağlar», yani «Büyük Himaiaya» yer alır. Bu kesimde Everest Da-ğı’nda yükseklik 8 846 m’ye ulaşır.

İndus ve Brahmaputra’nın yukarı çığırları, yüksek dağlara paralel olan uzun çukurlardan geçer (Tibet’te, Brahmaputra’nın orta çığın Tsangpo adını alır); asıl Himaiaya’yı, güneye doğru Tibet’i çeviren Transhimalaya zincirinden ayırır (Ladakh, Karakurum). Sıradağların güney yamacından inen çok sayıdaki akarsudan bazıları derin vadiler oymuştur. Bazıları da büyük seviye farklılıklarıyla karşılaşılan derin boğazlar açmıştır: mesela, Annapuma’nın zirvesini (8 078 m) buradan yaklaşık otuz kilometre uzaklıkta bulunan Pokhara Havzası’ndan, 6 500 m’lik bir fark aymr.
Hindistan ve Asya’nın çarpışması

Himaiaya, Hindistan ve Avrasya levhası arasındaki dev çarpış-
mayla meydana gelmiştir. Hindistan Gondvana Kıtası içine rika, Madagaskar ve Antarktika’ya bağlıydı. 120 milyon yı adaya dönüşen Hindistan, yılda 10-15 cm arasında bir hı: zey-kuzeydoğu doğrultusunda kayıyordu. Hindistan’ı As; ayıran Okyanus, o dönemde dev bir binişme çukuru oluştu taydı. Bir dağ zinciri, yani bugünkü Transhimalaya dağlar: nemde Tibet’in kenarında yer almaktaydı. 65 veya 50 mil) önce, iki kıta bloku, günümüzde îndus ve Tsangpo yüksel lerinin sağında yer alan bir «bitişme bölgesi» boyunca b Hindistan’ın kuzey kenarı bu sırada Asya’nın altına girdi.} kıta kabuğundan oluşan, dolayısıyla benzeri bir yoğunluk t bu bölge, daha yoğun olan ve daha önce birleşen okyanus ğu gibi mantonun içine gömülmedi. Binişme olgusu duruı kıştırmanın yılda 5 cm’lik bir hızla sürmesi Hindistan’ın ku de şiddetli şekil bozulmalarına yol açtı. Birbiri üstüne bin sebep olduğu büyük bir fay boyunca kabuk kırıldı. Kuzey tına yeniden Hindistan’ın gömüldüğü yüksek dağ zinciri şe di. Önceki olayların tekrarıyla, birincinin önünde ikinci biı me ortaya çıktı ve Orta Himaiaya oluştu. Orta miyosendi pleistosene (18-0,7 milyon yıl önce) kadar Orta Himal; eteklerinde, üst üste binmeden etkilenen ve daha sonra y lik kazanan (Sivalik Dağları) kumtaşı-konglomera yapışır lın çökeltiler birikti. Bunların cepheleri, IV. Zaman’da biçir çakıllı bir dağ eteği ovasına bakıyordu; çok sayıdaki şekil d liği (kıvrımlar, kırıklar) bugün sıkışma yapısının sürdüğüı temektedir.

Himaiaya Sıradağları, birbiri ardından ortaya çıkan mu yer kabuğu kıvrımlarının gelmesinden oluşmuştur. Çatı k leri gibi üst üste duran bu kıvrımlar, eskiliği güneye doğr toprak parçalarını içerir. Okyanus kabuğundan daha hafif < kıta kabuğunun olağanüstü yığılması, yükselmenin büyük açıklık getirir. Hindistan’ın, Asya’ya «zımbalanması» ile a da (Hindistan, Asya levhasını itmeyi sürdürmektedir) par ya dikey yırtılmalar ortaya çıktı; bu da Asya’yı kesen çok ki çöküntü havzasının varlığını açıklar.

Vadilerin, dolayısıyla akarsuların yatakları sıradağların den etkilenmiştir. Kimileri uzunlamasına büyük engebele
İÇİNDEKİLER

DOĞAL ÇERÇEVE İNSANLAR VE TOPLUMLAR TURİZM VE DAĞCILIK

M * lı m
N Y A

‘ l

‘ A’
Zirvelerde yaşayan bir memeli hayvan. Tar denen dağ keçisi (Hemigratus jemlahicusj, tibets:; (yak) ve uryal gibi kayalık yamaçlarda yaşar.
Genişlik: 250- 500 kır. Himaiaya ülkeleri: 3r—:

Çin (Tibet), Hindistan-Pakistan

Ülkelere göre zirveler* 2

rest (Çin-Nepal, 6 846 rr_ veya Dapsang veya (Pakistan, 8 61X m vi (Hindistan, 7 816 — 3 Kangri (Bhutan, ” 55- rr_
zey paralelleri arasında yer alan Himala-•\rr.:y’.a Orta Asya’nın çölleri arasında, Ti-\zz~ başlayarak bir engel oluşturur. Kışın, : • tiszhç merkezinden kaynaklanan so– -; v’îce bu havanın güneye taşmasına kuzeye doğru yönelen Hint mu-

– : – vsriîer dağ zincirinin her iki yanın-

işdıkgetirir: korunaklı birkonum-: — rînshimalaya) soğuk ve kuru bir böl-

– — büyük bölümü belirgin bir bi-ü ■ şu-evbatı muson dalgası Himala-

-. ;ı—’£an Bhutan’a değin 4 000-5 000 z-.ziT. sikler. Yüksek sıradağlar tarafın-r Jiresmn uzunluğu boyunca kuzey-‘ I-l^alaya’ya yönelmesi ölçüsünde :: ; ;rsrj Nepal’de 2 000-2 500 mm’ye,
mundaki kütlelerin konumuna bağlı olarak, uzunlamasına bölge oluşumlarıyla iç içe girer. Dağ zincirinin kolları üzerinde, Orta Hi-malaya’nın güney yamaçları 3 200-3 900 m yükseklikler arasında en güçlü yağışları alır. Daha ötelerde bulutluluk ve yağışlar azalır. Dağın merkezine doğru vadi dipleri ve havzalar kuraklaşır. 1 350 m’de yer alan Katmandu kentinde, 1 360 mm yağış görülür; 1 586 m’deki Srinagar ise ancak 653 mm yağış alır. Transhimalaya merkezlerinde karşıtlık daha da belirgindir. Keşmir’de, Gilgit’te (1 440 m) 129 mm ve Leh’te (3 500 m) yalnızca 89 mm yağış düşer.

Biyoklimatik katlar

Güneyden kuzeye doğru, yüz kilometreden daha küçük bir alan içinde tropikal muson ikliminden sürekli karlar bölgesine ge-
Nepal’de yükseklerde yapılan şen’Ut ekimi. Eriyen karlarla yüksek yaylaların sulanması veyaımps-~ güneş alması Nepal ve Stkhm’Sa yaşayan lan taraçalar düzenlere,, s ,s yoğun bir tanm faaliyetine yöneltmiştir..
HİMALAYALAR
;.: :z Brahmaputra’nın yukarı vadileri) ötekiler, bazen su-: _ i s tutulabildiği havzalarda toplanarak en büyük eğim -: ~_r_ca inerler. Bununla birlikte, suların Tibet ve Hint-■ £_ arasındaki paylaşım çizgisi, Himalaya’nın batısı ve ■ıiîğlann tepesi dışında çakışmaz (demek ki, hidrogra-dağ zincirlerinin tedricî yükselişinden önce gelmek-: yerde gömülen nehirler, çok hareketli sel suları-— r. rzğazlar ve derin vadiler açtılar. 4 860 m yükseklik-—o Himalaya’yı ve 138 m yükseklikteki Assam büyük düzey farklılıklarını geçmeden önce : ravaş akar ve yatak değiştirir.
– «ALAYA DAĞLARI

0 200 500 1 000 3 (
a Başlıca doruklar S Geçit
5 000 5 000 m’den üstü
1 000 km
500

Srinagar’da Müslümanlar. Srinagar Batı Himalaya’nın başlıca turizm merkezidir.
HİMALAYA BUZULLARI

Yarısı Orta Himalaya’da bulunan buzullar, yaklaşık 60 000 km2’lik bir alanı kaplar. Yaz karlarıyla beslenen bu buzullar, sürekli kar bölgeleri sınınmn altına pek inmezler. Everest masifinin en uzun buzulu olanKhum-bu buzulu 15 km uzunluktadır ve 4 900 m yükseklikte son bulur. Doğuda şiddetli yağışlar buzul dillerinin 2 400 m’ye kadar inmesine sebep olur. Batıda kışın yağan karlar, buzlanmış yüzeylerin genişlemesine (Karaku-rum’da 22 000 km2W) 60-70 km uzunluktaki son derece büyük «buzul ırmakları»nın meydana gelmesine sebep olur.
çilir. Düzey farklılıklarının büyüklüğü, iklimlerin olağanüstü değişiklikler göstermesine sebep olur; bitki örtüsünün görünümündeki sıralanma bu durumu otaya koyar. Fauna da benzeri bir sürece uyar.

Alçak bölge, ilk eğimlerden başlayarak 2 000-2 500 m’ye kadar yükselir, iklim burada hâlâ tropikal özellikler taşır; kış yoktur veya çok kısadır. 300-1000-1200 m arasındaki tepe katı, orman bölgesidir. Tikağacı ve kerestelik salağacı türlerinden oluşan bu ormanlar, tarla açma sebebiyle artık parçalı bir görünüm sunar. Pen-cab’da akasya ve hünnap gibi dikenli bitkilerle kaplı bir step uzanır. Doğuda, 1 000-1 200 m ve 2 000-2 500 m arasında nemcil ve hepyeşil bir orman vardır: bu orman meşe, akçaağaç, manolya ve ormangülü alanıdır. Batı bölgelerinde orman Akdeniz bitkileriyle (çam, sedir, köknar) benzerlikler taşıyan kozalaklılarla zenginleşir. Büyük ağaçların oluşturduğu kubbe altında maymun kolonileriyle birlikte ender olarak karşılaşılan kaplan ve panter yaşar. Filler, hayadannı, denetim altına alınmış bölgelerde yararlandıkları himayeye borçludurlar.

Yüksek bölge, kış donları ve karlarının etkisi altındadır. 2 000-2 500 m’den 4 000-4 500 m’ye kadar «dağaltı» adı verilen kozalaklılar ormanı hâkimdir; bunlar daha sonra yerlerini sık orman-güllerine, söğüdere, huş ve ardıç ağaçlarına bırakır. Bu orman, az sayıda ayı, geyik, dağkeçisi ve çok sayıda yerleşik kuş türünü barındırır. Giderek daha sert geçen kışlar ve her zaman kısa süren yazlarla birlikte, dağ çimeni örtüsü mavi haşhaş, kızıl kantaron, latinçiçeği, sarı düğünçiçeği, dağlalesi ve devedikeninin yetiştiği bir şekle girer. Batı cephesi, özellikle içinde bodur bitkilerle yavşan türlerinin bir arada görüldüğü yüksek bir stepten oluşmuştur. En yükseklerde yetişen bir çeşit kuşotunun (Stellaria decumbens) Himalaya’da, 6 150 m’de bulunmuş olmasına rağmen, dağ bitkileri katı merkezde 5 000 m’de, doğuda 4 000 m’de ve batıda yaklaşık 5 000 m’de başlayan sürekli karlarla sınırlanmıştır. Yüksek dağ, tibet sığırı (yak), yabanî koyun, dağkeçisi, antilop, vaşak, kar panteri ve dağsıçanından oluşan bir fauna barındırır. Kartavuğu ve koca keklik gibi bazı iri kuşlar burada yerleşik bir hayat sürer.

Hidrolojik mekanizma

Himalaya’dan, üç büyük akarsu doğar: Ganj, Indus ve Brahma-putra. Nehir havzalarının büyük bölümünün yaz döneminde beslenmesi, kar ve buzulların erimesiyle ve bunun yanı sıra güney yamacında muson yağmurlarıyla sağlanır. Alçak sular, kış yağışlarının debileri artırdığı batı dışında kışm ortaya çıkar. Hazirandan ağustosa kadar süren yaz dönemi sırasında eriyen sular ve muson yağmurlarının birleşmesi, sık sık felaketlere yol açan su baskınlarını da beraberinde getirir. Üstelik, yamaç diplerinde güçlü bir erozyana sebep olan sular önemli miktarda alüvyon taşırlar.

Su baskınları dışında da, Himaiaya ve büyük yamaçları birçok doğal felakedere açıktır. Bunların en sık karşılaşılanı, buzul düşmesi ve buzulların beklenmedik biçimde ilerlemesidir. Bu olaylara, yüksek vadilerde; aralarında uzunluğu 16 km, derinliği 45 m olan dev bir tutma göl örneğinin de bulunduğu büyük göllerin ortaya çıkmasına sebep olan buz barajlarına Indus üst havzasında
sık sık rastlanır. Bu göllerin birden «boşalması», suların sı ni birkaç saat içinde onlarca metre yükseltebilen etkileyic barmalarma yol açabilir. Aşağı yukarı aynı etkiyi yapabil rak kaymaları da barajların oluşmasına ve dev kaya blo. yer değiştirmesine sebep olabilecek niteliktedir. Hunz si’nde 1974’te bir köy bu yüzden kısmen yok olurken bi 20 m’lik çamurun altına gömülmüştür; bu olaydan kayn;

10 km’den daha uzun bir tutma göl üç yıl kuru kalmıştır.

İNSANLAR VE TOPLUMLAR

Himaiaya toprakları birçok devlet arasında paylaştır Hindistan, Pakistan, Nepal, Bhutan ve Çin (1950’de toprı kattığı özerk Tibet Eyaleti’yle). Genel olarak bu ülkeler aı ki ilişkiler çok iyi sayılmaz. Himaiaya, Rus ve Britanya torlukları, sonra da Hindistan, Çin ve bir ölçüde SSCB e her zaman bir «uç bölge» niteliği taşıdı. Sık sık sınır çatışr la karşılaşılır. Tümüyle Himaiaya içinde yer alan Nepal tan, dış siyaset konusunda büyük komşulanyla (Hindistaı ladeş) sürdürdüğü ilişkilere sıkı sıkıya bağımlıdır.

Himaiaya Dağları’nda 40 milyondan fazla insan yaşar, lerin sayısı (19 milyon), Hintlilerden (18 milyon), Pakistar (2 milyon), Bhutanlılardan (1,4 milyon) ve Tibedilerden f;

Bunlar, milliyetlerinden çok, üç büyük kültür alanıı olup olmamalarıyla ayırt edilebilirler: Pencab’dan Sıkkım Hindular, batıda Müslümanlar, kuzeyde Budist Tibetlile Assam’daki mongoloit kabilelerse animisttir. Bu büyük t< lar içinde, vadilerde bugün de göreneklerine ve atalarının g lerine göre yaşayan topluluklar ve etnik gruplar vardu tan’da Paştular ve Gucarlar Nepal’de Limbular ve Railer’

Tarım ve hayvancılık

Himaiaya nüfusunun büyük bir bölümü 2 000 m’nir kurulmuş köylerde yaşar. Rm2’ye 200 kişinin düştüğü eı nüfus bölgeleri 1 000-2 000 m arasında yer alır. Büyük H ve Transhimalaya dağlarında nüfus sıklığı daha zayıftır; durum köylerin ve tarımın 4 000 m’den daha yukarılara < na engel olmaz. «Himalayalılar»ın neredeyse tümü tar: hayvancılıkla uğraşır; bu oran Nepal’de yüzde 80’e varır, tüsünün üst sınırına kadar dağ varlığından yararlanan 1 hayatlannı biyoklima katlarının imkânlarına ve kısıtlar uydururlar.

Tropikal kat, ovanın tarım imkânlarını 1 000 m’ye ka tır. Sivalik Dağları’nı ve Orta Himalaya’nın alçak vadileı alır. Hava sıcaklığı, yıllık ürün elde edilmesine imkân ve lar, kış mevsiminin kuru bitkileri (mbî) ve muson yağmur yararlanan yaz mevsiminin ürünleridir (kharif). Bölgen nünde pirinç ekimi yaygındır.

Neredeyse tüm Orta Himalaya’yı içine alan alçak I (1000-2500) dağlık katı ve Transhimalaya bölgesinin biı ekime imkân tanıyan ılıman sıcak bir iklim ve daha sağlı] şartları sunar. Burada, Nepal’den Bhutan’a kadar uzanan

Srinagar’da Müslümanlar. Srinagar Batı Himalaya’nın başlıca turizm merkezidir.
HİMALAYA BUZULLARI

Yarısı Orta Himalaya’da bulunan buzullar, yaklaşık 60 000 km2’lik bir alanı kaplar. Yaz karlarıyla beslenen bu buzullar, sürekli kar bölgeleri sınırının altına pek inmezler. Bverest masifinin en uzun buzulu olan Khum-bu buzulu 15 km uzunluktadır ve 4 900 m yükseklikte son bulur. Doğuda şiddetli yağışlar buzul dillerinin 2 400 m’ye kadar inmesine sebep olur. Batıda kışın yağan karlar, buzlanmış yüzeylerin genişlemesine (Karaku-rum’da 22 000 km2W) 60-70 km uzunluktaki son derece büyük «buzul ırmaklarının meydana gelmesine sebep olur.
çilir. Düzey farklılıklarının büyüklüğü, iklimlerin olağanüstü değişiklikler göstermesine sebep olur; bitki örtüsünün görünümündeki sıralanma bu durumu otaya koyar. Fauna da benzeri bir sürece uyar.

Alçak bölge, ilk eğimlerden başlayarak 2 000-2 500 m’ye kadar yükselir. İklim burada hâlâ tropikal özellikler taşır; kış yoktur veya çok kısadır. 300-1000-1200 m arasındaki tepe katı, orman bölgesidir. Tikağacı ve kerestelik salağacı türlerinden oluşan bu ormanlar, tarla açma sebebiyle artık parçalı bir görünüm sunar. Pen-cab’da akasya ve hünnap gibi dikenli bitkilerle kaplı bir step uzanır. Doğuda, 1 000-1 200 m ve 2 000-2 500 m arasında nemcil ve hepyeşil bir orman vardır: bu orman meşe, akçaağaç, manolya ve ormangülü alanıdır. Batı bölgelerinde orman Akdeniz bitkileriyle (çam, sedir, köknar) benzerlikler taşıyan kozalaklılarla zenginleşir. Büyük ağaçların oluşturduğu kubbe altında maymun kolonileriyle birlikte ender olarak karşılaşılan kaplan ve panter yaşar. Filler, hayadannı, denetim altına alınmış bölgelerde yararlandıkları himayeye borçludurlar.

Yüksek bölge, kış donları ve karlarının etkisi altındadır. 2 000-

2 500 m’den 4 000-4 500 m’ye kadar «dağaltı» adı verilen kozalaklılar ormanı hâkimdir; bunlar daha sonra yerlerini sık orman-güllerine, söğüdere, huş ve ardıç ağaçlarına bırakır. Bu orman, az sayıda ayı, geyik, dağkeçisi ve çok sayıda yerleşik kuş türünü barındırır. Giderek daha sert geçen kışlar ve her zaman kısa süren yazlarla birlikte, dağ çimeni örtüsü mavi haşhaş, kızıl kantaron, latinçiçeği, sarı düğünçiçeği, dağlalesi ve devedikeninin yetiştiği bir şekle girer. Batı cephesi, özellikle içinde bodur bitkilerle yavşan türlerinin bir arada görüldüğü yüksek bir stepten oluşmuştur. En yükseklerde yetişen bir çeşit kuşotunun (Steüaria decumbens) Himalaya’da, 6 150 m’de bulunmuş olmasına rağmen, dağ bitkileri katı merkezde 5 000 m’de, doğuda 4 000 m’de ve batıda yaklaşık 5 000 m’de başlayan sürekli karlarla sınırlanmıştır. Yüksek dağ, tibet sığırı (yak), yabanî koyun, dağkeçisi, antilop, vaşak, kar panteri ve dağsıçanından oluşan bir fauna barındırır. Kartavuğu ve koca keklik gibi bazı iri kuşlar burada yerleşik bir hayat sürer.

Hidrolojik mekanizma

Himalaya’dan, üç büyük akarsu doğar: Ganj, îndus ve Brahma-putra. Nehir havzalarının büyük bölümünün yaz döneminde beslenmesi, kar ve buzulların erimesiyle ve bunun yanı sıra güney yamacında muson yağmurlarıyla sağlanır. Alçak sular, kış yağışlarının debileri artırdığı batı dışında kışın ortaya çıkar. Hazirandan ağustosa kadar süren yaz dönemi sırasında eriyen sular ve muson yağmurlarının birleşmesi, sık sık felaketlere yol açan su baskınlarını da beraberinde getirir. Üstelik, yamaç diplerinde güçlü bir erozyana sebep olan sular önemli miktarda alüvyon taşırlar.

Su baskınları dışında da, Himaiaya ve büyük yamaçları birçok doğal felaketlere açıktır. Bunların en sık karşılaşılanı, buzul düşmesi ve buzulların beklenmedik biçimde ilerlemesidir. Bu olaylara, yüksek vadilerde; aralarında uzunluğu 16 km, derinliği 45 m olan dev bir tutma göl örneğinin de bulunduğu büyük göllerin ortaya çıkmasına sebep olan buz barajlarına Indus üst havzasında
sık sık rasdanır. Bu göllerin birden «boşalması», suların s< ni birkaç saat içinde onlarca metre yükseltebilen etkileyic barmalarına yol açabilir. Aşağı yukarı aynı etkiyi yapabil rak kaymaları da barajların oluşmasına ve dev kaya blo’ yer değiştirmesine sebep olabilecek niteliktedir. Hunz si’nde 1974’te bir köy bu yüzden kısmen yok olurken bi 20 m’lik çamurun altına gömülmüştür; bu olaydan kayni

10 km’den daha uzun bir tutma göl üç yıl kuru kalmıştır.

İNSANLAR VE TOPLUMLAR

Himaiaya toprakları birçok devlet arasında paylaştır Hindistan, Pakistan, Nepal, Bhutan ve Çin (1950’de topr; kattığı özerk Tibet Eyaleti’yle). Genel olarak bu ülkeler aı ki ilişkiler çok iyi sayılmaz. Himaiaya, Rus ve Britanya torlukları, sonra da Hindistan, Çin ve bir ölçüde SSCB a her zaman bir «uç bölge» niteliği taşıdı. Sık sık sınır çatışr la karşılaşılır. Tümüyle Himaiaya içinde yer alan Nepal tan, dış siyaset konusunda büyük komşularıyla (Hindistaı ladeş) sürdürdüğü ilişkilere sıkı sıkıya bağımlıdır.

Himaiaya Dağları’nda 40 milyondan fazla insan yaşar, lerin sayısı (19 milyon), Hintlilerden (18 milyon), Pakistar (2 milyon), Bhutanlılardan (1,4 milyon) ve Tibedilerden f;

Bunlar, milliyederinden çok, üç büyük kültür alanıı olup olmamalarıyla ayırt edilebilirler: Pencab’dan Sıkkım Hindular, batıda Müslümanlar, kuzeyde Budist Tibetlile Assam’daki mongoloit kabilelerse animisttir. Bu büyük t< lar içinde, vadilerde bugün de göreneklerine ve atalarının; lerine göre yaşayan topluluklar ve etnik gruplar vardıı tan’da Paştular ve Gucarlar Nepal’de Limbular ve Railer’

Tarım ve hayvancılık

Himaiaya nüfusunun büyük bir bölümü 2 000 m’nir kurulmuş köylerde yaşar. Km2’ye 200 kişinin düştüğü eı nüfus bölgeleri 1 000-2 000 m arasında yer alır. Büyük H ve Transhimalaya dağlarında nüfus sıklığı daha zayıftır; durum köylerin ve tarımın 4 000 m’den daha yukarılara ı na engel olmaz. «Himalayalılar»ın neredeyse tümü tar: hayvancılıkla uğraşır; bu oranNepal’de yüzde 80’e varır, tüsünün üst sınırına kadar dağ varlığından yararlanan 1 hayadannı biyoklima kadarının imkânlarına ve kısıdaı uydururlar.

Tropikal kat, ovanın tarım imkânlarını 1 000 m’ye ka tır. Sivalik Dağları’nı ve Orta Himalaya’nın alçak vadileı alır. Hava sıcaklığı, yıllık ürün elde edilmesine imkân ve lar, kış mevsiminin kuru bitkileri (rnbi) ve muson yağmur yararlanan yaz mevsiminin ürünleridir (kharif). Bölgen nünde pirinç ekimi yaygındır.

Neredeyse tüm Orta Himalaya’yı içine alan alçak I (1000-2500) dağlık katı ve Transhimalaya bölgesinin bil ekime imkân tanıyan ılıman sıcak bir iklim ve daha sağlı! şartları sunar. Burada, Nepal’den Bhutan’a kadar uzanan

HİMALAYALAR
.r.luğu fazladır. Keşmir ve Nepal’ın (Katmandu) geniş ,ia yaygın olarak yapılan sulu çeltik ekimi 1800-2 000 .îr taraçalara dönüştürülmüş yamaçlarda da uygulanır, .nılerde, çeltik yerini mısır ekimine bırakır. Transhima-_5.rrıa. gerçek vahalarda ikili ekime imkân verir. Tarım . “-füsun bütün yılını alır; hayvan yetiştiriciliği ikinci : r:r faaliyettir.

m m’ler arasında sıcaklıkların düşmesi (Nepal’in do-aylan ortalaması 13-14°C’yi aşmaz) ve kışın kar ör-i sncak bir ürünün alınmasına imkân verir; bu, daha ; “-şayan nüfusun yeteri kadar değerlendiremediği bir

– Avuca Orta Himalaya’nın tepeleri, alçak bölgenin eki-

üstünden başlayan sık bir ağaç örtüsüyle kaplıdır.

– iea sonra (Tibet, Ladakh, Nepal) ekilebilen topraklar, iT-T-âe daha kısıtlı bir görünüm sunar. Bununla birlikte,

üst sınırı, istisnaî olarak 4 500 m yüksekliğe kadar İrfanların yüksek dağların sert ortamına uyum sağlama-r- -;uruiuş yapılarına da yansır: tek katlı evler birbiri üs-_~:ş gibi görünür. Zemin katlar ahır olarak kullanılır. : ,”e~al’de artık 3 540 m yüksekliğe kadar arpa, karabuğ-ekimi yapabilmektedir. Tibet’te arpa ekimi 4 750 ■ _<:£ bile yapılabilmektedir.

– -eçi, tibet sığırı yetiştiriciliği 3 500-5 500 m’ler arasın-r’-i faaliyet alanıdır. Hayvancılık yaylaya çıkma ve kar

– zırladığı dikey göçler şeklindedir. Batı Himaiaya ve Ti-

■ > sak bölgesinde göçebelik de bu hayat biçimi arasında

der ve ulaşım yollan

ır.i’s dışında, Himaiaya kentleri bugün de pek büyük deli:! faaliyetten doğan kentler ancak dağ zincirinin batı ; —,£e. dağ ve ovalann birleştiği bölgelerde gelişme gös-

■ îtspalı engebeler bölgesi olan Orta Himalaya’da birçok ; rrenslik vardır. Bunların eski başkenderi, yerel yöne-

: –îiğı rolün ötesine gidemeyen iri kasabalara dönüş-:Yj?^zca yüksek havzalarda, Katmandu ve Keşmir’in raşkenti Srinagar gibi gerçek şehirler otaya çıkmıştır, rlnaiaya’da şehirler, bir zamanlar kervanların izlediği

– ?.uşaklarında kurulmuştur. Topu topu birkaç bin nüfusu

■ :_et„ Tepelerin eteğinde, hatta sınır durumunda olan bu

– – razdan, önemli stratejik işlevler edinmiştir.

~ î” geçmesine elverişli birkaç yol, Sıkkım, Nepal ve Keş-

■ -I^ıalaya’yı aşmaya imkân verir, içerilere giden yollar,

■ topraklarından başlayarak, aynı zamanda hava yo-ü ..sşiabilen turistik ören yerleri, tapmaklar ve Srinagar

; gibi şehirlere yönelirler. Bu yollar belli başlı ka-

– t.rsırine bağlar. Vadilerin çoğunda ulaşım yaya yapılır ve

– * tişızmasında insan veya hayvan gücüne başvurulur.

.. ;* arasmdi faal ve eski ilişkiler, köy merkezlerinde kuru-ii’.irda yapılan yerel ticareti besler. Himaiaya ülkelerinin :: i : ilecekleri pek az ürün vardır: Ladakh’ın keçi yünü, Keş-tîîz. Bengal’in çayı. Çok fazla önem taşımayan bu üretim, -.T sanayinin ortaya çıkmasına imkân vermez.

t aaftfc/f. Lord Hunt’ın tırmanış kolundan

– s t.’orgay ve sir Edmund Hillary.
TURİZM VE DAĞCILIK

Yükseklerde yazlık dinlenme yerleri. Alçak yerlerin sıcağından kaçmak için, îngilizler XIX. yy’ın başlarında yükseklerde konaklanma merkezleri kurdular. Örnek olarak Himaçal Pra-deş’teki (Yeni Delhi’nin kuzeyi) Simla, Sıkkım’da geniş çay bahçelerinin ortasındaki, Darciling sayılabilir. Orta Himalaya’da 1 500-2 600 m’lerde, genellikle Ingiliz modasına uygun Murree, Gulmarg, Almora Mussorie gibi çok sayıda yazlık merkezi ortaya çıkmıştır. Yeşilliklerle kaplı bölgelerde kurulan bu merkezler,
Hintlilerin ve uluslararası tatilcilerin oluşturduğu kalabalıkları ağırlar.

Nepal, Keşmir, Sıkkım veya Ladakh’a yoğun olarak gelen Batılı tatilciler, olağanüstü manzaraları ve farklı uygarlıkları keşfetmenin peşindedir. En zenginler veya en sporcu olanlar, ciddî bir dayamldılık gerektirmesine rağmen oldukça moda olan yaya dağ gezintilerinden (trekking) zevk alırlar. Gezinti yollan üstünde tu-risder, dağ zincirinin her iki yanına dağılmış sayısız manastır, tapmak veya kutsal yeri her yıl ziyarete gelen binlerce Hindu veya Buda rahibiyle karşılaşırlar.

Uluslararası turizm, her yıl 265 000 ziyaretçinin geldiği Nepal’ın başlıca gelir kaynağıdır; ayru zamanda, kültürel ve dinî mirasın korunması amacıyla girişlerin sayısını azaltmak için uygulanan yüksek fiyadara rağmen Bhutan’ın da önemli gelir kaynağıdır. Binlerce yıl boyunca kendi içine kapanmış olan vadilerin açılması, geleneksel toplumları altüst etmektedir.

Zirvelerin fethi. Büyük İskender’in MÖ 325’te giriştiği seferden sonra tanınan Himaiaya zinciri, Ingilizlerin Hindistan’ı ele geçirmesinden sonra keşfedilmeye başlandı. Dağın Hindistan’a bakan tarafının ilk ayrıntılı haritasını 1830-1843 arasında sir Ge-orge Everest yaptı. 1800’den günümüze kadar sürdürülen bilimsel geziler Nepal, Keşmir, Karakurum, Bhutan ve Mustang’ın tanınmasını sağladı. Bu geziler jeolojik, coğrafî, botanik, etnogra-fik bir yığın veriler sağladı.

Birinci Dünya Savaşı’mn ardından girişilen en yüksek tepelere tırmanma teşebbüsü bir dizi cansıkıcı başarısızlıkla sonuçlandı. «8 000 m’den yüksek» doruklara, dağcılık donanımlarının gelişmesi, oksijen maskelerinin kullanılması sayesinde çıkılabil-di. Bu arada Şerpa veya Balti kabilelerinden derlenen hamallar ordusunu da unutmamak gerekir. Maurice Herzog ve Louis Lac-henal adlı iki Fransız, 1950’de Annapurna’ya (8 078 m) tırmanmayı başardılar. 1953’te Yeni Zelandalı Edmund Hillary, Ten-zing Norgay adlı Şerpa’nın eşliğinde Everest zirvesine (8 846 m) ulaştı. Aynı yıl Hermann Buhl’un Avusturya-Alman ekibi Nan-ga Parbat’a (8 125 m) çıktı. 1954’de, bir İtalyan, doğu grubu K2 veya Chogori’nin (8 611 m) zirvesine ulaştı. Bir yıl sonra bir Fransız gezi kolu Makalu zirvesine (8 515 m) çıktı. 1975’te Japon Junko Tabei Everest’e tırmanan ilk kadın oldu. Bu başarıyı, 1990’da Fransız bayan dağcı Christine Janin tekrarladı. 1994’te 1953‘ten beri yapılan 147 tırmanış seferinden kalma 17 ton artık temizlendi. □
Dağcılıkta önemli bir bölge.

Himalaya’nın keşfedilmesinde, dağcılar jeologlann yerini aldı: Nepal’de Kongma önünde bir dağcı kafilesi.
KUTSAL DAĞ

Hem büyük, hem ürkütücü, hem de olağanüstü güzel olan Himaiaya, Hinduculuğun efsane ve geleneklerine göre, tann-ların kendilerini gösterdikleri yerdir. Çiva, burada oturur; tahtı, Çin topraklarında kalan Kai-las Tepesi’nin zirvesinde bulunur (Ganj, Çiva’nın uzun saçlarının arasından akarak ortaya çıkmıştır). Yukarı Ganj bölgesi özellikle kutsal sayılır; Vişnu ve Krişna’nın kutsal binalarını ba-nndınr. Kailas Dağı veya «karların incisi» aynca Budistler ve Sihler için kutsal bir dağdır.
AYRICA BAKINIZ

—► iB-ANsIı Afganistan —► EŞESİ Asya —*• EMİ Bangladeş —► ES® Buda ve Budizm —\nm Çin

—► 1B.ANŞH dağlar ve dağoluşumu —ram Hindistan —► Em] Hinduizm —► Mu iklim —► ıs.AN$L{ levha tektoniği —► EMJ Fakistan —ISânslI Tibet

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*