HORMON ETKİLİ BİLEŞİKLER

HORMON ETKİLİ BİLEŞİKLER

Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarından İ.Kubo ve arkadaşları, Kenya’da bir inceleme gezisi yaparken, çekirge
BİLİM VE TEKNİK
istilasına uçjramış aeacş öle atam görümce <\wjv«ı-
îer ıçınoe xaiom. çünkü, geniş alanda birkaç mayasılotu veya egzama otu (Ajuga remota) olarak bilinen tür dışındaki tüm bitkiler, çekirgeler tarafından yenilerek arazi çırılçıplak bırakılmış ama bu bitkilere dokunulmamıştı. Bunun üzerine araştırmacılar, geride kalan bu otları aldılar ve bunları değişik türdeki çok sayıda böceğe yedirdiler. Sonuçta her böcekte az veya çok olumsuz gelişmeler izlendi. Ama en göze batıcı belirtiler larvalarda görüldü. Bu otlarla beslenen larvalar, pupa dönemine geçerlerken, bir başlık yerine birkaç başlık oluşturdular ve bir süre sonra da öldüler.
Konuya yabancı olanlar için şu kısa açıklama yararlı olabilir: Böcekler gelişmelerini ya yılanlar gibi kabuk değiştirerek ya da larva, pupa ve ergenlik aşamalarından geçerek sürdürürler (Bazı böcekler ergenleşene kadar birkaç larva aşaması geçirmek zorundadır). Hangi yolla gelişirse gelişsin, böcekler ya kabuk değiştirme hormonu (Ecdysteroidler) ya da larva aşaması hormonu (juvenil) salgılayarak bir sonraki basamağa geçerler. Bu kısa açıklamadan sonra kaldığımız yere dönelim.
Kubo ve arkadaşları, mayasılotunu yiyen larvaların neden öldüklerini derinlemesine araştırdıklarında, larvaların ölümünün bu bitkilerin taşıdığı hormonların alınması nedeniyle gerçekleştiğini anladılar. Bu hormonlar, aynen kabuk değişimini sağlayan hormonların etkisine sahiptiler. Kısacası bitkiler, kendileri için hiçbir yararı olmadığı halde taşıdıkları bu hormonlarla düşmanlarını aldatıp, onların vaktinden önce kabuk değiştirmelerine ortam hazırlamışlardı. Sonuçta, bitkile-
rvrv a.«iaN.Tr\a.casx’j\a VatovıV. T.w\ax\as\
larvalarda ortaya çıkan anatomik bozukluklar, ağız gelişimlerini engelleyerek yeterince beslenememelerine ve açlıktan ölmelerine neden oldu.
Bu durum Bitki Koruma alanında yeni yeni ufuklar açıyordu. Bunun üzerine araştırmacılar, doğada bulunan bitkilerde kabuk değiştirme hormonu olup olmadığını araştırmaya başladılar. Bugün artık 30-40 çeşit bitkinin, kendi savunma sistemleri için kullandıkları, kabuk değiştirme hormonuna sahip olduğu biliniyor. Üstelik, bunlarda bazılarından, örneğin Adi benekli eğrelti otundan (Polypodium vulgare) elde edilen kabuk değiştirme hormonunun miktarı ve etkinlik derecesi incelendiğinde, böceklerdeki hormon miktarı ve etkinlik derecesinden 100 kat daha fazla olduğu bulunmuş.
Bitkilerin kullandıkları aldatıcı başka hormonlar da var. İşte bir başka örnek: Üzerinde uzun yıllar çalıştığı kırmızı siyah renkli hemipterler ile ilgili çalışmalarını sürdürmek İçin, 1964 yılında, Çekoslovakya’dan Harvvard Üniversitesi’ne gelen K.SIama adındaki bir araştırmacı oldukça şaşırmıştı. Çünkü Avrupa’da, üzerinde çalıştığı bu böcekler, normal olarak beş aşamadan sonra erginleşirken, Amerika’daki böcekler altı, hatta yedi aşamada erginleşiyordu. Bu durumun nedenleri üzerinde bir türlü kesin karar veremeyen Slama’nın gözüne bir ara petri kutusundaki, üzerinde böceklerin barındığı bir Amerikan gazetesinin parçacığı ilişti. Slama, Avrupa’daki denemelerini de gazete kağıdı ile yapıyordu. O anda, aradaki farkın kullandığı bu gazetelerin farklılığından ileri gelebileceğini düşündü ve konunun üzerine gitti. Sonuçta, Avrupa ve
yjs ■
Devedikeni

Yabani
Patates
Yaprak Biti
Domates Bitkisi Yaprağı
Korkup Uzaklaşan Böcek
*
Yonca
Korkup Uzaklaşan Yaprak Bitleri
Salyangoz
f
Yapraktaki
Tırtıllar
Erken Erginleşen Böcekler (ölü)
Yetersiz
Beslenmiş Böcek Söğüt Yaprağı
Diğerleri Yapraklarının Besin Değerini Bozan Bileşikler Salgılarlar
HAZİRAN 1986
5
Japonya’da yayınlanan gazetelerle, Amerika’da yayınlanan gazetelerin değişik ağaç türlerinden elde edildiği ortaya çıktı. Amerika’da kağıtlar, balzam göknarı ağacından elde ediliyordu. Yapılan birçok analiz sonucunda bu ağacın yapısında Juvabion adlı bir kimyasal bileşik tesbit edildi. Bu bileşik böceklerin larva döneminde salgıladığı juvenil hormonu ile aynı etkileri gösteriyordu. Demek kİ bitkiler, kendilerini düşmanlarından korumak için düşman böceklerin gelişmesini geciktiren aldatıcı bir hormon da üretebiliyorlardı.
Bu bulgudan bir süre sonra, konu üzerindeki araştırmaları sürdüren W.S. Bowers, “Bitkiler düşmanlarına karşı, aldatıcı kabuk değiştirme hormonu, aldatıcı larva dönemini uzatma hormonu salgıladıklarına göre, neden larvaların gelişimini durduran hormonu da salgılamasınlar?’’ diye düşündü. Sonra da bu düşünceden hareketle aradığı anti Juvenil hormunu-nu, vapur dumanı (Ageratum houstonianum) adını taşıyan bir bitkide buldu (Prococen I ve II hormonları). Bu hormonlar, böceklerin larva dönemini tamamlamadan erginleşmesine neden oluyor (Şekil1-d) ve Büyük Amerikan hamambö-ceğinde (Periplaneto americane) çiftleşme duyusunu ortadan kaldırarak böceklerin çoğalmasını engelliyordu. Aynı hormonlar patates böceğinin zamansız kış uykusuna yatmasına ortam hazırlıyor, birçok değişik böceklerde ise döllenmemiş yumurtaların ortaya çıkmasına neden oluyordu.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*