Hz. Ömer, Yahudînin haklı olduğunu görerek, lehinde hüküm verdi.
Yahudî : «Vallâhi, sen, haklı bir hüküm verdin!» dedi.
Hz. Ömer, ona tura ile vurarak : «Haklı olduğunu ne biliyorsun?»
dedi.
Yahudî : «Biz, kitaplarımızda gördük, bulduk ki : Bir kadı, haklı hüküm verirken, sağ yanında bir Melek, sol yanında da, bir Melek bulunur.
Onu, hakdan ayrümadığı müddetçe, hakka yöneltir ve muvaffak kılarlar. ‘
Hakkı bırakınca da, Melekler onu, kendi hâline bırakır ve yanından ayrılırlar!» dedi (96).
Hz. Ömer’in, Ebû Mûsâ’ya Kadılık Hakkındaki Talimatı :
Hz. Ömer’in, Halifeliği zamânında, Küfe Kadılığına tâyin ettiği Ebû Mûsâ’l Eş’ari’ye verdiği yazılı tâlîmât, kendisinin, İslâm Hukûkuna olan derin vukûfunu göstermeğe kâfidir.
Bir çok kaynaklatın ve ezcümle îbn-i Abd-i Rabbih’in, îbn-i Uyeyne’-den; Muhibbüttaberî’nin de, Dâre Kutnî’den rivâyet ve kaydettiği bu Emir-nâmesinde Hz. Ömer, meâlen şöyle demektedir :
«Allâh’a hamd-ü senâ ve Resûlüne salât-ü selâmdan sonra mâlûmun olsun ki : Kazâ, Allahın Kitâbı üe sâbit Farizadır ve Resûlullâhm da, uyu-lagelen ve uyulması gereken bir Sünnetidir.
Sana, bir dâvâ, delilleriyle birlikte getirüdiği zaman, iyice anla, dinle.
Sence hak, belli olunca, hükmünü ver ve hakkı, hemen yerine getir!
Sâbit olan hak üzerinde konuşmanm faydası yoktur. Hak, yerine getirilir.
Karşında, meclisinde ve adâletinde herkesi bir tut. Aralarında fark gözetme ki, halkın üstün tabakası, senin, haksız bir hüküm verebileceğini ummasın.
Fakir ve zâif tabaka da, ye’se ve korkuya düşmesin!
Delü ve şâhidler getirmek, dâvâcıya, yemin etmek de, inkâr ediciye düşer.
Müslümanlar arasında sulh, câizdir.
Şu kadar ki, hacımı helâl; helâli haram kılan bir sulh, câiz ve mû-teber değildir. \
Dün verdiğin bir h\ükme dönüp üzerinde düşünmekten ve doğruya ir-şâd edildiğinde, hakka aönmekteh seni hiç bir şey alıkoymasın!
Çünki, hak, kadîm v® asildir.
Hakka dönmek, bâtıllda direnmekten hayırlıdır.
f96) Mâltk – Muvatta, c. 2, s. 10^