İKİ BÖLGE, TEK KADER
Avrupa’nın iki ayrı sınır bölgesinde yer alan iki zengin belde yıllar boyu hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştu. Haritadaki yerleri birbirinden çok farklı olan bu topraklar, tarihleri bakımından oldukça benzerlik göstermektedir…
Avrupa’mn iki ayrı bölgesinde iki farklı belde; Doğu Avrupa sınırları içerisinde yer alan Bosna-Hersek ve Batı Avrupa sınırlarında yer alan, günümüzde Fransa toprağı olan Alsas-Loren… Harita üzerinde birbirinden çok farklı yerlerde olan bu topraklar, tarihleri bakımından oldukça benzerlik göstermektedir. Sınır bölgelerinde kurulmuş bu iki zengin belde yıllar boyu hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştu.
Bosna-H ersek ve Alsas-Loren, coğrafyanın siyasî, askerî, İktisadî ve politik tesirine güzel birer örnektir. Alsas-Loren bölgesi 1871-1945 tarihleri içinde Fransa ile Almanya arasında; Bosna-Hersek ise 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı Devleti ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Rusya, daha sonra da Sırplar ile Boşnaklar arasında üstünlük mücadelesinin yaşandığı topraklardır.
Alsace-Lorraine (Alsas-Loren)
Alsas-Loren, Fransa’nın Almanya sınırındaki bölgesidir. Fransızca imlalarıyla Alsace ve Lorraine genellikle birlikte anılsalar da gerek tarihleri gerekse coğrafî özellikleri itibariyle birbirinden farklıdır.
Üzüm bağlarıyla meşhur Alsas’ta tarım önemli bir gelir kaynağıdır. Kömür ve demir yataklarının bulunduğu Loren’de ise sanayi gelişmiştir.
Fransa ile Almanya arasında sık sık anlaşmazlık konusu olan Alsas-Loren, Almanların elinde iken 17. yüzyılda Fransız hâkimiyetine geçti. İki devlet arasında devamlı el değiştiren bölge 2. Dünya Savaşı öncesinde yeniden Almanların yönetimine geçse de savaşın sonunda tekrar Fransız himayesine girmiştir.
Alsas-Loren’in başşehri Strazburg’dur. Aynı zamanda Avrupa’nın da başşehri mesabesindeki bu şehir, 1949 yılından bu yana Avrupa Konseyi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Bölgede Alman nüfus çoktur ama Fransızca hâkim dildir ve Almanca bilenlerin sayısı yıldan yıla az^maktadır.
Tarihteki birçok önemli hadiseye de bu şehir merkezlik etmiştir. Gutenberg matbaayı ilk kez burada kurmuştur. Turizm sektöründe lider durumda olan Fransa’nın en çok turist çeken şehri yine Strazburg’dur. Strazburg hem şehir merkezi, hem de çevresindeki Ortaçağ ve Rönesans devri mimarisinin tesiriyle bir açık hava müzesini andırmaktadır. Gurbetçi vatandaşlarımızın da günümüz Fransa’sında en çok yaşadıkları bölge burasıdır.
Bosna’Hersek Avupa’nın diğer cephesine geçelim…
1463 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilen Bosna-Hersek, Sultan ikinci Abdülhamid’in saltanatına kadar Osmanlı’ya bağlı kaldı. Fakat BBB Müttefiklerin baskısı üzerine Bosna’daki Osmanlı idaresi iyice sarsıldı ve 93 Harbi (1877″78) sonunda imzalanan Berlin Antlaşmasından sonra bu topraklar Avusturya- Macaristan impratorluğu’nun eline geçti.
- Dünya Savaşı’ndan sonra Bosna-Hersek, Yugoslavya Cumhuriyeti ile birleşti ve 1991’e kadar bu devletin içinde yer aldı. Ancak Bosnalı Sırplar, Hırvatlar ve Müslümanlar arasında çatışmalar eksik olmuyordu. Bosna-Hersek’te yaşayan Sırpların, ülkeyi Sırbistan’a bağlamak için 1992 yılında başlattıkları kanlı iç savaş 2,5 yıl sürdü. Avrupa ve dünyanın gözleri önünde devam eden bu katliam, nihayet Aralık 1995’te NATO’nun devreye girmesiyle sona erdi.
Günümüzde Bosna-Hersek Cumhuriyeti, iki devletten oluşmaktadır. Tarakların yüzde 51’ine sahip Hırvat ve Boşnaklardan oluşan Bosna-Hersek Federasyonu ve yüzde 49’una sahip Sırplardan oluşan Sırp Cumhuriyeti, ülke nüfusunun yüzde 44 kadarı Müslüman Boşnaklar, üçte birini Sırplar (yüzde 31), geriye kalan kesimini ise Hırvatlar oluşturur.
Dikkat Çeken Benzerlikler; iştah Kabartan Tabiî Zenginlikler
Alsas-Loren denilince akla ilk gelen şüphesiz kömür ve madenciliktir. Sahip olduğu bu zenginliği ele geçirmek için savaşların yapıldığı, özellikle Fransa ve Almanya’nın, uğruna yıllarca mücadele ettiği zengin bir toprak parçası.٠. Bölge, Fransa’nın demir ihtiyacının yarısını karşılamaktadır ve Fransa sanayiinin kalbidir.
Bosna-Hersek’e baktığımızda ise durum bundan farklı değildir. Bosna-Hersek’te de oldukça zengin madenler vardı. Tarım ve sanayi gelişmişti. Osmanlılar zamanında savaş alet ve edevatının büyük bir kısmı burada üretilmekteydi. Özellikle Banyaluka şehri silah sanayiinde ismini duyurmuştu. Kısaca Fransa ve Almanya için Alsas-Loren ne ise Osmanlılar için de Bosna-Hersek oydu. Fakat Osmanlı Devleti için buranın ayrı bir yerinin olması, elbette topraklarında barındırdığı madenlerden dolayı değildi. Çünkü Osmanlılar daima İslam’a ve insanlığa hizmeti önde tuttular.
Avrupa’nın Stratejik öneme Sahip iki Bölgesi
Biri Almanya ile Fransa sınırını teşkil ederken diğeri Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğumun sınırlarında yer almaktaydı.
Bu iki bölgenin zengin rezervli yer altı kaynakları Avrupalı devletlerin iştahını Abartıyordu. Bunun içindir ki sınırlarında yer alan Bosna-Hersek için Osmanlılar ve AvusturyalIlar yıllarea mücadele etmişti. Nihayetinde Batılı güçlerin de kışkırtmaları sonucu meydana gelen “Hersek isyanı” ile Osmanlı Devleti’nin Bosna üzerindeki hâkimiyeti sona erdi.
Azınlığın Çoğunluğa ^hakkümü
Nüfus yapıları itibariyle iki tarafta da farklı etnik köken ve dine sahip toplumlar olsa da, ortak bir noktada buluşuyorlardı. Günümüz Fransa’sının Alsas ve Loren bölgelerinde, özellikle de Alsas’ta Alman nüfus çoğunluktaydı. Ancak yönetimde Fransa vardır. Bu durum Bosna’da da geçerlidir. Halkın yüzde 50’sinden fazlası Müslüman Boşnaklar olduğu halde yönetimde Sırplar söz sahibi idi.
Konuşulan veya Konuşmaya Mecbur Bırakılan Dilleri
İki bölgede de konuşulan diller arasında bir bağlantı kur^abilir. Zira Almanların yoğun olduğu Alsas-Loren’de bugün Fransızca hâkimdir. Fransa buradaki halkı Fransızca öğrenmeye mecbur tutmuştur. Bölgede yaşlı nüfusun yaklaşık yüzde 75-80’i Almanca bilirken yeni neslin ancak yüzde 12’sinin Almanca bilmesi, Fransız politikasının neticesidir.
Bosna-Hersek’te de durum pek farklı değil.
Nüfusun yarıdan fazlası Müslüman Boşnaklardan oluşmasına rağmen ülkede büyük oranda resmî dil Sırpça konuşulmaktaydı. Bu da Fransa’da kendi dillerine yabancı kalan Almanlar gibi günden güne Boşnakları dillerinden uzaklaştırmaktaydı. Ancak Yugoslavya dağıldıktan sonra ülkenin resmî dili Boşnakça, Sırpça ve Hırvatça olarak belirlenmiştir.
Bosna-Hersek’te Osmanlı Farkı
Görüldüğü üzere birbirinden kilometrelerce uzakta olan bu iki Avrupa toprağı; yer altı kaynaklarının bolluğundan, uç bölgelerde kurulmalarına, nüfus yapılarından konuşulan veya konuşmak zorunda bırakılan dillerine kadar birçok noktada benzerlik göstermektedir. Yönetenler ile yönetilenler farklı dine, dile ve ırka sahiptir. Buna bağlı olarak iki bölge halkı da kendi topraklarında ve vatanlarında bir başkası gibi yaşamak zorunda bırakılmışlar, stratejik mevki ve zenginliklerinin avantajından çok dezavantajlarını tarih boyunca yaşamışlardır.
Fakat Bosna-Hersek farklıydı.
En başta Bosna halkı Müslümandı ve Osmanlılar döneminde refah ve huzur içerisindeydi. Ne zaman ki Osmanlı bölgeden çekildi, Boşnaklar zulme maruz kaldı. Batı ile Osmanlı Devleti’ni birbirinden ayıran en önemli nokta da buydu. Alsas-Loren toprakları her iki tarafın da hâkimiyeti sırasında zulme uğramıştı. Bosna halkı ise Osmanlı idaresindeki huzur ve refah ortamını hiçbir zaman bulamamış, önce Avusturya’nın daha sonra da Sırpların yönetiminde zor günler yaşamıştır