İLKEL İNSANIN ANADOLU’DAKİ AYAK İZLERİ
Dr.Tuncay ERCAN *
1968 yılında, Manisa iline bağlı Kula ilçe merkezi kuzeybatısındaki Demirköp-rü Barajı yakınında, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü elemanları tarafından insanlık tarihi için son derece önemli bir buluş olan, İlkel insan ayak izleri saptanmıştır. Bunlar, Salihli-Gördes karayolu üzerindeki Divlit Tepe volkan konisinin yamacında bulunmaktadırlar. Arazi eski bir yanardağın siyah renkli bazaltik cüruf ve lavları ile örtülü olup, dünyada sadece 4 yerde bulunan bu çok nadir doğal anıt, bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Kula ilçe merkezinden başlıyarak, Demirköprü Bara-jı’nın batısına kadar uzanan yaklaşık 30-35 km. uzunlukta ve 10-15 km. genişlikteki bu alan, Türkiye’nin en genç yanardağlarının yoğun Kaide bulunduğu bir bölgedir ve volkan konileri, kraterler, lav akıntıları ve bazaltik cüruflar aktüel volkan görünümdedirler. Kula yöresi, milattan önceki tarihsel zamanlarda bile araştırıcıların ilgisini çekmiştir, örneğin, 2000 yıl kadar önce bu bölgeyi dolaşan ünlü tarihçi Strabon, Kula bölgesine “Katakekaumene” (Yanık ülke) adını vermiş ve daha sonra pek çok araştırıcı bu bölgeyi ziyaret etmiştir. Bugün bile sahada dolaşan araştırıcılar, en son 15-20.000 yıl önce patlamış ve km’lerce geniş bir alana lavlarını, cüruflarını yaymış olan yanardağları gördükçe ürpermekte ve çok yakında onların bu suskunluk döneminin sona ererek, yeniden faaliyete geçecekle-ri.-.l düsünmekiedif
zellikle daha yaşlı konilerde kraterler iri olup, daha
almışlardır. Daha genç olan 2. ve 3. evre lavlarından daha yüksekteki tepelerde yer alırlar. Volkan konileri, zamanın etkisiyle bozulmuş ve şekilleri yuvarlaklaş-mıştır. Italyan araştırmacılar tarafından lavlardan altı nan örneklerde potasyon/argon yöntemi ile yapılan yaş tayinleri ile bunların yaklaşık 1,1 milyon yıl önce meydana geldikleri saptanmıştır. Daha sonra bir suskunluk dönemi başlamış ve günümüzden yaklaşık 200-300.000 yıl önce ikinci volkanik evre ile saha bir kez daha kızgın lav akıntıları, cüruflar ve çeşitli bazaltik piroklastiklerle kaplanmıştır. Volkan konileri ve kraterler, birinci evreye kıyasla daha az aşınmış ve daha iyi korunmuşlardır. Konilerin bir kısmı İyice aşınmıştır ve ilk evreden çok daha şiddetli patlamalar meydana gelmiştir.
Kula volkanitlerinıp üçüncü ve en yeni evresi ile oluşan volkan konileri, kraterler ve lav akıntıları tamamen güncel görünümdedirler. Lav akıntıları eski vadiler içinde ırmak gibi akarak, kilometrelerce yol katetmis-lerdi. Yeni oluşmuş gibi tazedirler ve üzerlerinde bitki örtüsü bile henüz tam gelişememiştir. Kraterlerden püsküren lavlar ve cüruflar o denli dağınık ve karışıktır ki, tırmanmak ve üzerlerinde yürümek son derece güçtür. Lavlardan alınan örneklerde Almanya’da ootas-
f i i
lerı ile 20.0ÜU yıllık oldukları saptanmıştır.
Üke! insan avak izleri, bu ücüncü en yeni volkanik ev-
tikel
ktttron
20.000
yittik
ayak
izleri
tedir. Yapılan araştırmalar sonucu, bu volkanizmanın aralıklı 3 ayrı evrede oluştuğu saptanmıştır.
Yaklaşık 1-2 milyon yıl önce Kula bölgesinde, en eski volkanik evre ile bazaltik lavlar oluşmuştur ve altlarındaki daha yaşlı kaya birimleri üzerinde tepelerde yer
MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Dairesi
tüfler püskürtmüş ve suskunluk dönemine geçerek sönmüştür. Çevreye saçılan bu ince taneli volkanik ürünler, daha sonra yağan yağmurların etkisiyle kalın bir çamur tabakasına dönüşmüştür, işte bu esnada, bölgede yaşıyan ilkel insanlar, çok güzel bir rastlantı ile bu çamurlar üzerinde çıplak ayakla yürümüşlerdir. Kısa bir süre sonra, volkan yeniden faaliyete geçmiş ve
1
BİLİM ve TEKNİK, Şubat 1985