Şunu bil ki diye kurulan o kadar çok cümleler var ki ama hayatta bilmiş bilmiş konuşup halbuki hiçbir şeyi bilmeyen hiçbir şeyi görmemiş sadece hayatta gördüğünü kendi etrafında hayatında yaşadıklarından ibaret olan kişiler karşısındaki insanlara şunu bil diye cümleler kurarak başlarlar ya bilmedikleriniz varsa ya yaşayıp da görmedikleriniz varsa siz neyi biliyorsunuz ki bilmediğimizi zannedip de bildirmeye çalışıyorsunuz Biz Neyi bilmiyoruz ki siz bildiğince öğreniyoruz sizin öğrettikleriniz Belki de bizim unuttuklarımızdan ibarettir ama bizim yaşadıklarımız bizim hayat tecrübelerimiz Belki sizin daha henüz yaşamadıklarınızdır daha henüz görmediklerinizdir daha henüz tadına varmadıklarımızdır O yüzden bilmeden kibirlenmeden konuşmayı öğrenmektir bir şeyi bilmek Eğer bir şey bilmek gerekiyorsa ilk önce konuşmak gerekiyor konuşabilmek için yaşamak gerekiyor yaşayabilmek için an ve an o tadı tatmak gerekiyor Eğer siz o tadı tadamadıysanız şunu bil diye bu dünyada cümle kurmamamız lazım Çünkü öyle çileler öyle dertler öyle Hayatlar var ki sizin bildirdiğinizden öte Eğer Kendi içinizde o Ateş yanmaya başlarsa dersimiz ki evet Ben birilerine bir şeyleri bildirmeye çalıştım Halbuki öyle çileler öyle dertler öyle çileler öyle çaresizliklerin içerisinde çaresizlikler varmış ki çaresizliklerin içerisinde öyle dertlerle yüzen insanlar varmış ki biz bildiğimizi zannederiz O yüzden kimseye bilmişlik taslamamak lazım Şahsen ben ona çok dikkat ediyorum artık hiçbir şeyi bilmediğimi anlıyorum bir zamanlar ben de bir şeyleri bildiğimi zannediyordum Ama artık hiçbir şeyi bilmediğimi anlıyorum hiç kimseye de bilmişlik taslamam gerektiğini biliyorum
“Hesap edenin üzerinde bir hesap vardır” sözü, genellikle insanın yaptığı planların, aldığı kararların ve attığı adımların kendi kontrolünde olduğunu düşünse de, aslında üzerinde bir iradenin (genellikle Tanrı’nın veya kaderin) bulunduğunu ifade eder. Bu söz, insanın sınırlı bilgisi ve gücüyle her şeyi kontrol edemeyeceğini, dolayısıyla her zaman bir üst iradenin var olduğuna inancı belirtir.
Ayrıca bu ifade, insanın kibirden uzak durması, her şeyin kendi elinde olduğunu düşünmemesi ve olayların akışında daha büyük bir plan veya düzen olabileceğini kabul etmesi gerektiğini hatırlatır. Yani, insanlar kendi planlarını yapsa da, hayatın nasıl ilerleyeceğini belirleyen daha büyük bir güç vardır. Bu güç, olayları planlananlardan farklı bir şekilde sonuçlandırabilir.
Bu söz, özellikle İslam düşüncesinde “kader” inancı ile bağlantılıdır ve insanın her türlü durum karşısında tevazulu olmasını, kendi sınırlarını bilmesini ve nihai karar merciinin üzerinde bir irade olduğunu hatırlamasını öğütler.