İslâm dini, mensuplarına, vefat eden din kardeşleri için neler yapacaklarını en küçük teferruatına kadar açıklamış, hiçbir hususu karanlıkta bırakmamıştır. Ayrıca Hz. Peygamber’in ve örnek nesillerin (sahâbe, tâbiûn ve tebeu’t-tâbiîn) tatbikatı da yolumuza ışık tutmaktadır. Bütün bunlara rağmen bilgisizlik, menfaat temini ve bâtıl âdetlere uyma alışkanlığı gibi sebepler müslümanları yanlış yola itmiş, bid’atlan işlemelerine, yasaklan çiğnemelerine âmil olmuştur. Bilindiği üzere «bid’at,» kitâb, sünnet icmâ, kıyas gibi İslâm’ın kaynaklannda yeri bulunmadığı halde sonradan çıkarılan, İslâmî telâkki edilerek inanılan ve yapılan şeylerdir. Rasûlullâh (s.a.) müslümanlan bid’atlara karşı ikaz etmiş; kitâb. sünnet ve hulefâ-i râşidin yolundan ayrılmamalarını ehemmiyetle emir ve tavsiye buyurmuştur: «…Benim yolumdan ve ergin, doğru yolu bulmuş halifelerimin yolundan aynlmaym; buna sımsıkı sarılın ve hiç bırakmayın. Sonradan çıkarılan bid’âtlardan sakının; çünkü her uydurma bid’attır, her bid’at da sapıklıktır.» (Ahmed, Ebû Dâ- vûd, Tirmizi) (70)
A — Kabirde Telkin:
Cenazeyi defnettikten sonra Rasûlullâh (s.a.)’m kabirde bir müddet kaldığını, cemâate: «kardeşiniz için istiğfar edin ve iman üzerine sebatını dileyin; çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir,» buyurduğunu daha önce zikretmiştik. Buna göre sünnet olan definden sonra kabrin başında bir müddet kalmak, Allah Teâlâ’ya, din kardeşimizin affı ve mağfireti için duâ etmektir. Kur’an-ı Kerîm’den bazı kısımlann okunmasının da sünnet ve faydalı olduğunu nakletmiştik.
İSLÂM’IN IŞIĞINDA GÜNÜN MESELELERİ
22
Eyl