İSTANBUL’UN OSMANLILAR TARAFIN DAN KUŞATILMASI
Birinci Kuşatma: Kendi bahsinde ayrıntılarıyla anlatıldığı gibi, Kayser Beşinci loannes Paleologos’un vefatı üzerine (21 Temmuz 1391), padişahın yanında bulunan Emanuel Paleologos kaçarak Edirne’den Kostanti- niye’ye gelmiş ve babasının tahtına oturmuştur. Yıldırım Bayezid, Emanuel’in bu hareketinden dolayı çok üzülmüş (796) ve ordusuyla Kostantiniye üzerine yürümüş, şehri kuşatmıştır (1392). Fakat Macar kralı, padişahı bu seferden vazgeçirmek için yaklaşık yüz bin kişilik ordusuyla Niğbolu Kalesi’ni kuşatmıştır. Makedonya taraflarında da bazı isyan hareketlerinin çıkması sebebiyle altı ay kadar devam eden İstanbul kuşatması mecburen kaldırıldı. Osmanlı askeri buradan Edirne’ye dönerek sefer malzemelerini tamamlayıp çok hızlı bir şekilde Tuna kıyısına geldiler. Niğbolu Zaferi bu harekâtın bir sonucudur. İkinci Kuşatma: Haçlı hücumu sebebiyle yarım kalan Kostantiniye kuşatmasına Niğbolu Zaferi’nden sonra tekrar başlanmıştık (1397-799). Başlangıçta Şile üzerinden, Yuşa dağı arkasından, Dereseki ve Akbaba köyleri üzerinden Göksu Deresi’nin kenarına inilerek ordugâh kurulmuş ve Güzelce Hisar denilen Anadolu Hisarı yapılmıştır. Yıldırım’ın, Macar kralını kaçırdığını, Bulgar hükümetini mahvettiğini, Sırp kralını itaat altına alıp Boğaziçi’nin en güzel yerini ele geçirerek İstanbul’a yürüyeceğini anlayan Kayser loannes Paleologos, kumandanlarından birini Padişahın çadırına göndererek itaatini bildirdi. Neticede İstanbul’da Müslümanlar için bir ma- halle255 tahsisi, bir mescit256 ve mahkeme binası yapılması, padişah adına hutbe okunması, kadı ve imam tayini, ayrıca yıllık on bin duka altını verilmesi şartıyla barış anlaşması yapıldı ve Kostantiniye’nin fethinden yine vazgeçildi. Akabinde Taraklıca Yenicesi’nin halkı yerlerinden kaldırılıp İstanbul’a yerleştirilmek için gönderildi.Barış anlaşmasından sonra (1398) sipahilerle Tırhala ve Atina şehirlerine akınlar yapılıp, Rumlardan Divriği, Kemah ve Besni bölgeleri alındı. Barış anlaşmasının devamını sağlamak için Bizans kayseri gerek padişaha, gerekse Veziriazam Çandarlı Ali Paşa’ya ağır hediyeler göndermişti. Ali Şeydi Bey’in Devlet-i Osmaniye Tarihi’nde “Veziriazama kayserin gönderdiği şeyler hediye değil, adeta rüşvetti. Tarihlerimiz bu meseleye pek değinmek istemezler. Lâkin doğrusunu söylemek lâzım gelirse, Sadrazam Ali Paşa’nın zevk ve eğlenceye düşkün, en büyük rüşvetçilerden olduğu açıktır. Yıldırım Bayezid’in maksadı, bu defa İstanbul’u kesin olarak zaptetmek iken, Sadrazam aldığı rüşvetten dolayı padişahı fikrinden vaz- geçirmiş ve böylece Kostantiniye’nin fethi elli dokuz yıl daha ertelenmiştir” denilmektedir. Müverrih Hayrullah Efendi de “Merhum Yıldırım Han, İstanbul’u almaya çok yaklaşmışken, Timur hadisesi sebebiyle erteleyip elli iki yıl sonra fet- hedilmesine bakılınca Timur sarsıntısının, Osmanlı Devleti’nin yükselmesini uzun zaman ertelemiş olduğu açıktır” demektedir. Üçüncü Kuşatma:258 Bir aralık Rum kayserinin Çelebi Sultan Mehmed ile gizliden gizliye haberleştiğini duyan Musa Çelebi, verilmesi gereken vergilerin verilmediğini bahane ederek Kostantiniye üzerine yürüdü. Şehri karadan kuşatma altına aldı. Bu kuşatma İstanbul’un Osmanlılar tarafından üçüncü defa kuşatılmasıdır. Kayser, Musa Çelebi’nin259 bu hareketinden çok sıkılarak Çelebi Sultan Mehmed’den yardım istedi. Mehmed Çelebi de kardeşinin askeriyle çarpışmak üzere bir ordu tertip ederek Kostantiniye’ye kadar geldi ve imparatora misafir oldu. Surun dışında iki defa meydana gelen savaşta Musa Çelebi’nin askerleri galip geldi. Bunun üzerine Çelebi Sultan Mehmed Anadolu’da bazı karışıklık çıktığı gerekçesiyle oradan ayrıldı. DÜK De Berrv ile Besinci loannes Paleologos (Bu resim. Berlin’de İkinci Fredrick Müzesi’nde bulunan bir paravananın iç kanatları üzerine nakşedilmiştir.)
Çelebi Sultan Mehmed ile Kayser Emanuel’in Beşiktaş’ta Görüşmesi Osmanlılar devrinde Fatih Sultan Mehmed’e gelinceye kadar her iki devletin reisleri ve devlet adamları birbirlerine karşı bazen dost, bazen de düşmanca tavır almışlardır. Fakat bu durum, Bizans ve Osmanlı tarihlerinde çok fazla birbirine karıştırılmıştır. Bu sebeple Bizanslılar ile Osmanlı Türkleri arasında meydana gelen olayları kısa da olsa anlatmakta fayda vardır. Şöyle ki: Ankara hezimetinin ardından İsa Çelebi,260 Çelebi Sultan Mehmed’e mağlûp olunca, süratle Yalova’dan İstanbul’a gelerek müttefiki olan Emanuel Paleologos’un yanına vardı ve oradan Edirne’ye büyük kardeşi Emir Süleyman’a katıldı261 (H. 806 / M. 1403). Bu esnada Musa Çelebi Rumlarla savaşarak Selânik’i zaptetti. Fakat denizde Rumlara mağlûp oldu. İstanbul’u kuşatmaya başladı, fakat maiyetinde yeterli asker olmadığı gibi kuşatma aletleri de bulunmadığından pek fazla hasar verilemiyordu (H. 814 / M. 3 Eylül 1411). Ardından Silivri’ye hücum etti. Şiddetli bir direnişle karşılaştı. Hasta olduğu rivayet edilen İmparator Emanuel, bu kez büyük bir kuvvet topladı. Bu sırada Silivri’de bulunan Emanuel, Şehzade Orhan’ı Musa Çelebi aleyhine kışkırtıyordu. Şehzade, imparator tarafından Musa Çelebi’ye teslim edildi ve gözleri oyuldu. Bu işler hep Emanuel Paleologos’un eli altından çıktığından hayatının tehlikede olduğunu biliyor ve buna bir kurtuluş çaresi bulmak üzere Çelebi Sultan Mehmed’i iyiden iyiye kendi tarafına çekmeye çalışıyordu. Musa Çelebi, Sadrazam Çan- darlı Ali Paşazade İbrahim Paşa’yı elçi olarak İstanbul’a gönderdi. Görevi de birikmiş vergileri istemek ve eskisi gibi Osmanlı Devleti’ne sadık kalacağına dair Emanuel’den söz almaktı. Fakat İbrahim Paşa İstanbul’a velinimetine hıyanetle geldi. Emanuel, Musa Çelebi’nin kararlılığından, öfkesinden ve İstanbul’u kuşatmasından ürktü. İbrahim Paşa’nın sığınmasına memnun oldu. Onun izin ve tedbiri vasıtasıyla Çelebi Sultan Mehmed’e müracaat edildi. Bunun üzerine İbrahim Paşa Bursa’ya gitti, vezirlik rütbesiyle ödüllendirildi. Gebze naibi Fazlullah Efendi de İstanbul’a gönderildi. Çelebi Sultan Mehmed, küçük yaşta olduğundan imparator onun kendi tarafında olacağını ümit ediyordu. Nitekim öyle de oldu. Çelebi, kardeşine üstün gelerek saltanatını ilân etmiş ve ömrünün sonuna kadar da İmparatora adeta bir tâbi gibi kalmıştı. Bu tarihlerde İstanbul’da bir de veba hastalığı ortaya çıkmıştı. Çelebi Sultan Mehmed az sayıda askerle İs- Sultan Yıldırım Bavezid’in çağdaşı olan Emanuel Paleologos (1391-1422)
tanbul’a geçti. İmparator kendisini debdebeli bir şekilde karşıladı ve şerefine ziyafetler, şenlikler tertip etti. Üç gün eğlenildi. Yaklaşık on beş bin asker ve imparatorun donanması eşliğinde Eyüp tarafına, sahile dönüldü. Dördüncü gün Rumeli tarafına hareket edildi; imparator ve Çelebi Sultan Mehmed’in askerleri, İstanbul’a yakın İnceğiz denilen yerde Musa Çelebi’yle karşılaştı. Çarpışma esnasında Çelebi yaralanıp hayvanından düştüğünden hem kendisi, hem de askerleri Venedik ve Ceneviz gemileriyle Anadolu’ya çekilmeye mecbur kaldı. Bu galibiyet üzerine Musa Çelebi’nin imparatora olan hiddeti daha da şiddetlendi. İstanbul’u tekrar kuşatmak, Emanuel’i ele geçirmek için Kostantiniye üzerine yöneldi. Çelebi Sultan Mehmed’in yarası iyileştikten sonra Haziran 1413 başlarında yine İstanbul’a geldi, imparator ile görüştü (15 Haziran). Oradan Avrupa’ya geçti. Çelebi Sultan Mehmed, Kayser Emanuel’in yardımıyla saltanatı elde etmiş olduğundan202 Karadeniz sahilini Marmara üzerindeki mevkileri ve Selânik despotluğunu, Ankara felâketinden sonra, 1403’te Emîr Süleyman’a karşı yapılan ittifakın karşılığı olarak kaysere verdi. Bu sıralarda kayser Mora’ya gitmişti. Evlatlığı padişahın rızasıyla Exsamilion (Altıdeğirmen İstihkâmı)263 istikametini tekrar bina ettirdi. İhtiyar Emanuel, Mora dönüşünde Gelibolu’da Çelebi Sultan Mehmed ile görüştü ve bir gemide beraberce yemek yenilip sohbet edildi. Kayserin tebrik için Çelebi’ye gönderdiği elçiye Çelebi Mehmed “Yardımlarıyla ecdadım tahtına oturduğumdan dolayı, sadık bir evlâdın babasına olan hizmeti gibi hayatım boyunca hakkında samimiyet besleyeceğimi ve her fırsatta kendisini memnun etmeye çalışacağımı babam imparatora söyleyiniz” demiştir.26^ Özet olarak Çelebi Sultan Mehmed, Karadeniz ile Marmara sahilinde ve Teselya’daki kaleyi kaysere terk etmekle adeta imparator tarafından korunuyor gibi davrandı. Düzmece Mustafa meselesinde Çelebi Sultan Mehmed, Mustafa’yı Kayser Emanuel’den istemişti. Fakat Kayser, Çelebi’ye gayet nazik bir mektup yazdı. Bu mektupta Çelebi padişaha “Zat-ı hümayunları hayatta kaldıkça, gerek şehzadeyi ve gerek Düzme’nin yardımcıları ve müttefiki olup Macaristan Seferi’nde bulunan ve Se- mendre’yi zapt etmesi üzerine Niğbolu’ya vali tayin edilen Kara Cüneyd Bey’i serbest bırakmayacağım” vadetmişti. Kara Cüneyd Bey, Çelebi Sultan Mehmed’in askerlerine yenilerek Düzmece Mustafa ile Se- lânik kumandanı Demetrius Laskaris’e sığınmıştı. Çelebi bunların kendisine teslimini kumandandan talep etmişse de Laskaris kendisinin bir memur olup, onların tesliminin kayserin emri ve iznine bağlı bulunduğunu beyân ederek, nezaketle reddetmiştir. Çelebi de kaysere müracaat etti. Bunun üzerine Düzmece Mustafa otuz kadar maiyetiyle bir Manastır’da muhafaza olunmak üzere Limni adasına gönderildi. Kara Cüneyd Bey de bugün Fethiye Câmii olan Pamma Harist Manastırı’na hapsolundu. Her iki mahpus da Çelebi’nin vefatına kadar (1421) serbest bırakılmamıştır. Şehzade Mustafa ile Cüneyd senelik 300.000 asperon karşılığında İstanbul’a kabul edilmişlerdir. Çelebi Sultan Mehmed de bu meblağın verilmesine izin vermiştir. Düzmece Mustafa’nın ve Cüneyd’in serbest bırakılmayacağına dair Emanuel’in verdiği söz üzerine padişah ile imparator arasındaki dostluk ve samimiyet gittikçe artmaktaydı. Çelebi, Anadolu’ya geçişinden yararlanarak Mustafa hakkındaki tedbirlerine teşekkür etmek üzere kendisini ziyaret edeceğini kaysere bildirdiğinde Bizans devlet adamları bunu fırsat bilerek ihtiyar kaysere Çelebi’yi yakalamayı teklif etmişlerse de kayser sözüne sadık, namuslu bir adam olduğundan böyle bir işi kabul edemeyeceğini bildirerek misafirini fevkalâde bir surette, Beşiktaş’ta kabul edeceğini ilân etti. Diğer bir rivayete göre ise, Çelebi Sultan Mehmed, iki hükümdar arasında yapılan ittifak mukavelesi gereğince askerî kuvvetleriyle birlikte Boğaz’dan yani İstanbul
tarafından geçeceğinden Bizans devlet adamları padişahın böyle büyük bir kuvvetle geçişini, onun kötü niyetine bağlamışlarsa da kayser “Padişaha verdiğim yemin benim için çok mukaddestir, hiçbir zaman onu bo- zamam. Hatta niyeti, taç ve tahtımdan beni mahrum etmek üzere geldiğini bilsem, yine yeminimden dönemem, şayet kendisi anlaşmayı bozarsa o zaman Tanrı’ya havale ederim!” dedi. Ve kabul töreninin padişaha lâyık bir şekilde hazırlanmasını emretti. Bütün saray ricali padişahı karşılamaya gitti. Beşiktaş’ta üç sıra kürekli bir gemi içinde misafirini bekleyen doksanlık Kayser Emanuel, oğulları loannes ve Kostantin, (diğer iki oğlu Thomas ile Theodor Mora’da, Ceni Torium ile savaşıyorlardı) padişahı Beşiktaş’ta kabul ettiler (H. 823 / M.1420). Bu büyük karşılamada padişah ve imparator aynı süs ve ayarda iki gemiye bindi. İki hükümdar birbirini selâmladıktan sonra dümenler kırılıp, gemiler, birbiriyle sohbet edecek şekilde yan yana gittiler. Üsküdar tarafında bir köşkte Çelebi Sultan Mehmed ile maiyetine mükellef bir ziyafet verildi. Yemek esnasında iki hükümdar birbirlerine yemek gönderdiler. Yemekten sonra akşam üzeri padişah atına binerek İzmit’e hareket etti. Emanuel 21 Temmuz 1425 tarihinde öldü. Dördüncü Kuşatma: Şehzade Mustafa Çelebi, Timur hadisesinden sonra İstanbul’a gelmiş ve Çelebi Sultan Mehmed’in saltanatında onun baskısıyla Limni’de hapsedilmiştir. Rumlar, Osmanlı hükümetinin meşguliyetinden istifade ederek saltanat değişmesinde Mustafa Çelebi’nin Rumeli tarafına geçişine gizlice müsaade etmişlerdir. İmparator’un Düzme Mustafa’ya olan yardımlarından dolayı Sultan Murad İstanbul’u kuşatmış, Haliç’de sıkıştırılmışken Karaman ve Germiyanoğullarının kışkırtmasıyla Hamitili’nde vali olan küçük kardeşi Mustafa265 İznik’i istilâ ederek, saltanat davasında bulunduğundan İstanbul kuşatması kaldırılarak Anadolu’ya geçilmiştir. Bursa’yı kuşatarak iznik’e kadar zapt etmiş ve birçok insanı kendine bağlamış olan bu küçük şehzade yakalanmış,266 bir süre sonra da idam edilmiştir.
İSTANBUL’UN OSMANLILAR TARAFIN DAN KUŞATILMASI
08
Eki