kazanmıştır. Ama keskin tırnaklı olan ön ayaklar elden çok pençeye benzer ve başparmak öbür parmaklarla karşılıklı duruma gelmez. Başı gövdesine göre küçük, kulak-lan iri ve yuvarlak uçlu, ağzı küçük, dudakları çıkıktır. Postu yumuşak ve yünlü, rengi genellikle kırçıllı boz, başı ve sırtı bazen çizgilidir.
Kangurular genellikle yılda bir yavru doğurur. Türlerin çoğu doğurduktan hemen sonra çiftleşir. Bu türlerde embriyonun dölyatağına yuvalanması aylarca gecikebilir. Yavru doğduğunda organ sistemleri ve yapısal özellikleri yeterince gelişmemiştir; ama gene de yukarı yönelerek annesinin kesesine yardımsız tırmanabilir ve genellikle ikisi işlevsel olan dört memeden birine yapışır. Aylarca kesede kalarak gelişen yavru yavaş yavaş dışarı çıkmaya başlar. Ama süt emmek için bir süre daha annesinden ayrılmaz.
Kangurular Avustralya, Tasmanya, Yeni Gine ve Bismarck Takımadalarının doğusundaki adalarda yaşar. Bir türü Yeni Zelanda’ya sonradan girmiştir. Ağaçta yaşayan türleri varsa da, çoğu yerde ve otçul yaşamaya uyarlanmış olan bu hayvanlar Avustralyen bölgede bulunmayan otçul memelilerin yerini almıştır. Düşmanları arasında iri yırtıcı kuşlar, sürüngenler, dingolar ve insanlar sayılabilir. İnsanlar kanguruyu eti, ayakkabı yapımında kulanılan derisi ya da çiftlik hayvanlarına gereken otlakları korumak için öldürmektedirler.
En iri kangurular büyük kanguru ya da dev kanguru olarak da bilinen boz kanguru (Macropus canguru, bazı sınıflandırmalarda M. giganteus ya da M. majör), volaru ya da kaya kangurusu (M. robustus, bazı sınıflandırmalarda Osphrarıter robustus) ve kızıl kangurudur (Magaleia rufa ya da Macropus rufus). Avustralya’nın doğu ve güneybatı kesimleriyle Tasmanya’da görülen boz kanguru genellikle seyrek ormanlarda yaşar. Doğudaki kıyı bölgelerinde yaşayanlar uzun tüylü ve gümüşsü boz renkli, iç kesimlerde yaşayanlar kısa tüylü, koyu renklidir. Erkeklerin boyu arka ayaklan üstüne dikildiklerinde 2 m’yi aşabilir. Toplam uzunluğu 3 m’ye yaklaşan örneklere de rastlanmıştır. Ağırlıklarıysa 65 kg’nin üstündedir. Boz kanguru 9 m’den daha uzağa sıçrayabilir. Kayıtlara geçmiş en uzun sıçrayışı 13,5 m’dir. Koşu hızıysa saatte yaklaşık 50 km’ye ulaşır. Avustralya’nın iç kesimlerindeki otlaklarda yaşayan kızıl kangurular için de benzer ölçümler elde edilmiştir. Bu kanguruların doğu kesimlerde yaşayan dişileri mavi boz renklidir. Volarular daha küçük ve tıknaz yapılı, koyu boz ya da pembemsi kahverengi postlu kangurulardır. Bu hayvanlar Victoria eyaleti dışında Avustralya’nın kayalık bölgelerinde yaşar.
iri kangurular gruplar halinde dolaşır. Grup lideri, daha genç rakiplerini ısırarak, tekmeleyerek ve yumruklayarak egemenlik kuran en iri erkek kangurudur. Boz kangurularda gebelik dönemi 29-38 gün sürer. Yavru yaklaşık 10 ay kesede kalır ve altı ay daha süt emmeyi sürdürür. Kızıl kangurunun gebelik dönemi ise yaklaşık 33 gündür. Yeni doğmuş yavru 2 cm uzunluğundadır ve ağırlığı annesinin 30 binde biri kadardır.
Yeni Gine’de yaşayan Dendrolagus cinsinin üç türü ağaç kanguruları adıyla tanınır. İkisi Oueensland’deki yağmur ormanlarında da yaşar. Ağaç kanguruları yaklaşık 95-175 cm uzunluğunda, kısa kulaklı, kısa bacaklı, uzun kuyruklu ve kanşık desenlidir. Günü ağaç üstünde geçiren bu kangurular geceleri yere inerek ot ve tırtıl benzeri böceklerle beslenir.
Kanguru Adası, Avustralya’ya bağlı üçüncü büyük ada. Güney Avustralya eyaletindeki St. Vincent Körfezi açıklarında, Ade-laide’m 130 km güneybatısında yer alır. Yüzölçümü 4.351 km2’dir. Jeolojik açıdan anakaradaki Lofty ve Flinders sıradağlarının uzantısı olan ada, yarlarla kaplı alçak bir platodur. En yüksek yeri 300 m, doğu-batı doğrultusunda en geniş yeri 144 km, kuzey-güney doğrultusunda en uzun yeri 54,4 km’dir. 1802’de İngiliz kâşif Matthew Flinders’m gittiği adanın adı burada çok sayıda kanguru bulunmasından gelir; daha sonra ada balina ve fok avcılarının uğrak yeri olmuştur. Gemilerin yanaşması için çok elverişli bir doğal liman durumundaki Ne-pean Körfezinde Güney Avustralya eyaletindeki ilk geçici yerleşme kurulmuştur (1836).
II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlatılan bir yerleşim programı çerçevesinde, batıdaki fundalık arazide gerçekleştirilen araştırmalar, uygun tanm yöntemleriyle bu topraklarda yulaf ve arpa yetiştirilebileceğini, ayrıca büyük ve küçük baş hayvan otlatıla-bileceğini göstermiştir. Başlıca yerleşme olan Kingscote’tan Avustralya’ya hava ve deniz ulaşımı vardır. Turizm, adadaki ek gelir kaynağıdır; turistlerin büyük bölümü okyanus balıkçılığı ve batı kıyısındaki Flinders Ulusal Av Parkı için adaya gelirler. Seal Körfezinin güney kıyılannda Avustralya kürklü fokları için bir koruma alanı ve üretme çiftliği yer alır. Adada geniş jips yatakları bulunur.
başlar; bu bölgede bakterilerin çoğalması kolaylaşır. Etkilenen bölge ise şişer, rengi solar ve kötü kokmaya başlar. Tedavi edilmezse enfeksiyon yaranın dışına yayılır ve ölüme neden olur. Tedavide antibiyotik verilmesi, aynca enfeksiyonun yayılmasını önlemek için hasta dokunun çıkartılması gerekebilir.
Daha tehlikeli bir tür olan gazlı kangren, yalnız oksijen olmayan ortamda üreyen Clostridium cinsi bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlarda ortaya çıkar. Savaş yarala-nnda olduğu gibi kirli, ezilmiş ve parçalanmış yaralarda gelişir; aynca özensiz ve kötü koşullarda yapılan kürtajın komplikasyonu da olabilir. Uç dört gün içinde yaradan kahverengi, kötü kokulu bir sıvı sızmaya başlar. Deri altında bakteri toksininin ürettiği gaz kabarcıkları vardır. Toksin hayli öldürücüdür; kangrenli alan iyi tedavi edilmezse, enfeksiyon hızla yayılır. Tedavi amacıyla bütün ölü ve hasta dokular çıkartılır ve antibiyotik verilir. Kimi zaman atlardan elde edilen antitoksin serum da verilir; ağır durumlarda, bakterilerin gelişmesini önlemek amacıyla kangren olan vücut bölümü yüksek basınçlı oksijen içeren bir çadıra yerleştirilebilir. Aynca bak. enfarktüs; doku ölümü.
kanguru, Macropodidae (kangurugiller) familyasını oluşturan Avustralyen bölgeye özgü 47 dolayında keseli memeli türünün ortak adı. Küçük yapılı kangurulardan Poto-roinae altfamilyasına giren türler fare kangurusu^), orta boy kangurulann birçoğu ise valabi(*) adıyla tanınır.
Kangurulann uzunlukları, türlere göre 23 cm’den başlayarak 2,5 m’yi aşar. Sıçramaya uyarlanmış uzun, ince ve güçlü arka bacak-lan ile vücutlannı destekleyip dengelemeye
Boz kanguru (Macropus canguru)
VVarren Garst – Tom Sîack and Associates
yarayan kalın ve uzun kuyruklan en ayırt edici özellikleri arasındadır. Arka bacakla-nndaki dördüncü parmaklar beşincilerden biraz daha uzundur ve en uzun tırnaklar da onların üstünde yer alır. İyice körelmiş olan ikinci ve üçüncü parmaklar bitişiktir. İç yanda bulunan parmaklarsa (birinci parmak) tek bir türde görülür. Kanguruların
ön bacaklan insan koluna yakın bir işlevsellik kazanmıştır. Ama keskin tırnaklı olan ön ayaklar elden çok pençeye benzer ve başparmak öbür parmaklarla karşılıklı duruma gelmez. Başı gövdesine göre küçük, kulak-lan iri ve yuvarlak uçlu, ağzı küçük, dudakları çıkıktır. Postu yumuşak ve yünlü, rengi genellikle kırçıllı boz, başı ve sırtı bazen çizgilidir.
Kangurular genellikle yılda bir yavru doğurur. Türlerin çoğu doğurduktan hemen sonra çiftleşir. Bu türlerde embriyonun dölyatağına yuvalanması aylarca gecikebilir. Yavru doğduğunda organ sistemleri ve yapısal özellikleri yeterince gelişmemiştir; ama gene de yukarı yönelerek annesinin kesesine yardımsız tırmanabilir ve genellikle ikisi işlevsel olan dört memeden birine yapışır. Aylarca kesede kalarak gelişen yavru yavaş yavaş dışarı çıkmaya başlar. Ama süt emmek için bir süre daha annesinden ayrılmaz.
Kangurular Avustralya, Tasmanya, Yeni Gine ve Bismarck Takımadalarının doğusundaki adalarda yaşar. Bir türü Yeni Zelanda’ya sonradan girmiştir. Ağaçta yaşayan türleri varsa da, çoğu yerde ve otçul yaşamaya uyarlanmış olan bu hayvanlar Avustralyen bölgede bulunmayan otçul memelilerin yerini almıştır. Düşmanları arasında iri yırtıcı kuşlar, sürüngenler, dingolar ve insanlar sayılabilir. İnsanlar kanguruyu eti, ayakkabı yapımında kulanılan derisi ya da çiftlik hayvanlarına gereken otlakları korumak için öldürmektedirler.
En iri kangurular büyük kanguru ya da dev kanguru olarak da bilinen boz kanguru (Macropus canguru, bazı sınıflandırmalarda M. giganteus ya da M. majör), volaru ya da kaya kangurusu (M. robustus, bazı sınıflandırmalarda Osphrarıter robustus) ve kızıl kangurudur (Magaleia rufa ya da Macropus rufus). Avustralya’nın doğu ve güneybatı kesimleriyle Tasmanya’da görülen boz kanguru genellikle seyrek ormanlarda yaşar. Doğudaki kıyı bölgelerinde yaşayanlar uzun tüylü ve gümüşsü boz renkli, iç kesimlerde yaşayanlar kısa tüylü, koyu renklidir. Erkeklerin boyu arka ayaklan üstüne dikildiklerinde 2 m’yi aşabilir. Toplam uzunluğu 3 m’ye yaklaşan örneklere de rastlanmıştır. Ağırlıklarıysa 65 kg’nin üstündedir. Boz kanguru 9 m’den daha uzağa sıçrayabilir. Kayıtlara geçmiş en uzun sıçrayışı 13,5 m’dir. Koşu hızıysa saatte yaklaşık 50 km’ye ulaşır. Avustralya’nın iç kesimlerindeki otlaklarda yaşayan kızıl kangurular için de benzer ölçümler elde edilmiştir. Bu kanguruların doğu kesimlerde yaşayan dişileri mavi boz renklidir. Volarular daha küçük ve tıknaz yapılı, koyu boz ya da pembemsi kahverengi postlu kangurulardır. Bu hayvanlar Victoria eyaleti dışında Avustralya’nın kayalık bölgelerinde yaşar.
iri kangurular gruplar halinde dolaşır. Grup lideri, daha genç rakiplerini ısırarak, tekmeleyerek ve yumruklayarak egemenlik kuran en iri erkek kangurudur. Boz kangurularda gebelik dönemi 29-38 gün sürer. Yavru yaklaşık 10 ay kesede kalır ve altı ay daha süt emmeyi sürdürür. Kızıl kangurunun gebelik dönemi ise yaklaşık 33 gündür. Yeni doğmuş yavru 2 cm uzunluğundadır ve ağırlığı annesinin 30 binde biri kadardır.
Yeni Gine’de yaşayan Dendrolagus cinsinin üç türü ağaç kanguruları adıyla tanınır. İkisi Oueensland’deki yağmur ormanlarında da yaşar. Ağaç kanguruları yaklaşık 95-175 cm uzunluğunda, kısa kulaklı, kısa bacaklı, uzun kuyruklu ve kanşık desenlidir. Günü ağaç üstünde geçiren bu kangurular geceleri yere inerek ot ve tırtıl benzeri böceklerle beslenir.
Kanguru Adası, Avustralya’ya bağlı üçüncü büyük ada. Güney Avustralya eyaletindeki St. Vincent Körfezi açıklarında, Ade-laide’m 130 km güneybatısında yer alır. Yüzölçümü 4.351 km2’dir. Jeolojik açıdan anakaradaki Lofty ve Flinders sıradağlarının uzantısı olan ada, yarlarla kaplı alçak bir platodur. En yüksek yeri 300 m, doğu-batı doğrultusunda en geniş yeri 144 km, kuzey-güney doğrultusunda en uzun yeri 54,4 km’dir. 1802’de İngiliz kâşif Matthew Flinders’m gittiği adanın adı burada çok sayıda kanguru bulunmasından gelir; daha sonra ada balina ve fok avcılarının uğrak yeri olmuştur. Gemilerin yanaşması için çok elverişli bir doğal liman durumundaki Ne-pean Körfezinde Güney Avustralya eyaletindeki ilk geçici yerleşme kurulmuştur (1836).
II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlatılan bir yerleşim programı çerçevesinde, batıdaki fundalık arazide gerçekleştirilen araştırmalar, uygun tanm yöntemleriyle bu topraklarda yulaf ve arpa yetiştirilebileceğini, ayrıca büyük ve küçük baş hayvan otlatıla-bileceğini göstermiştir. Başlıca yerleşme olan Kingscote’tan Avustralya’ya hava ve deniz ulaşımı vardır. Turizm, adadaki ek gelir kaynağıdır; turistlerin büyük bölümü okyanus balıkçılığı ve batı kıyısındaki Flinders Ulusal Av Parkı için adaya gelirler. Seal Körfezinin güney kıyılannda Avustralya kürklü fokları için bir koruma alanı ve üretme çiftliği yer alır. Adada geniş jips yatakları bulunur.
kanguru faresi, Heteromyidae familyasının Dipodomys ve Microdipodops cinslerinden, sıçrayarak koşabilen kemiricilerin ortak adı. Kuzey Amerika’daki kurak bölgelerde ve çöllerde yaşayan bu hayvanların başı ve gözleri iri, ön ayaklan kısa, arka
Dipodomys cinsi kanguru faresi
Root Resources – EB İne
bacakları uzundur. Akrabaları olan Perog-nathus türlerindeki gibi yanaklarında bulunan içi tüylü dış keseler (avurt kesesi) ağzın iki yanından dışarı açılır.
Toplam 25 kadar türden oluşan Dipodomys üyeleri uzun kuyrukları dışında 10-16 cm boyunda, üst bölümleri soluk sarıdan kahverengiye kadar değişen renkte ve alı bölümleri beyazdır. Arka bacaklarının üstünde genellikle beyaz birer bant bulunur Arka ayaklan üstünde sıçrarken bir denge organı işlevini gören kuyruklan türlerir çoğunda püsküllüdür. Oyuklarda yaşayar ve tohum, yaprak gibi bitkisel maddelerder oluşan besinlerini gece aramaya çıkan bı hayvanlar topladıkları yiyecekleri yanakla nndaki keselere doldurur ve yuvaların; götürerek biriktirir. Besinlerden yeterli su yu elde ettiği için ender olarak su içer. Yıld; bir ya da daha çok ve bir ay süreyle geb< kalan dişiler her keresinde iki-beş arası ııd; yavru doğurur. Bazı türlerin yaşama bölges son derece sınırlı ve soyu tükenme! üzeredir.
Çölde yaşayan Microdipodops türleri dah; küçük, uzun kuyrukları dışında yaklaşıl