Keykubad II, tam adı alaeddin keykubad
(d. y. 1239 – ö. 1254), Anadolu Selçuklu hükümdan.
II. Keyhusrev’in en küçük oğludur. Çocuk yaşta babası tarafından veliaht ilan edildi. Ama babasının ölümünden sonra devlet ileri gelenleri, yerine ağabeyi II. Key-kâvus’u tahta çıkardı (1246). Kardeşi IV. Kılıç Arslan Anadolu Selçukluları üzerinde egemen olan Moğollardan II. Keykâvus’un tahttan indirildiğini bildiren bir ferman alınca, olası bir iç savaşı önlemek isteyen Celaleddin Karatay, II. Keykubad’ı II. Keykâvus ve IV. Kılıç Arslan’la birlikte saltanat sürmek üzere tahta çıkardı (1249). II. Keykubad yönetimde hiçbir zaman etkili oİamadı. 1254’te II. Keykâvus’un yerine Karakurum’ da Moğol ham Möngke’yle görüşmek için çıktığı yolculukta öldü ya da öldürüldü.
Keykubad III, tam adı alaeddin keykubad (ö. 1302, Isfahan), Anadolu Selçuklu hükümdan.
İlhanlı hükümdarı Gazan Han tarafından amcası II. Mesud’un yerine tahta çıkanldı (1298). Sultan ilan edilmesine karşın Anadolu’yu fiilen İlhanlı noyanlan (eyalet valisi) yönetiyordu. III. Keykubad’m tahta çıktığı yıl İlhanlı emiri Sülemiş, merkeze karşı ayaklanarak sultana eşlik eden Anadolu ordulan başkomutanı Boçukur Noyan ile Anadolu genel valisi Bayancar’ı öldürttü. III. Keykubad, ayaklanmayla ilişkisinin olmadığını Gazan Han’a bildirmek için İran’a giderken yolda baskına uğrayıp soyulunca Suriye’ye kaçtı. Daha sonra Suriye seferinden dönen Gazan Han’ı Diyarbakır’ da karşılayarak yeniden sultan olarak atanmasını sağladı. (1300). Bu arada İlhanlı hanedanından Hulacu’nun kızıyla evlendi. 1301’de, kendisine bağlı adamlann halka çeşitli baskılar uygulaması nedeniyle İlhan-lılann Anadolu genel valisi Abuşka Noyan tarafından Yabanlu Yaylasındaki karargâhına götürüldü ve sultanlık otağı burada kuruldu. Abuşka Noyan sultanın adamlann-dan halka baskı yapanları cezalandınnca
III. Keykubad korkuya kapılarak Konya’ya kaçtı; ama yolda yakalanarak Tebriz’e gönderildi. Yargılandıktan sonra hapsedildiği İsfahan’da kendi adamlanndan biri tarafından öldürüldü.
Keykubadiye Sarayı, Kayseri yakınında, Anadolu Selçuklu sultanı I. Keykubad’ın üç köşkten oluşan yazlık sarayı. Küçük bir gölün kuzey kıyısında yer alan köşklerin 1224-26 arasında yapıldığı sanılmaktadır. Harabe halindeki sarayı ilk kez Zeki Oral incelemiş, 1964’te de Oktay Aslapapa, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü adına kazı yapmıştır.
Keynes, John Maynard 232
Köşklerden biri 6 m x 6 m boyutlarındaki bir karenin köşelerine oturan dört büyük kemerin üstünde yer alır. Günümüze çok harap bir durumda ulaşmışsa da, kalan izlerden iki cephesinin örgülü ve geçme örgeli taş kabartmalarla bezeli olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yaklaşık 50 m ilerisinde, göle uzanan küçük bir yanmadanın üstünde ikinci köşkün kalıntıları vardır. Yan yana üç tonozdan oluşan bu köşkün önündeki rıhtımdan yedi basamakla göle inilir. Bu ikisinin 100 m kadar güneyinde bulunan ve üç köşkün en büyüğü olan üçüncü köşk, dikdörtgen planlı büyük bir mekânla onun önündeki, mutfak olduğu sanılan daha küçük bir mekândan oluşur.
Keykubadiye Sarayı kazılarında parçalar halinde pek çok Selçuklu çinisi de çıkarılmıştır. Bunların özgün halde 24 cm x 24 cm boyutlarında kare biçimli levhalar olduğu anlaşılmaktadır. Hepsi sıraltı tekniğiyle ve geometrik ya da stilize bitkisel örgelerle bezelidir. Bu çinilerdeki sarmallar oluşturan kıvnkdal desenleri ile Haliç işi(*) olarak tanınan daha geç tarihli çinilerin bezemesi arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Aynı dönemde yapılmış başka bir Selçuklu sarayı olan Beyşehir’deki Kubadâbad’da bulunanların tersine, Keykubadiye Sarayı çinilerinin hiçbirinde insan ya da hayvan betimlemesi bulunmaması da ilginçtir. Kazılarda ele geçen çiniler Kayseri Müzesi’nde sergilenmektedir.