Koca Yusuf

Koca Yusuf

(d. 1856, Şumnu [Şumen; bugün Bulgaristan’da] – ö. 4 Haziran 1898, Atlas Okyanusu), dünya çapında ün kazanmış Türk güreşçi.

Nasçıköylü Kel İsmail’in öğrencisi olan Koca Yusuf güreşe 16 yaşında başladı. Boyu 1.88 m, ağırlığıysa 115 kg dolayındaydı. Kırkpınar Güreşleri’nde ünlü Kel Aliço’y-la karşılaştı ve yenişemedi. Adalı Halil’i yenmeyi başardı. 1895’te gittiği Avrupa’da minder güreşini öğrendi. Fransız Paul Pons, Macar Sebes ve Belçikalı Beek-Olsen gibi dönemin en ünlü güreşçilerini yendi ve dünya çapında ün kazandı. 1898’de ABD’ye gitti. Burada yaptığı karşılaşmalann hepsini kazandı. ABD şampiyonu Robert’ı minderden dışan fırlatışı afişlere konu oldu. ABD’den dönüşü sırasında bindiği geminin batması sonucunda boğularak öldü.
kocaağız balığı (Aspius aspius), Cyprini-formes takımının Cyprinidae (sazangiller) familyasından tatlı su balığı.
Vücudu en çok 120 cm uzunluğunda ve yanlardan oldukça yassılaşmış, baş uzunluğu gövde yüksekliğine hemen hemen eşit olan bu tür, adını yukan doğru eğimli iri ağzından alır. Yutak dişleri iki sıralı, sırt yüzgecindeki dallanmış ışın sayısı 7-8, anüs yüzgecinde ise 12-14’tür. Sırtta boz esmer olan rengi karna doğru gümüşsü beyaza döner. Sırt ve kuyruk yüzgeçleri boz, öbür yüzgeçleri kırmızımsı, erkeklerin vücudu üreme döneminde kabarcıklıdır. Orta Avrupa, Karadeniz ve Hazar Denizi havzalan-nın iç sulannda yaşayan bu eti lezzetli tür Türkiye’de en çok Meriç ve Sakarya ırmak-lannda, Porsuk Çayında, Sapanca v’e Çıldır göllerinde bulunur.
Dicle ve Fırat ırmaklarında yaşayan sis balığı (A.vorax) kocaağız balığına çok benzer. Ama bu balıktan başının gövde yüksekliğinden daha uzun olmasının yanı sıra gözlerinin daha küçük oluşu ve yan çizgi pullannm 90’ı aşması (kocaağız balığında
64-78) ile ayırt edilebilir.
kocabaş (Coccothraustes coccothraustes), Passeriformes (ötücükuşlar) takımının Frirı-gillidae familyasından kuş türü. Çok iri
gagasıyla dikkat çeken bu türün uzunluğu 18 cm, gerdanı ve kanat telekleri kara, öbür bölümleri açık kahverengidir. Palearktik bölgede orman ve bahçelerde yaşar. Güçlü gagasıyla kiraz, erik gibi meyvelerin çekirdeklerini kırarak tohumu yer. Çeşitli tohumların yanı sıra böceklerle de beslenir. Türkiye’de Marmara Bölgesi ormanlarında ürer. Kışın ve göç sırasında öbür bölgelerin ormanlık kesimlerinde de görülür.
Kocabaş Çayı, bİga çayi olarak da bilinir, Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bö-lümü’nde akarsu. Uzunluğu 108 km’dir. Biga Yarımadasının iç kesimindeki Koca-katran Dağının kuzey yamaçlarından doğan üç kolun birleşmesiyle oluşur. Çan Deresi adıyla anıldığı başlangıç kesiminde, doğudaki Gönen Çayı gibi güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda akar. Vadisi, bu doğrultudaki yerinden oynama (dislokasyon) çizgisine uygun biçimde gelişmiştir. Çan’dan sonra, kuzeydeki Biga kentinin büyük ve eski kesimini solda, yeni kesimlerini sağda bırakarak kuzeye yönelen akarsu, Sinekçi Ovasından geçerken soldan Kocadere, sağdan da Kocaçay kollarını alır. Antik adı Grani-kos olan Kocabaş Çayı, belirgin bir delta çıkıntısı oluşturmadan, Karabiga’nın güneyinde Marmara Denizine dökülür.
Yağmur ve kar sularıyla beslenen, sel nitelikli bir rejimi olan Kocabaş Çayının sulan martta en yüksek düzeye ulaşır. Yatağında en az ağustosta su bulunan akarsuyun bazı yazlar kuruduğu da görülür. Ortalama debisi 18 m3/sn olan Kocabaş Çayının debisi bir kez 1.120 mVsn’ye çıkmıştır.
kocadan bak. dan
Kocaeli, Marmara Bölgesi’nde il. İl merkezi ve Merkez ilçe İzmit’tir. Yüzölçümü 3.626 km2’dir. Doğu ve güneydoğuda Sakarya, güneyde Bursa, güneybatı, batı ve kuzeybatıda İstanbul, kuzeyde de Karadeniz ile çevrilidir. Marmara Denizi batıdan İzmit Körfeziyle ilin ortalanna kadar soku-
lur; Sapanca Gölünün batı ucu da il sınırlan içinde kalır.
Doğal yapı. İzmit Körfezi-Sapanca Gölü doğrultusu il topraklarını ikiye böler. Bu doğrultuyla aradeniz arasında kalan ve il sınırlan dışında İstanbul Boğazına kadar uzanan kesim Kocaeli Yanmadasıdır(*).
İlin güney kesimini, Bolu Dağlarının batı uzantısı izlenimini veren Samanlı Dağlan engebelendirir. Bu dağlann en yüksek noktası olan ve Sapanca Gölünün güneybatısında yer alan Keltepe (1.602 m), ilin de en yüksek noktasıdır. Keltepe’nin güneydoğusunda Naldöken Dağı (1.127 m) yükselir. Güneyde Bursa, güneydoğuda da Sakarya illeriyle doğal sınır oluşturan Samanlı Dağ-lannın kuzey yamaçlanndan çıkan pek çok akarsu İzmit Körfezine ulaşır. Bunların başhcalan Yalakdere, Kazıklı Deresi ile Çuhahane Deresini oluşturan Sıcakdere ve Serindere’dir. Yalakdere getirdiği alüvyonlarla Karamürsel’in batısında üçgen biçimli bir delta ovası oluşturmuştur. Deltanın doğu kenannda sığ Hersek Gölü yer alır. Samanlı Dağlannın İzmit Körfezine bakan yamaçlannda kayın, gürgen ve Uludağ gök-nan ormanlanna rastlanır.
Küçük bir bölümü il sınırlan içinde kalan Sapanca Gölü, geçmişte alüvyon yığılması sonucunda İzmit Körfezinden aynlmıştır. Kuzey Anadolu Kınk Kuşağının uzantısı olan kınk (fay) hatlarıyla sınırlanan İzmit Körfezi kıyılan, tarih boyunca önemli depremlere sahne olan bir deprem kuşağı üzerindedir. İlin Karadeniz kıyısındaki Pazarbaşı Burnu açığında kayalıklardan oluşan Kefken Adası yer alır.
Ekonomi. İl ekonomisinde sanayi ağırlık taşır. Kocaeli, İstanbul’dan sonra Türkiye’ nin ikinci büyük sanayi merkezidir. Sanayisinin bu düzeyde gelişmesini sağlayan başlıca etken eskiden beri limanlar kurulmasına elverişli derin bir körfez kıyısında bulunması ve İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan kara ve demir yollanmn üzerinde yer almasıdır. Kuruluşu çok eskiye dayanan İzmit’teki tersane, çevredeki ormanlardan dolayı zen-
413 Kocaeli
gin bir kereste kaynağına dayandığından gemi yapımında oldukça gelişmişti. İstanbul’la bütünleşme yolundaki ilk önemli adımlar düzenli vapur seferlerinin başlaması ve 1870’lerde Haydarpaşa-İzmit Demiryo-lu’nun açılmasıyla atıldı. Bu dönemde He-reke’deki hah ve İzmit’teki çuha fabrikalan saray ile ordunun gereksinmelerini karşılıyordu. 1910’da Danca’da bir çimento fabrikası kuruldu. Cumhuriyet’ten sonra 1930’larda kâğıt fabrikası kurulması için İzmit’in seçilmesi, Hereke’deki yünlü dokuma tesisleriyle, kâğıt ve selüloz fabrikalarının geliştirilmesi, Danca ve Eskihisar’daki çimento fabrikalannm birleşmesi ilin sanayi alanına dönüşmesine önemli katkıda bulundu. 1950’lerde karayolu bağlantılannın güçlendirilmesi, körfez kıyısındaki yerleşmelere nhtım ve iskeleler yapılması, iki kâğıt fabrikasına üç yeni kâğıt fabrikası eklenmesi, Mannesmann-Sümerbank Boru Endüstrisi TAŞ’nin açılması gibi yatınmlarla il sanayisi büyüdü. İstanbul sanayi sermayesi 1960’larda ulaşım ve altyapının gelişmişliği, arsa fiyatlannm ucuzluğu gibi nedenlerle çekici bir konum kazanan Kocaeli’ye yönelmeye başladı. 1960’lann sonunda teşvik tedbirlerinin de uygulanmasıyla ilde dev sanayi tesisleri kuruldu. Kamu ve özel kesimin yanı sıra yabancı sermaye yatınm-lan da yoğunlaştı. Günümüzde bir bölümü modern teknoloji kullanan sanayi kuruluşla-nmn başlıca ürünleri arasında kâğıt, petro-kimya, gübre, plastik, lastik, tanm ilaçlan, ilaç hammaddesi ve ilaç, sitrik asit, sıvılaştı-nlmış petrol gazı, ev ve mutfak araçlan, valf, demir, çelik, bakır ve aluminyum ürünler, elektrik motorlan, taşıt araçlan ve yedek parçalan, çeşitli makineler, boru, kablo, cam, çimento, kireç, seramik, yünlü dokuma, deri, nişasta, glikoz ve ahşap travers sayılabilir. Gölcük’te Deniz Kuvvet-leri’nin gereksinmelerini karşılama amacıyla kurulan tersane ve çeşitli askeri fabrikalar vardır. İlde küçük sanayi de oldukça gelişmiştir.
Geniş alanlara yayılan fabrikalar ve yerleşim yerleri tarım alanlannın daralmasına ve tarımın gerilemesine yol açmıştır. Kocaeli ilinde yetiştirilen başlıca tarla ürünleri buğday, mısır, yulaf, şeker pancan, ayçiçeği ve arpadır. Yetiştirilen en önemli bağ ve bahçe ürünleri ise elma, domates, lahana, armut, şeftali, erik, karpuz, kiraz ve üzümdür. İlin en ünlü ürünleri Yanmca kirazı ile Değir-mendere’nin taze olarak yenen fındığıdır. Son yıllarda İstanbul pazarına yönelik çiçekçilik gelişmektedir.
Çayır ve meralann daralmasıyla gerileyen hayvancılık, tavukçuluk ve sığır besiciliğiyle sınırlıdır. Körfez balıkçılığı kirlenme nedeniyle yok olmak üzeredir. Kefken’de yeni bir balıkçı bannağı yapılmıştır. Sapanca ve Hersek göllerinde tatlı su balıkçılığı yapılır.
İlin başlıca mesire yerleri Kuzuyayla ve Fındıklıtepe orman içi dinlenme yerleriyle, yazın ilgi gören Kerpe, Kefken, Bayramoğ-lu, Eskihisar ve Karamürsel kıyılandır. Merkez ilçede talk ve bitümlü şist, Gebze yöresinde de cıva ve mermer yataklan vardır.
Tarih. Balkanlar’dan bölgeye yönelik göçler sırasında Friglerin bir kolu olan Bebrik-lerin İÖ 1200’lerde Kocaeli yöresine yerleştiği bilinir. Bu dönemde yöre Bebrykia adıyla anılıyordu. İÖ 8. yüzyıl sonlannda gelen Megaralılar, İzmit’in 6 km güneydoğusunda, günümüzde Başiskele adıyla anılan Astakos kolonisini kurdular. Daha sonra Traklann bir kolu olan Bithinlerin de yerleştiği Astakos, İÖ 6. yüzyılın başında
Kocaeli İli
Ana Yayıncılık Arşivi
Kocaeli Yarımadası 414′
Lydia Krallığı’nın, aynı yüzyılın ortalarında ise Perslerin eline geçti. İÖ 435’te Delos Birliği’ne katıldı ve Atinalılann yönetimine girdi. O dönemde önemli bir liman kenti olan Astakos’ta bir tersane vardı. Bithinler ve Bebrikler İÖ 405’te bağımsız bir yönetim oluşturdularsa da Astakos kenti Perslere vergi vermeyi sürdürdü.
Kentin adından dolayı Astakos olarak anılan İzmit Körfezi ile Karadeniz arasındaki yöre, zamanla doğu ve batı yönünde yeni toprakları içine alarak Bithynia adını aldı. MakedonyalIlarla Selevkoslann ele geçire-mediği bu yörede İÖ 326’da Bithynia Krallığı kuruldu. İÖ 278’de Trakya’dan gelen
Kocaeli’nin merkezi İzmit’ten bir görünüm
Anadolu Yayıncılık Arşivi
Galatlar Bithynia’yı yağmaladı. İÖ 264’te Kral I. Nikomedes, Astakos’un kuzeybatısında bir kent ile bir tersane kurdu ve kente Nikomedeia adını verdi. Pergamon (Bergama) Krallığı’nın saldırısına uğrayan Bithynia, İÖ 74’te son Kral III. Nikomedes’in vasiyetiyle Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı. Bu dönemde onarılan Askatos tersanesinin yeterli olmaması nedeniyle Nikomedeia tersanesi geliştirildi ve Astakos Körfezinin bitim yeri Roma savaş filosunun üslendiği bir iç liman işlevi kazandı.
İS 2. yüzyılda iki önemli deprem geçirerek yıkıma uğrayan Nikomedeia, 258’de Gotlar, 284’te de Sasaniler tarafından yağmalandı. 3. yüzyılın sonunda İmparator Diocletianus tarafından Roma İmparatorluğu’nun doğudaki merkezi yapıldı. 4. yüzyıl başlarında 100 bini aşan nüfusuyla dünyanın dördüncü büyük kentiydi. 4. ve 5. yüzyıllarda çeşitli depremlerde büyük yıkıma uğradığından, birkaç kez yeniden inşa edildi ve onarıldı. Giderek gelişen Konstantinopolis’in (İstanbul) gölgesinde kalarak sönükleşti. 7. ve 8. yüzyıllarda Arap saldırılarına uğradı. 11. yüzyılda Bizans’ın Optimaton Theması sınırlan içinde olan kent, 1070’lerde Kutalmış-oğlu I. Süleyman Şah tarafından ele geçirildi. 11. yüzyıl sonunda Haçlıların, 13. yüzyıl başında da kısa bir süre Latinlerin eline geçti. Orhan Bey (Gazi) döneminde OsmanlI topraklanna katıldı. Araplar ve Selçuklular tarafından Nikumidiya, Osmanlı Döneminde de İznikomid ve İznikmid adla-nyla anılan kentin adı zamanla İzmit’e dönüştü. I. Selim (Yavuz) döneminde yeniden canlandınlan İzmit tersanesinde OsmanlI donanması için gemiler yapıldı. 15. yüzyılda Anadolu Eyaleti’ne bağlı olan kent, daha sonra sırasıyla Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaleti’ne, Kastamonu Eyaleti’ne ve Hüdavendigâr (Bursa) Vilayeti’ne bağlandı.
19. yüzyıl sonlarında Müstakil İzmit Muta-sarrıflığı’nm merkeziydi.
I. Dünya Savaşı’ndan sonra 20 Kasım 1918’de Ingilizler tarafından işgal edilen ve
27 Ekim 1920’de Yunanlılara bırakılan İzmit, 27 Haziran 1921’de kurtarıldı. 1924’te İzmit merkez olmak üzere kurulan ile, İzmit çevresinin Osmanlı topraklarına katılmasında etkili olan Akçakoca Bey’in adından esinlenerek Kocaeli adı verildi. Kocaeli’nin Adapazan, Akyazı, Geyve, Hendek ve Karasu ilçeleri 1954’te yeni kurulan Sakarya iline bağlandı.
İzmit. Aynı adla anılan körfezin bitim yerinde kurulmuş olan kent, İstanbul sanayisine bağlı olarak gelişmiş önemli bir sanayi merkezidir. İzmit’te yer alan büyük ölçekli sanayi tesislerinin yönetim ve pazarlama birimlerinin tümüne yakını İstanbul’da olduğundan kentte ticaret fazla gelişmemiştir. Istanbul-Gebze-İzmit-Adapazarı ile İz-mit-Gölcük-Yalova-Bursa eksenlerinin kesiştiği noktada bulunan kentten Türkiye’nin en işlek yolu olan E-5 Karayolu geçer. Kentin bu yolla İstanbul’a uzaklığı 119 km, Ankara’ya uzaklığı ise 343 km’dir. Haydarpaşa-Ankara Demiryolu, kent içindeki ana caddenin ortasından geçer. İç ve dış ticarete yönelik deniz ulaşımı ise İzmit limanı ile bazı sanayi tesislerinin iskelelerinden sağlanır.
Yoğun sanayileşme ve hızlı nüfus artışı kentte konut ve altyapı eksikliği ile çevre kirliliği gibi sorunlara yol açmıştır. Konut açığı kentte hızlı bir gecekondulaşma sürecini başlatmış, fabrikalar çevresinde ve kentin kuzeyinde yerleşmeye elverişsiz eğimli alanlardaki hazine arazilerinde pek çok gecekondu mahallesi kurulmuştur. 1950’de 36.037 olan kent nüfusu 1965’te 89.547’ye, 1975’te 165.483’e ulaşmış, 1985’te ise 230 bini aşmıştır. Sanayileşme ve yerleşmenin ulaştığı boyutlar eskiden de yeterli olmayan altyapı hizmetlerinin maliyetini artırmış, sanayi ve kent atıklannın akıtıldığı körfezin son bölümü yosundan başka canlının yaşamasına elverişsiz bir duruma gelmiştir.
Kentteki sağlık kurumlan İzmit Devlet Hastanesi, SSK Hastanesi, SEKA Hastanesi ve bir özel hastanedir. Yükseköğretim kurumlan ise Yıldız Üniversitesi’ne bağlı Kocaeli Mühendislik Fakültesi ve Kocaeli Meslek Yüksekokulu’dur.
Her yıl Kocaeli Sanayi Fuarı’nın düzenlendiği İzmit kentinin tanıtıcı ürünü pişmaniyedir. Kentte pişmaniye üreten ve pazarlayan çok sayıda işyeri vardır.
Tarihsel yapılar. Antik bir kent olan Nikomedeia’nın tarihini aydınlatacak kazı ve araştırma çalışmalan yapılmamıştır. Kentin tuğla ve taştan yapılmış dış surlan Roma, iç surlan ise Bizans yapısıdır. Taş ve tuğladan yapılmış sukemeri kalıntıları kentin doğusundadır. Bazı temel kazıları sırasında çeşme, mezar odaları, heykeller, koku şişeleri, kandiller ve sikkeler ele geçirilmiştir. Etkin bir deprem kuşağında yer alan kentteki başlıca Osmanlı Dönemi yapılann-dan günümüze ulaşanlar Orhan Camisi (1333), Mimar Sinan’ın Pertev Mehmed Paşa Camisi, 1776 ve 1894 depremlerinde yıkılan ve Fevziye Camisi olarak da bilinen Mehmed Bey Camisi (16. yy), 1776 depreminde yıkılan İmaret Camisi, Mehmed Bey Hamamı (1560), Yeni Hamam (18. yy), Küçük Hamam (19. yy), Yalı Hamamı (19. yy), Mısırlıoğlu Çeşmesi (1713), Haydarpaşa-İzmit Demiryolu’nun açılışında bulunmak üzüre kente gelecek Padişah Abdülaziz’m kalması için Garabet Balyan’a yaptınlan Hünkâr Kasrı, II. Ab-dülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümü anısına İzmit mutasarrıfı Musa Kâzım Bey tarafından yaptırılan İzmit Saat Kulesi’dir. Kentteki Atatürk Anıtı 1933’te açılmıştır.
İzmit Hünkâr Kasn’nda açılan (1967) İzmit Müzesi’nde çeşitli arkeolojik buluntu-
lar, Abdülaziz’e ait saray eşyaları, çevreden derlenen etnografik yapıtlar ile Mustafa Kemal’in 1922 ve 1923’te kente geldiğinde kaldığı oda sergilenmektedir.
İzmit Belediyesi 1871’de kurulmuştur. Nüfus (1985) il, 742.245; İzmit kenti, 233.338.
Kocaeli Yarımadası, Marmara Bölgesi’n-de, İstanbul Boğazı, Karadeniz ve İzmit Körfezi arasında yarımada. Adapazan Ovasının batı kenarı yarımadanın doğu sınırı olarak kabul edilir. Vadilerle yanlmış, ortalama 200 m yükseklikte tepelik bir alan görünümünde olan yanmada, Paleozoyik
Birinci) ve Mezozoyik (İkinci) zamanlarda
y. 570-65 milyon yıl önce) oluşmuş bir peneplendir. İstanbul Boğazının batısında da izlenen bu peneplen üstünde aşınmaya dayanıklı, kuvarsit gibi sert kayaçlann yüksekte kalmasıyla oluşan kalıktepelere (mo-nadnok) rastlanır. İzmit’in ünlü Çene suyunun kaynaklandığı Derince’nin kuzeyindeki Çene Dağı (645 m) ile yanmadanın batı kesiminde yer alan Aydos Dağı (537 m), Kayış Dağı (438 m), Büyük ve Küçük Çamlıca tepeleri, Beykoz yakınındaki Yuşa Tepesi bu kalıktepelerdendir.
Kocaeli Yanmadasında Karadeniz’e su gönderen alanlarla İzmit Körfezine ve Marmara Denizine su gönderen alanları birbirinden ayıran su bölümü çizgisi, güney kıyılann yakınından geçer. Bu nedenle yarımadanın Karadeniz’e dökülen akarsula-n daha uzundur. Bunlardan en önemlileri, üzerinde Ömerli Barajı’nın yapıldığı Riva Deresi, Heciz. Deresiyle birleşerek Şile yakınlarında Karadeniz’e ulaşan ve üzerinde Darlık Barajı kurulmuş olan Darlık Deresi ile Çene Dağının kuzeyinden kaynaklanan ve Göksu olarak da bilinen Gök-dere’dir. Güneydeki en uzun akarsu ise Hereke’nin batısında İzmit Körfezine ulaşan Tavşanlı (Dil) Deresidir.
Doğal bitki örtüsü, Akdeniz’in kurakçıl bitki topluluklanyla Karadeniz’in nemcil bitkilerinden oluşur. Su bölümü çizgisi, bu iki farklı bitki örtüşü alanını birbirinden ayırır. Yarımadanın İzmit Körfezi kıyılann-da kışın yapraklarını dökmeyen makilerle zeytinlikler gibi Akdeniz’e özgü bitki örtüsü görülür. Kurakçıl ormanların geliştiği Gebze ile İzmit arasındaki kıyı kesiminde makilerin yer yer 450 m’ye kadar çıktığı görülür. Kurakçıl orman alanında meşeler de yaygındır. Yarımadanın kuzey kesimlerinde ise Karadeniz Bölgesi’nde çok rastlanan kayınlara rastlanır. Nemli orman alanının batı kesimindeki Gökdere ile İstanbul Boğazı arasında meşelerle karışık kayın ve kestane ormanları vardır. Bu kesimde kayınlar Alemdağ’ın kuzey yamaçlarından Polonez köyüne kadar yayılır. Yarımadanın kuzey kıyılannda, Ağva’nın doğusundaki alanlarda ise tek başma kayınlar egemendir. Bu kesimde insan tahribinden kurtulabildiği yerlerde Karadeniz kıyısından su bölümü çizgisine kadar kayınlar görülür. Yanmada-nm doğu kesiminde kayının daha çok bulunmasının nedeni, batı kesimine göre daha çok yağış almasıdır.
Kocaeli Yanmadasının oldukça düz olan kuzey kıyılan ile iç kesiminde nüfus dağılımı seyrektir. Yarımadanın batıdaki İstanbul Boğazı kıyıları ile güneydeki İzmit Körfezi kıyılannda ise ülkenin en yoğun kentleşme ve sanayi alanlan yer alır.
Şile’nin batısındaki Sofular Mağarası ile günümüzde piknik yeri olarak yararlanılan ve dağcılık sporuna başlayanlar için çalışma alanı olan Demirciler köyü yakınındaki Ballıkayalar adıyla anılan kanyon vadi, ya-nmadanın ilginç yöreleridir.
kocagöz, Charadriiformes takımının Burhi-nidae familyasını oluşturan dokuz kıyıkuşu
türünün ortak adı. İri yapılı, sarımsı ya da yeşilimsi renkte, uzun ve oldukça kalın bacaklı olan bu kuşların vücut uzunluğu
Bayağı kocagöz (Burhinus oedicnemus)
John Markham
35-50 cm arasında değişir. Soluk kahverengi tüyleri ise iyi bir maskelenme (kamuflaj) sağlar.
Kocagözler Avrupa, Asya, Afrika, Avustralya, Orta ve Güney Amerika’yı kapsayan coğrafi dağılım içinde genellikle taşlık ve çorak yerlerde yaşamayı yeğlerler. İri ve geniş başlan, uca doğru kalınlaşan gagalan, genellikle iri ve sarı renkte gözleri vardır. Çoğu geceleri etkinlik gösterir ve alaca karanlıkta hüzün verici ya da karganınkine benzer sesler çıkanr. Kocagözler başta böcekler ve larvalar olmak üzere kabuklular, kurbağalar ve farelerle beslenir. İyi uçabil-melerine karşın genellikle başlan eğik biçimde koşuşturarak yerde dolaşırlar. Dişiler yere yaptıklan yuvaya iri ve oval biçimli iki yumurta bırakır.
Bayağı kocagöz (Burhinus oedicnemus) Avrupa’nın güney kesimlerinden Hindistan ve Kuzey Afrika’ya kadar uzanan bölgelerde ürer. Türkiye’de yazın başta Orta Anadolu olmak üzere çeşitli bölgelerde kurak ve açık arazilerde, tarlalarda görülür.
Kocagözlerin öbür türleri arasında B.ver-miculatus Afrika’nın, B. bistriatus Amerika’nın tropik bölgelerinde, Esacus recurvi-rostris Hindistan’ın kıyı kesimlerindeki akarsu kıyılannda, Othorhamphus magni-rostris Avustralya’da yaşar.
kocagöz, Perciformes takımının Priacanthi-dae familyasını oluşturan 18 dolayında deniz balığı türünün ortak adı. Genel olarak gözleri iri ve yuvarlak, renkleri kızılımsıdır. Ama birçok türün vücudu soluk kırmızıdan koyu kırmızıya kadar değişir ve koyu beneklerle bezenmiştir. Familya üyeleri tropik ve astropik denizlerde yaşar. Hepsi de etçil olan bu balıklardan Atlas Okyanusunda yaşayan bayağı kocagözün (Priacanthus are-natus) uzunluğu 40 cm’yi geçmezken göz çapı 3 cm’ye ulaşabilir. Pristigenys serrula Büyük Okyanusta, yaklaşık 30 cm uzunluğundaki P. eruentatus her iki okyanusta da yaşayan türler arasındadır.
Kocagöz, Samim (d. 13 Şubat 1916, Söke, Aydın), öykü ve roman yazarı. Güçlü gözlemlerine dayanarak, köy ve kasaba insanlarının sorunlannı gerçekçi bir tutumla yansıtmıştır. 1942’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. 1942-45 arasında Lozan Üniversitesi’nde sanat tarihi okudu. Türkiye’ye döndükten sonra bir süre İzmir Ticaret Okulu’nda edebiyat, Devlet Konservatu-varı’nda tiyatro tarihi dersleri verdi. Söke’ de çiftçilikle uğraştı. 1950’den sonra İzmir’e yerleşti.
Daha lise yıllannda edebiyatla ilgilenmeye başlayan Kocagöz ilk romanı İkinci Dünya’
yı 1938’de yayımladı. Serveti Fünun-Uyanış, Ses, Hep Bu Topraktan, Vatan, Fikirler, Yenilikler, Yeditepe gibi dergilerde ve Demokrat İzmir gazetesinde çıkan öyküleriyle ünlendi. Daha sonraki dönemlerde Varlık, Yön, Türk Dili, Yeni Ufuklar gibi dergilerde yazmayı sürdürdü. 1950’de Yeni İstanbul ve New York Herald-Tribune gazetelerinin ortaklaşa düzenledikleri Dünya Hikâye Ya-nşması’nda “Sam Amca” adlı öyküsüyle Türkiye birinciliğini, 1968’de Yağmurdaki Kız (1967) adlı öykü kitabıyla Türk Dil Kurumu Hikâye Ödülü’nü, 1979’da ise Alandaki Delikanlı’yla (1978) Lions Hikâye Ödülü’nü kazandı. Yılan Hikâyesi’nde (1954) Türkiye’de tek partili dönemin son-lannda çekilen demokratikleşme sıkmtılan-nı, Kalpaklılar (1962) ve Doludizgin (1963)
415 Kocaoğlu, Osman

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*