Genel

KÖMÜR

KÖMÜR
«Bu damar o kadar inceydi ki, kalınlığı ancak 50 cm’yi buluyordu; madenciler, tavanla taban arasında yere yapışmış durumda, dirseklerinin ve dizlerinin üstünde sürünüyor, omuzlarını yara bere içinde bırakmadan bir yandan öte yana dönemiyorlardı. Taşkömürünü kazıp çıkarabilmek için, yan yatmış durumda, kollar kalkık durmak ve kısa saplı madenci kazmasını yanlamasına sallamak zorundaydılar.» Zola’nın Germinal (1885) adlı romanında yaptığı bu tasvirden beri kömür ocaklarından kömür çıkarma yöntemleri çok değişti. Bugün, insan emeğini verimli kullanmak ve üretimi artırmak amacıyla en modem teknikler kulanılmaktadır.
Mostra bölgelerinden (erozyon sonucu kömür damarlarının yeryüzünde açığa çıktığı bölgeler) elde edilen madenkömürü veya taşkömürünün (odunkömürüne karşıt olarak kullanılan terim) daha Antikçağ’ın başlarından beri kullanıldığı anlaşılmaktadır. Marco Polo, Katay ülkesinde (Çin) insanların odun yerine «kara taş» yaktıklarını anlatır.

KÖMÜR VE İNSAN

Çin’de Shanxi taşkömürü yatakları (700 km’ye 400 km), MÖ XI. yy’dan beri işletilmektedir. Galler ülkesi, kömürü Bronz Ça-ğı’nda tamdı. Filozof Teofrastos, Yunanlı demircilerin MÖ IV. yy’dan beri kömür kullandıklarını yazar.

Batı Avrupa’da madenkömürünü çıkaran ve kullanan ilk ülke Ingiltere’dir. 852 yılına ait bir Ingiliz maden imtiyazı belgesinde, bir manastıra ivaz olarak oradan çıkan kömürden verileceği yazılıdır. X. yy’da Belçika’daki Liege piskoposluğunda ve Almanya’da Zwickau (Saksonya) bölgesinde madenkömürü kullanıldığı bilinmektedir. Fransız resmî belgelerinde madenkömürü kaydına XIII. yy’dan itibaren rastlanır. Villemagne ve Boussagues kömür ocaklarının adı (Languedoc bölgesi) 6 nisan 1201 tarihli bir senette geçer; öte yandan Albi Köprüsü’nden geçiş için kesilen bir makbuz, 1250 yılında Camaux’da- madenkömürü kulla-
mldığını belgeler. 1321’de düzenlenen bir senette ise S; ne’de bir kömür madeninin açıldığı belirtilir.

Taşkömürü kullanımı XVII. yy’a kadar yavaş gelişi ısınmada, demir işçiliğinde ve kireç ocaklarında kullaı yandan ağır ve havaleli malzemeleri uzak mesafelere düzenler gelişmemişti. Mostra kömür yatakları tükenc derinlere gitme gereği duyulan ve daha gelişmiş teknii tiren kömür ocaklarının işletilmesiyle ilgili düzenlemı yavaş yapılmaya başlandı. Fransa’da IV. Henri’nin ya bir fermanla bir «maden ocakları başkanlığı ve genel i ği» makamı kuruldu.

Bu makam, maden ocaklarına ve bunların işletilmes kuralları, bunlarla ilgili terminolojiyi (bugün kullandı; minolojiye yakındır) saptadı. Hayvan gücünden, kimi insan gücünden yararlanan basit makinelerle sular bc galeriler havalandırılıyor ve kömür yukarı çıkarılıyord şullarda 200 m derinliğe kadar ulaşıldı, ne var ki daha inmeye o zamanın makineleri izin vermiyordu. XVII. nunda İngiltere dışında, taşkömürü kullanımı oldukça Ingiltere’nin yılda 2,5 milyon tona varan kömür üreti nem için muazzam bir rakamdı.

XIX. yy’m sonunda, çeşitli uygulamalarıyla elektrîl mında gerçekleştirilen atılım, kömüre yeni bir alan açtı termik santrallarda elektrik üretiminde kullanılmaya b;

Fransa’da 21 nisan 1810’da çıkarılan ve maden imti süreklilik sağlayan yasa, büyük kömür şirketlerinin gel; hukuksal temelini oluşturdu. 1813’ten 1913’e kadar yıll üretimi 800 000 tondan 40 milyon tona çıktı. Bu, İn, yaşanan benzeri dinamik bir gelişmeydi. Bu ülkede de nem içinde kömür üretimi 10 milyon tondan yaklaşık yon tona çıkmıştı.

XIX. yy’da büyük kömür havzalarının çevresinde yo sanayi ve nüfus, maden ocaklarının bulunduğu yerler; gücün ve mesleğin getirdiği tehlikelerle derinden etkile rı bir dünya haline gelmesine yol açtı. Emile Zola, yaz: neme göre sert ve gerçekçi nitelikteki Germinal roma: dünyanın tutarlı bir görüntüsünü sergilemişti. Maden yaşamında kazandıkları disiplin, bağlılık ve dayanışm sanlara, tarihlerini oluşturan kilometre taşları olan toplu reketlerde, uzun ve sert grevlerde güç veriyordu.

Kömür üretimindeki hızlı artış, önce 1914-1918 s sonra 1930’ların ekonomik kriziyle kesintiye uğradı. İki ya Savaşı sırasında, maden ocaklarının tahrip edilmesi v na yeteri kadar yatırım yapılmaması yüzünden, Batı A üretim düzeyi ve verimlilik çok düşüktü.

Türkiye’de kömür

Türkiye’de ilk taşkömürü yatağı, 1829’da Zongulda. si’nde Uzun Mehmed adında bir deniz eri tarafından ‘t 1848’de vakıf kabul edilerek Bahriye Nezareti’nde iş!« başlanan bu taşkömürü yatakları, 1882’de yabancı ş: devredildi ve 1937’de, 600 km2’lik bir alana yayılmış havzayı Fransız şirketinden satın aldı; 1940’ta bölged den ocaklarının tümü devletleştirilerek Etibank’a bağ Kömür Işletmeleri’ne (EKİ) devredildi. EKl’nin Karadon ra, Armutçuk, Kozlu ve Üzülmez olmak üzere, beş an; bölgesi vardır. Ancak, bölgedeki taşkömürü yatakları güç koşullarda işletilmektedir. Taşkömürü bakımındar bir ülke olmayan Türkiye’de Diyarbakır’ın Hazro ilçes taşkömürü yatağı daha bulunmaktadır. Bölgesel olaraî lendirilen bu yatağın tahmin edilen rezervi, yaklaşık • ton kadardır. Türkiye’de taşkömürünün bugün bilinen leri, görünür 174,9 milyon, muhtemel 432,5 milyon tor
TÜRKİYE’DE LİNYİT ÜRETİMİ

(1960 -1993 arası)
(milyon ton)
İÇİNDEKİLER

KÖMÜR VE İNSAN DÜNYADA KÖMÜR KÖMÜRÜN KÖKENİ

işletme yöntemleri

KÖMÜRÜN İŞLENMESİ
1960 1970 1975 1980 1985 1995

HÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI

ısel olarak, kendilerini oluşturan bitkilerin bileşimine : derecelerine göre sınıflandırılabilir. Kömürleşme dere-içinde bulunan uçucu maddelerin oranına ve karbon saptanır (havayla temas sonucu ısınıp içindeki uçucu nasından sonra geriye kalan «sabit karbon» miktarı ile :rin içine hidrokarbür şeklinde geçen bölümü içeren n» miktarını ayırt etmek gerekir), îğerini temel alan ticari bir sınıflandırma yapmak için, liklere ek olarak daha birçok parametrenin göz önüne ir: kömürün içerdiği kül ve nem miktarı, ısıtma gücü, niktarı, şişme katsayısı (kokkömürü haline getirme iş-ılidir), kükürt miktarı, yapışma gücü, küllerin ergime
İçerdiği uçucu madde miktarı Şişme katsayısı
% 8> 0
ısit % 8-14 0
jmürü % 12-16 < 1,5
cömürü % 14-22 1,5-2,5
>lı taşkömürü % 18-27 2,5-9
cömürü % 27-40 4-9
ürü % 30 < 2-4
irü % 34 < <2
sına göre Fransa’da kullanılan farklı kömür kategorileri le, daha çok miktarda uçucu madde bulunur).

/on ton olmak üzere toplam 1 376,8 milyon ton-n 826,1 milyon tonu işletilebilir rezervdir. Ancak :timi iç talebi karşılamamakta, bu yüzden dışa-iilmektedir. 1991 yılında Türkiye’de 2,762 mil-nürü üretilmiş, 5,627 milyon tonluk dışalım ger-r. Aynı yıl taşkömürü tüketimi 8,346 milyon ton aye’de tüketilen toplam enerji içinde taşkömürü-1990 yılında yüzde 11,7, 1991 yılındaysa yüzde rçekleştirilmiştir.

en zengin kömür kaynağı ise linyittir. 108 alanda alar sonunda saptanan linyit miktarı, 209,8 mil-ındadır. Bu miktarın 7 910,4 milyon tonu görü-[+mümkün rezerv; 156,9 milyon tonu belirlenmiş milyon tonu ise potansiyel kaynaktır. Ülkenin he-sinde bulunan linyit yataklarından, rezervleri 100 üzerinde olan alanların başlıcaları şunlardır: Bey-), Tunçbilek (250 Mt), Seyitömer (230 Mt), Soma Mt), Afşin-Elbistan (340 Mt), Milas bölgesi (275 lölgesi (230 Mt), Sivas-Kangal (150 Mt), Malkara-:). 1995 yılında Türkiye genelinde toplam linyit ı 56,1 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Türki-ı toplam enerji içinde linyitin payı 1990 yılında n, 1991’de yüzde 18,1 olmuştur.

DA KÖMÜR

indeki bütün kıtalar, az da olsa kömür yataklarına r ki bu yatakların dağılımı oldukça düzensizdir, lendirilebilmesi için, 10 000 milyar ton civarında kömürü ve linyit yataklarının ve öteki rezervlerin gerekir. Bunlar ulaşılabilirliklerine, maliyetlerine rlerine göre sınıflandırılır. Verimli koşullarda işle-ıklarım belirleyen teknik ve ekonomik öğeler, ya-ıritalarını dönemlere görç farklılaştırmaktadır.

ezervleri

enik ve ekonomik koşullarında, dünya kömür re-:nerjiler toplamının yüzde 80’ini oluşturmaktadır, mik gelişme bazında, planlanabilir nitelikte olan irinin dünya ihtiyacım yaklaşık 250 yıl karşılayacağadır. Bu yataklar, bugün yapılan değerlendirmele-milyar ton kömüre eşdeğer (850 milyar ton taşkö-!aı ton linyit kömürü) olarak hesaplanmaktadır, ıür rezervlerinin yüzde 40’ı Asya’da, özellikle

0 milyar ton taşkömürü, 100 milyar ton linyit)

jazzam Shanxi kömür yatakları, ülke rezervinin ını oluşturur. Kömür yataklarını modernleştiren iletilmesi planlanabilir 16 milyar ton kömür rezer-ıesaplanmıştır.
Doğu Avrupa (Rusya ve Ukrayna ile birlikte) rezervleri bugün yapılan hesaplamalara göre, dünya rezervlerinin dörtte birinden fazladır; ne var ki bu rezervlerin yarısından çoğunu linyit oluşturur. Avrupa’da çok uzun süreden beri işletilmekte olan Ukrayna’daki Donbas, Polonya’daki Silezya kömür ocaklarında bugün, daha derinlere inmek gerekmektedir; ayrıca bu ocaklardaki işletme yapıları eskimiştir.

Batı Avrupa, dünya kömür rezervinin yüzde 5’ine sahiptir. Bu rezervin yarısını taşkömürü, yarısını linyit oluşturur (linyit özellikle Almanya’da çıkarılır). Ruhr, Aachen, Limbourg, Sarre-Lor-raine, Wallonie, Kuzey Pas-de-Calais, Midland, Yorkshire ve Galler ülkesinde bulunan havzalardaki kömürler büyük ölçüde çıkarılmıştır.

Kuzey Amerika, dünya rezervinin yüzde 24’ünden fazlasını (yarısı taşkömürü, yarısı linyit) elinde bulundurur; bunun büyük bölümü ABD’dedir. Apalaş Dağları’nda ve ülkenin orta-do-ğu kesimlerinde bulunan ve ABD’nin kömür rezervinin dörtte birini oluşturan zengin ve düzenli kömür yatakları yakın zamanlara kadar ülkenin bütün kömür ihtiyacını karşılıyordu. Güney Amerika, çıkarılması planlanabilir dünya kömür rezervinin yüzde 1’inden azına sahiptir. Tamamına yakım henüz işletilmemiş kömür yataklarının geliştirilmesine ilişkin bir politika izleyen Kolombiya, öteki ülkelerden farklı bir konuma sahiptir. Avustralya ve Güney Afrika, dünya rezervinin yaklaşık yüzde 10’unu yarı yarıya elde tutmaktadır; bu iki ülkede son zamanlarda, maliyeti çok düşük kömür yataklarının işletilmesine başlanmıştır.

Üretim

Dünya kömür üretimi (taşkömürü ve linyit) 1990 yılında 3,3 milyar tona ulaştı. Kömür, enerji kaynakları sıralamasında petrolün hemen ardından ikinci sırayı almakta, dünya ölçeğinde tüketilen enerjinin de üçte birini oluşturmaktadır.

Fakat taşıma maliyederi kömür için bir handikap oluş turmakta ve dünya kömür ticareti, üretimin yalnızca yüzde 10’unu kapsamaktadır. Limanlara kolay ulaşım bu konuda büyük rol oynamaktadır; ABD, Güney Afrika, Avustralya, Kanada, Kolombiya ve Polonya gibi belli başlı kömür ihracatçısı ülkeler, ürettikleri kömürleri deniz kıyısına kolaylıkla aktaracak altyapılara sahip ülkelerdir. Mesela Çin, dünyanın en fazla kömür üreten ülkesi (yılda bir milyar ton taşkömürü ve linyit) olmasına karşılık, demiryollarının henüz yeteri kadar gelişmemiş olması nedeniyle önemli bir kömür ihracatçısı değildir.

AT ülkelerinin çok uzun süreden beri işletilen kömür yatakları çoğunlukla derin yataklardır, bu özellikleri dolayısıyla da ihracatçı ülkelerle rekabet güçleri azdır. Ayrıca linyit yataklarının işletilmesi çevre sorunu yaratmaktadır. Bu handikaplar, topluluğa üye ülkelerdeki kömür üretiminin düzenli şekilde azalmasına yol açmış, bu üretim bugün, dünya üretiminin yüzde 8’ine düşmüştür.

KÖMÜRÜN KÖKENİ

Kömür, organik kökenli bir fosil yakıttır. Karbonifer dönemden (Birinci Zaman’m sonu) başlayarak ve bu dönemin sonrasında, çok zengin ormanların oluşturduğu bitkilerin depolanması sonucu oluşmuştur. Depolanan bu bitkiler kısa sürede yeraltına gömülmüş, daha sonra da yavaş bir dönüşüm (kömürleşme) geçirerek, katı ve yanıcı maddelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Bitki depoları açık havayla temas halindeyken varlıklarını uzun süre koruyamazlar. Anaerobik mikropların etkisiyle yükseltgenerek (humusun oluşma süreci) bütünüyle yok olurlar. Kömürleşme, ancak havasız ortamda, anaerobik mikropların etkisi altında, durgun suların altında, daha sonra da bitki katmanlarının üstünde biriken tortulların etkisiyle gerçekleşebilmiştir.

Kömürlerin sınıflandırılması

Kömürler, gelişme derecelerine göre, içerdikleri karbon miktarına ve gene içerdikleri su düzeyine göre sınıflandırılabilir.

Bataklık kömürü veya turba. Görece gevşek bitki topluluklarının uğradığı eşitsiz bir çürüme süreci sonucunda oluşmuştur. Oluşumunu sürdüren turba yataklarına bugün bataklık bölgelerde rasdanır.

Linyit. Turbadan daha pekişik ve daha homojendir. Rengi, kahveringiden siyaha kadar değişebilir.

Taşkömürü. Bu kömürü oluşturan bitki izleri çıplak gözle görülemez, çünkü ileri derecede dönüşüm geçirmiştir.
Kömürün oluşması.

Kömür, kısmen ayrışmış kalın bitkisel madde katmanian, yani turbalar (1), bataklıkların dibine çöküp biriktiğinde oluşur. Derine inildikçe artan basınç, turbayı linyite (2), sonra taşkömürüne (3) ve yaklaşık 6 000 m derinlikte antrasite (4) dönüştürür.

BELLİ BAŞLI TAŞKÖMÜRÜ ÜRETİCİLERİ

(1994)
ülke milyon ton
C. 1 110
ABD 605
Hindistan 248
Güney Afrika 195
Avustralya 132
Rusya 176
Polonya 133
Kazakistan 101
Ukrayna 90
Almanya 52
Ingiltere 48
Kanada 37
Endonezya 31
Kolombiya 24
Ispanya 14
Fransa 8
Türkiye 4
Yukarıdaki veriler yalnızca taş-
kömürüyle (ısı değeri 5 700
kcal/kg’ın üstündeki antrasit ve
bitümlü kömür) ilgi olup linyide
ilgili değildir. Üretim, metrik
milyon ton olarak verilmiştir.
Aslında bu tam da bir ölçü de-
ğildir. çünkü kömürün ısı değe-
ri, bir yataktan bir başka yatağa
göre çok değişir ve yapılan iş-
lemler de farklıdır (az veya çok
yıkama).

Fransa ‘da bir kömür yatağı (Deeazeville, Aveyron). Derinliği 300 m’yi buları bu muazzam çukurun kenanndaki setlerin üzerinde çalışan ve her biri 100 ton yük taşıyabilen dev kamyonlar sürekli aşağı inip çıkar.
Kömür ocağı türleri

Kömürün oluşabilmesi için bitki kalıntılarının çökme havzalarında birikmesi gerekir. Bunlar, göl havzaları veya deniz havzaları olabilir.

Göl havzaları. Bu havzalar, dağ zincirlerinin arasında kalan tortul göl havzalarının dibine akarsular tarafından taşınan bitkilerin birikmesiyle meydana gelir. «Alokton» adı verilen bu birikimler, burada taşlaşır ve üzeri tortul tabakalarla kaplanır. Birçok defa tekrarlanan ve kalınlıkları birbirinden çok farklı tabakalar oluşturan bu süreç, Massif Central Dağları’ndaki taşkömürü ya-taklarnda rasdanan özelliktir.

Deniz havzaları. Bu havzalar, başlangıçta deniz kıyısına yakın bölgede yer almıştır. Periyodik olarak deniz sularıyla örtülen bu lagün özellikle çöküntü alanlarında, bitki kütleleri oldukları yerde kalıp «otokton» adı verilen birikmeleri oluşturmuşlar, bunlar daha sonra tortul tabakalarla örtülmüştür. Aşama aşama derine inen (çökme olayı) havzanın dip bölümünde, yüzlerce metre derinliğe kadar sırasıyla kömür damarları ve kömürleşmemiş katmanlara rastlanır. Bu havzalarda, kömürün üstüne oturduğu yağlı veya killi yatağın içinde kök parçalarına rastlanır. Kömür tabakasının tavanında ise yapraklara, kimi zaman da yumuşakça kabuklarına rastianır. Batı Avrupa’nın kuzeyinde ve Amerika’daki Apalaş Dağları’nın batısında yer alan büyük havzalar, deniz havzalarıdır.

Kömür katmanları, jeolojik zamanlar boyunca tektonik hare-keder sonucu altüst olabilir. Kömür yatakları bu nedenle, eğimleri yataydan dikeye değişen kıvrılmış katmanlar halinde ortaya çıkabilir. Bunlar bazen yaprak halinde, çoğu zaman da kırıklarla parçalanmış durumdadır.

Böylece, bir kömür yatağının oluşması, zaman ve mekân içinde özel koşulların bulunmasını gerektirir. Bunlar, bitkilerin kütle halinde birikmesine elverişli bir çevre, bu kütleleri koruyacak ve dönüştürecek özel jeolojik süreçlerdir.

İŞLETME YÖNTEMLERİ

İşletme çalışmalarına başlamadan önce, kömür katmanlarının konumu ve zenginlik derecesi, arazinin jeolojik yapısının incelenmesiyle, sismik araştırmayla ve sondajlarla belirlenir. Alman sonuçlara ve ekonomik koşullara göre, yapılacak işletmenin türüne karar verilir. Bu, yeraltı madeni veya açık ocak şeklinde olabilir.

Yeraltı madenleri

Eğer yatak yüzeye mostra vermişse, ilk çıkarma işlemleri yüzeyde basit aletlerle (kazma ve kürek, madenci demiri) ve araçlarla (sepetler ve arabalar) yapılır. Bu işlemler, örtü kayaçların alınması için yeterli olmadığı ve açık ocakların daha ileri derecede işletilmesine izin vermediği için, kömür yataklarını derinlere doğru izlemek amacıyla kuyular açılır.

Kömür yatağına ulaşılması. Kömür yatağı fazla derinde bulunmuyorsa (200 m’ye kadar), yüzeyden başlayarak eğimli olarak kazılan bir galeriyle kömüre ulaşılır. Tepelerin veya dağların iç bölümünde yer alan kömür yataklarına ulaşmak için, yamaçtan başlayan yatay galeriler açılır. Ne var ki, kömür yatakları genellikle derinlerde bulunur.

Derin yataklar. Bu durumda, kuyular açmak gerekir. En az iki
kuyu açılmalıdır; biri hava girişi için, öteki, havanın lerle dışarıya emilmesi için. Bu iki kuyu, bir yeraltı ge birbirine bağlanır. Kuyuların çapı, kullanım özelliğine 5 ila 10 metre arasında değişir. Kuyular havalandırma, dolaşımını sağlama, malzemenin taşınması, ürünlerin sı amacıyla açılabildiği gibi, bu fonksiyonların hepsini yprine getirme amacıyla da açılabilir. Kuyuların deriı m’yi aşabilir. Taşkömürü tabakalarına ulaşmak için k; raklarda genellikle su bulunur, dolayısıyla kimi zamaı tıların durdurulması gerekir; eskiden kuyunun sızdırm duvarlara kemer taşı döşenirdi, bugün metal halkalar \ lanan kalıplara dökülen betondan yararlanılmaktadır.

Taşıma amacıyla kuyuya sarkıtılan kabloları, yüz. vinç idare eder. Kabloların ucuna, madencileri, kömüı m veya kömür vagonlarım taşıyan asansörler bağlar modern çıkarma kuyularında, asansör yerine «skip»leı Bunlar, yan duvarları kapalı büyük konteynerlerdir; b mür vagonlarının yüzeye kadar çıkmasına gerek kaim

Maden ocağmtn altyafnst. Kuyulara açılan, üzen! me ve boşaltmanın yapıldığı yatay galerilere rekup Kuyular ve rekuplar kazıldıktan sonra, maden ocağım sı kazılmaya başlanır. Bu altyapı her katta, üzerinde eli ya dizel lokomotiflerin çektiği kömür vagonlarını taş: galerilerden, şişleme galerilerinden meydana gelir. G: benimsenen bir yönteme göre bu altyapı, kömür dam. viren kayacı birçok yerinde kesen yatay galeriler şekl doğrudan kömür damarının içinde açılmaktadır. Böylf ler kömür damarının kıvrımlarını izlediğinden, bu gak kici taşıtlar kullanılmamakta, kömür, hareketli banti; taşınmaktadır.

Maden ocağının genel altyapısı tamamlandıktan sor çıkarılacak damarlar levhalar halinde kesilir; bu işieı sürme» denir. Bu işlem, kömür damarının homojenli] jeolojik engebeleri ortadan kaldıracak ve kazma m ilerlemesine engel olmayacak şekilde gerçekleştirilir.

Katman galerilerinin kazılmasında, delme ve indim kömür çıkarma yönteminin yerini giderek kazma mai maktadır. Sürekli veya nokta darbeli kazıcılara sahi makineler kömürü, sivri çıkıntıları olan kasnaklarla ka cılara yükler. Bu taşıyıcılar kömürü arkaya, hareketli ş< ya mekik-arabalara aktarır.

Kömürün çıkarılması. Kömür levhalarının çeşitli yöntemleri vardır. Bu yöntemler, söz konusu levhaları: kömür tabakasının kalınlığına ve kömürün çıkanla bağlı olarak değişir. Yatay veya hafif eğimli kömür y; kazılmasında iki yöntem uygulanır.

Oda ve ayak yöntemi. Bu yöntem, 0 ile 15 derec eğime sahip ocaklarda kullanılır. Kömür tabakası içir kazıcılarla tavan ve taban arasında birbirine paralel bi: ri (odalar) açılır. Bunların arasında kalan kömür tabaka lerilere destek verir (bunlar ayaklardır). Çıkarılan kön rım artırmak için, sütunların içinde, odalara dik, düzt lar açılır. Kömür çıkarma işlemi sona erdikten sonra I terk edilir veya yıkılır.

Yollu kazt yöntemi. Bu yönteme 0 ila 30 derece eğ; özel düzenekler yardımıyla 45 derece eğime kadar l Birbirine paralel iki galeri arasında, giriş yoluyla tabar sında, kömür damarının eğimi yönünde kazı yapılır, meydana gelen yol (ki bir yanı kazı yapılan alını oluşı m uzunluğa kadar varabilir. Alın boyunca yerleştiril yörler kömürü taban yoluna aktarır. Modern kömür o alın kazısında, kazmaların veya padayıcıların yerini 1 neleri almıştır. Kazı makinesi, konveyör üzerinde haı bir aygıttır. Yüksekliği ayarlanabilir, üzerindeki kaz kömürü kazıp konveyöre aktardığı bir döner kasnak mıştır. Her geçişinde kömür damarını kasnağın geru sünde kazar (yaklaşık 70 cm’lik bir alın ilerlemesi).

Vaktiyle her alın ilerlemesinde, ağaç payandalarla yunduruklarla, daha sonra çelik dikmelerle sağlanan d işlemi günümüzde, hidrolik krikolarla gerçekleştirilme

Boyun, yani kazı yapılan cephenin gerisinde meye boşluk hemen doldurulur. Bu iş için iki yöntem uygu lar, tavan göçertme ve artık dolgusu yapma yöntemler: göçertme, belirli bir yerde yapılan kazı bittikten sonra gelen boşluğun, dikmeler kaldırılarak toprakla dolma maktadır. Kazı yapılan arazi değerliyse, göçertme yö: lanıldığında galerilerin ocağın girişine kadar toprakla engellemek için, artık dolgusuna başvurulur. Bunun iç:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir