KOYUN

KOYUN

Eti, sütü ve yünüyle insanın çok önemli ihtiyaçlarını karşılayan koyun, bu özelliği nedeniyle ilk evcilleştirilen hayvanlardan biridir. Dünyanın dört bir köşesinde mevcut yerel koyun ırkları merinos ırkı sayesinde ıslah edilerek daha verimli hale getirilmiştir.
Çiftparmaklılar (Artiodactyla) takımının gevişgetirenler alttakı-mında yer alan koyun (Ovis) cinsi, boynuzlugiller (Bovidae) familyası içinde sınıflandırılır. Boynuzlugiller familyası on üç altfamil-yaya ayrılır koyunun dahil olduğu Ovinae ve keçinin (Cap>ra cinsi) dahil olduğu Caprinae altfamilyaları bunlar arasındadır. Fakat bir süredir Ovis cinsi de Caprinae altfamilyasına dahil edilmektedir.

KOYUNUN ATASI

Koyun, bugün Irak’la Tibet arasındaki bölgede rastlanan ve muflon denen Asya yaban koyununun (Ovis ammon) evcilleştirilmiş şeklidir; bazı bilginlere göre bütün koyun türleri aynı türden türemiştir. Buna göre İran ve Afganistan mufionu da bu O. am-mon’un bir alttürüdür: O. a. orientalis. Kromozom sayısını esas alan bazı uzmanlar ise bu muflonları üç türe ayırır: 56 kromozomu bulunan Altay koyunu argali; 54 kromozomu bulunan Anadolu mufionu ve 58 kromozomlu urial. Bunların içinde en irisi argali, en küçüğü Anadolu muflonudur. Büyüklük açısından her iki türün arasında yer alan urial ise İran’ın kuzeydoğusuyla Hindistan’ın kuzeydoğusu arasında kalan bölgede yaşar. Evcil ko-yunlarm Anadolu muflonuyla aynı kromozom sayısına sahip olması, bu ikisi arasındaki akrabalık ilişkisini doğrular niteliktedir. Bunun yanı sıra kısa süre önce Batı Avrupa’nın dağlık bölgelerine ve diğer bazı yörelerine sokulmuş olan Korsika mufionu da artık sonradan yabanileşmiş bir koyun ırkı sayılmaktadır. Bunlardan başka Orta Asya’da yaşayan ve boynuz uzunluğu 1,87 m’ye varan Marco Polo mufionu (O. a. polı), Kuzey Amerika’da
yaşayan beyaz postlu Dall koyunu, Alaska koyur-U Dağlar koyunu; Afrika’da Sahra’da yaşayan ve dağke;.; ‘ ran kolçaklı koyun gibi daha birtakım muflonlar vard::

Yaban koyunlan (muflonlar) ve yaban keçileri

Yaban koyunlan ile yaban keçilerini ayırt etmek için nuz ve post yapılarının morfolojik özelliklerinden yar;.: ban koyunlarının düz veya hafifçe kabarık alın yapısına -Li: .■ — ban keçilerinin alnı daha ziyade içe çöküktür; yaban kr ‘ . boynuzlar tabanda silindir şeklinde ve sarmal, yaban keş-; . yassı ve arkaya doğru kıvrıktır. Asya yaban koyunlanr_n ; -de genellikle boynuz bulunmamasına karşılık, aynı tür_r. . cil şekilleri olan yaban keçileri ile evcil keçilerde, hayvar_r olursa olsun boynuz bulunur. Yaban koyunlan ile evci. • : -kuyruğu tamamen tüylerle kaplı olduğu halde, dağ keç:-£r -. nızca kuyruğun üst tarafında tüyler bulunur. Göz küresi-‘ da yer alan gözyaşı bezleri yaban koyunlarında gözyaş; -•: “ içinde bulunduğu halde yaban keçilerinde bu bez hiç r. , Başta yaban keçileri ve evcil keçiler olmak üzere Cap1?”*!- – ” yasına dahil çoğu hayvanın karakteristik özelliği olan çtz.z.; kal tutamı da, yabanî ve evcil koyunlarda bulunmaz.

Dağ etekleri gibi yüksekliği az olan yerlerde ve iri’ de yaşayan yaban koyunlan ve evcil koyunlar, bu b:-jı -kırlarda otlar. Buna karşılık yüksek dağların dik yanı: yaşayan ve daha sert iklim koşullarına dayanabilen yî-î* leri ve evcil keçiler, dağlık ve kurak bölgelerdeki çailrr : -tüsü ile de beslenebilmektedir.

EVCİLLEŞTİRME

Bilinen en eski evcil koyunlar 8 “500 yıl önce yaşam;; ■ lan bugünkü en küçük yaban koyunu ırklarından bile ; ^ -çük olan bu koyunlara ait fosiller, yukarı Mezopotamyî : ketli Hilal yakınında bulunmuştur. Bu dönemde koyun-;:.’ nızca eti için yetiştirildiği sanılmaktadır.

Kolaylaştırıcı etkenler

Tarımın başlamasıyla insanoğlu yerleşik düzene ge~ : runda kalmış, bu yeni hayat tarzı avlanmayı azalttığı reksiniminin karşılanması zorlaşmıştır. Bunun yanmcî ;:’ zullaşma dönemini izleyen kuraklık nedeniyle otlak aUr. -” bir bölümünün ortadan kalkması, av hayvanlarının say.; ‘ _ azalmaya yol açmıştır. Bu nedenlerle baş gösteren yiyet; tısının giderilmesi için insanoğlu, yabanî hayvanların t : rilmesi yoluna başvurmuştur.

Yaban koyunlarının bazı özellikleri evcilleştirilmelere laştırmıştır; sürüler halinde bulunan ve göçebe bir yaş£-“ -bu hayvanlar, kendilerine ait belirli bir toprağı savunma- ; ‘ da olmadıkları için saldırgan değildirler.

Hiyerarşik bir düzene göre bir lider tarafından yör.er. -ban keçisi veya kurt gibi hayvanlarda ise itaate dayak i-: sistem bulunur. Bu özellik, yabanî hayvanların evcille|t-‘ ~ ve onların çeşitli niteliklerinden yararlanılması açısında:: ‘ -bir kolaylık sağlamıştır. Ayrıca o dönemde zaten evcü;* bulunan köpeğin de, koyun ve keçilerin evcilleştirilmesin-; ‘ na önemli ölçüde yardımcı olduğu sanılmaktadır.

Korsika «muflon»u ve Soay koyunu

Korsika ve Sardinya «muflon»u, uzun süre Avrupa ye :■ yununun bir adada kalmış bir akrabası kabul edilmiştir. 1-beraber bu varsayımı doğrulayacak hiçbir fosil buluns~—* aksine, bu hayvanların yaklaşık 8 000 yıl önce insanlar urdan bu adalara getirildiği ve evcilleştirme çalışmaları sürer- ; -linmeyen bir nedenle terk edildikleri ortaya konulmuştu*

Bir diğer ilkel koyun türü olan Soay koyunu, Tunç Ç;r sonunda bu adaya getirilmiş, daha sonra yakın geçmişte -rid adalarının 65 km batısında kalan Saint Kilda takıma;;-;.: (İskoçya) götürülmüştür. Bol yapağılı ve boynuzsuz dişilerin, Soay koyununun bu adalara getirildiği sırada Korsika -lon»undan daha ileri bir evcilleştirme evresinde bulun;-f. göstermektedir.

Yünler

İlk evcil koyunların bol yünü yoktu ve postları mufl:’–‘ kiyle (yaban koyunlan) aynı nitelikleri taşımaktaydı: kah : gine çalan post, kaba ve sert kıllarla örtülü ince bir yün=_ ü kadan meydana geliyordu. Bu yünsü tabaka kış ayların;: gür bir nitelik kazanırken, ilkbaharda gerçekleşen tüy at.
İlkbaharda kuzulayan bir koyun,

yalayarak yavrusunun ilk temizliğini yapıyor.
Erişkin yaşa ulaşan muflonlar

(yaban koyunlan) [fotoğrafta erişkin bir argalidir], yaban keçilerinden farklı bir boynuz yapısına sahiptir.

a, bütün ince ve sert kıllar muflonlardaki gibi atılmaktay-)-4 000 yıl süresince bu post özelliklerinin hemen hemen şime uğramadığı sanılmaktadır. Yünün dokuma madde-c kullanılmaya başlaması, koyun postlarının kalitesine ildiği döneme rastlar. Böylece, liflerinin kalınlığı 15 yeri-n olan tüylerden meydana gelen ve kaba kılları daha in-muşak olan yapağılar, yaklaşık 5 000 yıl önce ortaya çık-u ilkel yünün tüy değiştirme sırasında etraftaki bitkilere utamlan, bitkisel liflerden daha kolay dokunabildiği için lilmiştir. Böylelikle önce kahverengi ve ham yün üretil-Âin daha sonra bir çeşit keçenin dokunmasında kullanılır bir yün telini kaplayan mikroskobik deri pullan, bun-jirlerine tutunmasını sağlamaktadır.

: yün. Ortadoğu’da MÖ 1 000 yıllarına ait çeşitli renk-yun yünü kalıntılarına rastlanmıştır; bunların arasında i, kızıl-kahverengi, koyu kahverengi, hatta beyaz yünler ımaktadır. Bu dönemde beyaz koyunlar büyük ölçüde irmüş ve başta tüylerinin uzunluğu olmak üzere çeşitli ine göre seçime tabi tutulmuştur. Bu seçimin en önem-boyama yöntemlerinin beyaz üzerine daha kolay uy-mesidir. Bu özellik Fenikelilerin «murex» cinsi bir deniz .çasının kırmızı pigmentlerinden yararlanarak firfiri ren-etmeleriyle daha da önem kazanmıştır. Kırkılık adı ve-jzun tüylü koyunlan kırkmak için kullanılan yekpare da bu dönemde icat edilmiştir.

os yünü. Yünlerinin kalitesi ve yüksek yapağı verimi n merinos koyunlan, XIV. yy’da Aragon kralının emriy-Afrika’dan Ispanya’ya getirilmiştir.

■.ğiştirmeyen ve ince uzun tüylü yapağılarım yıldan yı-:n bu koyunlar, XV. yy’dan itibaren uzun yıllar boyun-a’nın tekelinde kalmış ve ülkenin en önemli gelir kayan biri olmuştur. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde o zaman-‘a’da üretilen yünlü kumaşlarla rekabet edebilecek ka-jılamamıştır.

nculuğun tarihi

ilk evcilleştirildiği dönemlerde özellikle eti için beslen-lunla beraber arkeologlann yaptığı araştırmalar, bir süre un yetiştiriciliğinin gerileyerek yerini sığır ve domuz ye-. ile tahıl tarımına bıraktığını ortaya koymuştur, ince Mezopotamya’nın geniş otlaklarında yetiştirilen ko-:arette de önem taşımıştır; değiş tokuş esasına dayanan
YIBOULLET’NİN MERİNOS KOYUNLARI

Fransa’da Kraliyet Bahçesi’nin düzenleyicisi olarak çalışan bilimci Daubenton, İspanya merinos koyunlarım Fransa ik-jtırma olanağını araştırmakla görevlendirildi. Bu uygulama-yerli ırklann melezleştirme yoluyla ıslah edilmesini sağla-aştırmanın ardından Kral XVI. Louis, kuzeni olan İspanya ^arlos’tan, çok ince yünlü bir merinos sürüsü göndermesini istek üzerine hazırlanan ve 318’i dişi koyun, 48’i koç olmak baştan oluşan sürü, 15 haziran 1786’da Segovya’dan yola jrt ay sonra «Rambouillet Kraliyet Ağılı»na ulaştı. 1801’de oluşan ikinci bir sürü daha ithal edildi, iır tamamen dışanya kapalı olarak üretilen Rambouillet sü-ygulamanın yürütülebildiği yegâne evcil hayvan grubu ol-;ini taşımaktadır. Bu sürü içindeki hayvanların soyağacı da yıldır kayda geçirilmektedir.
bu ticarî alışverişlerde Mısır’dan keten, Hindistan’dan pamuk alınmış, bu tekstil ürünleri alım gücünün daha yüksek olduğu büyük şehirlerde kullanılmıştır. Daha sonra koyun yetiştiriciliği, Mezopotamya’dan İran, Filistin, Avrupa ve Kuzey Afrika’ya yayılmıştır.

Kırım’daki bir «Yunan kolonisi»nde bulunan MÖ V. yy’a ait ince yün kalıntılarının, Ortadoğu kökenli koyunlara ait olduğu sanılmaktadır. Ortaçağ’ın başlarında, Britanya adalarında ve Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan köylüler, koyunu özellikle sütü için yetiştirmişlerdir. Ancak XII. ve XIII. yy’lardan itibaren Ispanya ve Ingiltere’de, Fransa ve İtalya’daki tekstil endüstrisine yün sağlamak amacıyla büyük sürüler halinde koyun yetiştiriciliğine başlanmıştır. Büyük sürülerin Kastilya ile ülkenin güneyi arasında yaylaya çıkarılmasını düzenlemek amacıyla kurulan koyun yetiştiricileri demeği (Mesta) İspanya’da 1273’te faaliyete geçmiştir. Böylece yaylaya çıkan sürüler yayla yolu denilen 75 m genişliğinde özel yollan kullanmaya başlamış ve yol süresince hayvanlan odatma hakkı elde edilmiştir. Yaylaya çıkarma sırasında elde edilen vergilerin yüksekliği, o dönemde henüz bilinmeyen Amerika topraklarına düzenlenen seferlerin giderini karşılamaya yetecek düzeydeydi.

XVI. yy’da İngiltere’de yün üretimi dönemi sona ermiş, yatırımlar daha çok besin maddesi üretimine kaymıştır. Fakat daha sonra sanayileşme çağının başlangıcı olan XVIII. yy’da, büyük şehirlerin yiyecek gereksinimini sağlayabilmek için yeniden et üretimine yönelim olmuştur. Bunun sonucunda daha kısa bacaklı ve daha kısa sürede gelişen koyun ırkları yetiştirilmeye başlanmıştır.

Arjantin, Güney Afrika, Avustralya ve Yeni Zelanda’da, XVIII. yy’ın sonundan itibaren merinos melezi büyük koyun sürüleri yetiştirilmeye başlamış, bu koyunlardan elde edilen yünle İngiliz dokuma sanayiine hammadde sağlanmıştır. Böylece XX. yy’ın başında merinos sayısı 200 milyonu bulmuştur ki, bunlardan bugün olduğu gibi alt ürün olarak o zaman da et elde edilmiştir.

Türkiye’de koyunculuk

Türkiye’de koyunculuğun başlıca amacı et üretimidir, ama bu durum bütün ülkeler için geçerli değildir, hatta istisnadır. Çünkü koyunculuğun geniş çapta yapıldığı ülkeler en başta yün üretimi için bu işi yaparlar ve sürünün bileşimi yün ve et fiyatlarına göre ayarlanır. Mesela yün fiyatları yükseldiği zaman kuzular kesime gönderilmez, burularak sürüde alıkonur ve koyun sayısı artar.

Koyunculuk Türkiye ekonomisinde hayvancılık içinde önemli bir yer tutar. İklim ve doğa koşulları bu üretim dalı için uygundur. Bu bakımdan Türkiye’nin hemen hemen her tarafında koyunculuk yapılır. Koyunculuğun yoğun olduğu bölgeler Trakya, Marmara, İç Anadolu (Ankara, Afyon, Konya, Niğde, Kayseri, Sivas), Doğu Anadolu (özellikle Erzurum, Kars, Van) ve Güneydoğu Anadolu’dur. Buralarda değişik doğa koşullarına göre uygun ve değişik ırklar yetiştirilir. Trakya, Marmara bölgelerinde ve Ege Bölgesi’nin bir kısmında kıvırcık ırkı, Batı ve Güneybatı Anadolu’nun çoğu kesimlerinde dağlıç, Orta ve Batı Anadolu’da merinos, Orta Anadolu’da akkaraman, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kızılkaraman (veya morkaraman), Karadeniz Bölge-si’nde karayaka ve değişik yerlerde, özellikle Şanlıurfa, Gaziantep ve Hatay illerinde, daha çok Suriye sınırı boyunca alçak ve çöl karakteri gösteren kurak ovalarda ivesi koyunlan, yöresel olarak da, genellikle Amasya, Sivas, Çorum’da herik koyunu, Kars, Ardahan ve İğdır çevrelerinde az sayıda tuj koyunlan, Karadeniz sahilleri ve kuzeydoğu bölgelerinde, özellikle Artvin dolaylarında hemşin koyunu, Ödemiş çevresinde çok büyük yağlı kuyruklu ödemiş koyunlan, Çeşme, İzmir, İstanbul çevrelerinde, güneyde Antalya, Mersin’de, özellikle deniz kıyılarına yakın yerlerde, meraklılarınca sakız koyunu yetiştirilir. □
Doğal yün lifinin tarama elektron mikroskobuyla çekilmiş fotoğrafı.

Koyun yününde lifler iki çeşittir: ince ve sert yapılı normal yün (arka planda, solda); anormal bir iç yapıyla kalınlaşmış ve petek yapısında hava cepleri taşıyan yün (ön planda). Bu ikinci tip yün elyafı, farklı yapısı nedeniyle mükemmel bir izolasyon sağlamaktadır.
AYRICA BAKINIZ

– lb.ansli tarım

► ibİâhsu yün
Kapalı bir ağıldaki bu koyunlardan

(Millau, Aveyron, Fransa) ünlü rokfor peynirlerinin yapımı için süt elde edilmektedir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*