1- Kurban Yüce Allah’ın rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır, kurban bayramı günlerinde (ilk üç günde) böyle Allah rızası için kesilen kurbana (Udhiyye), bunu kesmeğe de “tazhiye” denilir.
2- Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve zengin kimseye vacibdir. Zenginden maksad, temel ih tiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahib olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir. (Zekat bölümüne bakılsın!..)
Kurban kesme günlerinde (kurban bayramınm ilk üç gününde) kurban kesmeğe gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir düşse, buradaki vücub üzerinden düşmüş olmaz.
3- Kurban kesme yükümlülüğü için, İmam Azam ile İmam Ebu Y usufa göre, akıl ve büluğ şart değildir. Bundan dolayı zengin olan bir çocuğun veya bir delinin malından bunların velisi kurban keser. Bu çocuk veya bu mecnun o kurbanın etinden yer. Geri kalan kısmı da, elbise gibi aynından faydalanacakları bir şeyle değiştirilir.
Fakat İmam Muhammed’e göre, kurban yükümlülüğü için akıl ve büluğ şarttır. Bundan dolayı çocukların ve mecnun olanların mallarından kurban kesilmfesi gerekmez. Fetva da buna göredir. Velileri onlar adına mallarından kesecek olsalar, kurban bedelini onlara ödemeleri gerekir. Ancak bir kimsenin kendi malından çocuğu için kurban kesmesi mendubdur.
(İmam Malik ile İmam Şafiî’ye göre, kurban vacib değil, müekked bir sün nettir.)
4- Vacib olan kurban görevi, Hak yolunda fedâkârlığın bir nişanıdır, Yüce Allah’ın verdiği nimetlere karşı yapılan bir şükürdür. Bunun sonucu da sevaba ulaşmak ve birtakım belâlardan korunmaktır.
Şu gerçek de bilinmeli ki, insanların ihtiyaçları için yeryüzünde yüz bi- linlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız durumları yeterli olanlar yarar lanıyor. Kurban Bayrammda ise, Hak rızası için birçok hayvan kesiliyor. Bunların etlerinden ve derilerinden çok fakir kimseler de yararlanıyor. İktisadi olan mesele, dini ve ahlâki bir mahiyet kazanıyor. Şahıs menfaati yerine toplumun menfaati bulunmuş oluyor. Bunun için kurban kesilmesi, İslâm’a ait insani ve sosyal büyük bir fedakârlık demektir.
5- Kurban kesilmekle, kesilen hayvanların sayısı çok artmış olmaz; çünkü kurban kesilen günlerde kasapların kestiği hayvan sayısı azalır ve böylece o gün lerde aynı mikdar hayvan kesilmiş olur.
Kendi zevkleri için hergün binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin, senede bir defa Allah rızası için bir mikdar hayvanın muhtaçlar yararına olarak Kurban adı altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu büyük bir düşüncesizliktir.
Sonuç: Kurbanın meşru olması, din, ahlâk ve toplum yararı bakımından birtakım hikmet ve hacetlere dayanır. Bunu değerlendiremeyecek bir akıl sahibi olamaz.
Kurbanın Cinsi ve Kusurlu Olup Olmaması
6- Kurbanlar yalnız koyun, keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan kesilebilir. Mandalar da sığır cüısindendir. Bunların erkekleri ile dişileri eşittir. Ancak koyun cinsinin erkeğini kurban etmek daha faziletlidir, keçinin erkeği ile dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini kesmek daha faziletli olur. Aynı şekilde devenin veya sığırın erkeği ile dişisi et ve kıymet bakımından eşit olsalar, dişisinin kurban edilmesi daha faziletlidir.
7- Koyun ile keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık olduğu halde birer yaşmda imiş gibi gösterişli bulunmalıdır.
Deve, en az beş yaşını, sığır da en az iki yaşını bitirmiş bulunmalıdır.
8- Tavuk, horoz ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz. Bunları kurban niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda Mecûsilere benzeyiş vardır. Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilmez.
9- Koyun ve keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve veya bir sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir. Ancak bu
ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi hissesine malik olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdırlar.
Ortaklar kesilen kurbanlar hisselerini tartı ile ayırırlar, göz kararı ile ay ıramazlar.
(İmam Malik’e göre bir sığır, bir manda veya bir deve bir aile halkından yedi ve daha çok kimse için kurban olabilir, bu caizdir. Fakat başka başka aileler için, yediden az olsalar da caiz olmaz.)
10- Kurbanlık hayvanın şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan boy nuzlu veya boynuzsuz veya boynuzunun azı kırık bulunmasında, kulaklarının de linmiş veya enine yarılmış olmasmda, kulaklarının uçlarından kesilip sarkık bir halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş olmasında, cinsel organı bulunma masında, burulmuş olarak bulunmasında bir sakınca yoktur; bu hayvanlar kurban edilebilirler. ,r
11- İki gözü veya bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları ke silmiş, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış, kulağmm veya kuyruğunun yarıdan fazlası veya memelerinin başlan kopmuş, kulakları veya kuyruğu yara tılışında bulunmayan bir hayvan kurban olamaz.
12- Kurbanın semiz olması daha faziletlidir. Kemikleri içinde iliği kalmamış derecede zayıf veya aksak ayağmı yere basıp kesileceği yere kadar topal veya^aşikâr bir halde hasta bulunan bir hayvan da kurban olamaz.
13- Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satm aldığı kurbanda yu- kardaki kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlanırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını alması gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir. Nafilelerde ise, genişlik ve kolaylık vardır.
(Üç İmama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yok tur.)
14- Zengin kimsenin aldığı kurban henüz kesilmeden ölse, yerine başkasmı alması gerekir. Fakir kimsenin aldığı kurban ölse, başkasını alması gerekmez.
15- Zengin kimsenin aldığı kurban kaybolduktan veya çılındıktan sonra yerine başkası kurban edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban bulunsa bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine getirmiştir. Fakat bu duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi gerekir; çünkü fakirin satm aldığı kurban, kurban olmak üzere belirlenmiştir; kendisine vacib olmadığı halde, bunur kurban olmasını kendisine gerekli kılmıştır.
16- Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine başkası alınıp ondan nahr (kurban kesme) günleri içinde bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser. Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.
17- Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha ke silmeden nahr günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.
18- Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış olsa, İmam Ebu Yusufa göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah’ın hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed’e göre, bu kerahetle caiz olur.
19- Kurbanlık bir hayvan kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını sadaka olarak vermek gerekir.