116- Hac yolculuğunda bulunanların Medine-i Münevvere’ye giderek Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Mescid-i Şeriflerini ve Kabr-i Saadetlerini ziyaret etmeleri pek önemli bir görevdir.
Bazı alimlerin açıklamalarına göre, önce hac görevini yerine getirmeli ve bu sebeble Yüce Allah’ın bağışlaması ile günahlardan arınmalı da ondan sonra Hazret-i Peygamberin ziyaretine gitmelidir. Bununla beraber Hac yapmadan önce Medine-i Münevvere’ye gidilebilir.
117- Şam yolcuları gibi, Mekke’ye gitmek üzere yolları Medine-i Mü nevvere’ye uğrayanlar için önce Peygamber Efendimizi ziyaret etmek bir görevdir. Allah’ın rahmetine kavuşmaya bir vesiledir. Bunu bir an önce yapmamak bir gevşeklik sayılır. Bu ziyaret, namazların evvellerinde olan sünnetlere benzer. Bu durumda hac ve umre için ihram sonraya bırakılmış olur. Mekke’ye gidileceği zaman, Medine’liler gibi Zülhuleyfe’den ihrama girilir. Medine halkının Mikat’ı Zülhuleyfe’dir.
118- Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin nur dolu Kabri Saadetlerini ziyaret, Allah rızasını kavuşmanın en faziletlisi ve en şereflisidir. Nasıl olmasın ki, bütün kâinat, o şanı büyük peygamberin nurundan yaratılmıştır. Bütün beşeriyetin en büyük ve en muhteşem rehberi (öncüsü) O’dur. Bütün insanlara Yüce Allah’ın hak dinini, mübarek kitabmı tebliğ ederek onları hakdan, faziletten ve gerçek medeniyetten haberdar eden O’dur.
119- Hazret-i Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, şanı yüksek bir Peygamberdir ki, onun temiz hayatı, bütün işleri ve kutsal sözleri büün insanlık âlemini hayrete düşürecek bir fazilet ve hikmet kaynağıdır.
O, öyle değeri yüksek bir peygamberdir ki, bütün insanlığın selâmet ve mutluluğuna çalışarak yeryüzünde en mutlu bir devrim meydana getirmiştir.
O, öyle büyük bir peygamberdir ki, saadet dolu kabrinde her an İlâhi nurlar parıldayıp durmaktadır.
O, öyle yüksek bir vaklıktır ki, onun saadet Mescidi bir güven yeri olup nurlu kabri ile mübarek minberi arası Cennet bahçelerinden hoş bir bahçedir.
O, öyle yüce bir Peygamberdir ki, mübarek vücudunun topraklarına sonsuz bir şeref ve üstünlük vermiş olduğu pâk belde, İlâhî vahyin son tecelli yeri olup içinde İslâmiyetin binlerce kutsal anılarını ve şerefli olaylarım saklamaktadır. Artık hayat ve yaşantısı kutsal olan Peygamberin şeref dolu kabirlerini ziyaret etmek önemli bir görev olmaz mı?
120- Resûlüllah Efendimizin şerefli kabirlerini ziyaret etmenin faziletine
nihayet yoktur. Bir kudsî hadis-i şerifde şöyle buyurulmuştur: “Beni ahirete göç edişimden sonra ziyaret eden beni hayatımda ziyaret etmiş gibi olur. Kabrimi ziyared edene şefaatim vacibdir.” Bunun için her müslüman ve özellikle hacca giden her iman sahibi büyük bir engel karşısında kalmadıkça, muhakkak gidip Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizi ziyaret etmelidir.
Bütün Peygamberlerin sonuncusu olan o büyük Peygamberin yüceliği sa yesinde hak ve hakikattan haberdar olup hidayete ve mutluluğa eren bir müslüman nasıl olur da, mübarek Hicaz bölgesine gitmişken o kutsal peygamberin, o eşsiz nimet sahibinin pâk kabrini, yüksek Mescidini ve mübarek beldesini ziyaret et meksizin yurduna dönebilir?
Üstelik bir hadis-i şerifde: “Beytullah’ı ziyaret edip de beni ziyaret etmeyen, bana eziyet etmiş olur,” buyurulmuştur.
Diğer bir hadis-i şerifin anlamı da şöyle: “Durumu elverişli iken beni ziyaret etmeyen bana eziyet etmiş olur.”
121- Medine-i Münevvere’ye gideceklerin gözetmeleri gereken bazı haller vardır. Şöyle ki:
1) Medine-i Münevvere’ye gidecek olan kimse, Peygamber Efendimizin kabri şerifini ve Mescidini ziyaret niyetinde bulunmalıdır. Yolda sık sık Salât ve Selâm okumalı, mübarek beldeye yaklaşınca yıkanmalı, yeni elbiselerini giymeli, yenileri yoksa yıkanmışları giymeli. Bir zaruret yoksa piyade olarak edeb ve saygı ile yürümeli. O nurlu bölgeye girince de, duaya başlamalı. Kâinatın Efendisi olan Peygamberin hicret ettiği, Cibril-i Emin’in son İlâhi vahyi indirmiş olduğu kutsal bir beldede bulunma şerefine kavuştuğunu düşünerek Salât ve Selâm’a devam et melidir.
2) Medine-i Münevvere’ye girerken Besmele ile:
o O**8* O ++9* eO** 0 +*9> 0O/ı»/0I«’ ıj-® uU-a-l J J uU-ü-o «_JJ J İ j
1 %1 1 1 a ^
“De ki: Rabbim! Beni herhangi bir yere girdirirken, doğru ve mü kemmel bir girişle girdir. Beni her nereden çıkarırsan doğru ve makbul bir çıkarışla çıkar ve bana kendi tarafından yardımcı olacak hak bir kuvvet ver,”
gibi bir ayet-i kerime okumalı ve şöylece Yüce Allah’a yalvarmalıdır.
/9”**’%*/// •JO•***9*-0″, °/°^’Î
J >-1 j j-jI I
fi9 xO ‘O / O9″*** *+9+*+/<■*O+ Jjj-cu-ûj-l^.L ı,A-kjl j ji^l j ciLLcUûJ^l j dliLJjl
# ///^/ <•
“Rabbim! Bana rahmetinin kapılarını aç, Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem’in ziyaretini bana nasib et, velilerini ve sana itaat edenleri rı- zıklandırdığın gibi… beni bağışla, bana berhamet et; ey kendisine yal- varılanların en hayırlısı!”
3) Peygamber Efendimizin Mescid-i Saadetleri görülünce, tam bir tevazu ile
salât ve selâmı artırmalı. Mescidin içine girince, orada minber-i şerifin yanındaki direk sağ omuz hizasında olmak üzere “Tahiyyetü’l-Mescid = Mescide hürmet” olarak iki rekât namaz kılmalıdır. Çünkü orası Peygamber efendimizin durdukları mutlu yerdir. Bu minber ile Kabr-i Saadet arasındaki alan, bir Cennet bahçesi de mektir.
Bu nimete kavuşmaktan dolayı iki rekât da şükür namazı kılmalı. Hatırlanan ve bilinen dualar okunmalı. Kimse aleyhinde dua etmemelidir.
4) Sonra Resûlü Ekrem Hazretlerinin Kabr-i Saadetlerine, mübarek ayakları tarafından gidip şerefli yüzleri karşısında üç metre kadar uzakta edeb ve huzur içinde durmalıdır. O şanı büyük peygamberin nurlu bakışlarının kendisine yönel diğini, selâmını alacağmı, dualarını işitip “Amin” diyeceğim düşünerek şöyle selâm vermeli, hayırlı şeyler hakkında dua etmelidir:
L ıiLıJc^^LuıJİ j <JJI<a.-vj j ^.’.H L$_J■*!*1«* 11 <lL!I-*»l*•*-L_ı<*I*1? I<üJI *i»j L^
“Esselâmü aleyke eyyühennebiyyu ve Rahmetullahi ve berekâtühu. Esselâmu aleyke ya seyyidî, Ya Resûlallahi, esselâmü aleyke ya Habibel- lahi.”
Resûl-ü Ekrem Eendimize tebliğ edilmek üzere bazı kimseler tarafından emanet edilen selâmlar varsa, onları da o kimseler adına Peygamber Efendimize arzetmelidir.
Kabr-i Saadet önündeki duvara yaklaşıp el sürmekten ve yüksek sesle dua etmekten sakınmalıdır. Çünkü bunlar hürmete aykırıdır.
5) Bu ziyaretçi bir metre yürüyerek Ebu Bekir El-Sıddık (radıyallahu anh)ın mübarek başları karşısında durmalı. Şöylece selâm ve hürmetlerini sunmalı:
, ı.rvLl^s Lj dİ ti f ^LuuJ I <111 j <aj 1 Lj dLtlc. ^LuuJI ‘<Q*O’**///<0*0’t****’/o’^ ^«I
<~ıı«Ij j1âınVI ıijj jLâJIjj-î<ı■<.1j 4_1_11 <UI d l > .
“Esselâmu aleyke ya halifete Resûlüllahi. Esselâmu aleyke ya sahibe Resûlüllahi ve enisihi filğari ve refikıhi fil-esfari ve emînihi alel’esrari cez- akellahu tealâ hayren.”(1)
Sonra bir metre daha yürüyerek Ömeru’l-Faruk (radıyallahu tealâ anh)m mübarek başları karşısında durmalı. Şöylece selâm ve hürmetlerini arzedip dua etmelidir: (1) “Sana selâm olsun, ey Resûlüllah’ın halifesi! Sana selâm olsun, ey Resûlüllah’ın arkadaşı, mağarada dostu, seferlerde yoldaşı, gizli işlerde sırdaşı. Yüce Allah sana hayırlı mükâfaatlar versin.”