Levi-Strauss’a göre inançların mantığı
Durkheim’m ve Weber’in sosyoloji kuramları, dini, heyecana bağlar. Durkheim, kutsala ilişkin kolektif yaşamın, toplumun bir şekil değişikliğine uğraması olduğunu ileri süren Weber peygamberin karizmasının bir rutinleşme ve akılcılaşma süreci içinde yer aldığını göstererek kuramını temellendirir. Claude Levi-Stra-uss ise, bambaşka bir perpektif benimser. Heri sürdüğü ve totemizmin mantıksal ve rasyonel boyutunu ele alan kuramı, Kuzey ve Güney Amerika mitlerinin incelenmesine ve çözümlenmesine yönelir. Levi-Strauss, toplumsal olayları anlamak için, insan zihninin yapısını ve işleyiş yasalarını inceleyemeyi tercih eder. Onun yöntemine göre, insan düşüncesinin gerçekleştirdiği işleyişinin araştırılması, her tür tarihî ve coğrafî etkeni bir yana bırakılarak, toplanmış bilgi malzemesinin senkronik (eşzamanlı) olarak çözümlenmesini gerekli kılar. Burada güdülen amaç da, totemin öğeleri ile mitlerin öğeleri arasındaki değişmez bağıntıları, küçük ayrımlara dayanan farkları ve birbirine denk düşen karşıtlıkları bulup ortaya çıkarmaktır.
Levi-Strauss’un kuramı, totemizmin insanların güçlerini ele geçirmek istedikleri şu veya bu hayvanla ilişki kurma ve istedikleri veya korktukları şeyle özdeşleşme gereksinimleriyle açıklamaya çalışmaz. Bu kuram, Levi-Strauss’un sadece psikolojik bir açıklama sunduğunu söylediği Durkheim, totemin heyecan bağıntısını güçlendirme, yani bir bireyin belli bir gruba bağlı olduğu duygusunu güçlendirme işlevini yerine getirdiğini söyler. Oysa Levi-Strauss’a göre, bu yapıyı heyecan olgusuyla açıklamak yerine, bunlardan birini kavramak için ötekini ele almak gerekir. Totemizmin yapısal incelemesi de işte böylece, bu ilkel dinin, sınıflamaya ilişkin düşünsel sorunları çözdüğünü gösterir.
«İlkel» insanlar, kendilerini özdeşleştirdikleri şu ya da bu herhangi bir hayvanla ilgilenmezler, ama toplumdaki belli bir farkı belirtebilecek bir hayvan çifti seçerler. Mesela atmaca-kuzgun (biri avcı öteki leşçi olan iki etobur) totem çifti, her şeyden önce, birbirinine yakın ama birbirinden yine de farklı olan iki klan arasındaki bağıntıyı dile getirir. Levi-Strauss şöyle yazar: «Hayvan ve bitki adlarından oluşturulan özel bir ad listesi sayesinde,Söz konusu olan, simgeleri yorumlayıp çözmekt evrensel bir anahtara göre anlam yüklemekten çok haline getirmek ve ortak veya ayırt edici özellikler: tır. «Simgelerin kendi içlerinde taşıdıkları değişmez yoktur ve simgeler bağlamdan özerk değildirler. Sir mı, her şeyden önce, bütün içindeki yerlerinden Mitlerin, dünyanın düzeni, insanın kökeni veya yaz da bilgi vermekten çok «yüzyıllarca değişmeden sü çok geniş alanlara yayılmış oldukları için temel olar bileceğimiz ve başka toplumlarda da bulmaya çalı: belli bir takım düşünce biçimleri, yani insan zihnini yışlarını ortaya çıkarmamızı sağladığını» kesinlikle i vi-Straus’un vardığı önemli sonuç işte budur. Levi-St fettiği düşünsel mekanizmalar her zaman ve her yeı ortaklaşa mekanizmalarıdır ve bilinçdışı bir bilme rınca çalışırlar. Levi-Strauss, buna dayanarak, simges temlerin, soyut olarak düşünme yeteneğinin olma> naklanmadıkları; bir büyü formülü gibi değil, ama s< dile getiren düşünsel aletler gibi iş gördükleri sonucı Bunu yaparken, dinî yaşantıyı bir soyutlama oyunu ğinin de farkındadır; ama ona göre, duygu yaşamı, sulanmaların şekillendirdiği ve daha önceden ha: sahne üzerinde ortaya çıkar».