Malî küreselleşme
Demek ki XX. yy’m son on yılındaki uluslararası malî bütünleşme, dünya ekonomisindeki uzayan yavaşlamanın (1970’li yıllardan beri), Amerikan para politikasının (bu politika, içeride uyum sağlamayı reddetmenin maliyetini ortaklarına yüklemeyi amaçlamaktadır) ve kambiyo kurunu yükseltme politikalarının genelleşmesinin sonucudur.
ABD’nin yükümlülüklerinden kurtulmasıyla (1973) uluslararası likiditelerin güvencesiz kalması, malî piyasaların özerkleşmesine yol açtı. ABD’de 1979’dan beri uygulanan ve hemen Avrupa’da da genelleşen enflasyon karşıtı politakaları, iç para durumlarını düzeltmek için geliştirilmiş olmalarına rağmen, malî piyasaların ABD’den özgürleşmesine ve millî üretim sistemleri karşısında küreselleşmelerine daha da fazla katkıda bulundu. Hızlı bir biçimde enflasyonu önleme, konvertibiliteden ve herhangi bir para sistemine referanstan bağımsız olarak, paranın rezerv aracı olarak taşıdığı işlevi daha da güçlendirdi. Böylece uluslararası para sisteminin yokluğu, 1980’li yıllarda, desteklenen kambiyo kurları politakalanyla telafi edildi. Bununla birlikte uluslararası bir para sistemi çerçevesinde yalnızca yönetim ve işleyiş kuralları değil, gerekli ayarlamaların mali-yederiyle ilişkili bir malî dayanışma ilkesi vardır. Buna karşılık, bugünkü uluslararası para sistemsizliğinde her ülke, kurumsal bir destek olmadan yalnızca kendi durumuyla uğraşmakta ve yönetim kurallarının yerini kambiyo kurunun istikrarını sağlamaya yönelik otomatik sistemler almaktadır. Çağın teoremi: «Parasal istikrar olmadan yatırımdan karşılık gelmez»dir. Gene de kambiyo kurlarını parasal araçlarla desteklemenin ekonomik faaliyetin yeniden canlanmasını kolaylaştırmaktan uzak olduğu doğrulanabilmiştir.
Ekonomiden daha sağlam bir para, sadece likiditenin yatırım harcamalarına tercih edilmesine neden olmakla kalmaz, aynı zamanda para basan kuruluştan (merkez bankası) hızla özerkleşir ve denetlenemez küreselleşme alanına daha kolay kayar. Desteklenen kambiyo kurları politikalarının genellemesi, böylece bir dizi olguya zemin oluşturmuştur: tasarrufun malileşmesi (likiditelerin, uzun dönemli yatırımlara daha kolay yönelmesi olgusu), sermaye oluşumunun yavaşlaması, malî akışların harekediliğinin artması. Ve ulusal ekonomilerin giderek daha fazla bütünleşmesi daha ileri bir işbölümüne yol açar ve dünya ölçeğinde daha derin üretim çeşitlenmelerine neden olurken, malî piyasaların küreselleşmesi uluslararası yatırımların yavaşlaması ve kutuplaşması doğrultusunda etkide bulunmaktadır. Öte yandan kambiyo kurlarının desteklenmesi, gelirin gerilemesi anlamına gelerek, sonunda tüketim eğilimini artırmakta, dolayısıyla da tasarruf ve yatırım eğilimlerini düşürmektedir. Bu, 1980’li yıllardan beri dünya eko-
nomisine damgasını vuran, 1990’lı yıllarda daha da güç.; tan tasarrufun eksikliğini en azından kısmen açıklamakta: çek faiz oranlan tasarrufu çekecek kadar yüksektir arr.e t gerçekte faiz oranına değil, tam da oranların yükselmes! r le azalan gelire bağlı olduğundan giderek daralmaktadır.