Genel

Mars’ta eskiden hayat olduğuna dair kanıtlar elde ederek tüm dünyayı büyük şaşkınlığa sürükledi

1996 Ağustos’unda NASA’dan David McKay başkanlığında çalışan bilim adamları, Mars’ta eskiden hayat olduğuna dair kanıtlar elde ederek tüm dünyayı büyük şaşkınlığa sürükledi. Ancak, yakınlarda yapılan iki yeni analiz, belki de iddiaların geçersiz olduğunu gösterecek.

Mars’ta hayatla ilgili kanıtlar, yaklaşık 15 milyon yıl önce Mars’ın yüzeyinden kopan ve 13 000 yıl önce Antarktika’nın Allan Hills bölgesine düşen ALH84001 göktaşında merkezleniyor.

Göktaşındaki çatlaklar karbonat glo-bülleri içeriyor. Bunların içinde, fosil leşmiş bakterilere benzeyen ince, borumsu yapılar yer alıyor. Globül-ler, yeryüzündcki bazı bakteriler tarafından üretilenlere benzeyen, manyetit ve demir sülfür kristalleri ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH), yani, canlı organizmaların ayrışımı sırasında oluşan yağlı organik moleküller içeriyor.

Geochimica et Cosmochimica Arta As. Aralık 1996’da yayınlanan ve biri de yayınlanmak üzere kabul edilen iki yeni makale, PAH’lar ve manyetit parçacıklarıyla ilgili biyolojik olmayan açıklamalar getiriyor. San Diego’daki California Üniversitesinde gezegen bilimcisi olan ve iki çalışma hakkında da bügi sahibi olan John Kerridge, “Biyolo–;k açıklama gittikçe daha az akla yakın rır hale geliyor” diyor.

Aralık 1996’da yayımlanan makalede. ikisi de yerbilimci olan, Ohio Cleve-iand’daki Case Western Reserve Üni-ersitesi’nden Ralph Harvey ve Knox-vüle’deki Tennessee Üniversitesi’nden Ham- McSween, mikroskobik analiz ¿¡anında uzman bir kuruluş olan NfVAdan John Bradley ile birlikte çalışarak, ALH84001 ’deki manyetit parçacıklarını analiz ediyorlar. Göktaşının kar-bon globüllerinin birinden ince bir kesit

i diktan sonra, argon iyonları kullanarak i? unu 50 nanometre kalınlığına gelene dek incelttiler -bu yöntem “iyonla taşla-
ma” olarak bilinir- ve bunu bir elektron mikroskobunda incelediler. Kesit, manyetit parçacığın uzunlamasına alındığında. eksen boyunca giden koyu bir çizgi gördüler. McSween, “Bu nesneler sıkı ■sarılmış spiral bir merdiven gibi büyüyor ve bu çizzi de merdivenin sarıldığı eksen” div– Eksene! vidi di>Ioka>yor.u olarak bilmen bu kn’ial ;ei:’~.e jekl:.
yeryüzündeki manyetitlerde ender görülüyor; canlı organizmalar tarafından üretilenlerde ise hiç bilinmiyor. Dünya üzerinde oluştukları bilinen yegane yerler ise, fumarol denilen ve volkanik sıcak gazların açığa çıktığı ağızlar. Gazlar yoğuşurken, bir merdiven biçiminde büyüyen uzun “sakallar” oluşturur. McSween’in daha önce yaptığı kimyasal analizlerde de gösterdiği gibi, mineral buharı oluşması için 500°C-800°C arasında sıcaklık gerekiyor.

Tempe’deki Arizona State Üniversitesi’nden Peter Buseck, “Bu sakala benzeyen oluşumu açıklayan herhangi bir biyojspik mekanizma bilmiyorum ve vida dislokasyonu içeren biyojenik manyetit de görmedim” diyor. Ancak Buseck, bilim adamlarının, olasılığı tama-
men reddedebilmek için, biyolojik olarak üretilmiş manyetitlere yeterince bakmadıklarını da kabul ediyor.

İkinci çalışmada. San Diego’daki Ca-lifomia Üniversitesi’nden Luann Becker ve arkadaşları, göktaşında görülen PAH ‘!ann Antarktika buzundaki kiri:!:* oiîbıleceiini bndırvor Bec&en .turs-

tliü

Bunun ym: ‘

toplanan d:£e: z>:ku ?. ri’-i.-n*-dada görüldü ki. bundınn Mars kaynaklı olmayaniı: u. ■.ir Araştırmacılar, PAH içeren suya karbonat granülleri katnk!;-rı zaman, PAH’ların granüllerin yüzeyinde toplandıklarını gözlemledi. McKay’ın ekibi, dışta bulunan PAH’ların kirlenmeyle açıklanabileceğini, ancak ince çatlakların içindeki PAH’ların bu açıklamanın dışında kaldığını iddia etmişti. Yapılan yeni deneyler, PAH’larm bu alışılmadık dağılımıyla ilgili biyolojik olmayan nedenler ortaya koyuyor. Becker bunu, “Bu göktaşı en az

12 000 yıl buz içinde kalmış. Bu da, PAH’ların birikimi için yeterince uzun bir zaman” diyerek açıklıyor.

Montreal’deki McGill Üniversite-si’nde McKay’ın çalışma gurubunun bir üyesi olan Hojotolla Vali, biyolojik akti-vitenin, PAH, manyetit, demir sülfıt ve karbonatların bir arada oluşmasına olanak veren en iyi açıklama olduğunda ısrar ediyor. “Bunların hepsini bir arada açıklamalısınız. Ve bildiğim kadarıyla onlar bunu göz önüne almıyorlar. Böyle olduğu sürece de oluşumun biyolojik olabileceği varsayımını desteklemeye devam edeceğim”.

Holmes, B. New Scientist, 21/28 Aralık 19% Çeviri: Bezen Hindistan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir