MECAZLAR VE SÖZ SANATLARI
Divan şairleri, ortak malzemeyi işlerken «hüner ve marifet» göstermek zorundaydılar. Bu da ancak şiirsel söylemde başvurulan mecaz, söz ve anlam sanadannı iyi bilmeyi ve başarılı bir biçimde uygulamayı gerektiriyordu. Eski retorik (belagat) kitaplarında mecazlı anlatımlar «beyan» adı altında İncelenirdi. Mecazlı anlatımda, kelimeler veya kelime öbekleri gerçek anlamlarından başka anlamda kullanılırdı. Mecazlı anlatım türleri şunlardır: teşbih (benzetme: bir şeyi ortak özelliklere sahip olduğu başka bir şeyle karşılaştırıp anlatma), istiare (bir sözün, benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanılması), mecazı mürsel (bir sözün benzetme amacı gütmeden başka bir söz yerine kullanılması), kinaye (bir sözün hem gerçek anlamıyla hem de gerçek anlamı dışında, benzetme amacı gütmeden mecaz anlamıyla kullanılması), tariz (birini iğnelemek amacıyla gerçek anlamının karşıtı bir anlamda kullanılması), teşhis ve intak (somut ve soyut varlıkları kişileştirme ve konuşturma). Eski retorik kitaplarında anlatımı süslemek için mecaz dışındaki sanadar anlam sanatları ve söz sanadar, olarak iki bölümde ele alınırdı. Söz ve anlam sanadarının başlıcaları: tevriye (iki anlamlı bir sözün her iki anlamının bir arada kullanılması), cinas (anlamları ayrı, yazılışları ve söylenişleri bir olan sözlerin bir arada kullanılması), tenasüp (anlamca ilgili sözlerin bir arada kullanılması), tezat (karşıt anlamlı sözlerin bir arada kullanılması), mübalağa (bir şeyi olduğundan üstün veya aşağı gösterme), hüsnitalil (bir şeyin oluşunu gerçek sebebinden daha güzel bir sebebe bağlama), tecahüliarif (bilinen bir şeyi nükte amacıyla bilmiyormuş görünme), tekrir (bir sözü, söz öbeğini art arda kullanma), istifham (duygu ve anlamı güçlendirmek için sözü soru biçiminde söyleme), kat (bir sözü sonu anlaşılacak biçimde yarıda kesme), terdit (sözü beklenmedik bir biçimde bitirme), telmih (söz arasında bir olaya, bir atasözüne değinme, gönderme yapma), rücu (söylenen bir sözden dönüp karşıtını veya daha güçlüsünü söyleme), vd.