METEOROLOJİK-KOZMİK TESİRLER PSİKOLOJİSİ

İNSANLARA

METEOROLOJİK-KOZMİK TESİRLER PSİKOLOJİSİ

■III-

Prof. Dr. Rasim ADASAL

 

 

 

 

Modem Hekimliğe Göre Hava ve İklim Tesirleri:


 

 

H

untington ve; ve iklim uyarımlarının jeoğrafik farklarını tesbit etmişler; her ay tesbit edilen en soğuk, orta ve en sıcak hava koşullarının üzerinde durmuşlardır. Ancak bu güçlü bilgin 1947 yılında 71 yaşında olarak öldüğü zaman “Tarihin Gelişmesi” adlı kitabını bitirmemiş olarak bırakmıştı. Huntington birçok yeni dokümanlar toplamış olmakla beraber bunların bir kısmı güçlükle anlatılmaktadır. Bu ünlü bilgin insanı, onu dış çevreden dürten kuvvetleri ve davranışlarıyla incelemiş; ve bunu şuradan buradan vaki olan toparlamalara değil, gerçek bir yaratıcılığa dayatmıştır. Bu bilgin bunlara girişmeden önce bir jeoğraf idi; lâkin onun anJadığı Lcoğrafya haritalara ve metinlere dayafr’oiu fi? bilim değildi; ve şöyle diyordu: “Yeri? ^coİHflŞ’a? bugün çok daha ötelere gider; neba’tiMf Hitanları ve insanları dünya üstündeki dagiflmlamSS^ie yaşamak zorunda kaldıkları ortarfıl&âİöı^Çnteler”

Hfibtift|tWı^ 1897 de yüksek tahsilini bitirdiği zami(lf?’5’6rkii«’de Amerikan Koleji’nde konfe­ranslar veren bir hoca olarak tayin edilmişti; ve Türkiyİ’ifen u^onra çok maceralı bir hayata başlamişfı’.^illefhleketimizde kaldığı 4 yıl içinde tatillerini dâğli illerinde araştırmalarla geçirmiş; ve bundan sonra Harvart Üniversitesinde çalış­malarını izlemek üzere Amerika’ya gitmişti. Sonra sırayla Türkistan’da ve İran’da vazifeler almış, orta ve uzak doğunun birçok yerlerinde etüdler yapmış; nihayet kuzey Afrika’yı, Güney Amerika’­yı ve bütün Avrupa’yı da gezmiştir. Bu seyahatla- rının hiçbir turistik karekteri yoktu. Huntington her seyahatından yeni bir kitap, yeni buluşlar, yeni gözlemler getiriyordu, işte bu seyahatlar esnasında bu bilgin uzun bir süreden beri zihnini kurcalayan “İklimin İnsan Üzerinde Tesirleri” problemini ciddiyetle ele almıştır Herşeyden önce iklimin medeniyetler üzerine bir tesiri olduğunu görmüştür.

Huntington özellikle insanların günlük çalış­malarında ve 4 senelik bir zaman içinde belirli testlerle işçi guruplarında denemeler yapmış; ve oldukça basit ve açık sonuçlara varmıştır. Sonbaharla ilkbahar’da daha iyi çalışılır. Bunlar sağlığa en uygun olan güzel mevsimlerdir; ve en verimli ayda Kasım ayıdır Kışın 3 ayıyle yazın Temmuz ve Ağustos aylarında çalışma randımanı eğrisi oldukça düşer. Bu denemelerin yapıldığı memlekette pirimler yılın her zamanında bir birinin benzeri olduğu cihetle, şu veya bu ayda iş parçası başına verilen ücretin azalması veya aksine çoğalması mesleki bir etkene bağlanamaz. O halde bu mevsim çalkalanmalarına ait etkenleri fabrika dışında aramak gerektir. Bu denemelerin yapıldığı sıralarda ekonomik kriz, grev ve iş koşullarını değiştirecek başka problemlerde olmadığı cihetle tek etkenin hava değişiklikle­rinden ibaret olduğu kanısına varılmıştır. Hun­tington denemelerini diğer şehir fabrikalarında da yapmış ve aşağı yukarı aynı sonuçlara varmış, ve bütün bu travaylar, çeşitli kitaplar, broşürler ve halkın anlayacağı şekilde mekaleler halinde yayınlanmıştır. Bu sonuçları çok aşırı bulanlar olmuş; lâkin hiç yılmadan araştırıcı bilgin, etüdünü kalıtım ve genetik problemlerine de çevirmiş ve bunun sonunda “Doğumların Mev­simleri” adlı eserini yazmıştır. Huntington devrin­de insanlık ilminin bütün dallarında en büyük otorite ve bilgin olarak selarrilanmıştır.

İklimin ve Sıcakların Zararlı Tesirleri:

Cincinati Üniversitesinde deneysel hekimlik profesörü olan C.A.MilIs’de aşağı yukarı 50 yıl içinde hava problemleriyle ilgilenmiş; ve gençli­ğini geçirdiği Indiana’nın çok istikrarsız havasının toplum sağlığına oynadığı rol gözünden kaçma­mıştır. Daha sonra Pekin’de Tıp Kolejinde çalış­maktayken özellikle sıcakların ve iklimin insan psikolojisine olan tesirlerini yakından görerek incelemiştir. Hatıralarından bazı parçalar nakle­
diyorum: “1927 ‘de çok yakıcı sıcaklar sürerken en ufak çocuğum doğmak üzereydi. Korunması yolunda yapmak zorunda kaldığım savaşman, iklimin fizyolojik etken olarak rolünü bana anlatmıştı. 5 yıllık bir süre içinde büyük ¡çabalar harcadım; ve bugün dahi oğlum büyümüş olarak çocukluğunun bu denemelerini hatırladığı gibi her yıl sıcaklara karşı çok sıkıcı bir duyarlık göstermektedir. Senelerce itidalli iklimlerde yaşa­mak suretiyle gösterdiğim aktif hayatla sıcak memleketlerde geçirdiğim hayatımı kıyasladım. Haziran’ın sonlarına kadar herşey iyi gidiyordu, lâkin bu tarihten sonra Eylül ortalarına kadar hayvanlar ve insanlar boğucu sıcakların tesirleri altında kaldılar. Ben de bu süre içinde hemen birşey yapmamıştım, ve bu uzunca istirahattan sonra da çalışmaya isteğim yoktu; ve özellikle bilimsel çalışmalarım için gereken enerjiyi bulamı­yordum. Kontrol edemediğim “Bir şey” normal hayatımın düzenini ağırlaştırıyordu. İşte “Bu bir şey” iklimden başka bir şey değildi.”

»

Mills Amerika’ya döndükten sonra özellikle istatistiklere dayanan etüdlerin ve laboratuvar denemeleriyle klimatolorojiyi ve iklim tedavisini geliştirmiş; ve “Hava sıcaklığının insan hayatı üzerine olan tesirleri” hakkındaki incelemelerini tıp alemine kabul ettirmiştir.

Dr. Petersen’de hekimlikle iklim arasındaki ilişkiler hakkında önemli çalışmalar yapan bir bilgindir. Ona göre hekimler daha ziyade çok ince ve makroskopik incelemelerle ayrı ayrı organ işlemleriyle uğraşırlar; ve insan bütünlüğünü ihmal ederler. Oysa insan bir bütün olarak uymak zorunda bulunduğu bir dış çevrede yaşar. Vücut dengesini saklamak için durmadan savaşmak zorundadır. İçinde yaşadığımız hava kitlesi daima uygun değildir. Kötü intibaklar takdirinde hastalık ve ölüm tehditleri vardır. Bunları etkileyen açık ve derhal sebeblere bize intibaklar sağlayan çevre faktörlerini de katmak lazımdır. Bunun en önemlisi çok ihmal edilmiş olan atmosfere ait ortamdır

Petersen yardımcılarıyla aynı şahsı uzun bir süre içinde günlük muayenelere tabi tutmak ve bütün değişiklikleri kaydetmek suretiyle izlemiş, ve bir sene zarfında tam tıbbi bilgiler toplamıştır. Aynı gözlemleri hastanede uzun yatan 5 hastada izlemiştir. Her gün onları testlerle yoklamak suretiyle belirli fişlerde organizmalarının tesirleri­ni incelemiş; ve 18 ay zarfında mükemmel sonuçlar elde etmiş; ve “Normal” dediğimiz anlamı esasta bir tıbbi efsaneden ibaret olduğu kanısına varmıştır. İnsan organizması devamlı ve istikrarlı bir evrim haldedir. Bir günü diğerine benzemez, incelediği hastaların dosyalarını ince­lemek suretiyle çok garib bir bulgu bulmuştur, örneğin bir hastanın oksijen azlığından ızdıraplı olduğu her defasında aynı şey diğerlerinde de olmakta, ve hepsi aynı zamanda aynı tepkiyi göstermekteydi. Bu garip “Aynı zamanda olma”yı bir fenomene bağlamak gerekti Çeşitli kontrollar- dan sonra bunu nihayet “Hava değişiklikleri”nden ibaret olduğuna karar verilmiştir.

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*