wiki

MEYVECİLİK

ekran-alintisiMEYVECİLİK; Alm. Obsthandel (m); Obs- tbau (m.), Fr. Commerce (m.), fruiterie arboriculture (f), İng. Fruit trade; fruit culture. Zirâatin meyve ağaçları yetiştiriciliğiyle uğraşan kolu. Meyveciliğin çok eski bir târihi vardır. Göçebe olarak yaşayan insanlar, hayatları boyunca gezdikleri yerlerde yabanî hâlde bulunan meyveliklerden meyve toplayarak yemişlerdir. Saklanmaları kolay olan fındık, ceviz, badem, fıstık gibi meyveleri de toplayarak saklamışlardır. Daha sonra meyve ağaçlarının yetiştirilmesinin uzun zaman aldığını görünce, meyve ağaçlarının bulundukları yerlere yerleşmişlerdir. Böylece insanların göçebelikten kurtulmasında meyve ağaçlarının da rolü büyük olmuştur. Meyveciliğin bundan sonraki gelişme dönemi, orman içindeki meyve ağaçlarının korunarak, meyveliklerin kurulması şeklinde olmuştur. Zamanla ormanlarda bulunan genç ağaç ve fidanlar sökülerek, evlerin önüne veya yakınına dikilmiştir. Bu dönemden sonra meyve ağaçlarının tohumla ve bitki parçalarıyla üretimleri başlamıştır. Yenilen meyvelerin atılan çekirdeklerinden yeni ağaçların meydana geldiğini gören insanlar, tohumla meyve ağaçlarını üretmeye başlamışlardır. Köksüz olan çeliklerin veya ağaçlardan kestikleri tâze dalla
rın toprakta yeşerip, köklendiklerini görerek de ve- gatif olarak üretimi öğrenmişlerdir. Budama ve aşı gibi tekniklerse bundan sonra geliştirilmiştir. Birçok meyvenin anavatanı Türkiye’dir. Yapılan arkeolojik kazı sonuçlarına göre bundan 45 bin yıl önce Anadolu’da ileri bir meyvecilik tarımının yapıldığı tesbit edilmiştir. Bu devirlerde incir, zeytin, muz, keçiboynuzu, üzüm, ceviz, kestane, ayva, antepfıstığı, elma, armut, erik, badem gibi meyveler yetiştirilmiştir. Meyvecilik daha sonra Türkiye’den Avrupa’ya, oradan da Amerika’ya geçmiştir. Meyvecilik zi- râatinde en ileri dönem ise, bitki fizyolojisi, kim- yâ, bitki ıslahı gibi alanlarda meydana gelen İlmî gelişmelerin, meyveciliğe uygulanmasıyla başlamıştır. Son yıllarda ise büyümeyi düzenleyen hormon terkipli maddelerin bulunup uygulanması ve atom enerjisinden faydalanılarak yapılan çalışmalar, meyveciliğin gelişmesini daha da ileriye götürmektedirler. Meyve özelliklerine göre meyve grupları: Meyve türleri, meyve özelliklerine göre dört gruba ayrılmaktadır. 1. Yumuşak çekirdekli meyve türleri: Elma, armut, alıç, muşmula, üvez, yenidünya (malta eriği) gibi meyveler bu gruba girer. Bu gruptaki meyveler, elmada olduğu gibi, yalancı meyvedir. Burada meyveyi çiçeklerdeki yumurtalığı meydana getiren asıl meyve yapraklan (karpeller) değil, çiçek çanağı meydana getirmiştir. Bu çiçek çanağının büyüyüp etlenmesi suretiyle meyve dış kabuğu ve meyve eti hâsıl olmuştur. Asıl meyveyi teşkil edecek karpeller ise meyvenin içindeki kı- kırdağımsı çekirdek evini meydana getirirler. 2. Sert çekirdekli meyve türleri: Erik, kayısı, kiraz, şeftali, vişne, kızılcık, iğde, zeytin gibi meyvelerdir. Bu gruptaki meyve türlerinin meyveleri, hakîkî meyvelerdir. Meyveler doğrudan doğruya yumurtalıktaki karpellerden meydana gelir. Bu karpel gelişirken dış kabuğu meyvenin iç kabuğunu (pericarp), iç dokusu meyvenin sulu ve etli kısmını (mesocarp), iç kabuğu (endocarp) ise, meyvenin içindeki çekirdeğin sert dış kabuğunu meydana getirir. Üzümsü meyve türleri: Üzüm, frenküzümü, bektâşiüzümü, çilek, ahududu (ağaç çileği), böğürtlen, beyaz dut, incir, nar gibi meyvelerdir. Bu gruptaki (türlerin meyveleri botanik yapılan bakımından farklı üç kısma ayrılır: Hakikî üzümler: Meyveleri sulu ve yumuşak olur. İçinde tohumu yâni çekirdeği bulunur. Üzüm ve frenküzümü gibi. Toplu üzümler: Bunlarda meyve küçük küçük, birçok üzümün bir meyve ekseni etrâfında toplanmasıyla meydana gelmiştir. Ahududu, böğürtlen gibi.Yalancı üzümler: Bunlarda da çiçek tabanı etlenerek meyveyi teşkil etmiş ve bunun üzerine küçük birer cevizden başka bir şey olmayan hakikî meyveler oturmuştur. Çilekte olduğu gibi. Diğer bir şekilde de bir çiçek ekseni üzerinde bulunan birçok çiçeklerin çanak yapraklan etlenmiş, sulanmış ve şekerlenmiştir. Yine küçük birer cevizden ibâret olan hakikî meyvecikler bu çanak yaprakların içerisinde gömülü kalmıştır. Dutta durum bu şekildedir. Türkiye’de meyveciliğin yeri ve önemi: Meyvecilik Türk çiftçisinin önemli bir gelir kaynağıdır. Bu sebeple Türkiye’de meyve sahaları her geçen yıl biraz daha artış göstermektedir. 1983 yılında 1 milyon 453 bin hektar olan meyvelik saha, 1988 yılında 1 milyon 531 bin hektara çıkmıştır. Meyveciliğin millî ekonomideki yeri: Tarım sektörü içinde meyvecilik değer îtibâriyle tarla bitkileri ve hayvancılıktan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Bağbahçe mahsûllerinin toplam zirâat geliri içindeki oranı % 16’dır. Meyveler, Türkiye’nin dış ticâretinde de önemli bir yer tutar. Değer olarak Türkiye ihracâtının % 20’sini meyveler meydana getirmektedir. İhraç edilen meyveler arasında en önde fındık, kuru üzüm, incir ve antepfıstığı gelmektedir. Tâze meyvelerden de turunçgiller ve tâze üzüm ihrâcâtı ilk sıradadır. Meyve zirâatinin yapıldığı bölgeler: Bâzı çok soğuk bölgeler dışında Türkiye’nin hemen her yerinde meyvecilik yapılabilmektedir. Karadeniz kıyısı boyunca, fındık, elma, erik, şeftali, mandalina yetiştirilir. Türkiye’de en çok fındık bu bölgede elde edilir. Marmara bölgesinde zeytin, şeftali, incir, mandalina ve bağ zirâati geniş çapta yapılmaktadır. Akdeniz kıyısında turunçgil, muz, zeytin bahçeleri bölgenin çok önemli gelir kaynaklarıdır. Güneydoğu Anadolu’da fıstık ve zeytin tarımı büyük bir iktisâdî zenginliğe sâhiptir. Kıyılardan Anadolu’nun içerisine gidildikçe geniş ve dar alanlar üzerinde, sulak vâdiler boyunca meyvecilik yapılmaktadır. Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Fırat, Dicle, Yeşi- lırmak, Kızılırmak, Sakarya, Seyhan ve Ceyhan vâ- dileri çok önemli meyve sahalarını teşkil eder. Türkiye tür zenginliği yanında büyük bir çeşit bolluğuna da sâhiptir. Elmalarda çeşit sayısı 500’ü, armutlarda 600’ü, eriklerde 200’ü ve şeftalilerde 100’ü bulmaktadır. Türkiye’deki bu çeşit zenginliği dünyânın diğer ülkelerinde çalışan meyve ıslatıcılarına damızlık materyali sağlıyacak kadar kaynak teşkil etmektedir. Ayrıca Türkiye diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi, meyvecilik yönünden de bir gen merkezi durumundadır.
Türkiye’de yetişen önemli standart meyve çeşitleri şunlardır: Elmalar: Grafenştayn, Kımıızı Astrahan, Amasya, Hüryemez, Kanada renet, Karasakı, Kombiyuti, Starking, Golden Ferik elması ve Demir elma. Ayvalar: Ekmek, Karaali, Şeker gevrek, Tek- keş ve Limon ayvası. Erikler: Burbank, Frenk, Formoza, Klimaks, Köstendil, Redayç, Santaroza ve Üryani eriği. Fındıklar: Badem fındık, Sivri fındık, Tombul fındık. Fıstıklar: Uzun fıstık. İncirler: Akçe inciri, Göklop inciri, Sanlop inciri. Kayısılar: Çöloğlu, Derânde, Hacıhaliloğlu, Luvizet, Nansi, Pavyo, Şam, Şekerpare, Tokaloğlu. Kirazlar: Cemal, Dalbastı, Karabodur, Na- polyon, Sultani, Turfanda, Kara kiraz. Vişneler: Kütahya vişnesi, Macar vişnesi. Şeftaliler: Mayıs çiçeği, Amisten şeftalisi, Karmen şeftalisi, Gürcü güzeli, Elberta, Alyanak hülü, Hale, Leyt elberta, Kromel aktober, Tüysüz şeftali. Portakallar: Şeker portakalı, Alanya portakalı, Yafa portakalı, Vaşington ve Valansiye portakalı. Mandalinalar: Yerli mandalina, Rize mandalinası. Limonlar: Lamas limonu, Yediveren limonu. Narlar: Tirbeyi narı. Meyvecilik Tekniği: Bahçe yerinin seçimi: Başarılı bir meyvecilik yapabilmek ve kuruluşta yapılacak hataların zararlarını uzun yıllar çekmemek için, bahçe tesis edilecek yerin seçiminde şu hususlara dikkat edilmesi gerekir: Çevre şartları (Ekoloji): Bahçe yerini seçerken ekoloji şartlarının, yâni çevrenin, iklim ve toprak şartlarının, yetiştirilecek meyve üzerine olan uygunluk derecesinin incelenmesi çok önemlidir. Meselâ, Güneydoğu Anadolu’da elma, erik yetiştirmek istenildiği zaman kuzeye bakan ve 1000 metreden yüksekçe vâdiler; fıstık, badem, kayısı yetiştirilmek istendiği zaman, kuzeyden başka yönler ve bilhassa batı yönleri ile 600-1000 metre arasındaki yükseklikler; zeytin, incir, nar yetiştirilmek istendiği zaman güneye bakan alçak, doğu ve kuzeyi kapalı vâdiler seçilir. Ege bölgesinde, soğuk ılıman iklim meyve türleri yetiştirilmek istendiği zaman, 1000 metre yükseklikler ve tercihan kuzeyler; zeytin, incir için alçak yerler ve güney ve batı yönler seçilir. Orta Anadolu’da soğuk ılıman iklim türleri için kuzeye bakan dar vâdiler, sıcak ılıman iklim türleri için güney vâdiler seçilir.Ekonomik şartlar: Bahçe yerini seçerken ekonomik şartlan bakımından dikkat edilecek hususların başında ulaştırma ve pazar durumları gelir. Mah- sülün tâze olarak piyasaya sunulması hâlinde ulaştırma şartları bakımından çok dikkatli ve hesaplı olmak îcap eder. Bundan başka; incir, üzüm, şeftali, kayısı gibi meyvelerin tâze olarak geniş ölçüde ihraç için yetiştirilmeleri arzu edildiği takdirde, ihraç merkezlerinde soğuk hava depolan ve soğuk hava tertibatlı ulaştırma vâsıtalarına ihtiyaç vardır. Meyvecilikte çoğaltma usûlleri: Meyvecilikte çoğaltma iki yolla yapılır: 1. Eşeyli (Generatif) çoğaltma: Generatif çoğaltma, tohumla üretme şeklidir. Süs ve orman ağaçlarının çoğu tohumla üretilir. Buna karşılık meyve ağaçları genellikle vegatif yoldan çoğaltılır. Çünkü tohumla üretildikleri zaman yozlaşırlar. Tür ve çeşit özelliğini kaybederler. 2. Eşeysiz (Vegatif) çoğaltma: Meyve ağaçlarının kök sürgünleri, daldırma, çelikler ve aşı ile üretilmesidir. Meyve ağaçlarından kök, dal, sürgün, göz gibi vegatatif organların köklenme özelliği gösterenler, kendi kökleri üzerinde yetiştirilebilirler. Fındık, zeytin, incir, ayva, erik ve bâzı elma ve armut türleri gibi. Vegatatif organları köklenme özelliğinde olmayan veya geç köklenenler aşı ile çoğaltılır. Fıstık, badem, ceviz, elma, armut, turunçgiller gibi. Meyvecilikte dikim: Meyve ağaçlarında dikim genel olarak üç şekilde yapılır. 1. Kare şeklinde dikim: Bu şekilde ağaçlar bir karenin dört köşesine dikilir. Bu durumda gerek sıra aralarında ve gerek sıra üzerlerinde mesâfeler
Tarım sektörü ipinde meyvecilik değer îtibâriyle tarla bitkileri ve hayvancılıktan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Türkiye’nin dış ticâretinde de önemli bir yer tutan meyveler Türkiye ihrâcâtının % 20’si- ni meydana getirir.
aynı olur. Kapama bahçeler için en uygun ve en çok kullanılan bir dikim şeklidir. Çünkü, hem ağaçların kökleri ve taçları iyi büyür ve hem de toprağın çiftle ve motorlu vâsıtalarla iki taraflı olarak çaprazına işlenmesi kolay olur. 2. Dikdörtgen şeklinde dikim: Bu şekilde ağaçlar bir dikdörtgenin köşelerine düşer, yâni ağaçların mesâfeleri, sıra aralarında sıra üzerlerinden daha geniştir. Bu dikim şekli ara zirâati yapılan yerlerde uygulanır. 3. Üçgen şeklinde dikim: Bu şekilde ağaçlar, kenarları birbirine eşit bir-üçgenin köşelerine dikilir. Böylece ağaçların birbirlerine olan mesafeleri her yandan tamamiyle eşit olur. Ağaçlarda en sık dikimi sağladığı için yerden en fazla faydalanmayı mümkün kılar. Toprağı kıymetli olan, yerlerde, özellikle, kurak bölgelerdeki sulu bahçelerde kuraklığa hassas çeşitler için tercih edilen bir dikim şeklidir. Dikim zamanları: Meyve ağaçlarının en uygun dikim zamanı kış uyuma devreleridir. Yâni, yapraklarını döktükten sonra ilkbaharda tekrar su yürüyünceye kadar geçen zamandır. Akdeniz kıyı bölgesi gibi kışın don yapmayan bölgeler dışinda Türkiye’nin bütün diğer bölgelerinde en uygun dikim zamanları sonbahar ve erken ilkbahardır. Yâni, don tehlikesinin olmadığı zamanlardır. Kışları fazla ve şiddetli don yapmayan yerlerde sonbahar dikimi tercih edilmelidir. Dikim aralıkları: Meyve bahçesi kurarken ağaçlara verilecek dikim aralıkları, ilerde ağaçlar normal büyüklüklerini aldıkları zaman sıklaşmayacak ve normal kalacak şekilde olması lâzımdır. Fazla sık dikilen bahçelerde ağaçlar iyice güneşlenmediğinden dallar pişkinleşemez. Ağaçlara verilecek dikim aralıkları iklim şartlarına, toprağın kuvvetine, dikilecek fidanın tacının şekline ve kalemin büyüme gücüne göre değişir. Muhtelif boyda yetiştirilen meyve türleri için ağaçlar arasında bırakılması lazım gelen mesâfeler, cetvelde gösterilmiştir. Meyvecilikte gübreleme: Meyvecilikte bol ve kaliteli meyve elde etmek ve meyve ağaçlarının verimlilik sürelerini uzatmak için düzenli bir gübrelemeye ihtiyaç vardır. Gübrelemede genel olarak organik ve anorganik (ticâret) gübreleri kullanılır. Ahır gübresi, çü- rüntü (komposto) ve yeşil gübre, başlıca organik gübreleri teşkil ederler. Meyve bahçelerinin gübrelenmesinde bu organik gübreler her zaman yeterli olmaz, toprağın besin ihtiyacını karşılamak için ticâret gübrelerine de ihtiyaç vardır. Ticâret gübreleri ihtivâ ettikleri besin maddelerine göre azotlu, fosforlu ve potaslı olmak üzere üç ayrı gruba ayrılır.Azotlu gübrelerden amonyum nitrat içinde %
35 azot ihtivâ eder. Dönüme 18-20 kg kullanılır. Bütün topraklara iyi gelir. Amonyum sülfat içinde % 20 oranında azot bulunur. Dönüme 20-40 kg kullanılır. Kalsiyum nitrat, % 15,5 azot ihtivâ eder, dönüme 20-50 kg kullanılır. Sodyum nitrat (Şili güherçilesi) ise % 16 azot ihtivâ eder, kireçli topraklarda kullanılır. Fosforlu gübrelerden süperfosfatın içinde % 18 oranında fosfor asidi vardır. İlkbaharda dönüme 15- 25 kg olarak verilir. Tomas unu ise içinde % 16-18 oranında fosfor asidi ihtivâ eder, kireci az asitli topraklarda dönüme 20-30 kg olarak kullanılabilir. Potaslı gübrelerden kaynıt, içinde % 12-15 potas bulunan bir ham potas taşı olup, dönüme 40-60 kg kullanılır. Sonbaharda verilir.Potasyum sülfat % 48-50 potas ihtivâ eder, dönüme sonbaharda olmak üzere 27-40 kg verilir. Potas tuzlar ise % 30-40 potas ihtivâ eder, dönüme 20-40 kg olarak kullanılır. Meyve bahçelerinin gübre ihtiyacı iklim ve toprak şartlarına, çeşitli ağaçların özel isteklerine, işletme şekillerine, ağaçların yaş ve mahsûl durumlarına göre değişiklik gösterir. Meyvecilikte hasat: Hasat olgunlaşmış meyvenin ana bitkiden koparılmasıdır. Meyve hasadında en önemli nokta, maksada uygun hasat zamanını tâyin etmektir. Bu ise meyvenin tür ve çeşit özelliğine, pazar durumuna ve değerlendirme şekline göre değişir. Burada temel prensip, mümkün olduğu kadar, çeşit özelliğine mahsus lezzet ve kokunun meyvede belirdiği ve en yüksek randıman alınabileceği bir zamanda hasadı yapmaktır.Hasat geç yapılırsa meyvelerin dayanma kabiliyeti azalır, çabuk yumuşar ve kepeklenir, buna karşılık erken hasadın da mahzurları vardır. Bu durumda meyveler anbarda buruşur, ağırlıklarını kaybeder, kalitesi düşük olur, ağaçlarda randıman düşer, kabukta çürüklük nisbeti artar. Hasat zamanını tâyin etmede çeşitli usuller vardır. Fakat bunlardan en iyisi meyvelerin rengine ve etine bakarak bu zamanı tâyin etmektir. Hasat, meyveleri teker teker elle kopararak yapılır. Fakat meyveleri saplarıyla birlikte koparmaya, örselememeye ve aynı zamanda meyve dallarında zarar yapmamaya dikkat edilmelidir. Üzeri puslu olan meyvelerin güzelliğini gidermemek için, mümkün olduğu takdirde toplarken saplardan tutulmalıdır. Hasatta, hasat merdivenleri, hasat sepetleri veya çantaları, çengelli sırık, makas, çeşitli taşıma kapları ve vasıtaları kullanılır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir