Mimar Sinan’ın Asırlara Meydan Okuyan Büyükçekmece Köprüsü
Mimar Sinan’ın, “köprü eserlerimin içinde şaheserimdir” dediği Kanunî Sultan Süleyman Köprüsü, mimarîsi ve estetiğiyle hayran bırakan ve insana hizmet anlayışının zirvesi sayılabilecek bir eserdir.
On altıncı asırda ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan tarafından Büyükçekmece Gölü ve Marmara Denizi’ni ayıran boğaz üzerinde inşa edilen Kanunî Sultan Süleyman Köprüsü, İstanbul’dan Rumeli’ye uzanan kervan ve sefer yolu üzerinde bulunan büyük bir su yapısıdır.
Kanunî Sultan Süleyman (1520- 1566), Büyükçekmece’deki eski köprü harap halde olduğundan yolcuların ve sefer zamanı ordunun geçişini kolaylaştırmak, yiyecek ve mühimmat naklini hızlandırmak gayesiyle yeni bir köprü inşası için Hassa Başmimarı Koca Sinan’a emir vermiştir. Köprünün yapımına, Kanunî Sultan Süleyman’ın son seferi olan Zigetvar’a çıkılırken başlanmıştır. Bu inşaat için Defterdar Haşan Çelebi ile Muhasebeci Hüsrev Bey, bina emini ve bina nâzın tayin edilmişlerdir.
Mimar Sinan, bataklığın üzerinden geçecek kısa bir köprü yaparak iki ucunu araziden yüksekte kaldırımlara bağlamak yerine batak arazinin bütünü üzerinde uzanan çok daha uzun bir köprü yapmayı tercih etmiştir. Köprünün yapımı sırasında 73 bin 853 akçe harcanmış, yüzlerce marangoz ve taş ustası çalışmıştır. Gölün suları devasa tulumbalarla çekilmiş ve köprünün her ayağıiçin bir kalyon büyüklüğünde kalıp sandıklar yapılmış, bunların içlerine 2-3 insan boyu kazıklar çakılarak aralarına kurşun akıtılıp kazıklar birbirlerine bağlanmıştır. Bu temel usulü daha sonraları Mimar Davut Ağa tarafından Yeni Cami inşaatında uygulanmıştır.
Kanunî Sultan Süleyman, Büyükçekmece’deki eski köprü harap halde olduğundan yolculann ve ordunun geçişini kolaylaştırmak maksadıyla yeni bir köprü inşası için Mimar Sinan’a emir vermiştir.
Zigetvar’da Kanunî Sultan Süleyman’ın vefat etmesi üzerine köprü ancak Sultan ikinci Selim Han zamanında (1566-1574) tamamlanarak hizmete açılmıştır. Böylece Büyükçekmece Gölü’ne bir gerdanlık gibi takılan köprü, 635,57 metre uzunluğu, 7,17 metre genişliği, inişli çıkışlı dört kısım ve 28 gözden ibaret ilgi çeldci bir mühendislik eseri olarak günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.
Köprünün Kitabe Köşkündeki Hazine
1960’lı yıllarda iki kişi, içinde büyük bir hâzinenin olduğuna inanarak köprünün kitabe köşkünde Mimar Sinan’ın adının yazılı olduğu kısmı parçalamışlardır. 1970’te köprünün tarihî ve mimarî kıymetinden dolayı bazı bölümleri restore edilmiş ve parçalanan kitabenin benzeri yazılarak yerine konulmuştur.
Köprünün Mimarî Durumu
Yirmi sekiz gözlü köprünün birinci ve ikinci kısmı yedi, üçüncü kısmı beş, dördüncü kısmı ise dokuz gözlüdür. Ancak bu gözlerin yükseklikleri birbirlerine eşit değildir. Orta gözlerin kemerleri diğerlerinden daha yüksektir ve diğer gözler köprünün iniş ve çıkışlarına göre alçalıp yükselmektedir. Köprünün iki yanında korkuluk levhaları bulunurken, büyük taşkınlarda suların köprüye zarar vermemesi için bağlantı aralıklarına korkuluk yapılmamıştır. Köprünün yapımında 35.000-40.000 m3 taş kullanılmış ve bunlar birbirlerine eritilmiş kurşunlarla bağlanmıştır. Ayrıca köprüde yer yer bezeme izlerine de rastlamak mümkündür.
Taş Konsollar Üzerindeki Balkonlar ve Dinlenme Sedirleri
Sivri kemerli Büyükçekmece Köprüsü’niin mimarî bakımdan en ilginç noktalarından birisi de devrin, insana hizmet anlayışının ne kadar üstün olduğunu gösteren ve geniş kemerin üstünde yani birinci köprüde karşılıklı taş konsollar üzerine oturtulan kitabeli balkon-köşkleri veya dinlenme sedirlerinin bulunmasıdır.
Mimar Sinan’ın Köprü Mimarisindeki Zirve
Eseri Büyükçekmece Köprüsü, köprü mimarîsinin günümüze ulaşan muhteşem bir örneğidir. Mimar Sinan’ın ustalığı ve dehasını gösteren bu mimari şaheser, geniş bir arazi üzerine kurulmuş olması bakımından da Os- manlı köprü mühendisliğinin en başta gelen abidelerindendir. Mimar Sinan, Büyükçekmece Köprüsü için “Köprü eserlerimin içinde şahese- rimdir.” demektedir. Belki de bu yüzden üstüne imzasını attığı bilinen tek yapıdır. Mimar Sinan’ın Selimiye ve Süleymaniye camileri, cami mimarîsinde nasıl zirveyse, köprü sahasında da Kanunî Sultan Süleyman Köprüsü zirvedir.
Köprü Üstündeki Kitabeler
Hat sanatı bakımından çok başarılı olan Büyükçekmece Köprüsü ,ndeki kitabelerin hattatı, kete be imzasına göre Derviş Mehmed’dir. Mimar Sinan semtinden Büyükçekmece’ye doğru gelirken sağda bulunan kitabenin kûfeki taşından ” baba” nın üst tarafında sağda ve solda olmak üzere iki küçük kitabe daha vardır. Bu küçük kitabelerden sağdakinde “Lâ ilahe illallah” soldakinde de “Muhammedün Rasûlullâh” yazılır. Soldaki kitabenin de üst tarafında sağda ve solda birer küçük kitabe vardır. Sağdakinde “Amel-i Yusuf bin Abdullah” olarak Mimar Sinan’ın imzası, soldakinde “Gaferallahii Lehü ve li’l-Mübâşirin” yazılıdır. Kitabelerin hepsi de beyaz mermer üzerine hakkedilmiştir. Köprünün dördüncü bölümünde karşılıklı iki kitabeden biri olan dört beyitlik metin Şair Hüdâyî’ye aittir. Rumeli’den İstanbul’a gelirken sağ tarafta kalan kitabede şunlar yazılıdır:
Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Rasûlullâh
Hazret-i Sultan Süleyman kim ana
Şâh-râh ola sırat-ı müstakim
Başladı bu cisri olmadın temâm
Kıldı azm-i sûy-ı cennâtü’n-naîm
Geldi anı zıll-i Hak Sultan Selim
Etdi tekmil oldu bir cisr-i azîm
Dedi târihin Hüdâyî ol zaman
Yaptı âb üzre bu cisri şeh Selîm
Ketebehû Dervîş Mehmed
Türkçe olan ikinci kitabede köprünün Kanunî Sultan Süleyman’ın fermanıyla inşasına başlandığı, fakat onun Zigetvar seferinde vefatı üzerine oğlu Sultan İkinci Selim Han tarafından 975’te (1567-1568) bitirildiği ifade edilmiştir. Kitabedeki tarih beyti şöyledir: “Dedi târihin Hüdâyî ol zaman / Yaptı âb üzre bu cisri şeh Selîm”. Beytin son mısrası ebcet hesabıyla 975 (1567- 1568) tarihini verir. Aynca köprünün diğer taraftaki tarih köşkünde de nesihle yazılmış Sultan İkinci Selim zamanında tamamlandığını belirten bir diğer Arapça kitabe daha bulunmaktadır. Bu Arapça kitabenin tercümesi şöyledir: “Abdullah oğlu Yusuf un eseridir. Allah ona ve bizzat çalışanlara mağfiret etsin. Bu güzel köprünün ve değerli geçidin temelini Allahü Teâlâ’nın rızası için Selim Han’ın oğlu Sultan oğlu Sultan, Sultan Süleyman attı (Yarabbi onu sırat ve mizanın tehlikesinden koru!) Bunu müteakip merhum, mağfur, denî dünyadan canib-i rahmet ve cennete intikal etti. Sonra en büyük sultan, ulu hakan, Arab ve Acem’in meliklerinin efendisi, dünyada ve ahirette Allah’ın gölgesi ve Sultan Osman’ın oğlu Sultan Orhan’ın oğlu Sultan Murad’ın oğlu Sultan Bayezid’in oğlu Sultan Selim’in oğlu Sultan Süleyman’ın oğlu Sultan oğlu Sultan Selim onun taht-ı saltanatına oturdu ve 975 senesinde bu köprüyü tamamladı. Zamanın sonuna kadar devletini ebedî kılsın ve saltanatını idame etsin. Allah, Kur’ân’ın hürmetine ikisinin hayratlarını da kabul etsin.”