MİTHAT PAŞA

MİTHAT PAŞA

devrinde (1868) Meclisi Ahkâmı Adliye iki meclise ayrıldı; Divanı Ahkâmı Adliye ile yeni bir tip mahkeme (nizamiye mahkemeleri) ve yargı manzumesi ortaya çıktı, yargı organlarının, yürütme karşısındaki bağımsızlığı sağlandı, özel hukuk uyuşmazlıkları idare makam ve heyetlerinin elinden alınıp, adliye teşkilâtının temeli atıldı. Şûrayı Devlet de^ Mithad Paşanın başkanlığında, idarî-istişarî yönü ağır basan fonksiyonuyle teşekkül etti. Görevleri, İdarî işleri görüşmek, kanun ve nizamname tasarılarını inceleyip tanzim etmek, padişah veya vekillerin havale ettiği işler hakkında mütalâa vermek, hükümetle fertler arasındaki davalara bakmak, memurîn muhakematını icra etmek, idare ile adliye memurları arasındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarını çözümlemekti. 1870, 1872, 1888, 1897, 1908 ve 1912 yıllarında Şûrayı Devletin teşkilât ve görevlerinde birtakım değişmeler oldu. Abdülhamid II devrinde (II. Meşrutiyet’e kadar) genel kurulun toplanmasına izin verilmedi. 1922’de, İstanbul’daki bütün merkez daireleri T.B.M.M. hükümetinin yönetimine geçince, Şûrayı Devlet’in faaliyeti de sona erdi; Cumhuriyet devrinde, Şûrayı Devlet, 1924 Anayasasının yürütme bölümü içinde (md. 51), bugünkü görev formülüyle öngörülmüşse de, ancak, 669 sayılı kanunla yeniden teşkil edilip, 6 temmuz 1927’de fii- ] len çalışmağa başlayana kadar teşkilât lağvedilmiş olarak kaldı.

MİTHAT PAŞA

MİTHAT PAŞA

1868 Kuruluşunda, Şûrayı Devlet’in kazaî i görevi son derece geniş tutulmuştu. Fertlerin idareyle olan bütün davaları Şûrayı j Devlet’in görevine giriyordu. 1876 Anayasası da, bu defa, fertlerle İdare arasındaki | davaları adliye mahkemelerine gönderen bir I hüküm koyunca, bu tarihten itibaren hem ? bir yargı yeri karışıklığı doğdu, hem de on | yıllık emekleme devri sonunda İdarî yargı tarihe karıştı. Şûrayı Devlet’in, 1876’dan sonraki faaliyeti, memurin muhakematıyle sınırlı kaldı. Osmanlı imparatorluğunda, Şûrayı Devlet birinci başkanı, nazır payesinde idi ve Bakanlar kuruluna katılırdı.

Cumhuriyet Şûrayı Devlet’i, üç idare, bir dava dairesi ve bir genel kuruldan ibaretti. Bu kuruluşta, imparatorluk örneğinin etkisi açıkça görülmekte, idare yargı yeri de olmakla beraber, daha çok idarî-istişarî birhüviyet taşımaktaydı. Görevleri, tüzüklerle, hükümetin göndereceği kanun tasarılarını ve öteki işleri inceleyip mütalâasını bildirmek, imtiyaz şartname ve sözleşmelerini incelemek, İdarî dava ve uyuşmazlıkları çözümlemek, kanunlarla verilen diğer İdarî ve ka-zaî işlere bakmaktı. Şûrayı Devlet’in idare mahkemesi fonksiyonunun giderek artması ve mevcut tek dairenin bu ihtiyacı karşılayamadığı zamanla görüldü, 1859 sayılı kanunla dava daireleri ikiye çıkarıldı; Dava Daireleri Genel kurulu ile, memurlara ait kanunlardan doğan uyuşmazlıkları çözümlemek için özel bir heyet kuruldu, diğer bazı ilâveler, çıkartmalar da yapıldı (1931). Bu arada, 1934 yılında, T.B.M.M. Genel kurulu, 803 sayılı yorum kararıyle Dava daireleri ile Genel kurulunun, idari davaları çözümleyen, kazaî vazife gören bağımsız mahkeme sıfat ve salâhiyetiyle donatılmış olduğunu bildirerek, Şûrayı Devlet’in bu yanını da tescil etti.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*