İslam

Mükellefiyetin Şartlan:

bu mallar cümlesinden bulunduğunu ifade etmiş olmakla beraber, bütün zekâta tâbi malları saymadığı gibi, asgarî matrahı, ödenecek miktarları ve gerekli şartlan açıklamamış, bunları sünnet kaynağına bırakmıştır. Malın zekâta tâbi olmasının ilk şartı, tam mülkiyettir; naslar «mallarınızdan, mallanndan» gibi ifadelerle malı sahibine izâfe etmiştir. Sahibi bulunmayan, sahibinin elinde ve tasarrufunda olmayan mal için zekât bahis mevzûu değildir. Buradan hareketle, alacaklann zekâtı tartışılmış, Ikrime, Atâ ve zahirîler ne alacaklı ve ne de borçlu zekât öder derken, (20) cumhûr genellikle sağlam alacaklann zekâtının alacaklı tarafından ödeneceğini, batık alacakların ise zekâta tâbi olmadığı görüşünü benimsemişlerdir. Ali ve İbn Abbas’a göre, bu nevi alacaklar da tahsil edilince geçen her yıl için, Mâlik’e göre yalnız bir yıl için zekâtı ödenir. (21) İkinci şart nemâdır; nemâdan maksat, malın artan, gelir ve kazanç sağlayan bir mal olmasıdır; hayvanlann üremesinde ve ticarette olduğu gibi fiilen artma (hakiki nemâ) yanında, böyle bir imkânın bulunması (takdirî nemâ) da yeterli görülmüştür. Hayvan, nakit, altın, gümüş, ticaret eşyası artan ve gelir getiren mallara örnektir, ziraî mahsuller, bal vb. ise bizzat nemâdır; bir malın geliridir. Bu şartın mesnedi Hz. Peygamber ve ashâbınm fiil ve sözleridir: «Müslümamn atı ve kölesinden dolayı zekât borcu yoktur» hadisi bunlardan birisidir. (22) İbn Hazm ve tâbilerinin, ilk tatbikata bakarak zekâta tâbi mallan deve, sığır, koyun – keçi, buğday, arpa, hurma, altın ve gümüşe inhisar ettirmeleri (el-Muhallâ, c. I, s. 209) lâfza bağlı dar bir görüş olarak vasıflandınlmış ve nemâ vasfı taşıyan malların zekâta tâbi olacağı, naslarm ruh ve mânası icâbı telâkki edilmiştir. (23) Üçüncü şart nisâbdır; yâni malın belli bir miktan bulmasıdır; ileride her mal için ayn ayrı açıklanacak olan nisâbı, Şah Veliyyullah, normal şartlarda üç-dört nüfuslu bir ailenin yıllık geçimliği olarak takdir etmiş ve bu miktara kadar malm zekâttan muaf tutulmasının hikmet ve adâletine dikkat çekmiştir. (24) Dördüncü şart olarak bazı fıkıh bilginleri «temel ihtiyaç fazlası olma» durumunu ileri sürmüşler, diğerleri ise nemâ şartının bunu da içine aldığını ifade etmişlerdir. Temel (aslî) ihtiyaçlar içtimâi, İktisâdi ve medeni

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir