Genel

MUSON ETKİSİ

MUSON ETKİSİ

Amur’un rejimi büyük ölçüde muson etkisindedir. Yazın Büyük Okya-nus’un nemli havası, Sibirya alçak basıncının etkisiyle bol yağışlara
neden olur ve ırmak birbirini izleyen dalgalar halinde akar; güçlü rüzgârlar ya da herhangi bir engel dalganın yayılmasını geciktirirse, aynı anda iki akıntı dalgası oluşur ve büyük su baskınları gözlenir. Bazen de erken başlayan yağmurlar, ırmağın aşağı çığırında karların, buzların çözülmesinden önce erimesine yol açar.
Havzanın yukarı kesiminde sular berraktır. Ama ırmak, Zeya, Sunga-ri ve Ussuri ırmaklarıyla birleştikten sonra, suda asıltı halinde bulunan birçok gereci de sürükler. Buzlanma, Amur ırmağında da Baltık’a dökülen akarsulardaki kadar uzun sürer, dolayısıyle ulaşımı engeller. Irmak yeniden ulaşıma elverişli duruma gelince, Sahalin’de çıkarılan petrolün yam sıra, tahıl ve sanayi ürünlerinin taşınmasında kullanı-
lır: Amur birçok küçü kentinin tek ulaşım yolt Irmak kıyılarında somt sinbalığı avcılığı, saı sıra başlıca gelir kayı zasında iklim soğuk ve için tarım ve hayvanı miştir. Amur üe Amgu rine kavuştukları yeri ininde kurulmuş olan santral yılda 5,6 i elektrik üretir. Irmak az sayıda maden yal nır: Raytşihinsk’teki maden ocağında linyit; da, kok kömürüne döni kömürü; Bureya’nm yi şun, çinko ve altın. An da, Yakutistan’daki t taklarından yararlana sisleri de gelişmektedir
amyant
Bazı minerallerin lifli çeşitlerine verilen genel ad.
Başlangıçta amyant (asbest de denir) terimi yalnızca amfibollerin lifli türlerini belirtmede kullanılıyordu. Gerçekteyse, ticaret alanındaki amyantın % 95’i serpantinden elde edilir.
Amfibol amyantının kimyasal bileşi-
mi, genellikle CajMg5 [(OH) SuO,,^ formülüyle gösterilir ve tremolitin birleşimine eşdeğerdir. Tremolitin yam sıra birçok amfibol, amyant yapısındadır (sözgelimi serpantin amyantı). Lifli serpantinler, genelr likle krizotil Mg3 [Sİ2 Os (OH)«] formülüyle gösterilir ve yeryüzünde üç büyük üretim bölgesinden çıkarı-
lır. Doğu Quebec’te ve amyant bölgelerinde, y til üretilir. Güney Afn daha çeşitlidir, ama a: neraller, krizotildir. 3 likle ana kayadaki çatl me noktalarında yer birlikte serpantinli dc krizotile raslamr.
192
insan sağlığı »ıtehlikeli ^karşılık, ısı ve |iletmeyen,
¡ye kimyasal ûfoek bir
m
¡de ateşe karşı moruma Re* ürünü ¿¿■Fotoğrafta iik sanayisinde îıhyant giysiler ¡çiler
;amyanttan
VUCU
¡i000° C’a kadar îğayanıkhdır) gy mi?
İli’ 4‘
Ki” •
İr
Amyantların değeri, bunlardan üretilen nesnelerin ısıya dayanmasından ve asitlere karşı büyük bir direnç göstermesinden gelir. Sözgelimi, amfibol amyanttan, 1 000°C’a kadar sıcaklıktan etkilenmezler. Krizotilse, 500°C’m üstünde ufalanır ve asitlere karşı amfibollerden daha az direnç gösterir.
Üretim yöntemi, minerali çevreleyen kayayı, öğütme yoluyla ayırmaya dayanır. Mineral, açık tavanlı ocakların yanı sıra derin ocaklardan çıkardır. Ocaktan çıkarılan kaba mineral öğütülerek, yararsız ganglar elenir; sonra, aşınmaya daha dayanıldı lifler ayrılır ve boylarına göre sınıflandırılır.
Dünya amyant tüketimi 5 milyon tonu bulur; en büyük iki üretici Kanada (Doğu Quebec’te) ve Bağımsız Devletler Topluluğu’dur (Urallar’da). Amyantın kullanım alanı oldukça geniştir: Kauçuk, çimento ya da alçıyla karıştırılmış amyant, yapılarda ses ve ısı yalıttım için kullanılır. Ayrıca boyu 1 sm’nin üstünde olan liflerden dokuma sanayisinde yararlanılır. 1 sm’nin altındaki lifler kâğıt, karton, keçe üretiminde, yüksek gerilim hatlarında ve bağlantılarında, zırhların ısıl yalıtımında kullanılan bir hammadde oluşturur; en küçük boylu lifler, asfalta, plastik maddelere ve boyalara katılır.
Amyantı laboratuvarda elde etmek için birçok kimyasal bireşim çalışmaları yapılmış, ama denemeler başarısızlıkla sonuçlanmıştır: Laboratuvarda üretilen lifler, sanayide kullanılmayacak kadar küçüktür.
1973 Aralığında Uluslararası Çalışma Örgütü’nden bir uzmanlar topluluğu, Cenevre’de amyantın doğurduğu tehlike konusunda bir bildiri yayımlamış ve asbestoz adı altında toplanan bir dizi hastalığa yol açtığı açıklanmıştır. Amyanth kaplamalar, zamanla parçalanarak lifler ha-
vaya yaydır ve böyle bir çevrede oturan ya da çalışanların akciğerlerinde birikerek, birkaç ay içinde urlar oluşturur. Bu yüzden, amyant işçilerinin korunması için havada asıltı biçiminde bulunan amyant lif-
lerinin sık sık ölçümü yapılmalıdır. Amyantın önlemsiz boşaltımı yasaklanmıştır ve nemli ortamda çalışma zorunludur. Çapı 5 mikronun altında olan amyant lifleri kansere yol açar. ■
Anadolu Bkz. Türkiye
jplu
ileri
XIII. yy’ın sonunda Anadolu’nun çeşitli yörelerinde kurulan Türk beylikleri.
Xffl. yy’ın sonlarına doğru Anadolu Selçuldu Devleti’nin yıkılmasından sonra 20 uç beyliği bağımsızlık kazanmıştır. Anadolu’da üstünlük kurma amacıyla uzun süre birbirle-riyle savaşan bu beylikler, kuruluş ve yapı halamından farklılık gösterdikleri için, altı gruba ayrılabilir. Birinci grup beylikler. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol egemenliği altına girmesiyle ortaya çıkan karışıklıklar arasında, bu devlete bağh yörelerdeki gazilerin ya da ün ka-
zanmış önderlerin kurduğu beylikler: Aydınoğlu, Karesioğlu, Men-teşoğlu, Sarııhanoğlu, Germiyanoğ-lu, Çobanoğlu ve Osmanoğlu beylikleri. “Batı Anadolu’daki Gazi Türkmen beylikleri de denen bu beyliklere, Karamanoğlu, Alaiye ve Gazi Çelebi beylikleri eklenebilir.
İkinci grup beylikler. Selçukluların ve Ühanlılann, çeşitli görevlere karşılık armağan ettikleri topraklar üstünde, siyasal durumdan yararlanarak merkezle ilişkilerini kesen kişilerin kurdukları beylikler: Eşrefoğ-lu, Sahipataoğlu, Hamitoğlu, Can-daroğlu, Pervaneoğlu beylikleri.
Üçüncü grup beylikler. Selçuklular tarafından Anadolu’ya vali olarak atanan ve zamanla başkaldıran kişilerin kurdukları, devlet biçiminde beylikler: Eretna ve Kadı Burhanet-tin beylikleri.
Dördüncü grup beylikler. Aşiretler biçiminde Anadolu’ya yerleşmiş boyların zamanla aşiret reisleri çevresinde toplanarak kurdukları beylikler: Mısır’daki Memluk devletinin geçirdiği sarsıntı sonunda kurulan Dulkadiroğlu ve Ramazanoğlu beylikleri.
Beşinci grup beylikler. Ühanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra Doğu
193
Anadolu, Azerbaycan, Iran ve Irak yörelerinde kurulan beylik ve devletler: Karakoyunlular, Akkoyunlu-lar.
Altıncı grup beylikler . Çok dar bir yörede fasa bir süre egemen olan ya da ortaya çıktıkları yöreler gönümüzde bile henüz kesinlikle açıklığa kavuşturulamamış olan beylikler: Bolu, Darvaş, Gerede ve Karsak beylikleri.
Kuruluşlarına göre altı grupta toplamış olduğumuz Anadolu Türk beyliklerinin ortaya çıkmalarını hazırlayan başlıca neden, Anadolu Selçuklu Devleti’nin merkezî devlet etkinliğinin azalmasıdır. Buna bağlı olarak Anadolu’da siyaset yapısı ve toplum yapısı değişmiş, bu değişiklik, ayrılan beyliklerin Anadolu’da Türkiye tarihini başlatmalarına yol açmıştır. Söz konusu dönemin başlangıcındaki durum topluca şöyle özetlenebilir:
1. XII. ve XIII. yy’larda Anadolu’ya gelen Türk boylarının uçlara gönderilmesi; 2. Uçlarm örgütlenmesi; 3. Zamanla uçlar ile merkez arasındaki uyumun bozulması; 4. Moğol istilasının uçlarm yapısını değiştirmesi ve Anadolu’ya gelen dervişlerin, uçlardaki dinsel çekişmeyi artırması.
ANADOLU BEYLİKLERİNİN KURULMASI VE GELİŞMESİ
Xm. yy’daki göçlerle Anadolu’ya gelen Oğuzlar, Bizans’la sürekli savaşmakta olanAnadolu Selçulduları tarafından, sınır güvenliğini sağlamaları için “uç” adı verilen sınır boylarına yerleştirildiler. Geleneklerim koruyan ve merkezle ilişkilerini gevşek tutan Oğuzlar, önceleri Bizans saldırılarına karşî Selçuklu topraklarını başarıyla savundular. Bir süre sonraysa, kendi beyleri çevresinde toplanarak bağımsızlık istediler. Bununla birlikte, devletten toprak (yurtluk) alan, işleten ve çok az vergi Teren gaziler, Alâeddin Keykubat zamanına kadar merkeze bağlılıklarım sürdürdüler. Ama, 1220’de başlayan Moğol istilası, gerek Anadolu Selçuklu Devleti’nin, gerek uçlarm düzenini bozdu. Ma-veraünnehir’den kaçan göçebe Türkler ve Harzemşahlann dağılan ordusu, Moğol istilasından korunmaya çalışan Selçuklu ülkesine yönelince, Selçuklular tarafından uçlara yerleştirildiler.
Kazerunl dervişler diye de adlandırılan gezici dervişlerin etkisiyle,bazı topluluklar sınır boylarına yöneldiler. Çok geçmeden, çeşitli toplumsal gereksinmeler ve nüfus artışı nedeniyle, huzursuzluk başgösterdi ve Anadolu Selçuklu Devleti’ne karşı topluluklar oluşmaya başladı. Türkmen şeyhi Baba İshak’m Türkmen-
leri ayaklandırmasıyla, devlet ile uçlar arasındaki ayrılık derinleşti. Daha sonra patlak veren , Denizli, Akşehir, Karaman ayaklanmaları da, Anadolu Selçuklularım iyice zayıflattı. Bu arada merkezî gücün sarsılması, yönetimin bozulması ve Moğolların yarattığı huzursuzluk srnır bölgelerine yerleşenle^ rin işine yaradı, öte yandan, Selçukluların Moğol saldırısı nedeniyle, Alâeddin Keykubat zamanından başlayarak batıda izledikleri barış siyasetini sürdürmeleri uçlarm durumunu iyice kararsızlaştırmıştı. Anadolu Selçukluları artık Bizans’a akınlar düzenleyemez hale gelince, bundan yararlanan uçlar, Konya’yla bağlarım koparmaya ve Bizans’a karşı kendi hesaplama akınlar düzenlemeye başladılar. Moğol saldırısı önünden kaçarak uçlara yerleşen halk kitlelerinin, ağır vergüere . dayanamayarak uçlara kaçan Anadolu köylüleri ve kentlilerinin, sürülerinin yağma edilmesinden çekinerek uçlara sığman göçebelerin örgütlenmeleriyle, sınırlar yetenekli yöneticilere kavuştu. Bu topluluklar arasmda uç bölgelere yerleşenler, öbürlerine göre daha güçlü bir durumdaydılar. Türkistan ve İran’ dan Anadolu’ya kaçan şeyhler ve dervişler de, beyliklerin Bizans’a karşı güçlenmesinde önemli rol oynadılar. Bu arada işsizlik ve topraksızlık sıkıntısı çeken Türk boylan, hızla Batı Anadolu’ya yerleşerek Anadolu’yu Türkleştirdüer. Türkleşme işlemi tamamlanırken de yukarda gruplara ayırdığımız beylikler ortaya çıktılar ve çok geçmeden bu beylikler birbirleriyle savaşmaya başladılar. Moğolların Anadolu’dan çekilmesiyle, beyliklerde kısa bir süre için de olsa rahatlama görüldü. Bu arada Bizans’a daha yakın olan Osmanlı beyliği gelişmeye başladı. Üçoklara bağlı beylikler (özellikle Karamanoğlu beyliği) OsmanlI beyliğine karşı birleştüerse de, Osmanlı beyliğinin izlediği barışçı siyaset, bazılarının Osmanlılara katılmasına neden oldu. Bazıları da ortadan kaldırıldı. Böylece OsmanlIlar Anadolu’da bütünlüğü sağlayarak Osmanlı Devleti’ni kurdular ve zamanla geliştiler.
BAŞLICA ANADOLU BEYLİKLERİ
Aydmoğlu beyliği (1300-1425). Batı Anadolu’da Aydın yöresinde, Mehmet Bey tarafından kuruldu. Başkenti önceleri Birgi, sonra Ayasu-luk’tu.
Germiyan ordusunda subaşı görevi yapan Mehmet Bey, Menteşe Bey’in damadı Sasa Bey’le birlikte Birgi, Ayasuluk (Selçuk), Kelas, Tire yörelerini ele geçirdi. Önceleri birlikte hareket eden bu iki komutan arasm-
da sonradan anlaşmazlık Mehmet Bey, Sasa Bey’i kaldırdı ve Türklerin yerli mir’i kuşattı (1310); sonraki da İzmir kıyı şeridini ele (1326). Mehmet Bey’in bü Hızır Bey, Selçuk ve Sultaı ikinci oğlu Umur Bey tzmir sine, öteki oğlu İbrahim Ödemiş ve çevresine eğeme kabul ettirdiler: Donanma leri Selçuk’ta olan Aydı daha sonra İzmir’de de bir ı kurdular. Mehmet Bey’ir geçen Gazi TJmur Bey’in Eflâk, Arnavutluk, ve Kıbn lar düzenlemesi, hıristiyan rin bir araya gelerek bir H rine girişmeleriyle ve Papa dik, Kıbrıs, Rodos gem oluşan donanmanın İzmir oğullan’ndan almasıyla sc (1344). Bunun üstüne Umur sanesini Selçuk’a taşıyıı kuşattıysa da, savaşta şe (1347).
Umur Bey’den sonra, Aydn nın başına önce Hızır Bı sonra da İsa Bey geçtiler, lu beyliği, eski gücünü zaı tirdi ve İsa Bey’in -oğlu l döneminde, Aydmoğlu top dan bir bölümü Ösmano; geçti (1390). Musa Bey’in o Bey İzmir’i ellerinde tuts Bey ve Cüneyt Bey’le sava başarıh olamadı ve kizir Bey’le evlendirmek zorun Umur Bey’in ölümüyle 1 Cüneyt Bey’e geçti ve 14 manoğulları, Aydmoğlu (1 beyliğini ele geçirdiler, Candaroğlu beyliği (i: Kastamonu, Sinop; Samsıı n, Çorum, Zonguldak yi Emir Yaman Şemsettin Ct tarafından kuruldu. Başkı leri Eflani, sonra da Kasta (Osmanlı târihinde bu be İsfendiyaroğlu ya da Kız oğulları olarak da geçer). Emir Yaman Şemsettin Csj revi karşılığı verilen bu oğlu Süleyman Paşa elind kendisine bağlı Pervane Çelebi’nin ölümü üstüne, Safranbolu’yu da alarak genişletti; ama İlhanlılara sürdürdü. Candaroğlu t ğımsızlığmı ancak îlhanlıl masıyla (1399j kazandı. Paşa’nm ölümünden sor geçen İbrahim Bey.Osmaı la iyi ilişkiler kurduysa t da Yıldırım Bayezid, be raklarım Osmanlı împare kattı. Beylik daha sonra ikiye ayrıldı (merkezleri Kastamonu’ydu). 1385 yıl layarak Sinop yöresine ej İsfendiya’r Bey, 1402 Ani şından sonra Safranbol
194
•oğullan den kalma Ulucamisinin ymalı kuzey
Kalecik, Samsun ve Bafra’yı toprakr larma kattı; Osmanlı şehzadelerinin aralarında yaptıkları saltanat kavgalarında, kendi çıkarma uygun diişen tarafa yardım ederek güçlendi: Bu arada oğlu Kasım Bey babasına karşı çıkarak Osmanoğullarunn yanma kaçtı ve Şehzade Çelebi Mehmet’i kışkırtarak, Çankırı, Tosya, Kalecik gibi yöreleri babasının elinden aldmp, kendi adına bir beylik kurdu. Osmanlılara Samsun’u da kaptıran îsfendiyar Bey’in ölümünden sonra yerine geçen (1439) İbrahim Bey döneminde Candaroğlu beyliği pek varlık gösteremedi. 1443 yılında İbrahim Bey’in yerine geçen Ismaü Bey döneminde Osmanlılar Kastamonu’yu alıp, Filibe sancağım “has” olarak Ismaiİ Bey’e verdiler. Sonunda Candaroğlu beyliği, Fatih döneminde Osmanlı Devleti’ne katıldı (1461). Çobanoğullan beyliği (1204-1320). Kastamonu yöresinde, Hüsamettin Çoban Bey tarafından kuruldu. Başkenti Kastamonu’ydu. Kastamonu yöresini ele geçiren Hüsamettin Çoban Bey bir süre sonra emirliğini ilan edip (1204}, Kastamonu’yu başkent yaptı. 1308’e kadar Anadolu
Selçuklu Devleti’ne,1308’den 1320’ye kadar da Ühanlılara bağlı kaldı. Çoban Bey’in oğullan zamanında gerileyen beylik,1320’de Candaroğlu beyliğiyle birleşti.
Danişmentoğullan beyliği (1095-1178). Amasya, Tokat, Çorum, Yozgat, Niksar ve Malatya yörelerinde Danişment Gazi tarafından kuruldu. Başkenti Sivas’tı.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu Gazi Süleyman Şah ölünce Da-nişment Gazi, beyliğinin topraklarını genişletti. Kılıç Arslan I’in Haçlılara karşı yaptığı savaşlara katıldı. Ama daha sonra Kılıç Arslan üe araları açıldı ve yapılan savaşta Kılıç Arslan’a yenilerek bir yıl sonra öldü (1104). Yerine geçen Melik Gazi, Malatya, Elbistan, Kayseri, Ankara, Çankırı ve Kastamonu’yu alarak beyliğinin topraklarım genişletti ve ölünceye kadar(1134) BizanslIlarla savaştı. Yerine geçen oğlu Mehmet Bey, bir yandan kardeşleriyle, bir yandan da Bizans’la uğraşmak zorunda kaldı, ölümünden sonra (1142) oğulları aralarında anlaşamayınca, beylik iki kola ayrıldı: Sivas kolu; Malatya kolu. Mesut’ un yönetimindeki Sivas kolu. Kılıç
Arslan I tarafından ortadan kaldırıldı (1155). Artukoğullarmdan yardım’ alarak kardeşinin sarayını basan ve yönetimi ele geçiren Malatya Danişmentoğullan beyi Mehmet Bey, Kılıç Arslan H’ye,bağlılığını bildirdiyse de, Kılıç Arslan II, Malatya’yı kuşatarak aldı ve beyliği ortadan kaldırdı (1178).
Dulkadir beyliği (1337-1522). Ma-raş, Harput, Kayseri, Gaziantep yörelerinde Ahmet Karaca Bey tarafından kuruldu. Başkenti önce-? leri Elbistan, sonra da Maraş’tı. Dulkadir Türkmenlerinden Ahmet Karaca Bey, beyliğini kurduktan sonra Eretna Bey’in elinden Elbistan’ı alarak başkent yaptı, daha sonra Kozan bölgesindeki Ermenilerle savaştı.
Ama Memluklar Karaca Bey’in bu başarısmdan ürküp üstüne bir ordu gönderdiler. Yapılan savaşta yenilen Karaca Bey, Kayseri beyi Mehmet Bey’e sığmdıysa da Memluklara teslim edildi ve Kahire’de idam edildi (1353). Memluk Devle-ti’ne bağh kalmak koşuluyla beyliğin başma geçirilen oğlu Halil Bey, çok geçmeden Maraş, Malatya ve Harput’u aldı. Memluk Devleti’ne de karşı çıktıysa da, savaşta yenilip Harput’a sığındı ve bir suikastte öldü. Yerine geçen Şaban Suli Bey de öldürülünce (1397), beyliğin başına Mehmet Bey geçti; ama Ka-ramanoğullanna yenilerek tutsak düştü. Mehmet Bey 1442’de ölünce yerine geçen oğlu Süleyman Bey, gerek Memluklara, gerek OsmanlIlara kanş barışçı bir siyaset izledi; kızı Sitti Hatunu, Mehmet H’yie (Fatih) evlendirdi. Yerine geçen Melik Arslan, Akkoyunlu Uzun Haşan Bey’le savaşıp yenilince, Harput’u boşaltarak yardım almak için Mısır’a doğru yola çıktı; ama kardeşi Şahbudak’m bir fedaisi tarafından öldürüldü. Dulkadir aşiretlerinin, Mısır’ın beyliğe atadığı Şalv-budak’ı değil Şehsuvar’ı desteklemeleri üstüne OsmanlIlardan yardım alan Şehsuvar,Memluklarla savaştı; ama Antep yöresinde yenilip, tutsak düştü, Kahire’ye götürülerek öldürüldü. Memluklar Şehsuvar’in yerine, yeniden Şahbudak’ı atayınca, Osmanlılar, kardeşi Alaüddevle Bozkurt’un tarafım tutarak, beyliğin başına geçirdiler. Ne var ki, Boz-kurt, Şahbudak’ı ortadan kaldırttıktan sonra Osmanlılara yüz çevirdi ve Mısır yanlısı bir siyaset izlemeye başladı. Bunun üstüne Yavuz Sultan Selim,. Çaldıran savaşı dönüşü verdiği bir buyrukla Dulkadir beyliğini ortadan kaldırttı.
Eretna beyliği (1327-1380). Sivas, Kayseri, Niğde, Tokat ve Amasya yörelerinde Eretna Bey tarafından kuruldu. Başkenti önceleri Sivas sonra Kayseri’ydi.
195
Selçuklu Devleti’nin Anadolu’ya genel vali atadığı Eretna, bir süre sonra bağımsızlığını ilan ederek beyliğini kurdu (1331). Ama 1338-1343 yıllan arasında Memluk Devle-ti’ne bağımlılığı kabul etmek zorunda kaldı.
Eşre/ogJu beyliği (1280-1326). Beyşehir, Seydişehir, İlgın, Akşehir, Bolvadin yörelerinde Süleyman Eşref Bey tarafından kuruldu. Başkenti Beyşehir’di.
1302’de beyliğin başına geçen Mü-bareizüttin Mehmet Bey, Bolvadin ve Akşehir’i alarak beyliğinin sınırlarını genişletti. Yerine geçen oğlu Süleyman II zamanında, Ühanlılann Anadolu valisi Timurtaş, beyliği ortadan kaldırdı ve tutsak düşen Süleyman Bey’i öldürttü (1326). Germiyan beyliği (1260-1429). Kütahya ve çevresinde Ali Şir Bey tarafından kuruldu. Başkenti önceleri Kütahya, sonra Kula’ydı.
Bir Türkmen boyu olan ve Anadolu’ ya. gelerek Malatya yöresine yerleşen Germiyanoğullannın başında Alişiroğlu Muzafferüttin Bey vardı. 1283’te Kütahya ve Ladik yörelerine yerleşen boyun başına Alişiroğlu’ nun oğlu Yakup Bey geçti. 1320 yılına kadar BizanslIlarla savaştı: Ayasuluk, Manisa, Balıkesir, Aydıncık yörelerini ele geçirdi. Oğlu Mahmut Bey zamanında Germiyanoğul-ları zayıfladılar. Saruhan, Karesi ve Aydmoğlu beylikleri Germiyan beyliğinden aynldılar. 1363’te ölen Mahmut Bey’in yerine geçen Süleyman Şah, Karamanoğullanndan çekindiği için Osmanlılara yaklaştı ve kızını Yıldmm Bayezid’le evlendirdi (Kütahya, Tavşanlı, Simav ve çevresini çeyiz olarak Osmanlılara verdi), ölümünden sonrâ’yerine geçen oğlu Yakup Bey II (1388), Kütahya’yı geri alıp, Ankara savaşında (1402) Yıldırım Bayezid’e karşı savaştı. Ba-yezid’in bu savaşta yenilmesi üstüne, bütün Germiyanoğulları topraklan Yakup Bey Il’ye verildi. Bir süre sonra.Yakup Bey, Murad H’ye bağlılığını bildirdi ve çocuğu olmadığı için ölümünden sonra topraklarım ona bırakacağını açıkladı. 1429’da Kütahya’da ölmesiyle, Germiyan beyliği de ortadan kalkmış oldu. Hamitoğullan beyliği (1280-1423). Keçiborlu, Akşehir, İsparta, Burdur ve Antalya yörelerinde Feleküttin Dündar Bey tarafından kuruldu. Başkenti önceleri Uluborlu, sonra da Eğridir’di.
Hamitoğullan, şuurlarını güneye doğru genişleterek Gölhisar, Korkuteli ve Antakya’ya indiler. Antalya’ya yerleşenler Tekeoğuüarı bey-Uğini kurdular. Dündar Bey Antalya’yı alarak, Tekeoğullannı Hamitoğullan beyliğine bağladı (1301) ama, Anadolu’ya giren tlhanlı valisi Timurtaş’a Antalya’da yenilerek
öldürüldü (1324). Yerine geçen îshak Bey, beyliği yeniden güçlendirmeyi başardı (1328). Îshak Bey’ den sonra Eğridir ve İsparta yöresine egemenliğini kabul ettiren Dündar Bey’in torunu Hüsamettin Üyas Bey, Germiyanoğullannın yardımıyla Karamanoğullannı yendi, ölümünden sonra yerine geçen Keri-müttin Hüseyin Bey Osmanoğulla-rıyla savaştı ve sonunda Sultan Murat I ile anlaşmak zorunda kaldı. 1392’de Yıldmm Bayezid, Hamitoğul-larının topraklarım ele geçirdiyse de Ankara savaşından sonra (1402) Hamitoğlu Osmaiı Bey topraklarını geri aldı. Ama Antalya muhafızı Hamza Bey’in, Osman Bey’i öldürmesiyle, beyliğin topraklan yeniden OsmanlIların eline geçti (1423). İnançoğullan ya da Ladik beyliği (1276-1402). Denizli yöresinde Şüca-ettin İnanç Bey tarafından kuruldu. Başkenti Denizli’ydi.
Uzun süre bağımsız yaşayan înanç-oğullan beyliği. Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katıldı (1391). Beyleri ve komutanları Osmanlı Devleti’nde çeşitli görevlere yükseltildi. 1402 Ankara savaşından sonra înançoğullarının topraklan Timur tarafından Germiyan beyliğine verildi. Bu topraklar Murat II zamanında yeniden OsmanlIlara geçti (1420).
Kadı Burhanettin beyliği (1380-1398). Kayseri yöresinde Kadı Burhanettin tarafından kuruldu. Başkenti önceleri Kayseri, sonra Sivas’tı. Döneminin en büyük bilginlerinden ve devlet adamlarından biri olan Kadı Burhanettin, Eretna beyliğinin veziriyken Kayseri’de sultanlığını ilan etti. Başkenti bir ara Sivas’a taşınan beyliği, Yıldırım Bayezid ortadan kaldırdı (1398). Karamanoğullan beyliği (1250-1487). Konya, Niğde, Kayseri, İçel, Ankara, Nevşehir, Kırşehir yörelerinde Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından kuruldu. Başkenti Karaman’dı. Özellikle İlhanlIlarla savaşan Karamanoğullan, bu arada Osmanlılara karşı da cephe aldılar. 1398’de Yıldmm Bayezid’e yenüdilerse de, 1402 Ankara savaşından sonra Timur tarafından serbest bırakılan Karamanoğlu Mehmet ve Alaeddin Beyler, Karaman’a dönerek beyliklerini yeniden kurdular. Mehmet Bey’den sonra beyliğin başına OsmanlIlara bağh kalması koşuluyla İbrahim Bey getirildi. îki yanlı bir siyaset izleyen İbrahim Bey’in ölümünden (1462) sonra »yerine büyük oğlu İshak Bey geçti. Ama kardeşi Pir Ahmet Bey, îshak Bey’e karşı çıkarak Fatih’in yanına kaçtı ve OsmanlIların desteğiyle îshak’ı yendi. Ne var ki, babası gibi iki yanlı bir siyasete yöneldiği için, “Fatih tarafından ülkesinden uzaklaştırıldı.
Kardeşi Kasım Bey’le birlil lar’da Osmanlılara karş sürdürdü. Şehzade Cen olayından yararlanmak ist sonunda Bayezid H’yle anlî runda kaldı, ölümünden s rakları Osmanlı toprakları (1487).
Karesi beyliği (1303-1345). ve Çanakkale yöresinde K tarafından kuruldu.Başkeı sir’di.
Anadolu Selçuklu Devleti’ masıyla bağımsızlığını ilan resi Bey’in ölümünden son ğin başına geçen Demirha kardeşi Dursun Bey’in ar lınca. Dursun Bey Osman ğındı. Orhan Bey, Dursı isteğini kırmayarak Demiı in savunduğu Bergama kuşattı. Kuşatma sırasmd atılan bir okla ölen Durs ölmesinden sonra kale Karesi beyliği toprakları lara katıldı (1345). Mengüçoğullan beyliği (II Erzincan, Divriği ve Şebin yöresinde Emir Mengücül rafından kuruldu. Başkent Erzincan, sonra Kemah’tı. Mengücük Gazi bazen te bazen de Danişmentlilerl Rum ve Gürcülere karş; Ölümünden sonra yerine < Bey geçti; onun ölümüne beylik ikiye bölündü (11* Bey’in oğullarından Davı yöresine, Süleyman ise egemen oldu. Kemah koli Divriği kolu da 1252’de kalktı.
Menteşe beyliği (1300-142 yöresinde Menteşe Bey t kuruldu. Başkenti önceli sonra Balat’tı. Menteşeoğulları 1300’de f sim ele geçirdüer ama ş> yardım gelince adayı zorunda kaldılar. 1312-13 da Mesut Bey ve Orhan fından yönetilen beyliği Orhan Bey’den sonra Ibı geçti; beyliğin hem do hem de ticaretini geliştird Bey’den sonra Mehmet B da, kardeşi Gazi Ahmet I çin’de hüküm sürmeye lar.
Muğla kolu 1390’da Yıldır) tarafından ortadan kaldır de de. Gazi Ahmet ölünce n Osmanlılara bağlandı, i vaşından sonra Timur Bey’e topraklarını geri ve yerine geçeıi oğlu Üyas 1 münden sonra, Osmanlıla ğin topraklarını ele (1425).
Pervaneoğulları beyliği (1 Sinop yöresinde Muinütt man Pervane’nin oğlu Mı
tarafından kuruldu. Başkenti Sinop’ tu.
Sinop’u fetheden Selçuklu vezirlerinden Muinüttin Süleyman Perva-ne’ye dirlik olarak verilen (1264) beyliğin başına. Pervane Ühanlılar tarafından öldürülünce oğlu Mehmet Bey geçti ve bağımsızlığını ilan etti (1277). Mehmet Bey’den sonra sırasıyla Mesut Bey ve Gazi Çelebi beyliğin başına geçtiler (1300). Cenevizlilere ve Rumlara karşı başarıyla savaşan Gazi Çelebi, Candar-oğullarına yenilince, egemenliklerini kabul etmek zorunda kaldı. Ölümünden (1322) sonra, erkek çocuğu olmadığı için topraklan Candaroğul-lanna [1322) geçti, ftamazanoğullan beyliği (1358-1516). Adana, Mersin, Tarsus ve Maraş yörelerinde Ramazan Bey tarafından kuruldu. Başkenti önceleri Elbistan, sonra Adana’ydı. Dulkadiroğlu beyliğinin Memluklarla yaptığı savaş sırasında Adana’ ya egemen olan Ramazan Bey, Ka-ramanoğullanndan Tarsus’u, Timur’dan Halep kentini aldı. Yerine geçen Ahmet Bey’in ölümüyle beylikte (1416) taht kavgaları başladı. Osmanlılarla iyi ilişkiler kuran Mahmut Bey, Yavuz Sultan Seliin’le birlikte Mısır seferine katıldı ve Ridani-ye meydan savaşında şehit düştü. Beylik, 1516’dan sonra bütünüyle Osmanlı Devleti’ne katildi. Sahipataoğulları beyliği (1265-1333). Afyon yöresinde Selçuklu veziri Hüseyinoğlu Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından kuruldu. Başkenti Afyon’du.
1308’e kadar Selçuklulara bağlı, kalan beylik,o tarihten sonra İlhanlIlara bağlandı. Sonunda Germiyan beyliğine katıldı.
Sgltuk beyliği (1071-1201). Erzurum yöresinde Ebül Kasım tarafından kuruldu. Başkenti Erzurum’du. Büyük Selçuklu Devleti’nin komutanlarından Ebül Kasım’m yerine geçen oğlu Ali Bey, Selçuklu hükümden Mehmet Tapar’a yardım etti ve Gürcülere karşı başarıyla savaştı. Ölümünden sonra yerine geçen oğlu İzzettin Saltuk, bağımsızlığını ilan edip Gürcülerle yaptığı savaşlar sonunda büyük ün kazandı (beylik, onun adını taşır).Saltuk’un ölümünden sonra beyliğin durumu sarsıldı. Anadolu Selçuklu sultanı Rüknettin Süleyman, Gürcü seferine çıkarken son Saltuk beyi Alâeddin’i de çağırdı ama Alâeddin’in sefere katılmak istememesi üstüne Erzurum’u alarak beyliği ortadan kaldırdı (1201). Saruhan beyliği (1300-1410). Mamsa, Kemalpaşa, Foça yöresinde Saruhan Bey tarafından kuruldu. Başkenti Manisa’ydı.
Manisa ve yöresini BizanslIlardan alan Saruhan Bey, kurdugiı donanmayı Aydmoğlu beyliğinin hizmetine vererek Ege’deki adalara ve Balkanlar’a seferler düzenledi.Ölümünden sonra yerine sırasıyla İlyas Bey ve İshak Bey geçti. 1390’da İshak Bey’in yerine geçen Hızırşah OsmanlIlara karşı ayaklanan Kara-manoğullarıyla birleşti ama Yıldınm Bayezid’in birinci Anadolu hareketi sonunda topraklarını yitirip, Timur’ un yanına kaçtı. 1402’de yeniden Saruhanoğullarımn başına getirildiyse de, şehzadeler kavgası sırasında İsa Çelebi’nin tarafım tuttuğu için Mehmet Çelebi’nin adamları tarafından Manisa’da yakalanarak öldürüldü. Saruhan beyliği de, öteki beylikler gibi Osmanlı Devleti’ne katıldı (1410).
ANADOLU BEYLİKLERİNDE UYGARLIK
Anadolu Beylikleri dönemi, kurulup yıkılan beyliklerin birbirini izlemesine ve sürekli karışıklıklara karşın uygarlık, sanat, dil ve edebiyat alanlannda başarılı yapıtların verildiği bir dönemdir. Özellikle, beylerin yörelerinde yaptırdıkları mimarlık yapıtlan arasında carruler (Divriği Ulucamisi, 1228; Ermenek Uluca-misi, 1302; Birgi’de Ulucami, 1312; Karaman’da Arapzade camisi, 137.4; Selçuk’ta İsabey camisi, 1375; Balat’ta İlyasbey camisi, 1404: Niğde Aksaray’ında Ulucami. 1463). medreseler (Ermenek’te Tol medresesi, 1339; Karaman’da Hatuniye medresesi, 1382; Niğde’de Akmed-rese 1409), han, hamam, türiıe. hastane ve kervansaraylar, bir yandan Selçuklu sanatımn özelliklerini sürdürürken, bir yandan da Osman-lı mimarlığının gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
Beylikler döneminde Oğuz türkçe-sinin gelişmesi ve Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından resmî dil olarak kabul edilmesi (13 Mayıs 1277) dönemin en büyük kültür etkinliğidir. Olay, farsçayı ve arap-çayı temel alan Selçuklu geleneğinin de soıi bulmasına yol açmış, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ve Aşık Paşa gibi ozan ve düşünürler bu dönemde türkçeyi en güzel biçimde kullanmış, Mevlâna Celâleddin Rumî’nin babası Bahaeddin Veled “bilginler sultam” olarak ün salmış, hocası Seyit Burhaneddin’se Horasan, Ni-şabur, Bağdat kentlerindeki kültür ortamının Anadolu’ya kaymasını sağlamıştır. ■
Organizma için tehlikeli olan (hattâ ölüme yol açabilen) bağışıklıkla ilgili zararlı tepkiler bütünü.
Anafilaksi tepkilerini, bir antijenle ilk kez karşılaştıktan sonra çok yüksek bir duyarlık yaratan özanti-İcorlar oluşturur (söz konusu antikorları yaratan bu antijendir). Antikor ile antijen arasında kurulacak ikinci bir ilişki sonucunda özel maddelerin serbest kaldığı görülür; bu. da, organizma için korkunç bir tepki yaratır (anajjlaksi şoku],
1902’de Richet ve Portier denizanasının zehirini bir köpeğe, az miktarda şırınga ettiler. Köpek yalnızca hafif bir rahatsızlık geçirdi. Bu arada, yeni bir deney için bir ras-lantı sonucu gene aynı köpek alındı ve öldürücü miktarın çok altında aynı zehirden verildi. Sonuç Richet ve Portier için şaşırtıcı oldu: Hayvan birkaç dakika içinde öldü. Yap-
tıkları buluşun önemini o sırada pek kavrayamayan iki deneyci, çok geçmeden birinci şırınganın köpekte duyarlılık oluşturduğunu anladılar ve olayı tanımlamak için, anafilaksi (“korunmanın yokolması”) terimini kullandılar. Böylece aşırı duyarlık tepkilerinin temel ilkesi bulunmuş oldu.
Biyoloji bilgini Arthus, Richet ve Portier’nin gözlemledikleri genel tepkilere (Richet ve Portier, çalışmalarıyla 1913 Nobel ödülünü kazanmışlardır) benzeyen olayların yanı sıra, aynı yapıdaki daha az zararlı ve daha sınırlı olayları (sonradan alerji olayları adı altında toplandılar) inceledi.
Anafilaksi olayının gelişmesi genellikle şöyle olur: İnsanda ve hayvanda görünür bir etki yaratmayan ve hazırlayıcı şırınga denen ilk şırınganın ardından, harekete geçirici şırınga denen ve anafilaksi şoku-
nun başlamasına yol açan ikinci bir şırınga yapılır. Anafilaksi şoku, solgunluk, iç sıkıntısı, el ve ayakların soğuması, atardamar basıncı (tansiyon) düşüklüğüyle ortaya çıkan aşırı bir tepki biçiminde kendini gösterir. Bu tepki, kişinin ölümüne yol açabilir. Hazırlayıcı şırınga gerçekten özel bir antijendir; organizmanın içine giren antijen, anafilaksi durumu yaratan bir antikorun gelişmesine yol açar (anafilaksi durumu, antijene karşı bir çeşit aşın duyarlık demektir). İkinci şınnga ve yarattığı yoğun biyolojik tepkiler, antijen-an-tikor birleşmesi sırasında serbest kalan moleküllerin biyokimyasal etkinliğini gösterir.
Anafilaksi tepkisi Ehrlich’in deyişiyle, “bir anahtar ve bir kilit gibi işler”. Örnek olarak, büyük bir molekülün bir parçasını alalım: bu parça, hem kendisini oluşturan öğelere, hem de bu öğeleri birleştiren ic
197
bağıntılara bağlı olarak, uzamda yer tutan özel bir biçimdir. Öte yandan, bu molekülle bağlantı kuran organizmanın da bir molekülün bireşimini yapabilecek güçte olduğunu varsayalım; bireşimi yapılan bu molekülün bir ucu, parçanın uzamda tuttuğu yere göre biçimlenir ve yabancı molekülün “etkin yatağı” diye adlandırılır. Bağışıklık tepkisi-
nin bu çok genel tanımı, iki özel koşulla, anafîlaksi durumu için de ge-çerlidir. Her şeyden önce aşın duyarlık, antikorların birçok değişik hücrenin yüzeyine bağlanmasından ileri gelir. Öte yandan, antijenin antikor tarafından bağlanması, antikorları taşıyan hücrenin, anafilaksi şokuna neden olan zehirli maddeler (histamin, serotinin) salgılamasına
yol açar, Anafîlaksi durum sel olarak, duyarlılaştırılr mun şırınga edilmesiyle, biı dan aynı türdeki bir başka ya da başka türden bir (edilgen anafüaksi) akt (Bkz. BAĞIŞIKLIKBÎLİM; ANTİKORLAR).
anatomi
j. Bannister’iBerberler ve Cerrahlar Okuiu’nda anatomi dersi verirken gösteren bir tablo (1581).
Organlı varlıkların yapısını ve bu yapıyı oluşturan organlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı. Bedenin yapısını inceleyen insan anatomisi, aralarında açımlamanın (teşrih) da bulunduğu çeşitli araştırma yöntemlerinden yararlanır ve dört bölüme ayrılır:
1. Betinüeyici anatomi: Her organı ayn ayn betimler ve inceler. Osteoloji (kemikbilim), miyoloji (kasbi-lim), artroloji (eklembilim), anjiolo-ji (damarbilim), splanknoloji (iç organlar bilimi) ve nöroloji (sinirbilim) dallarına ayrılır.
2. Cerrahi anatomi: Cerrahi işlem sırasında, bedenin bir bölgesinde yüzeyden derine doğru, tabaka tabaka ilerlenirken ortaya çıkan durumu inceler; organlan ve aralarındaki ilişkileri ele alır.
3. Patolojik anatomi: Doku ve organlardaki hastalıklar sonucu ortaya çıkan bozuklukları inceler.
4ı Karşılaştırmalı anatomi: Bütün hayvanlar arasındaki farklan açıklar.
Anatomiye aynca, çeşitli bilim dallan da bağlanır: Dölüt yaşamının çeşitli evrelerindeki embriyoyu betimleyen embriyoloji; canlıda doğarken görülen bozuklukları inceleyen teratoloji; binlerce ya da milyonlarca yıl önce yaşamış yaratıkların Uk biçimlerini yeniden belirlemeye çalışan paleontoloji.
Doku ve hücre yapılarını inceleyen mikroskopiic anatomiyse ikiye ayrılır : ßokubilim (histoloji); hücrebilim (sitoloji).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir