NAKKÂŞ;
Alm. 1. Wandmaler, Dekorationsmaler (m), 2. Miniaturenmaler (m), 3.^ Kunststicker (m), Fr. 1. Peintre (m) décorateur; 2. Brodeur (m), 3. Miniaturiste (m), İng. 1. Decorator; artist, 2. Sculptor; carver; engrav er, 3. Miniaturist. Bir meslek ismi olup renkli resim ve tezyinât yapan sanatkâra verilen ad. Ressamlara, minyatürcülere, genellikle duvar resmi yapan ustalara, süsleme sanatkârlarına bu ad verilir. Nakkâş, daha çok kitap resimleri yapan sanatkâra sıfat olmuştur.
Nakkâş: İpek, ibrişim, renkli tire ve yünlü elişi gibi işlere denildiği için bu işleri yapan sanatkârlara da nakkâş denilirdi.
Kitap resimleri yapmak Yunanlılar ve Romalılar zamânından beri bilinmekteyse de en çok görüldüğü ve rağbet gördüğü devir Ortaçağdır. Kitap resimleri ya kitabın konusuna göre yapılmakta veya yapılan resme göre kitap yazılmaktaydı. Çok eski târihlerden kalma bu kitaplar çok kıymetlidir. Bir kitapta bulunan resimler bâzen aynı nakkâşın eseri olduğu gibi, birden fazla nakkâşın eseri de olabilirdi. Resimler yapıldıkları devrin ve milletin kültür yapısının öğrenilmesinde çok faydalı olduğu gibi, târih ilmine de yardımcı olur. Nakkâşlık doğuda İranlılar tarafından ilerletilmiş ve Acem sanatkârları tarafından pek çok eser yapılmıştır. Türklerde nakkâşlık, eskiden beri bilinen bir sanat kolu olup, kökü dokuzuncu yüzyıla kadar iner. Bu yüzyıldan kalma eserlerde Türklerin bu alanda çok ileri gittikleri görülür. Osmanlı devrinde görülen kitap resimlerinde (minyatürlerde) daha çok manzara, mîmârî (kale, saray, ev gibi) cansız varlıklar ve tabiat manzaraları nakşedilmiştir. Bunlar da, ordu ile beraber savaşa katılan nakkâşlar tarafından, ordunun geçtiği, konakladığı ve savaştığı yerler olarak resmedilmiştir. Nakkâşlar, eserlerini sâdece kitaplara yapmakla kalmayıp, sarayların, konakların ve bâzı evlerin çeşitli yerlerine resmetmişlerdir. İlk örneklerini Topkapı Sarayının bâzı bölümlerinde ve duvarlarda gördüğümüz bu tip duvar resimleri, daha sonra evlere, konaklara da yapılmıştır. İstanbul’da yaygın olan duvar resimleri bâzı Anadolu şehirlerinde de görülür. Bunlarda, genellikle İstanbul hasretinin dile geldiği İstanbul manzaraları vardır ve çoğu, İstanbul’dan giden nakkâşlar tarafından yapılmıştır. Fâtih ile Kânûnî devri arasında nakkâşlıkta bir gelişme oldu. Nakkâşlar, Kânûnî devrinde en güzel eserlerini verdiler. İran nakkâşlarından Şah Kulu Nakkâş, bu devirde İstanbul’a getirtilerek sarayda müstakil bir nakış- hâne kurdu. Bu nakışhânede yeni eserler yapıldığı gibi nakkâşlar da yetiştiriliyordu. Osmanlının yetiştirdiği; Sinan Bey, Baba Nakkâş, Kara Memi, Nakkâş Osmân, Matrakçı Nasuh, Seyyid Lokman, Levnî gibi nakkâşlar eserleriyle kendilerinden bahsettirirler. Osmanlı devrinde nakkâşlar da, diğer sanatkârlar gibi esnaf teşkilâtına bağlı idiler. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte fotoğrafçılıktaki ve baskı şekillerindeki gelişme sebebiyle değerini kaybeden nakkâşlık günümüzde çok az sanatçı tarafından yapılabilmektedir.